<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkTaşkesenlioğlu: İş yapılan yerde hata olur----

Taşkesenlioğlu: İş yapılan yerde hata olur

Taşkesenlioğlu: İş yapılan yerde hata olur
10 Şubat 2014 - 15:05 www.finansingundemi.com

İşte, Halkbank Genel Müdürlüğü’ne atanan Ali Fuat Taşkesenlioğlu İle Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi’yken yapılan röportaj

FINANSGUNDEM.COM
Geride bıraktığımız hafta sonu bankacılık dünyasını hareketlendiren en önemli gelişmelerden biri de “Halkbank’ın yeni patronu”nun açıklanmasıydı. Akşama doğru KAP’a gönderilen ilk açıklamada Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun, Halkbank Yönetim Kurulu Üyeliği’ne getirildiği bilgisi yer alıyordu. Borsagundem.com ve Finansgundem.com’un, “Bu atamadan Genel Müdür çıkabilir” başlığıyla verdiği haber 2 saat sonra gerçek oldu. Saatler 18.47’yi gösterdiğinde bankadan KAP’a gönderilen ikinci açıklamada bu kez, “Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun Halkbank Genel Müdürlüğü’ne atandığı” duyuruldu. Böylelikle, 17 Aralık’ta başlayan ve Türkiye’yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda tutuklanan Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın yerine kimin atanacağı sorusu da yanıt buldu. Ancak bu sefer de “Ali Fuat Taşkesenlioğlu hakkında merak başladı. Erzurum’da doğması, Atatürk Üniversite’sinde okuması, iktisatçı olması, Bank Asya’da geçen uzun yıllar ve onu izleyen VakıfBank yılları dışında Taşkesinlioğlu hakkında sırları açacak bilgi yoktu. Ancak usta gazeteci Sigortagundem.com Genel Yayın Yönetmeni Barış Bekar’ın, Halkbank Genel Müdürlüğü koltuğuna oturan Ali Fuat Taşkesenlioğlu ile VakıfBank Yönetim Kurulu Üyesi’yken yaptığı röportaj tüm bu sorulara cevap veriyor. İşte Vakıfbank kurumsal dergisi VakıfBank Hayat’ta (Sayı 1 – 2013) yayımlanan o konuşma…

“İŞLETME OKUMAK BİLİNÇLİ BİR TERCİH”

Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi Ali Fuat Taşkesenlioğlu, Erzurum’da doğdu, Erzurum’da büyüdü. İlkokulu da üniversiteyi de bu şehirde okudu. 1981 yılında üniversiteye başladığında 16 yaşındaydı. Kendi deyimiyle o dönemde Erzurum dışına çıkacak cesareti bile yoktu. Onun için Atatürk Üniversitesi’nde İşletme okudu. Yaşı 50’ye yaklaştığında ise  İstanbul’da bir üniversiteye ikinci kez kayıt yaptırdı. Evet, yanlış duymadınız… Ali Fuat Taşkesenlioğlu, hala öğrenci…

Kitap pazarlarken Faisal Finans’a başvurdu. Böylece bankacılığa ilk adımını atmış oldu. Sonra Bank Asya’nın kuruluş sürecinde yer aldı. Uzun süre yöneticilik yaptı. Bankacılığın her alanında çalıştı. 8 şubeli Faisal Finans’ta başladığı bankacılık kariyerinde bugün yaklaşık 750 şubeli Vakıfbank’ın Yönetim Kurulu Üyesi olarak devam ediyor.   

Bu ayki sayımızda Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nu tanıyalım istedik. Biz sorduk, Ali Fuat Taşkesenlioğlu cevapladı.

-Kısaca kendinizi anlatır mısınız, nerelisiniz, nerede okudunuz?

-1964 yılında Erzurum’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimi Erzurum’da tamamladım. 1981 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi’ne başladım. Erzurum dışında tercih yapmadım. İşletme Fakültesi’ni kazandım ve 1985 yılında mezun oldum. 3. sınıftayken ailem İstanbul’a taşındı.. Ben okulu bitirinceye kadar Erzurum’da yaşamaya devam ettim. Okulu bitirdikten sonra askerlik görevimi tamamladım…

-İşletme okumak bilinci bir tercih miydi?

-Bu tercih bilinçliydi. İki tercihimden biriydi. Bizim üniversitenin eğitimi çok iyiydi. Faisal Finans’ta işe başladığımda şirket kuralları terfi için en az üç yıl beklemeyi gerektiriyordu; ama ben 9 ay sonra terfi ettim. Memur adayı olarak başlamıştım. İlk işim dosyaları düzeltmekti; ancak ben dosyaları düzeltirken, dosyaları inceleyerek ve irdeleyerek düzenlerdim. Daha sonra fiilen kredi incelemelerine başlayınca, bana ilk defa rapor yazdırdıklarında aynı raporu hiç düzeltmeden yürürlüğe koydular. Bunlar okuldan alınan eğitiminin sonucuydu.

-Profesyonel iş yaşamınız nasıl başladı?

-1985 yılında üniversiteyi bitirince rahmetli babamın kitap tercüme ettiği Şamil Yayınevi’nden tanıdığım birkaç arkadaşla birlikte kitapların dağıtımı için Yenda Yeni Doğan adıyla bir dağıtım şirketi kurduk ve bir süre kitap satışı yaptık.

-Bankacılık sektörüne geçiş nasıl oldu?

-Kitap pazarlama işine başlamadan önce kurumsal bir işyerinde çalışmak amacıyla Faisal Finans’a iş başvurusunda bulunmuştum. Başvurum kabul edildi. Yunus Nacar’ın Genel Müdür Vekili olduğu 1988 yılının Mayıs ayında finans sektörüne ilk adımımı atmış oldum.

-Hangi bölümde başladınız?

-Proje Değerleme ve Hazırlama Müdürlüğü’nde işe başladım.

-Proje Değerleme ve Hazırlama Müdürlüğü bugünkü anlamda neler yapıyordu?

-Bugünkü bankacılık ölçeğinde kredi, tahsis, istihbarat ve mali tahlil, pazarlama ve yatırım projesi değerlendirme birimlerini içinde barındıran müdürlüğün adıydı. O zaman Faisal Finans 8 şubeli küçük bir özel finans kurumuydu. 1994 yılında evlendim; iki kızım ve oğlum var.

“HESAP KİTAP İŞLERİNİ ÇOK SEVERİM”

-Faisal Finans Kurumu’ndaki iş tecrübeniz ne kadar sürdü?

-1988 yılından 1996 yılına kadar Faisal Finans’ta çalışmaya devam ettim. İlk müdürüm, Vakıflar Bankası’nın Teftiş Kurulu’ndan Faisal Finans’a geçen Kenan Sakin Bey’di. Ondan çok şeyler öğrendim. Dolaylı olarak o zamandan beri Vakıfbank kültüründen haberim var. 

-Sonra Bank Asya’nın kuruluş sürecinde görev almanız nasıl oldu?

-1996 yılında Bank Asya’nın kuruluş süreci başladı;  ben de Bank Asya’ya geçtim. Murat Ulus (Bugünkü Takasbank Genel Müdürü) bankanın Kurucu Genel Müdürü olarak görevlendirilmişti. Bana da Genel Müdür Yardımcılığı görevini teklif ettiler; aynı zamanda Müdürlüğe de vekalet ediyordum. Kuruluş sürecinde bulundum. Bankanın bugünkü yapısında kredi pazarlama, istihbarat, mali tahlil, kredi tahsis bölümlerini oluşturan proje pazarlamadan sorumluydum. Bu müdürlüğü 1996 yılında ben kurdum. Personel görüşmelerinden izahnamelerin hazırlanmasına kadar her kademesinde bulundum.

-Orada şubecilik tecrübeniz de oldu mu?

-Daha sonra Bank Asya’nın en büyük şubelerinden olan Merter ve Sultanhamam Şubelerinde müdürlük yaptım. Bu görevim de 6 yıl kadar sürdü.  2005 yılından 2010 yılana kadar Kredi Tahsis Müdürlüğü görevinde bulundum. Mart 2010’da Kredilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’na atandım ve 2012 yılına kadar da Genel Müdür Yardımcısı olarak çalıştım. 2012 yılında ise Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevlendirildim.

-Bankacılık sektörüne geçişiniz yani özel Finans kurumunda iş hayatına başlamanız da bilinçli miydi?

-Kitap pazarlama işini bazı anlaşmazlıklar olunca o işi bıraktım.Rahmetli babam bana sürekli “Para her şey değildir. İnsanlık daha önemlidir” derdi. Sonrasında Faisal Finans’ta göreve başladım. Belki ticari hayata devam etseydim hayatım çok daha farklı olabilirdi. Ama bazı şeyler nasip kısmet işidir. Ben buna inanırım.

-Tesadüflere inanır mısınız?

-Evet inanırım. Sizin kaderiniz nasıl çizilirse öyle yaşarsınız. Bazen ‘yüzde 100 olur’ dediğiniz bir şey hiç olmaz. Bazen de ‘hiç olmaz’ diye baktığınız bir şey olur. Benim finans sektöründe çalışmam da öyle bir şey işte…

-Matematikle aranız iyi mi?

-Ben hesap kitap işlerini çok severim. Çok fazla okumaya zaman ayırdığımı söyleyemem ama hesap kitap işine yatkınımdır ve matematiği çok severim.

-Hala üniversiteye devam ettiğiniz söyleniyor…

-Evet, bu yaştan sonra üniversitede yüksek lisansa başladım. Beykent Üniversitesi’nde finans üzerine yüksek lisans yapıyorum. Birinci dönemi başarılı bir şekilde bitirdim. İkinci döneme başladım. Öğrenmenin yaşı yok. Kendi imkanlarıyla orada yüksek lisans yapan bizim bankadan arkadaşlar da var. Onları görünce, onlarla gurur duydum, takdir ettim. Bütçelerinin önemli bir kısmını eğitime ayırıp kendilerini geliştirmeleri çok iyi bir şey…

“BEN ŞUNA İNANIRIM; İŞ YAPILAN YERDE HATA OLUR”

-Nasıl bir yöneticisiniz?

-Aslında bu soruyu bizimle çalışan insanlara sormanız lazım. Ama ben şuna inanırım; iş yapılan yerde hata olur. Olmalıdır da... Hataya karşı da müsamaha gösteririm. Bir yerde hata yoksa zaten iş yapılmıyor demektir. İş yapılmayan yerde sürekli sıfır hata olur. Ama benim bir yönetici olarak affedemeyeceğim tek şey, ihmal ve kasıttır. Hata, ihmal ve kastı birbirinden ayırt etmek lazım. Ben her zaman hata yapan personelin yanında olurum, onu korurum. Asgari düzeyde ceza ile bu hatayı düzeltmesini sağlarım. Ama ihmal ve kasıt varsa, o zaman affetmem zor olur; herkes haddini bilmeli. Benim sürekli herkese hatırlattığım bir söz var. “İslam’ın şartı beştir, altıncısı da haddini bilmektir”. Ben bu söze gerçekten inanırım. Yönetici de haddini bilmeli, çalışan da… Onun dışında çok hoşgörülü bir yöneticiyimdir. Her şeyin, makamın, paranın, şanın şöhretin geçici olduğunun farkındayım. 25 yıllık iş hayatımda birçok kişinin nasıl battığını, bir çok insanın da nasıl yükseldiğini görmüş, yaşamış bir yöneticiyim. 1980’li yıllarda bu memlekette kimler vardı. Her söyledikleri olay olurdu. Bugün bunların çoğunun adları bile anılmıyor. 

-İşe ilk başladığınız 1988’den bugüne ne türü değişiklikler oldu?

-Ben işe başladıktan bugüne kadar kaç tane büyük kriz gördük. 1998, 1994’te büyük krizler oldu. 1998 Rusya krizi oldu. Sonra Uzak Doğu krizi… 2001 yılında bankacılık krizi… 2008’de yine kriz oldu. Şimdi yıllık yüzde 10 faizi yüksek buluyoruz. Eskiden faizler nasıldı? Aylık yüzde 8-10’larla işlem yapılıyordu.

-Şu anda da ekonomik kriz var mı? Özellikle esnaf kesiminin sesi çok çıkıyor?

-Esnaf kesimi sürekli söylenir. Ama şu anda iş yapan esnafın da iş adamının da bir tek sorunu var: Düşük enflasyon. Düşük enflasyon ile iş yapmaya alışamadılar. Bu esnafın, işadamlarının hiç biri düşük enflasyon döneminde iş yapmadılar. Onun için de bu sürece ayak uydurmakta zorlanıyorlar.
1970’li yıllara kadar da bu ülkede enflasyon yoktu. Bir yıl vadeli mal alınır, daha sonra satılır ve para kazanılırdı. Yüksek enflasyon döneminde başlayınca satıştan ziyade stoktan para kazanılmaya başlandı. Esnaf malı alırdı, elindeki malın yüzde 10’unu satmadan zam gelir ve o farktan para kazanırlardı. Ama şimdi böyle bir durum yok. Şimdi de bazı esnaf mal alıyor, stok yapıyor. Bunu borçlanıp yapanlar, malın fiyatı artmayınca bu durumdan zarar ediyor. Finansman maliyeti var, stok maliyeti var. Ürünün fiyatı da zamlanmayınca zarar ediyor. Düşük enflasyon sürecine alışılırsa esnaf mağdur olmaz.

-Düşük enflasyon dönemi bankacılık sektörünü nasıl etkiledi?

-Böyle bir dönemde bankacılık sektörünün para batırma lüksü kalmadı. Eskiden böyle değildi. Kredileri batsa bile bankalar diğer alanlardan yüksek kar yazabiliyordu. Eskiden bir kredi batırdığınızda, batırılan kredi kadar sağlam bir kredi verirseniz o batığı kapatıyordunuz. Şimdi öyle değil. Faiz marjları çok düşük…

-Sizin için VakıfBank ne anlama geliyor?

-VakıfBank’ın bende oluşturduğu ilk algı ‘vebal’dir. Yani ana sermayedarın olmayışıdır. Burada bankanın sahibinin Vakıflar Genel Müdürlüğü olması, çalışanlar olarak üzerimize büyük bir vebal yüklüyor. Ben böyle düşünüyorum. Böyle bir müessesede çalışanların karşısında patron olarak helalleşebileceği bir muhatap yok. Herkes bu bankada emanetçidir. Burada çalışanlar kendi şahsi işlerini nasıl düşünüyorsa, ondan daha hassas bir şekilde bankayı düşünmeleri gerekir. Bildiğiniz gibi vakıf duası ve vakıf bedduası vardır. Bunlar çok önemli.

VakıfBank Türkiye’nin en eski bankalarından biri. 60 yıllık bir bankadan bahsediyoruz. Ayrıca banka çalışanlarının aidiyet duygusu yüksek… Buna karşın banka yönetimi de çalışanlarını çok sahipleniyor. Bu bankada yolsuzluk, hırsızlık yapmadıktan sonra insan harcama kültürü yok. İnsanın böyle bir bankada çalışması güven oluşturur. En basitinden bir örnek vereyim; ben bugüne kadar yemekhanesi  en üst katta olan bir Banka görmedim, hep alt katlardadır. Ama bizim burada Genel Müdürlük’te yemekhane en üst kattadır. 

“ÇALIŞANLAR BİLGİLERİNİ GÜNCEL TUTMALI, KENDİLERİNİ GELİŞTİRMELİ”

-Gençlere bankacılık sektörünü önerir misiniz?

-Bankacılık, insanın kendisini ve çevresini geliştirebileceği, piyasaları iyi analiz edebileceği bir sektör… Dünyaya bir daha gelsem bankacı olur muydum? Olurdum. Çünkü bu işi hep severek yaptım.

-Vakıfbank çalışanlarına ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?

-Bankamız, müşteri odaklı bankacılık felsefesini benimsemiş, bu doğrultuda “Burası sizin yeriniz” söylemine, 2011 yılında “Halden anlayan banka” konseptini eklemiştir. VakıfBank’ın geçmişinden bugüne kadar benimsediği ve uyguladığı bu olgunun, müşterilerimize aktarılmasında çalışanlarımıza çok önemli bir rol düşmektedir.

Çalışanlarımızın, müşterilere karşı her zaman güler yüzlü olması, gereken ilgiyi göstermesi, hızlı ve kaliteli hizmet verme gayreti içinde olması, müşteriyi yakından tanıyarak kişiye özel ihtiyaçlara cevap verebilmesi, bankamız ürünleri içerisinden müşteriye en uygun olanını seçmesi, önemli müşterilerimizi sık sık ziyaret ederek bankaya olan bağımlılıklarının artırılması, ‘halden anlayan banka’ olgumuzu güçlendirmekte faydalı olacaktır.

Ayrıca çalışanlarımız tarafından mevcut müşteri potansiyelimizden azami ölçüde faydalanılmaya çalışılmalı, bu kapsamda müşterilerimize bankamızın tüm ürünlerinin pazarlanmasında azami gayret gösterilmelidir.

Kredi kullandırımında mevzuata uygun hareket edilmeli, kredi kullandırılacak müşteri seçiminde özenli davranılarak bankamızın aktif kalitesi artırılmalıdır. Kredi kullanan müşteriler, kredi ilişkisi devam ettiği sürece yakından takip edilmelidir. Meydana gelebilecek sahtecilik ve dolandırıcılık olaylarına karşı da dikkatli olunmalıdır.

Bankamız çalışanlarının her zaman bankamız adına yakışır şekilde hareket etmeleri, gerek görünümlerinde, gerek tutum ve davranışlarında bankamızı en üst düzeyde temsil edebilecek durumda olmaları önemlidir. Bir VakıfBank çalışanı olarak, bankamız yararına çevre ve iyi ilişkiler içerisinde olunmalıdır. Çalışanlarımızın gelişen ve değişen bankacılık sisteminin gereklerine ayak uydurabilmeleri için mevzuatı yakından takip etmeleri, bilgilerini sürekli olarak güncel tutmaları ve kendilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Bunun için bankanın sağladığı eğitim imkanları haricinde kendileri de kişisel ve mesleki gelişimlerine katkı sağlayabilecek fırsatlar arayışı içerisinde olmalıdır. Bankamızın temel değerleri arasında yer alan ‘takım olmak’ olgusu, bankamızın daha ileriye götürülmesini sağlayacaktır.
YORUMLAR (8)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Vali12 Şubat 2014 00:37

    Halkbank'a bir İngiliz valisi daha atandı. Ne zaman bitecek bu Halkbank'ın çilesi? Öz evlatları arasından genel müdür yönetim kurulu üyesi çıkaramayın bir banka düşünün sonra batan bankaların döküntülerinin bankacı geçindiği ve bir kamu devini yönettiğini düşünün. İşte biz bu kabusu yaşıyoruz. Daha ne diyeyim!!!

  • cevap12 Şubat 2014 00:17

    Sayin "karekter": siz ilk once karakter nasil yazilir onu ogrenin; cunku bu durum okudugunu anlama da hangi seviyede oldugunuzu gosteriyor(?).Bu soylesiden Halkbank calisanlarinin boyle biriyle calisacagi icin ne kadar sansli oldugu cikiyor!( tabi okudugunuzu anlarsaniz)

  • Karekter11 Şubat 2014 20:40

    Genel müdürün karekteri "herkes haddini bilmeli" sözünde gizli. Allah halkbanklıların yardımcısı olsun.

  • Erol10 Şubat 2014 23:47

    Roportajdan karsimiza gayet tecrubeli, basarili, beraber calisanlarina saygili yonetici profili cikiyor..Cok dogru bir secim, Halkbank icin oldukca iyi bir karar.

  • ayıptır10 Şubat 2014 17:50

    ayıptır yazıktır günahtır bu memlekete arkadas.

  • Komik10 Şubat 2014 16:46

    Arkadaş halka açık, imajı yurtiçi ve yurtdışında zedelenmiş bankanın başına bu tecrübe yetiyorsa ve hukumet buna inanıyorsa yorum yok. Ama meziyet sadece "hemşehri" olmaksa karar isabetli :)

  • samet10 Şubat 2014 16:39

    murat ulus diyorum başka birşy söylemiyorum.bankalar babacan a değil murat ulus a bağlıdır. hepsinin ortak özelliği murat ulus dur.helal olsun murat ulus a.

  • Kemal Çiftçi10 Şubat 2014 16:05

    Halkbankası nihayet eğitime önem veren bir genel müdür tarafından yönetilecek gibi görünüyor.