Soylu'dan Doğan'a yine ağır sözler!
Süleyman Soylu, Aydın Doğan'ın vergi kaçakçısı olduğunu bunu da kendi mektubunda açıkladığını söyledi
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Aydın Doğan'ın Erdoğan'a yönelik mektubunda, kendisinin vergi kaçakçısı olduğunu ifşa ettiğini söyledi. Mektupta kullanılan üslubu terbiyesizlik olarak değerlendiren Soylu, "Bir vergi kaçakçısının ülkenin Cumhurbaşkanı'na karşı böyle bir tavır koyması kabul edilebilecek bir şey değildir" diye konuştu.
Süleyman Soylu, A Haber'de Banu El'in sorularını cevapladı. 28 Şubat sürecini iliklerine kadar yaşayan bir siyasetçi olarak, zaman zaman kendilerine cezaevi aradıklarını söyleyen Soylu, o sürecin en önemli aktörlerinden birisinin de Aydın Doğan olduğunu anlattı. Fadime Şahin ve Ali Kalkancı meselesini millete boca ederek, Doğan Grubu'nun ülkede bir korku imparatorluğu yarattığını kaydeden Soylu, Aydın Doğan'ın menfaati için herkesle kavga edebileceğini söyledi. İşte Soylu'nun o sözleri;
"AYDIN DOĞAN VERGİ KAÇAKÇISI..."
"Özellikle Hürriyet gazetesinin dün yayınladığı o mektubun uslübunda edepsizlik var. Kendisi alenen vergi kaçakçısı olduğunu itiraf ediyor. Bir vergi kaçakçasının, ülkenin cumhurbaşkanına karşı tavır koyması kabul edilebilecek birşey değildir.
28 ŞUBAT SÜRECİ VE DOĞAN MEDYASI
Ben 28 Şubat sürecini yaşadım ve iliklerime kadar hissettim. Çok büyük mücadeleler verdik ve bunlardan birisi de Aydın Doğan'dır.
Özellikle elindeki medya gücü ve sermaye gücüyle ayakta durmaya ve zamanı geldiğinde spere yatmaya, yeri gelince de biat etmeyi ama herşeyi almaya çalışan birisi hakkında konuşuyoruz.
Emin Çölaşan, çok ahlaklı bir insandır. Hanımı biliyorsunuz özellikle bir dönem Menderes'in idamının bayram olması gerektiğini söyleyen birisiydi. O gün de bunların karşılığını vermeye çalıştık.
ÇİLLER'İN YARI ÇIPLAK FOTOĞRAFI
Bunları, pilli bebek gibi kuranlar vardır ve onlar ne kurarlarsa bu dili ortaya koymaya çalışıyorlar. Onun yazdığı Sakıncalı Gazeteci diye bir kitabı var. O kitapta Çiller ile ilgili hepimizin tiksinti duyduğu bir olayı önemli bir meseleyi gerçekleştirmiş gibi kaleme alıyor. Diyor ki "Biz Sayın Çiller'in doktorda çektirdiği bel üstü çıplak fotoğrafını ele geçirdik." Buna hep birlikte bakmışlar ve dönemin ana muhalefet partisi liderine göndermek için işbirliği yapmışlar. Elbet bunu okuyunca ne düşünürsün?
Ahlaklı bir adam olduğunu düşünüyorsun ve aynı zamanda bir aileye sahipsin. Sizin de bir kızınız var gerçi şimdi bir evlatlığınız da var Demirtaş gibi. Aynı şey sizin başınıza geldiğinde, baba olarak bir koca olarak ne düşünürsünüz? Kendi hisleriniz için kendi ihale takıntılarınız için doktordaki masumiyetleri neden kullanıyorsunuz? Bunlar dedikodu ile beslenen kimseler. Hala bu işin kumpası için uğraşanları gazetenizde hala nasıl yazdırırsınız?
DEMİREL'E DE SALDIRDILAR
Sayın Demirel için de yaptılar bunu. Nazmiye hanım için de yapıldı. Siyaseten çok öne çıkmayı istemeyen ve eşine yardımcı olan birisi. Örneğin Günaydın gazetesi... Nazmiye Hanım'ın bir ayakkabıcı ile ilişkisi olduğunu söyleyecek kadar bunların zihinleri bulanmış kişilerdir. Bunlar ülkemiz için bir tehdittir. Bunların akıllarında sadece kendi menfaatleri ve temsilinde bulundukları talimatlar önemlidir.
"TOPLUMA KORKU SALDILAR"
Bunlar ellerindeki tüm güçleri, hayra değil şerre kullanan bir yapıya sahiplerdir. 28 Şubat meselesinde Ali Kalkancı ile Fadime Şahin'i boca ettiler milletimize. Birgün başımıza bu da gelir diyerek topluma korku saldılar.
PARALELCİ HAKİM CEZASI
Tamamlanmış bir davaya sığınacak kadar düştüler. Bu dava zannediyorum cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi kaldı ki bu çok ayıp bir şeydir. Yılmaz Özdil o dönemde Sayın Erdoğan için bir şey yazdı, göreceksin sen ölünce mezarına şey yapacaklar diye... O zaman sanırım ben de Muğla'da söyledim bu sözleri. O dönemde bir paralel hakime hanıma rastlayacağımızı nerden bilirdik. Şu anda hala kesinleşmemiş bir davadır.
"PARTİYİ ŞENER'E TESLİM ET"
Abdüllatif Şener meselesi daha önce ortaya çıkmış bir şeydir. Demokrat Parti lideri olarak "Yüzde 5'i aşamamam halinde" istifa edeceğimi söyledim. Bir genel kurul 3 yıllıktır ve yaklaşık 4-5 aylık zamanı kullandım. Aşamayınca da genel kurula gittik benim talebimdir bu. O esnada dostum olan bir kişi vasıtasıyla beni arattılar. Neticede onun ofisinde bir araya geldik. Aydın Doğan biraz ahlaklı bir adam olsa o kişilere de sorar. Ben ısrarla söylüyorum o görüşmede Abdüllatif Şener de vardı. Ben bu işlerde mesafeliyim. Benim genel başkanlığını yaptığım parti büyük bir partidir benim gözümde. Aydın Doğan kimdir? Siyaseti sakatlamak için her türlü senaryoyu kuran bir kişi. Böyle bir tablo ile karşılaşınca ben de o tepkiyi verdim. Böyle bir şeyi ne ben kabul edebilirim ne de taban kabul eder diyerek o toplantıdan ayrıldım. Daha sonra yine temaslar oldu ama kabul etmedim.
"ŞENER KALKSIN AÇIKLASIN"
Madem o kadar önemli bu görüşmede size yakın bir isim daha var. Kalksın o söylesin ben böyle bir görüşmede bulunmadım diye! Aydın Doğan, Tansu Çiller ile bu kavgayı yaptı. Siyaset kavgasının içerisinde bulundu. Bu kavgayı Saadettin Tantan ile de yaptı. Hatırlarsınız belki televizyonlardan. Kendi taleplerini yerine getirmeyen herkesle yaptı bu kavgayı. Bir dönem parti kurmayı bile düşündü ve sağda solda bunun araştırmasını yaptı."