Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı bir televizyon programında Türkiye'deki koronavirüs tedbirlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Soylu, "Şehirlere giriş çıkışlar ciddi anlamda kontrol altında tutuluyor mu, önümüzdeki günlerde bu süreç daha keskin bir biçimde uygulancak mı? şeklinde soruya, şu yanıtı verdi:
"Biraz önce Sağlık Bakanımız da açıkladılar. Özellikle bir politikamız var. Herkesi evde tutabilmek. Mümkün olduğunca izolasyonu sağlayabilmek ve temassızlığı oluşturabilmek. İşin başından itibaren bir kaideyi ısrarla ifade etmek istiyoruz. Bir kamu düzenini ayakta tutmalıyız. Zor bir süre içerisindeyiz.
Bütün dünya zor bir süreç içerisinde. Bunun ne kadar devam edeceğini, bunun hangi süreç içerisinde bir noktaya doğru ilerleyeceğini ne dünya biliyor ne bunun ilk çıktığı Çin biliyor ne biz biliyoruz ne de Avrupa biliyor. Kamu düzenini ayakta tutmak bizim açımızdan en önemli süreçlerden bir tanesidir."
Sağlık sisteminin ayakta kalmasının önemine işaret eden Soylu, şöyle devam etti:
"Hastalığın veya salgının bulaşıcı ve onun oluşturacağı hastaların sağlık sistemini neredeyse işleyemez hale getirmemesini temin etmek. İkincisi bu. Sağlık sistemi ayakta kalmalıdır. Üçüncüsü özellikle ifade etmek istiyorum. Bu hala belirsiz bir süreçtir, ne kadar gideceği belli değil. Onun için gıda tedarik zincirinin ve birtakım üretim tedarik zincirlerinin, sağlık, temizlik ve hijyen dahil aslen hayatımızın temel unsurları olan tedarik ve üretim zincirlerinin devam etmesi esastır. Tüm bunlarla birlikte biraz önce söylemeye çalıştığım sosyal mesafe ve sosyal izolasyonun sağlanmasını bir şekilde? Bu dördünü yürütme konusunda alınabilecek tüm tedbirler alınmaya çalışılıyor. Tüm dünyada alınmaya çalışılıyor."
ÖZEL ARAÇLARLA ŞEHİRLERARASI YOLUCULUK
Soylu, ülkelerin Kovid-19 ile mücadelede farklı yöntemler benimsediğini anlatarak, Türkiye'nin bunların tamamını izlediğini söyledi. 3-4 gündür 81 ilin giriş ve çıkışlarını sıkılaştırdıklarını anımsatan Soylu, şunları kaydetti:
"Aslında bizim vatandaşa mesajımız çok net. 'Şehirlerden şehirlere gitmeyin. Daha fazla zorlaştıracağız.' Burada hem sağlık kontrolü yapıyoruz hem de her aracı kontrol etmeye çalışıyoruz. Evde kalmak ve şehri terk etmemek esastır. Beni arıyorlar ‘3 saat kuyrukta bekledim.' diye. 5 saat de kuyrukta bekleyebilirsiniz. Taşınma halinin son bulması gerektiği özel bir dönemin içerisindeyiz. Bunu ısrarla anlatıyoruz. Tedbirimizi alıyoruz. Uçak yolculukları Türkiye içerisinde neredeyse durma mesabesine geldi. Bize talepler geliyor. Otobüs talebiyle beraber bize gelen sayı 100 bin. Biz bunun hepsine cevaz veremeyiz. Vermemiz de imkansız. Mümkün değil. Burada birtakım kodlar koyduk. Kişi hastadır, İstanbul’a gelmiştir, dönmek istiyordur. Bu anlaşılabilir bir şey. Acil bir hastası vardır, ısrarla gitmek istiyordur. bu gidebilir. Ölümü olmuştur gidebilir. Bir iş için, üretim için acil gitmesi gerekir. Bunu da bir vesikayla belli etmesi gerekir. Sağlık Bakanımız da söyledi. En acil işlerimizi bile evden yapmaya online yapmaya devam ediyoruz. Buna rağmen 100 bininin üzerine talep var. Bu talebi neden yaptığımızı hala anlayamıyorum."
Soylu, talepleri "e-devlet" İçişleri Bakanlığının "e-başvuru" hizmeti üzerinden, Alo 199 hattından ve havalimanları ile otogarlardan aldıklarını anlattı.
Gelen taleplerden "Muhakkak yer değiştirmek zorundayız" gibi bir psikoloji içinde olunduğunu anladıklarını belirten Soylu, "Oysa bu dönem özel bir dönem ve bizim bu dönemde yer değiştirmememiz, bulunduğumuz yerde kalmamız gerek." dedi.
Soylu, şehir değiştirmelerine ilişkin polis çevirmelerinde söylenen şartların taşınmaması durumunda nasıl bir yöntem izlendiğinin sorulmasının üzerine, şunları kaydetti:
"Esas itibarıyla biz fiili bir zorluk çıkarmaya çalışıyoruz. Bunu çok net ifade ediyorum. Özel araçların da İstanbul dışına ya da kendi şehirlerinin dışına çıkmasını istemiyoruz. Bunun için tüm özel araçlara yönelik bir ateş ölçümü yapıyoruz. Onlara 'Siz nereye gidiyorsunuz?' diye soruyoruz. Sadece bununla da kalmıyoruz. Bütün valilerimize bir genelge yayımladık. Orada da diyoruz ki 'Eğer bir kişi sizin ilinize veya şehrinize başka bir ilden veya şehirden gelmişse, bunu tespit ettiğiniz andan itibaren o kişinin veya ailenin evden çıkmadan 14 gün boyunca izole edilmesini sağlayacak tedbirler alacaksınız.' Gerek Umreciler, gerekse de yurt dışından gelen vatandaşlarımız, öğrencilerimiz yurtlarda kalıyor. Şu anda toplam 18 bin 700 kişi yurtlarda kalıyor. Biz Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Kredi ve Yurtlar Kurumuyla bir çalışma ortaya koyduk. Gençlik ve Spor Bakanlığı, 'Siz bu meseleye AFAD'dan dolayı, diğer kamplarınızdan dolayı alışıksınız. Burada polis de içerde olması gerekir. Bizimle beraber bunu yaparsanız, siz yönetici olursanız biz de size yardımcı olursak bu işin içerisinde oluruz.' dedi ve biz de kabul ettik. Burada Umreciler gidiyor, testi yapılıyor, negatif ise evine gönderiyoruz. Evine gönderirken Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu ile beraber hazırladığımız bir form imzalattırıyoruz. Bu formda, 'Ben evden 14 gün çıkmayacağım ve Bilim Kurulu'nun tavsiyelerine uyacağım.' diyorlar. Eğer uymazsam Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun şu maddesindeki üzerime verilecek cezayı da kabul ediyorum.' diyorlar, imzalayıp çıkıyorlar. Biz bunu burada bırakmıyoruz. Kim hangi ile gidiyorsa, o ilin valisine, o ilçenin kaymakamına ve kolluğuna bunu iletiyoruz, hem fiziki olarak onun her gün takibini yapıyoruz, hem de telefonla beraber Sağlık Bakanlığımız da aynı şekilde takibini yapıyor. Yani burada muradımız şu; Otobüs yolculuğu zaten yüzde 99 azaldı. Uçak yolculuğu neredeyse günlük birkaç sefer seviyesine düştü. Kim ne derse yapsın biz bu kısıtlamayı yapmak zorundayız. Bu kısıtlamayı uygulamak zorundayız ve bunu uyguluyoruz. Bu hareketliliği engellemek zorundayız.
İstanbul'dan Gebze ve Çerkezköy'e üretim için servisle gidenlerle ilgili herhangi bir kısıtlamalarının olmadığını vurgulayan Soylu, onların servis içerisinde nasıl gideceğine dair bir kural zaten koyduklarını anımsattı.
Soylu, özel araçların il dışına çıkmalarını arzu etmediklerini yineleyerek, "Bunun için de fiili olarak her türlü zorluğu oluşturmaya çalışıyoruz. Eğer çıkacaklarsa bundan sonra -ki Sağlık Bakanımızla da bugün bir değerlendirme yaptık- buna ait farklı tedbirler de ortaya koymaktan da çekinmeyeceğimizi aslında yaptığımız uygulamalarla bir şekilde ihsas ettiriyoruz, değerlendiriyoruz." diye konuştu.
Bunları açık açık konuşmanın zamanı olduğunun altını çizen Soylu, "Sayın bakanımız verileri açıkladı. Biz bu veriler üzerinden mesele başladığı, vakalar tespit edilmeye ve ölümler başladığı andan itibaren sürekli önlem almaya çalışıyoruz. Şehir içinde toplu taşımada önlemleri aldıktan sonra önce yüzde 50'ler sonra yüzde 60'lar sonra yüzde 75'ler seviyesine düştü. Hafta sonları yüzde 90-92 seviyesine düştü ama hafta içi sürekli artarak, dün yüzde 83'tü, bugün rakamın biraz daha yükseldiği kanaatindeyim. Yani hem aldığımız tedbirlerle hem ortaya koyduğumuz strateji esası itibarıyla başarıya ulaştığını ifade etmek isterim." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Soylu, özellikle 18 büyükşehir belediyesindeki yolcu hareketliliğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İstanbul dün yüzde 84'lerdeydi. Eğer elimizdeki tablolarda dramatik yükselişler olursa bu şu demektir; bir gevşeme var. Gevşeme olduğu andan itibaren biz başka bir tedbir alacağız ama sadece bu değil. Aynı zamanda yayılmada farklı bir noktada kendine ait gidiyorsa biz farklı tedbirleri alma konusunda irademizi ortaya koyarız. Bu 81 vilayetten özel araçların çıkması, bizim idari bir tasarrufumuzdur. Bu bir genelgeye talimata bağlanmamıştır. Yeri gelir şunu uygulayabiliriz. Özel araçların illerden çıkışını engelleme şansına sahibiz. Bunu hemen yapabiliriz. İllerde bazı özel araçların kısıtlanmasını gerçekleştirebiliriz. Yani bunu da yapabiliriz. Önümüzde bu tedbirleri almaya mani yada kanuni bir hal söz konusu değildir. 24 vilayetimizde karantina tedbiri uyguluyoruz. Valilerimize ön görüldüğü yerde bu tedbirlerin artırılması talimatını verdim. Sağlık Bakanlığımız da buna 'uygundur' dedi. Bu karantina tedbirleri aslında oraları sınırlayarak onun yayılımını önlemeye yönelik tedbirlerdir. Bu aşamaya gelindiği zaman karantina tedbirleri alınmakta çekinilmemektedir."
Soylu, "Karantina sokağa çıkma yasağı gibi bir şey midir?" sorusuna, "Kısmen öyle, o alanı kapatıyorsunuz, ilişki ve teması kesmeye çalışıyorsunuz. Diyelim ki 100 ve 70 hanelik bir yerde 8-10 vaka görüldü. Bu risktir. Orada temas başladığında bu alan bulaş ile karşı karşıya kalacaktır. Hemen orada il sağlık müdürlüğümüz, vali ve kaymakamlarımız karantina kararını alıyor." cevabını verdi.
"AVRUPA BU BULAŞI SAĞLIYOR"
İçişleri Bakanı Soylu, "İstanbul bu işin merkez üssü gibi duruyor. İstanbul'dan diğer illere yayılması endişesi var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Bu işin en başından bu yana en çok dikkat ettiğimiz il, İstanbul. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu konuda özel tedbirler almamız gerektiğini söylediği il, İstanbul. Çin, İran ardından Avrupa ile başladı. İstanbul, Avrupa ile çok iç içe. Avrupa'nın 9 ülkesine çok önce uçakların kalkmasını ve onların sınır kapılarımızdan girmelerini yasaklamamızdaki temel sebep, bizim önümüzdeki bu rakamların yavaş yavaş yükseliyor olmasıydı. Çünkü Avrupa bu bulaşı sağlıyor. Umrenin ne kadar ve nerelere sağladığını da teker teker biliyoruz. Ancak İstanbul'u esas itibarıyla etkileyen ve bu bulaşı sağlayan Avrupa. Onun için tüm tedbirlerden önce Avrupa'ya bu yasaklamaları, uçakların durdurulması tedbirlerini aldık. Onun üzerine İstanbul'da kaymakamlar ve valimizle bir araya geldik. Pazarlarda aldığımız tedbirler dahil olmak üzere yaklaşık 218 bin esnaf kapattık Türkiye genelinde. Bunların büyük bölümü İstanbul'da. Esas itibarıyla bu bulaşın yayılmasını engellemek içindir. Birkaç vilayette bulaşın İstanbul'dan geldiğini görünce hemen İstanbul'dan giriş ve çıkışları, yurt içi uçuşları durdurduk."
Soylu, tespit edilen vakanın hikayesini de takip ettiklerini dile getirerek, "Şu an bizim elimizde bu vakaların öyküsünün nereden geldiğinin temel bilgileri söz konusu. Anadolu şehrine nereden geldiği belli ve bu öyküler üzerinden mümkün olduğunca tedbir alamaya çalışıyoruz. Sürekli bir analiz yapıyoruz, bugün yetkililerle 3,5 saat hangi tedbirleri almalıyız diye görüştük. Uygulamasında akim kaldığımız tedbirimiz yok gibi ama yüzde 70-80 başarı oranına tedbirlerimiz yok mu var onlarla ilgili de sıkılaştırma kararı alıyoruz. Bu anlamda otobüslerde iki kişinin yan yana gelmemesi için yetkililerin uyarması gerektiğini iletiyoruz." ifadelerini kullandı.
"SAHADA GÖRDÜKLERİMİZİ PAYLAŞMAK DURUMUNDAYIZ"
"İstanbul'a özel bir karar alınacak mı?" sorusu üzerine Soylu, bu durumda söylenecek en kötü sözün "Her şey iyi durumda" demek olduğunu, bunun herkesi büyük bir gevşekliğe ve rehavete iteceğini söyledi.
Soylu, işin başından itibaren kötü senaryoların tamamına ait alabilecekleri tedbirleri ortaya koymaya çalıştıklarını ifade etti.
"İstanbul'da sokak çıkma yasağı gerekiyorsa, bu karar sizin kararınız mı olacak, Bilim Kurulu'nun kararı mı olacak?" sorusu üzerine Soylu, hiçbir kararı kendi başlarına almadıklarını, böyle bir yetkinliklerinin olmadığını belirtti.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu'ndan çıkan kararların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a arz edildiğini ifade eden Soylu, "Oradan çıkacak değerlendirmeyle şu ana kadar bütün kararlar alınmış ve alınmaya devam etmektedir. Sahada gördüklerimizi elbette ki paylaşmak durumundayız. Elbette ki Bilim Kurulu bana 'Bankaların önüne polis barikatı koyup, tek tek insanların girmesini sağla' demiyor ama bu konuda kendi aldığımız inisiyatifle yapabileceğimiz işler var. Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığının bize söylediği 'Siz seyrekleştirmeyi yapın. Sosyal mesafeyi arttırın. İzolasyonu sağlayın.' Biz, hayatın olağan hareketliliğine yönelik bir tabloyu gördüğümüz andan itibaren bu seyrekleştirmeyi yaparız." diye konuştu.
"YÜRÜMÜYORSA, ÜST TEDBİRLERİ ALMAK BİZİM TEMEL SORUMLULUĞUMUZ"
Bakan Soylu, temel görevlerinin alınan tedbirlerin yürüyüp yürümediğini kontrol etmek olduğunu vurgulayarak, "Eğer yürümüyorsa, üst tedbirleri almak da veya önermek de elbetteki bizim temel sorumluluğumuzdur. Eğer biz İstanbul'dan hareketliliği çok yoğun olarak görüyor veya bir başka şehirden hareketliliği çok yoğun olarak görüyorsak, yapmamız gereken temel şey, evet biz bu tedbiri aldık ama bu tedbirle şu anda istediğimiz sonucu elde edemiyoruz, bu konuda yapmamız gereken bir üst tedbiri almaktır. O tedbirimiz de hazırdır ve o tedbiri istediğimiz an devreye sokabiliriz." dedi.
"Bir üst tedbir gerekirse o adımı atarız dediğinize göre, sokağa çıkma yasağı da söz konusu olabilir mi?" sorusuna karşılık Bakan Soylu, "Her türlü tedbir alınır, bundan imtina etmenin bir anlamı söz konusu değil. Başta söylediğim 4 ana kuralı ne kadar sürdürebileceğiz, biz buna da bakmak durumundayız." değerlendirmesinde bulundu.
Soylu, "Bazı üretim bantlarını durdurabilir misiniz? Durduramayacaksınız. Gıda üretimini, sevkiyatını, kamyonları durdurabilir misiniz? Durduramazsınız. Diyelim ki 20-25 gün sokağa çıkma yasağı yaptınız. Sokağa çıkma yasağı yapacağınız zaman bunlara da hazır olmalıyız. Millet gıda tedarikini nereden sağlayacak?" ifadelerini kullandı.
Hayatın bir bölümünün devam etmesi lazım gelen bir süreç olduğunu aktaran Soylu, şöyle devam etti:
"Şehir içindeki hareketlilik hafta içinde yüzde 60-65, toplu taşıma yoğunluğu 84'lere düştü. Otobüs yolculuğu da yüzde 99'a düştü. Siz her halükarda şehrin içinde zorunlu olarak bir şeyin gidip gelmesini temin edeceksiniz. Temin etmek zorundasınız. Bu günden sonra yapmamız gereken, bu seyreltmeleri daha ne kadar yapabiliriz. Hangi üretimlerden vazgeçebiliriz, bunları ortaya koymaktır. Bu senaryolarımız Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı hazır. Ortaya bir kural koyacaksak, o kurala nasıl izin verebileceğimiz senaryolarına kadar hazır." Bu kararları birçok ülkenin tamamından önce aldıklarını dile getiren Soylu, "Biz özellikle İran kapılarında, Irak kapılarında ve Kapıkule'de birtakım tedbirler alırken bizi eleştirdiler. Sağlık Bakanımızın o gün bana söylediğini çok iyi biliyorum. 'Allah'ını seversen bu kapıları kapat' dediği gün kapıları kapattık." şeklinde konuştu.
Soylu, yerel yöneticilerin toplumsal olarak kendilerine gelen bilgileri pandemi kurullarında paylaşmalarının esas olduğunu ifade ederek, "Belki de siyasal pozisyonun alınmaması lazım gelen tek yer burasıdır. Her birimiz siyasal pozisyonlarından sıyrılarak, bir taraftan hem toplumsal sorumluluğumuzla hem bireysel sorumluluğumuzla hem de elimizde bulunan kurum, kuruluşların ortaya koyduğu sorumlulukla hareket etmek durumundayız." diye konuştu.
Koca: Koronavirüsten can kaybı 277'ye yükseldi
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.