Piyasalar 10 Ağustos Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmıştı. Seçim sonuçlanır sonuçlanmaz piyasalar başka dayanak buldu. "Yeni Başbakan kim olacak"... Piyasalar seçimden sonra bu gelişmeleri izlerken bir de Ali Babacan faktörü var... Piyasaların başta güvenmediği acemi bulduğu Ali Babacan'ın şimdi yeni kabinede olmayacağı söylentileri piyasaya olumsuz yansıyor.
Vatan ekonomi yazarı Ali Ağaoğlu, tüm bu siyasi olayların gölgesinde piyasa beklentilerini kaleme aldı. İşte Ağaoğlu'nun o yazısı;
Seçim bitti, artçıları devam ediyor! Pazartesi günkü yazımda seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasıyla piyasaların iki gün “sakin ve pozitif” bir seyir izleyeceğini yazmıştım. Değil iki gün iki saat bile sürmedi. Seçim sonuçlarının netleşmesi sonrasında sıra Başbakan’ın kim olacağı tartışmasına geldi. Kılıçlar çekildi ve mücadele başladı. 28 Ağustos’ta görev süresi dolacak olan Cumhurbaşkanı Gül’ün “Partime döneceğim” açıklamasından 2-3 saat sonra AKP Olağanüstü Genel Kurulu’nun 27 Ağustos’ta yapılacak olması piyasaları karıştırdı.
Moody’s “açıklamamasının” sonrasında Cuma günü 2.1440’tan kapatan dolar/TL günün başında 2.1350’ye (Pazartesi günü 2.1330’a kadar inebileceğini yazmıştım) kadar indi sonrasında kademeli olarak yükseldi, dün 2.1693 görüldü. BIST 100 Endeksi Cuma günü 77.751’den kapattıktan sonra Pazartesi günü ilk seansta 80.483’e kadar yükselse de açıklamalar sonrasında 77.226’dan günü kapattı. İki gündür de toparlanamadı. Bono tarafı da rahat değil. Pazartesi sabah yüzde 9.08’e gerileyen gösterge bono bileşik faizleri yüzde 9.58’e kadar yükseldi.
Tüm bunların ekonomik sebepleri yok, tamamı yeni zuhur eden politik belirsizlikten. Yeni başbakanın seçileceği olağanüstü kongrenin Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin sadece 1 gün önce yapılması, seçilecek Parti Başkanı’nın Erdoğan tarafından belirlenecek olması ve özellikle de kulislerde konuşulan muhtemel ekonomi yönetiminin, piyasalardaki endişeleri arttırıyor. Sürecin ay sonuna kalması, sürenin piyasaların beklediğinden daha uzun olması da ayrı bir etken.
Piyasalar; göreve geldiğinde pek de sıcak bakmadığı, acemi bulduğu Ali Babacan’ın yıllar geçtikçe kazandığı tecrübe ve özellikle de son birkaç yıldaki söylemlerinden sonra daha fazla güvenmeye başlamıştı. Hatta “fevri uygulamaların” en azından bir kısmına karşı çıkabildiği, yapılması gerekenlerin bir kısmını gecikmeli de olsa hayata geçirebildiği düşünülüyordu. Yeni kabinede Babacan’ın olmayacağı söylentileri piyasaların keyfini kaçırıyor.
Bono tarafı yine “likidite kuruluğunun” etkisiyle daha sığ ve hareketsiz görünse de gerek kur, gerekse de borsa tarafında oynaklık iyiden iyiye artmış durumda. Neden bu denli ciddi adımlar son dakikaya bırakılır? Cumhurbaşkanlığı adaylarının bile seçimlere 3 ay kala açıklandığı, MB Başkanı’nın, eskisinin görev süresinin dolduktan sonra atanması gibi şimdi de yeni Başbakanın kim olacağı seçimin ertesine kaldı. ABD Başkanları, seçim bittikten 4 ay sonra devir teslim yapıyorlar. Bu süre başkanların bir arada çalışıp, doğru dürüst “devir-teslim” yapabilmeleri için konulmuş bir süre. Bizde tam tersi; eskisi ofisi bıraksın, yenisi sonra gelir gibi devamlılık adına son derece anlamsız bir “gelenektir” gidiyor!
27 Ağustos’ta hem Olağanüstü Kongre, hem de MB’nin Para Politika Kurulu toplantısı var!
Son günlerde döviz kurlarındaki “oynaklığa” cevap olarak, piyasa fonlama ortalama faizlerini “hafiften yükselten” MB politik tansiyonun zirveye çıkacağı günde
faiz indirebilecek mi? Daha iki hafta daha var ama ben şimdiden MB’nin ne yapacağını cidden merak ediyorum...