Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Dolar kuru yükselince devamında ne olacak sorusu akıllara düştü. İşin ilginç tarafı, bu konuda hiç konuşmaması gerekenler, 'işi düzelteyim' derken, bozuyorlar.
Dolar kuru bir sonuç; ekonomik, siyasi ve jeopolitik durumun, gelişmelerin bir sonucu. Döviz kurunun ana seyri ve ‘omurgası’ orta vadede ülkedeki yapısal nedenlerin bir sonucu; bu ana seyir etrafındaki dalgalanmalar da, bu alanlardaki kısa vadedeki gelişmelerin sonucu. Kısa vadeli dalgalanmalarda aşırılıklar varsa ve de yapısal unsurları içermiyorsa zaten zamanla kayboluyor.
Döviz kurunun serbestçe piyasada belirleneceği, Merkez Bankası’nın ya da hükümetin bir kur hedefinin olmayacağı 2001’deki kriz sonrası kur rejiminin değiştirilmesiyle ilan edilmişti. Çok aşırı dalgalanmalarda her merkez bankasının yaptığı gibi Merkez Bankası da zaman zaman müdahil oldu.
Şimdi bu sıralar, her önemli kur hareketi yaşandığında olduğu gibi, çokça döviz kuru konuşuyoruz. Peki neden? En önemli neden; şirketlerimiz epeyce döviz borçlusu. Sadece bu değil, döviz borçlusu olan şirketlerin kayda değer bir açık pozisyonu var. Bunun anlamı, döviz borçlusu şirketin elinde dövizi yok, varlıkları TL cinsinden. Her kur artışı şirkete zarar yazdırıyor. Alacaklı açısından da, borçlunun TL cinsi borç ödeme kapasitesini azaltıyor.
Kur artışı, aynı zamanda dövizle ham madde satın alıp ürettiği ürünü TL ile satan açısından da, büyük sorun; maliyetler hızla artarken, satış fiyatını aynı hızla artıramıyor şirketler. Tüketici için de sorun; birçok mal ve hizmetin girdisi dövize endeksli; bu da satın alma gücünü azaltan enflasyon demek.
Yine her kur artışında olduğu gibi; icraatları ile konuşması gereken siyasetçiler, sözlü olarak döviz kuru artışını dizginleme peşine düştüler. Örneğin bir danışman, dolar kurunun yeniden 3 TL’nin altına ineceğini hatta 2.95’in altına geri döneceğini söylerken, aradan geçen 15 günde sonuç hiç de öyle olmuyordu. Bir bakan “kurla oynayanların eli yanacak” derken, aynı konuşmada “Merkez Bankası kura müdahale etmesin” diyordu.
Dolar kuru 3.10’a gelince bir başka danışman, dolar kurunun 3 TL seviyesinde olmasının ‘beklenen’ ve ‘istikrar kazanmasının istendiği seviye’ olarak tanımlarken, “3’ün altının bir çok açıdan anlamı yok. Makroekonomik açıdan, rekabet açısından yok” diyerek noktayı koyuyordu.
Bir başkası da, “vatandaşın yüklü döviz bozdurduğu” bunun da kuru dizginlediğinin örnek gösterilmesi. Kaynak kısıtı olan bizim gibi ülkelerde, bankalardaki döviz hesabı 14 milyar dolar azalınca, başta olumlu sonuçlar çıkarılan bu tür durumlarda gelinen basit sonuç şu oluyor; azalan bilanço değerinin (döviz hesabı) yerine konması için teklif edilen faizin yukarı çekilmesi. İşte döviz hesaplarına ödenen faizler bu yüzden yüzde 3.5’lara çıktı. Bu da döviz hesabı tutmayı, dolarizasyonu teşvik ediyor. Yani vatandaş döviz bozdurdu diye sevinilen durum, vatandaşın döviz tutması için teşvik edici bir sonuç getiriyor.
Dolar tutan vatandaşın ya da şirketlerin, bunu bozdurarak kısa vadede ‘günü kurtarmasına’ atfedilen değer ve övgü, orta vadede vatandaşı döviz tutmaya ve döviz işlemlerinde oyuncu olmaya teşvik eder nitelikte. Vatandaşın ya da şirketlerin gözünde ‘düşük bir dolar kuru seviyesi’ oluştuğunda, aynı oyuna alıcı olarak girmesi şaşırtıcı olur mu artık?
İşte bu yüzden siyasetçiler ya da danışmanlar, sakinleştireceklerini düşündükleri piyasada “3’ün altının bir çok açıdan anlamı yok” türü konuşmalarıyla vatandaşa da bu ‘oyuna’ yeniden girme alanını açıyorlar.
Belli kur seviyesi için edilen sözlerin hiçbir anlamı yok. Siyasetçiler ve danışmanlar kur seviyesi hakkında konuştukça, sonra da kur seviyesi farklı bir noktada denge bulunca işleri karıştırmaktan başka bir şeye yaramıyor. Geçmişte bu konuda çokça deneyim sahibiyiz. Edinilen deneyim; siyasetçilerin kur hakkında söylediklerinin hep tersinin gerçekleşmiş olması.
düzelseydi geriye doğru giderdi hep ileriye gidiyor millete şirin gözükmek için tl dağıtılıyor sonra değeri düşürülüyor..miletde kendini paralanmış zannediyor..
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.