Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Dünya ekonomik ve siyasi anlamda çalkantılı bir dönemden geçiyor. Yüksek enflasyon ve resesyon korkularının yanı sıra dünya ekonomisi, devasa bir enerji kriziyle de boğuşuyor. Ukrayna Savaşı ile başlayan ve Rusya ile Avrupa arasında yaşanan enerji krizi tüm dünyayı etkisi altına almış durumda. Dünya devletleri ise bu krizden kurtulmak için kısa yolu tercih ediyor ve 2011 yılında rafa kaldırılan nükleer enerji çapasını tekrar devreye sokuyor.
Bloomberg’den David Fickling’in haberine göre, bu bir anlamda iyi haber çünkü yaşanan enerji krizine en kısa sürede çözüm bulma avantajı sağlıyor ancak enerji güvenliğine yönelik bu çözüm, kendi enerji güvenliği sorunlarını da beraberinde getirme riski taşıyor. Bu krizin baş aktörünün ise uranyum olması muhtemel.
Bunun nedeni, uranyum tedarik zincirinin jeopolitik manipülasyona doğal gaz, kobalt ve diğer nadir bulunan madenler kadar duyarlı olması. Gelişmiş ülkeler, 2030 ve 2040'lı yıllarda güvenilir bir sıfır karbonlu güç kaynağı olarak atom enerjisine güvenmek istiyorlarsa, maden kaynaklarını şimdiden hazırlamaya başlamaları gerekiyor.
Kaynakların sadece yüzde 19’u
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, dünya üzerindeki nükleer enerji üretimin yaklaşık dörtte üçü Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya'nın gelişmiş bölgelerinde gerçekleşiyor. Ancak zengin ülkeler ve müttefikleri, her yıl bu reaktörleri beslemek için gereken 75.000 metrik ton uranyum oksidin sadece yüzde 19'unu sağlıyor. Çin, eski Sovyetler Birliği, İran ve Pakistan ise 2021 yılında, toplam uranyum üretiminin yüzde 62'sini karşılıyor. Uranyumun geri kalanını ise Hindistan ve diğer bağlantısız ülkeler üretiyor.
Bu durum, dünya uranyum piyasasının son birkaç on yıldır yaşadığı bunaltıcı değişimden kaynaklanıyor. 2000'li yılların sonlarında güneş ve rüzgar enerjisinin 2030'lu yıllara kadar geleneksel üretimle rekabet edemeyecek kadar maliyetli olacağına inanılıyordu. Bu, nükleer enerjinin tek geçerli güç kaynağı olarak kabul görmesine yol açtı. Bu da, kırılmaya benzer bir işlemle sıvıları yeraltına pompalayarak ucuza çıkarılabilen, yüzeye yakın geniş uranyum birikintileriyle kutsanmış Kazakistan için önemli bir gelişme anlamına geliyordu.
Fukushima nükleer felaketi
2011 yılında gerçekleşen Fukushima Daiichi nükleer felaketi ise bu beklentileri ortadan kaldırdı ve nükleer enerji üretimini iki yıl içinde yüzde 11 oranında azalttı. Bunun üzerine nükleer enerjideki büyüme 1960'lı yıllardan bu yana ilk kez durma noktasına geldi. Yeni Kazak tedarikinin devreye girmesiyle birlikte pazar derin bir bolluğa ulaştı. Uranyum oksit fiyatları geçen yıl pound başına 30 dolar civarına düşmeye başlayana kadar, Orta Asya dışındaki madencilerin çoğu zararına çalışıyordu.
Uranyum ihtiyacının yüzde 40’ından fazlası
Kazakistan tek başına dünya uranyum ihtiyacının yüzde 40'ından fazlasını sağlıyor. Astana’daki hükümet, özellikle de Ukrayna Savaşı Moskova'nın eski Sovyet devletlerini kendi kontrolü altında tutma arzusunun altını çizdiği için, eski sömürgecisiyle sık sık gergin bir ilişki içinde. Yine de, normalde kara yoluyla taşınan nükleer madenleri ihraç etmek için komşusunun iyi niyetine bağlı kalmaya devam ediyor. Gelişmiş demokrasilerin otoriter rakiplerle karşı karşıya geldiği ve enerji kaynaklarının kontrolünün bir savaş silahı olarak kullanıldığı Ukrayna tarzı bir durum ortaya çıkarsa, Kazakistan neredeyse tamamen Rus, Çin, İran ve Pakistan hava sahası ile çevrili olduğundan, hava taşımacılığı ile yapılacak bir transfer bile batı reaktörlerini beslemek için yeterli olmayabilir.
Avustralya ve Kanada da uranyum açısından zengin
Yine de alternatif kaynaklar yok değil. Dünyadaki uranyum kaynaklarının dörtte birinden fazlası Avustralya'da, diğer yüzde 9'u ise Kanada'da bulunuyor. Madeni çıkarmak ve işlemek için gereken ana ürünler bakır ve değerli metaller olacağından, geniş uranyum rezervleri sıfıra yakın maliyetle üretilebiliyor ancak yaklaşık yirmi yıldır yöneticiler bu kaynağın kilidini açmak için gereken muazzam sermaye harcamalarından kaçınmayı tercih ediyor. Arafura Resources Ltd. Genel Müdürü Gavin Lockyer, “Uranyumun Avustralya'da insanların konuşacağı bir şey haline gelmesine kadar daha çok yolumuz var” diyor.
Uranyum döngüsüne yeniden giriliyor
Düşük maliyetli ve güvenilmez bir tedarikçiye olan bu aşırı bağımlılık, son yıllarda diğer kritik emtialarda görülen durumlardan çok da farklı değil. Avrupa'nın Rusya'dan doğal gaz satın almamak için her zaman başka alternatifleri olmuştu. Elektrikli pil üreticileri, kobalt bağımlılıklarını azaltmak için daha çok çalışabilir ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti dışındaki ülkelerden daha fazlasını tedarik edebilirdi. Değerli metal tüketicileri, Çin'in tedarik zincirindeki artan hakimiyetine bakara daha erken bir aşamada kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışmış olabilirdi. Ancak her durumda, gelişmiş demokrasiler, en düşük maliyetli kaynakları arama yaklaşımını benimsediler ve süreç içinde fazlasıyla iyimser bir tutum sergilediler.
Şimdi ise dünya ekonomisi tekrar uranyum döngüsüne giriyor görünüyor. Ukrayna sonrası nükleer enerjiye geçiş planlarının çoğu Almanya, Belçika, Güney Kore ve ABD'deki mevcut reaktörlerin ömrünü uzatma stratejisinden oluşuyor. Gelişmiş ülkeler arasında yalnızca Fransa, Birleşik Krallık ve Japonya önemli sayıda yeni tesis inşa etme taahhüdünde bulunabiliyor.
Yatırımcıları ikna etmek
Bu ölçekte bir büyüme öngörüsünün, yatırımcıları marjinal uranyum madenlerini finanse etmenin paralarını iyi bir şekilde kullanmak olduğu konusunda cesaretlendirmesi pek mümkün değil. Ve bu durum değişmedikçe, dünyanın eski Sovyetler Birliği’ne olan bağımlılığı yalnızca daha da sağlamlaşacağa benziyor. Moskova'nın doğal gaz musluklarını kapatmasıyla geçen yıl elektriğin maliyetinin 10 kat arttığını tecrübe eden Avrupa hükümetleri ise enerji güvenliği meselesi hafife alındığında dünyanın neye benzediğini şimdi daha iyi anlıyor.
İran'dan uranyum zenginleştirme açıklamaları
Çin, yüksek miktarda uranyum rezervi buldu
Kazakistan, 22,3 bin ton uranyum üretecek
İngiltere'den 20 milyar sterlinlik nükleer santral desteği
İran'dan nükleer faaliyet açıklaması
Rusya, Zaporijya Nükleer Santrali'nin çevresine asker yığdı
YILLAR ÖNCE BİR TV KANALINDA BIR BİLİM İNSANIMIZDAN "TORYUM"DAN NÜKLEER ENERJİ ÜRETİLEBİLECEĞİNİ ANCAK NÜKLEER BOMBA YAKITI ÜRETİLEMEYECEĞİNİ İŞİTMİŞTİM "TORYUM"DAN NASIL NÜKLEER ENERJİ ÜRETİLECEĞİ ARAŞTIRILMAYA BAŞLANMALIDIR BELKİ MERSİN'DE YAPILMAKTA OLAN NÜKLEER ENERJİ MADDESİ OLARAK TORYUM KULLANIRIZ
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.