Şike kararında kritik ayrıntı!
Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin kararına göre tape ve görüntü kayıtları artık tek başına mahkûmiyet delili olarak sayılabilecek
Şike davasında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım hakkında ‘örgüt kurmak’, ‘şike ve teşvik primi vermek’ suçlarından 6 yıl 2 aylık mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Türkiye genelinde telefon dinlemeleri ve teknik takip kararlarıyla açılan dava ve soruşturmalara emsal olacak yorumlara imza attı.
Milliyet'te yer alan habere göre, kararda, yasaya göre dinleme ve izleme tedbirine ancak suç işlendiğine yönelik kuvvetli şüphe bulunduğu durumda başvurulabileceği belirtildi. Kanun koyucunun kuvvetli suç şüphesini, bu tedbirlere sıklıkla başvurulmasının önüne geçebilmek amacıyla yasaya koyduğu belirtilen kararda, dinleme ve izleme yapılmadan sanık veya şüphelinin mahkum edilebileceği deliller bulunduğunda zaten bu tedbirlere başvurmanın anlamı olmayacağı, basit şüphe halinde de bu tedbirlere başvurulabileceği görüşü benimsendi.
‘Polis devleti özelliği’
AİHM’nin dinleme ve izleme tedbirlerinin uygulanmasında ‘ölçülülük’ ilkesini gözettiği, AİHS’nin 8. maddesinin de özel hayat, aile hayatı, konut ve haberleşme hakkına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğunu hüküm altına aldığı belirtilen kararda, AİHM kararları ve AİHS hükümleri uyarınca bu tedbirlere kamu otoritesinin yasa ile öngördüğü ölçüde başvurulabileceği kaydedildi. Yargıtay, bu kapsamda AİHM kararlarını, “Vatandaşların kamu gücünü kullananlar tarafından gizlice izlenmesinin polis devletinin bir özelliği olduğu”, AİHS hükümlerini de, “Ancak demokratik kurumların, hukuk devletinin, demokrasinin ve insan haklarının korunması söz konusu olduğunda bu müdahalenin haklı kabul edilebileceği” şeklinde yorumladı.
İmkân sağlansın yeter
Kararda, Yıldırım’ın hakkındaki dinleme ve teknik takip kararlarının hukuka uygun elde edilmediği itirazına yönelik, AİHS’de hukuka aykırı delillerin değerlendirilmesine ilişkin bir hüküm yer almadığı, AİHM kararlarında ise adil yargılanma hakkı ihlal edilmediği sürece kanuna aykırı yollardan elde edilen delillere genel bir kural koymanın mümkün olmadığı ifade edildi. Kararda, AİHM’nin Baykov-Rusya kararına göre, hukuka aykırı olarak elde edilmiş olsa bile savunma hakkının kullanılması imkanı sağlanmışsa, hukuka aykırı elde edilen delillerin adil yargılanma hakkını ihlal etmeyeceğinin kabul edildiği belirtildi.
Tapelerin kullanılması için engel yok
Şike ve teşvik primi suçlarının 14 Nisan 2011’den sonra katalog suçlar kapsamına alındığı, buna karşılık bu suçlarla ilgili dinleme kararları alınmadan, örgüt kurmak suçundan alınan dinlemelere devam edildiği belirtilen kararda, şike ve teşvik primi suçlarının örgüt faaliyeti kapsamında işlenmiş olan amaç suçlardan olmasından dolayı elde edilen tapelerin yargılamada kullanılmasına engel bir durum bulunmadığı savunuldu. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun da bu görüşü doğruladığı belirtilen kararda, “Örgüt suçu kapsamında koruma tedbiri uygulandığı durumda, anılan suçtan sanığın beraati halinde dahi katalog kapsamında yer alan diğer suçtan verilen mahkumiyet kararında bu delillere dayanılmasında bir isabetsizlik görülmediği” kaydedildi.
Ses kaydının önemi ayrı
CMK’nın ses ve görüntü kayıtlarına ayrı bir önem verdiği kaydedilen kararda, “Teknolojik gelişmelere paralel olarak ses ve görüntü kayıtlarının da artık tek başına delil olarak değerlendirilmesi gerektiği, ses kayıtlarının kolayca tahrif edilmeye ve taklide müsait olması sebebiyle, sadece belirti delili sayılıp tek başına mahkumiyete esas teşkil edemeyeceğini kabul etmenin isabetsiz olacağı” ifadelerine yer verildi.
Anayasa’ya aykırı değil
Yargıtay, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’a eklenen madde ile şike ve teşvik primi suçlarında, CMK uyarınca 2 yıldan az suçlar hakkında uygulanan hükmün açıklanmasının ertelemesinin yapılamayacağı ve verilen hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilemeyeceği ve ertelenemeyeceği şeklindeki düzenlemenin anayasaya aykırılığı itirazını da reddetti. Kararda, söz konusu düzenlemenin temel hak ve özgürlükler yönünden ölçüsüz bir düzenleme olmadığı, bu kuralın adil olmadığının ileri sürülemeyeceği ve eşitlik ilkesine de aykırı bulunmadığı kaydedildi.
Örgüt kurmak, şike, teşvik
Kararda, Yıldırım hakkında ‘örgüt kurmak’ suçundan dinleme ve izleme kararının 17 Şubat 2011’de alındığı, şike ve teşvik primini suç sayan 6222 sayılı Kanun’un ise 14 Nisan 2011’de yürürlüğe girdiği belirtildi.
Kararda, şike ve teşvik primi suçunun, dinleme ve teknik takip kararlarının hangi suçlardan alınabileceğini düzenleyen katalog suçlar arasına da yasanın çıktığı tarih itibariyle girdiği kaydedildi. Kararda, Yıldırım’ın bu duruma yönelik itirazına karşılık, “örgüt kurmak suçundan hakkında dinleme ya da gizli izleme kararı alınan şüphelilerin örgüt faaliyetindeki rolünün/rollerinin ancak yargılama sonunda anlaşılabileceği, bu düşünce biçiminin Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından da benimsendiği” ifade edildi.