Şike davasında flaş gelişme!
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, "Futbolda şike" soruşturmasını araştırıyor
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın suç duyurusu üzerine, "Futbolda şike" soruşturmasında "kumpas" olup olmadığını araştırma kararı aldı.
Vatan Gazetesi'nin haberine göre; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Aziz Yıldırım'ın, "Futbolda şike" soruşturmasında kendisine ve kulübe "kumpas" yapıldığı iddialarına ilişkin suç duyurusu üzerine harekete geçti.
Başsavcılık, Yıldırım'ın şikayet dilekçesini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'na gönderdi. Dilekçeyi değerlendiren Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, "Futbolda şike" soruşturmasında "kumpas" iddialarına ilişkin soruşturma başlattı ve bir savcı görevlendirdi.
"SORUŞTURMADA GÖREV YAPAN TÜM RESMİ GÖREVLİLER ARAŞTIRILACAK"
Savcılık, "Futbolda şike" soruşturmasında Aziz Yıldırım ve kulübe yönelik kumpas yapılıp yapılmadığını araştıracak, "Şike" soruşturmasında görev alan polisler ile diğer ilgili kamu görevlilerinin "Hukuka aykırı işlem yapıp yapmadığı", "Görevini kötüye kullanıp kullanmadığı" gibi konuları ele alacak. Soruşturma kapsamında Aziz Yıldırım, "mağdur" sıfatıyla ifadeye çağrılabilecek.
DUYGUN YARSUVAT'IN DA BİLGİSİNE BAŞVURULABİLECEK
Savcılık ayrıca, Galatasaray Kulübü Başkanı Duygun Yarsuvat'ın "Gülen grubu, Aziz Yıldırım'dan 50 milyon dolar istedi. Yıldırım da Fenerbahçe de bu parayı vermedi. Ondan sonra malum süreç başladı" şeklindeki sözlerini, soruşturma kapsamında inceleyecek, gerek görürse Duygun Yarsuvat'ın da bilgisine başvurabilecek.
Yıldırım'ın suç duyurusu dilekçesi
Aziz Yıldırım'ın avukatları aracılığıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunduğu suç duyurusu dilekçesinde, 17 ve 25 Aralık tarihlerinde yaşanan ve "hükümete darbe teşebbüsü" şeklinde nitelendirilen olayların ardından içlerinde adliye mensupları (hakim ve savcılarla), adli kolluk teşkilatı (polislerin) mensuplarının olduğu illegal bir yapılanmanın devlet içindeki varlığının tespit edildiği kaydedildi.
İLLEGAL YAPININ FAALİYETLERİ ANLATILDI
Bu illegal yapıya üye olanların, kanunlarla kendilerine verilmiş görev ve yetkilerinin (sözde hukuka uygunluk şemsiyesi altında) kullanırken, esasen kendi iradeleri ile hareket etmedikleri aktarılan dilekçede, bu illegal yapının üyelerinin, örgüt yapılanması altında, örgüt kurucularının ve örgüt yöneticilerinin kendilerine verdikleri illegal vazifeleri, yasalarla kendilerinde verilmiş görev ve yetki alanları için (sözde) hukuka uygunluk görünümü kisvesi altında yerine getirdikleri anlatıldı.
RESMİ GÖREVLERİNİ İLLEGAL YAPININ YARARINA KULLANDILAR
İlk bakışta kanuni vazifelerini hukuka uygun yaptıklarını ifade eden ve bu şekilde bir dış görüntü oluşturan bu örgüt üyelerini aslında vazifelerini ve tabii oldukları kanunları illegal faaliyetlerinin icrası için bir araç olarak kullandıkları savunulan dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
ESAS AMAÇ TBMM İRADESİ İDİ
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümetinin bilgisi dışında ve gerekse Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve TBMM iradesine yönelik bu illegal yapının amaç, kullanılan araç, oluşturulan hiyerarşik bağ ve eylemleri ile anayasal bir çok siyasi, idari ve sosyal yapıda faaliyet gösterdikleri izahtan varestedir. Bu illegal yapı; yakın tarihlerde pek çok stratejik ve kritik kurum ve idari mekanizmaları ele geçirme yönünde 'kumpas' şeklinde adlandırılan eylem ve yöntemlere başvurmuştur.
KULÜPLERİ ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞTILAR
Söz konusu bu illegal yapının bir başka ve önemli hedefi de taşıdığı ekonomik ve sosyal önem sebebi ile futbol kulüpleri ve yönetimleri olmuştur. İllegal yapı, 17 ve 25 Aralık kalkışması öncesinde, 7 Şubat'ta MİT'e, 3 Temmuz da ise Fenerbahçe Spor Kulübü'ne karşı benzer 'kumpas' eylemleri içinde bulunmuştur. Bunlar dışında da aynı illegal yapının kamuoyu tarafından bilinen pek çok ceza yargılaması dosyasında da benzer eylemleri ifa ettikleri ortaya çıkmıştır."
"Futbolda şike" soruşturmasında yapıldığı iddia edilen usulsüzlüklere genişçe yer verilen dilekçede, söz konusu soruşturmada görev alan polis, savcı ve hakim ile diğer kamu görevlileri hakkında "Silahlı örgüt kurmak, yönetmek", "Görevi kötüye kullanma", "Haberleşmenin gizliliğini ihlal", "Özel hayatın gizliliğini ihlal", "Kişisel verilerin kaydedilmesi" ve "Tehdit" suçlarından dava açılması ve cezalandırılması talep edildi.