BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 49,54 -3,43 257.608.000.000,00
ALBRK 6,50 2,52 16.250.000.000,00
GARAN 102,80 -1,81 431.760.000.000,00
HALKB 19,68 -1,30 141.396.431.866,56
ICBCT 12,39 -0,48 10.655.400.000,00
ISCTR 10,66 -3,62 266.499.680.200,00
SKBNK 5,07 -1,93 12.675.000.000,00
TSKB 10,49 -1,78 29.372.000.000,00
VAKBN 20,40 -2,11 202.284.799.069,20
YKBNK 22,16 -3,57 187.186.656.453,44

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaSigorta - BES ve HayatSigorta'da yabancılaşma tamamlanmadı----

Sigorta'da yabancılaşma tamamlanmadı

Sigorta'da yabancılaşma  tamamlanmadı
31 Aralık 2010 - 13:49 www.finansingundemi.com

Çok değil 2006’de Türkiye hayat dışı sigorta sektöründe faaliyet gösteren 32 şirketten sadece 14’ü yabancıydı.

 

2010 sonu itibariyle 37 şirketten 25’i yabancı sermayeli. Sektöre yabancı ilgisinin önümüzdeki dönemde de devam etmesi bekleniyor...

 

BARIŞ BEKAR - PARA DERGİSİ

 

SİGORTA sektöründe son 5 yılda prim üretimi açısından sağlanan büyüme dikkat çekici boyutlara ulaştı. 2008 ve 2009 yıllarında büyüme eğiliminde bir düşüş yaşansa da finansal krizin etkilerinin azalması ve otomotiv sektörünün olağanüstü performans göstermesiyle 2010 oldukça başarılı geçirildi. 2010 yılı ekim ayı rakamlarına göre sigorta sektörü hayat dışında yüzde 11.75, hayat branşında ise yüzde 16.69 büyüdü.

Ancak bu büyümeye rağmen sektör karlılık konusunda oldukça sıkıntılı. Nitekim 2010 yılı eylül sonu rakamlarına göre sigorta sektörü elementer branşlarda toplam 90.5 milyon TL bilanço zararı ve toplam 66 milyon TL teknik zarar elde etti.

2009 yılı rakamlarına göre 24 şirket zarar etmişti. 2010 yılında da benzer bir tablonun ortaya çıkacağı düşünülüyor. Bunun sebebi ise yılın ilk altı ayına göre dokuz aylık dönemde şirketlerin zararlarının artması...

Kâr eden şirketler de var elbette. Aynı dönemde kar etmeyi başaran 5-6 sigorta şirketinden biri olan Axa Sigorta, 1 milyar 93 milyon prim üreterek yüzde 14 büyüme gerçekleştirdi. Şirket, aynı dönemde (2010 yılı ilk dokuz ay) 101 milyon TL teknik kar ve 75 milyon TL bilanço karı elde etti. Axa Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Ererdi, “2010’u önceki yıllarda olduğu gibi yine lider olarak ve yaklaşık yüzde 14 büyümeyle kapatmayı planlıyoruz. Pazar payımızı da yüzde 12-12.5 dolaylarında tutarız” diyor.

 

5 YILDA YÜZDE 80 BÜYÜDÜ

Sigorta sektöründe 2005 yılının ilk dokuz aylık verilerine göre hayat dışı şirketlerin toplam prim üretimi 4.7 milyar TL idi. 2010 yılının ilk dokuz aylık verilerinde ise bu rakam 8.68 milyar TL’ye yükseldi. Bu verilerle sektör, söz konusu dönemde yüzde 80’in üzerinde büyüme göstermiş oldu. Kişi başına düşen prim üretiminin 2005’teki 81 dolardan 2010 sonunda 115 dolarlara çıktığı hesaplanıyor. Gelişmiş ülkelerde kişi başına prim üretiminin 600 dolar olduğu göz önüne alınırsa, bir anlamda sektörün gelişme potansiyeli de ortaya çıkıyor.

2010 yılı ağustos sonu verilerine göre Türkiye’de hastalık-sağlık branşında yaklaşık 1.5 milyon sigortalı bulunuyor. Kaza branşında sigortalı adedi ise 10.7 milyon civarında. Aynı dönemde diğer branşlardaki sigortalı sayısına ulaşılamamakla beraber, düzenlenen poliçe sayısının yaklaşık 20.2 milyon olduğu belirtiliyor.

Sigortalanma sayıları hakkında sektörde kesin bir bilgi bulunmuyor. Ancak poliçe adetlerine ulaşılabiliyor. Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nin (TSRŞB) 2010 yılı 9 aylık rakamlarına göre, elementer branşlarda toplam 29 milyon adet poliçe bulunuyor. Bu rakam 2006 eylül sonunda yaklaşık 21 milyon adet seviyesindeydi. Dolayısıyla son 4 yılda poliçe sayısının yüzde 40 arttığını söylemek mümkün.

 

YABANCI İLGİSİ SÜRECEK

Sigorta sektörüne son yıllarda artan yabancı ilgisi malum. Uzmanlar, bu ilginin önümüzdeki dönemde de artarak devam edeceğini öngörüyor. 2006 yılında Türkiye’de hayat dışı sigorta sektöründe faaliyet gösteren 32 şirketten sadece 14’ü yabancı sermayeliydi. 2009 yılı sonu itibariyle 37 şirketten 24’ü yabancıların hakimiyetine geçti. Bu durumda sektörde faaliyet gösteren şirketlerin yüzde 65’ini yabancı sermayeli şirketler oluşturuyor. Hayat dışı sigorta sektöründe 2006 yılında yüzde 19 olan yabancı sermaye payı da 2009 sonunda yüzde 55’e yükseldi.

Yapı Kredi Sigorta Genel Müdürü Doç. Dr. Giray Velioğlu, “Türkiye’de global kriz döneminde bile yaşanan ekonomik canlılık, yabancı sermayenin ve uluslararası grupların sektöre ilgisini canlı tutuyor. Genç toplum olgusu ve açığa çıkmayı bekleyen potansiyel, sektörün önümüzdeki yıllarda da yabancı sermayenin ilgi odağı olmaya devam edeceğini gösteriyor” diyor.

2005 yılında sigorta sektöründe hayat dışı şirketlerde yabancı sermaye oranı yüzde 13.6 seviyesindeydi. 2009 yılı sonu verilerine göre bu oranın da yüzde 52.8’e yükseldiği görülüyor. Yine 2009 yıl sonu verilerine göre hayat şirketlerinde yabancı sermaye oranı yüzde 50.3. 2010 yıl sonu rakamlarında, yıl içinde gerçekleşen sermaye artırımı gibi etkenlerle bu oranın daha çok yükseldiği belirtiliyor.

 

SAĞLIK SİGORTALARI ÖNEMSENECEK

Sigorta branşlarının prim üretimindeki payları incelendiğinde, hayat dışı branşlarda hastalık/sağlık, trafik, kasko ile yangın ve doğal afetlerin payının yüksek olduğu görülüyor. Örneğin hastalık/sağlık branşı, 2005 yılından 2009’a kadar geçen 5 yıllık sürede yüzde 77 büyüme gösterdi. Aynı dönemde trafik branşında yüzde 67, kasko branşında yüzde 25, yangın branşında ise yüzde 94 artış gerçekleşti. Ferdi kazada da söz konusu 5 yıllık dönemde hızlı bir gelişmeyle yüzde 115 büyüme elde edildi.

Portföy payı düşük olmasına rağmen büyüme hızı dikkat çeken bir diğer önemli branş da krediler oldu. Kredi branşı son 5 yıllık dönemde yüzde 517 büyüdü.

Velioğlu’na göre, günümüzde sektörün lokomotifi olan kaza sigortaları orta vadede de büyümesini sürdürecek. Sağlık sigortaları yeniden önem kazanacak. Sorumluluk en fazla büyüme gösteren branş olacak ve bu kapsamda yeni ürünler geliştirilecek. Velioğlu, “Müşteri ihtiyaçlarına yönelik birden fazla riski güvence altına alan paket poliçeler de geliştirilerek yaygınlaştırılacak” diyor.

Cemal Ererdi de önümüzdeki yıllarda özellikle sorumluluk sigortalarında büyük gelişme olacağını öngörüyor. Ererdi’ye göre, banka kredilerindeki artışa paralel olarak, kişiler ev sahibi oldukça konut yangın sigortalarında da artış olacak.

Sigorta sektöründe hayat dışı branşlardaki büyüme trendinin 2023’e kadar devam etmesi bekleniyor. En çok büyümeninse ülkemizin genç nüfusu ve düşük bireysel emeklilik penetrasyon oranı nedeniyle yüksek potansiyele sahip olan bireysel emeklilik, sağlık ve zorunlu mesleki sorumluluk sigortalarında olacağı öngörülüyor. Kurumsal firmaların kendilerini çeşitli risklere karşı koruma altına almak amacıyla kar kaybı, ürün mali mesuliyet sigortası gibi teminatlara daha çok yönelecekleri de tahmin ediliyor.

 

4 ARAÇTAN 1’İ SİGORTASIZ

Şu anda Türkiye’de zorunlu trafik sigortalılık oranı yüzde 75. Yani zorunlu olmasına rağmen her 4 araçtan 1’i sigortasız. Kaskoda ise çok daha düşük oranlar söz konusu. Araçların sadece yüzde 25’i kasko sigortasına sahip. Ancak araç sigortalarına ilgi diğer tüm branşlardan daha fazla. Bu nedenle de kasko ve trafik sigortalarının ağırlığının azalacağına yönelik bir beklenti yok. Malum Türkiye’deki araç sahipliği gelişmiş ülkelerin çok gerisinde. Ülkemizde bin kişiye 199 araç düşüyor. Bu sayı gelişmiş ülkelerde 600-800 arasında değişiyor. Bu da araç sigortalarının ağırlığının daha da artacağına işaret ediyor.

Sektördeki gelişmeleri olumlu bulan ve gelecek için umut vaat ettiğini düşünen Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su, “Özellikle son birkaç yıllık süreçte dünyanın en büyük sigorta şirketlerinin Türk sigorta sektörüne yoğun ilgisi dikkat çekici boyutta” diyor. Su’ya göre, bu yoğun ilginin kökeninde Türkiye’deki sigortacılık sektörünün üretim payının gelişmiş ülkelere kıyasla daha düşük olması yatıyor. Kendi ülkelerinde doyum seviyesine ulaşan sigorta şirketleri, doğal olarak potansiyeli yüksek pazarlara açılıyor.

Yabancı yatırımcıların Türk sigorta şirketlerinden bazılarına ortak olduğunu bazılarının hisselerini tamamen satın aldıklarını hatırlatan Su, 2009’da yüzde 45 olan yabancı payının 2010 sonları itibariyle yüzde 60’lara ulaştığını vurguluyor.

Sektör genelinde en hızlı büyüyen branşlar olarak kaza, yangın ve doğal afet ile sağlık göze çarpıyor. Uzmanlar, önümüzdeki yıllarda da prim üretim artışının yine bu branşlarda devam edeceğini düşünüyor. Gerek zorunlu gerekse gönüllü sigortalarda yaşanacak büyüme ise Türk insanının hayat standartları, tüketim alışkanlıkları ve ekonomik refah seviyesindeki artışa paralel olarak gelişecek.

 

BİLİNÇ ARTIYOR

Mustafa Su, her şeye rağmen sigortalık bilincinin Türkiye’de de her geçen gün hızlı bir şekilde yerleştiğini düşünüyor: “Gelişmesi gerektiğine inandığımız bu bilinç sayesinde sigorta ürünleri daha sık talep görmeye başlayacak. Bu alandaki gelişmelerin de sektörün sağlıklı büyümesine katkısının olacağını düşünüyorum. Özellikle sorumluluk sigortalarında önümüzdeki dönemlerde şekillenen ihtiyaçlar doğrultusunda artış olacaktır.”

Toplumda gelişen sigorta bilinciyle birlikte kişi ve kurumların talep ve ihtiyaçlarını iyi analiz edebilen şirketlerin önümüzdeki yıllarda sektörde daha başarılı ürünler geliştirmesi bekleniyor. Tabii geliştirilen bu yeni ürünlerle sektöre yön verecekleri de öngörülüyor.

Ancak Doç. Dr. Giray Velioğlu, son iki yılda prim üretimindeki artışın istenen seviyelerde gerçekleşmediğini düşünüyor. Velioğlu’na göre, bunun sebeplerinden biri de son yıllarda artış gösteren fiyat rekabeti. Fiyat rekabetine bağlı olarak hayat dışı sigorta sektörünün teknik karlılığında düşüş görülüyor. Velioğlu,“Maalesef prim üretimindeki artışlar, irrasyonel fiyat rekabeti sebebiyle henüz karlılık anlamında şirketlerin bilançolarına yansımadı. Ancak şirketlerin bu doğrultudaki ihtiyatlı yaklaşımları umut vaat eden bir gelişme olarak görülebilir” diyor.

 

EKONOMİK BÜYÜME YANSIYACAK

Son 5 yıllık dönemde yaşanan en önemli gelişmelerden biri de 2007’de Sigortacılık Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ve ardından tamamlayıcı düzenlemelerle sektörün daha güçlü ve güven veren bir yapıya kavuşması oldu. Solvency II kapsamındaki çalışmalar ve bu doğrultuda istihdam edilen kalifiye personelle birlikte şirketlerin çehrelerinin değişim süreci devam ediyor. Birçok sektörde krizin etkileri halen sürse de sigortanın büyüyebilmesi son derece olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlayacağımız 2023 yılı için yapılan tahminler, Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alacağını gösteriyor. Uluslararası danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers (PwC), E7 ekonomilerinin 2020’de G7’den daha büyük olabileceği tahmininde bulunuyor. Söz konusu rapora göre, Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan E7 ülkeleriyle G7 ülkelerinin ekonomik büyüklükleri arasındaki fark yüzde 35 azalacak. 2020’de ise tamamen yok olacak. Uzmanlara göre, bütün bu beklentiler tabiî ki sigorta sektörünü dolaylı da olsa olumlu etkileyecek.

  

Cemal ERERDİ / Axa Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı

 

“Fiyat rekabeti hep olacak”

 

Sigorta sektöründeki fiyat rekabetinin bitmesi söz konusu olamaz. Sonuçta da bu konuda başarılı olan şirketler öne çıkacak. Bugünkü rekabet ortamında şirketlerin sigortalılarına organizasyonlarındaki bozuklukları fiyat olarak yansıtma lüksleri bulunmuyor.

Şirketlerin varlık sebebi ve en önemli yükümlülüğü, müşterisini memnun eden hizmetler sunarken aynı zamanda kar etmektir. Bu nedenle her şirketin fiyata dayalı rekabet yaparken kar ve zarar hesabını da iyi yapması gerekiyor.

  

Mustafa SU / Anadolu Sigorta Genel Müdürü

 

“Sigortanın GSMH’daki payı yüzde 5’e çıkar”

 

Önümüzdeki yıllarda gerek GSMH artışı gerekse sigortacılığın GSMH’dan aldığı paya bağlı olarak sigorta üretiminin katlanarak artacağını düşünüyoruz. Sigortacığın GSMH içindeki payı yüzde 1’ler civarında. Önümüzdeki 10-15 yıllık süreçte bu oranın yüzde 5’ler seviyesine çıkması beklenebilir. Büyümede genç nüfusun ev ve araç sahipliğinin artması, yeni kurulacak iş kollarının sigortalanması, sorumluluk sigortalarına ihtiyacın artması gibi durumlar etkili olacak. Bu nedenlerle hayat dışı branşlardan araç, konut, sağlık, işyeri ve sorumluluk sigortalarında artış bekliyoruz.

Kriz sonrası toparlanmaya başlayan otomotiv sektöründeki canlanma kısa vadede araç sigortalarına talep artacaktır. Uzun vadede ise ekonomideki gelişmeler ışığında, piyasalarda mevcut denge korunacak olursa araç sigortalarının bu durumdan olumlu etkileneceğini söyleyebiliriz. Pazar büyümesine rağmen, aşırı rekabet sebebiyle toplam prim üretimi olumsuz etkilenecektir.

  

Doç. Dr. Giray VELİOĞLU / Yapı Kredi Sigorta genel Müdürü

 

“Sağlık ve sorumluluk branşları büyüyecek”

 

Finans sektörü aktif büyüklüğünün yüzde 3.2’sini oluşturan sigortanın uzun süreli bir büyüme eğilimine gireceği öngörülüyor. Giderek artan sigortalılık bilinci tüm alanlarda büyüme yaratacaktır. Ancak biz bu büyümenin daha çok sağlık ve sorumluluk sigortalarında gerçekleşmesini bekliyoruz. Özel aktüeryal çalışmaların başlamasıyla birlikte bazı hastalıklara ve sorumluluk sigortalarına ait ürünleri görmeye başlayacağız.

Müşteriler, halen birden çok riski tek bir poliçe kapsamında güvence altına alan, düşük fiyatlı ve kolay erişebilecekleri ürünleri tercih ediyor. Bu nedenle müşteri ihtiyaçlarına özel tasarlanmış ürünler, alternatif dağıtım kanalları aracılığıyla daha hızlı ve kolay erişilebilir hale gelecektir.

  

Uğur GÜLEN / Aksigorta Genel Müdürü

 

“Sektörün büyüklüğü 48 milyar TL’ye çıkar”

 

Önümüzdeki 15 yıl içinde sektörel büyümenin bireysel ağırlıklı yangın, sorumluluk ve diğer kaza alanlarında olacağını tahmin ediyoruz. Sigorta her iki yolla da büyümesini sürdürecektir. Ancak en çok katkının banka kaynaklı kredilerle bağlantılı sigortalardan geleceğini düşünüyoruz.

Daha spesifik olarak büyüme alanlarını belirtmek gerekirse; konut ediniminin finans kuruluşları tarafından sağlanan uzun vadeli mortgage kredileri üzerinden gerçekleşmesinin yaygınlaşmasıyla bireysel konutlardaki penetrasyonda artış bekliyoruz. Öte yandan, kredi olanaklarının küçük ölçekli mikro işletmelerce kullanımının artması, bu firmalardan gelecek kredi bağlantılı sigorta taleplerini artıracaktır.

Yargı ve yasama süreçlerindeki gelişmeler, sorumluluk branşını hacimsel açıdan sektör içinde önemli bir konuma getirecektir. Sürdürülebilir yüksek büyüme oranları paralelinde kişi başına artan gelir, bireysel sigorta primlerini önemli ölçüde artıracaktır.

2023 yılında sektör, muhafazakâr bir yaklaşımla 46-48 milyar TL’lik hacimle GSMH’nın yüzde 2’sine yaklaşır. Yangın branşının halen yüzde 18 olan payının yüzde 25’lere ulaşacağını tahmin ediyoruz. Sorumluluk ve muhtelif kaza branşları da yüzde 11’lerden 17’lere çıkacaktır. Bu branştaki artış özellikle sorumluluk ve muhtelif kazanın türev ürünlerinde oluşacaktır.

 

Selamet YAZICI / DASK Yönetim Kurulu Başkanı

 

“2 milyonu aşkın konut teminat altında”

 

1999 Marmara depreminin ardından, depremlerin neden olduğu can kayıplarını ve maddi zararları azaltmak için bir dizi önlem alındı. Bu doğrultuda konutları depremin vereceği maddi zararlara karşı güvenceye almak için zorunlu deprem sigortası sistemi geliştirildi. DASK da 2000 yılında, bu sistemin yürütme sorumluluğuyla Hazine Müsteşarlığı’na bağlı olarak kuruldu.

Zorunlu deprem sigortasıyla deprem ve deprem sonucu meydana gelebilecek yangın, infilak ve yer kaymasının konutlarda doğrudan neden olacağı maddi zararları teminat altına alıyoruz. Böylece depremlerin ardından oluşan maddi zararın hem konut sahibine hem de ülke bütçesine yük olmasının engellenmesi amaçlıyor.

Bu yıl kasım sonu itibariyle zorunlu deprem sigortası kapsamına giren yaklaşık 13 milyon konuttan 3.3 milyonu yani yüzde 25’i sisteme dahil edildi. Zorunlu deprem sigortası uygulamaya girmeden önce konut paket poliçeleriyle sigorta güvencesine alınmış sadece 500 bin konut vardı. 2010 yılı başı itibariyle bu sayı yaklaşık 2 milyona ulaştı. Zorunlu deprem sigortası poliçesi sayısı ise daha yüksek bir artışla 3.3 milyon oldu. Bu artış, konut paket poliçelerinin satışına da olumlu yansıdı. Son beş yıla kıyasla poliçe adedinde yaklaşık yüzde 50 artış yakalandı. Böylece kapsam dâhilindeki her 4 konuttan 1’i güvence altına alınmış oldu.

DASK, kuruluşundan bugüne kadar yaklaşık 300 hasar yapıcı depremde 11 binden fazla zorunlu deprem sigortası poliçesi sahibine 20 milyonu aşan tutarda tazminat ödemesi yaptı. DASK’tan en çok hasar ödemesi alan il, 9 milyon TL ile İzmir oldu. Bu tazminat ödemelerinin yüzde 97’si kısmi hasarlar için yapıldı.

Orta vadede sigortalı konut sayısının 5.5 milyona çıkarılması hedefleniyor. Bolu, yüzde 55 zorunlu deprem sigortası oranıyla başı çekiyor. Yüzde 51’le Düzce ikinci, yüzde 43’le Yalova üçüncü, yüzde 42’yle Muğla dördüncü sırada. Diğer illere göre daha düşük risk seviyesindeki bir bölgede yer alsa da geçen yılki depremler Ankara’da da sigortalılık oranını artırdı. İlin eğitim seviyesinin yüksekliği de bu oranda etkili oldu. Ankara, yüzde 41’le beşinci sırada.

Deprem riski yüksek illerimizden İstanbul ve İzmir’de ise henüz arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadık. İstanbul, yaklaşık yüzde 36’lık sigortalılık oranıyla Türkiye ortalamasını aşsa da İzmir yüzde 25’te kaldı...

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)