BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 49,54 -3,43 257.608.000.000,00
ALBRK 6,50 2,52 16.250.000.000,00
GARAN 102,80 -1,81 431.760.000.000,00
HALKB 19,68 -1,30 141.396.431.866,56
ICBCT 12,39 -0,48 10.655.400.000,00
ISCTR 10,66 -3,62 266.499.680.200,00
SKBNK 5,07 -1,93 12.675.000.000,00
TSKB 10,49 -1,78 29.372.000.000,00
VAKBN 20,40 -2,11 202.284.799.069,20
YKBNK 22,16 -3,57 187.186.656.453,44

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaSigorta - BES ve HayatSİGORTACILAR KOMİSYONDAN DA ŞİKAYETÇİ----

SİGORTACILAR KOMİSYONDAN DA ŞİKAYETÇİ

SİGORTACILAR KOMİSYONDAN DA ŞİKAYETÇİ
26 Mart 2009 - 01:09 www.finansingundemi.com

Sigorta Tatbikatçıları Derneği’nin düzenlediği ve Cahit Nomer’in başkanlığını üstlendiği sektörün yüksek katılımı ile gerçekleşen “Kriz Ortamında Sigorta Sektöründe Karşılaşılabilecek Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konulu panelde kriz ortamında sektörün karşılaşabileceği sorunlar ve çözüm önerileri...

Sigorta Tatbikatçıları Derneği tarafından düzenlenen “Kriz Ortamında Sigorta Sektöründe Karşılaşılabilecek Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konulu panelde Milli Re Yönetim Kurulu Görevli Başkan Vekili Cahit Nomer başkanlığında panelist genel müdürler görüşlerini paylaştılar. Mevcut fiyat rekabetine komisyon rekabetinin de eklendiğini belirten panelistler; Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su, Dubai Group Sigorta Genel Müdürü Çetin Alanya, Aviva Sigorta Genel Müdürü Ertan Fırat, Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü Giray Velioğlu sektörün alması gereken önlemlerde ortak noktada buluştular. Panelistler, sektör için ortak önlemler paketinin hazırlanarak tüm şirketlerin beraber hareket etmesi gerektiği fikrinde birleştiler. Panelde açılış konuşması yapan STD Başkanı Fahri Altıngöz, sektörün 1994 ve 2001 kriz yılları dışında reel olarak GSMH’nin ortalama iki katı büyüme gösterdiğini söyleyerek, “Sektörümüz 2008 yılında %7’lik bir büyüme ile yaklaşık 11,5 milyar TL prim üretimi gerçekleştirdi. Bu durum sektörün yüzde 2’lik reel bir küçülmeye maruz kaldığını göstermektedir” dedi. 2009 yılının ilk dönemi için de sektördeki bu daralmanın devam ettiğini belirten Altıngöz, reel olarak yaşanan bu daralmanın birçok sorunu da beraberinde getireceğini dile getirdi. Sigorta sektörünün ekonomiyi doğrudan takip eden bir sektör olduğunu söyleyen Altıngöz şöyle devam etti: “Otomotiv, ulaştırma, tekstil, lojistik ve hatta gıda ve sağlık alanlarında yaşanan daralma bilgilerini sürekli olarak takip ediyoruz. Konumuz sadece prim üretimindeki daralma olmayıp, artan hasar frekansları ve maliyetleri ile sektörün teknik karlılığı, nakit akışı, ödemeler dengesi, sermaye gereksinimi gibi konular hepimizin azami dikkat etmesi gereken konulardır. Ayrıca risk olgusunun tanımının ciddi olarak değiştiği günümüzde sigortacılıkta moral risk kavramı da daha fazla önem arz edecektir. Fiziki risk olarak riziko analizi, ön ekspertiz, risk tanıma, riski kabul ve hasar sonrası ekspertiz süreçleri tüm sektör şirketleri ve aracılar tarafından en yüksek hassasiyetle takip edilmesi gereken konular olacaktır. Daralan piyasada mevcut işi tutmanın ve yeni iş yazmanın zorluğunun yanı sıra tahsilat da en önemli sorun olarak karşımızda duruyor.” Altıngöz, sektörün tepe yöneticilerinin panelist olarak katıldığı panelde, kriz ortamında sektörün karşı karşıya kalacağı muhtemel sorunlar ve çözüm önerilerinin sektöre ışık tutacağını belirtti. ‘SEKTÖR AGRESİF STRATEJİLERDEN KAÇINMALI’ Panelde ilk sözü alan Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su, krizin ithal bir kriz olduğunu ifade ederek, “Dünyada bireysel ve kurumsal yatırımcıları yıllardır olmayan paralar üzerinden mutlu eden saadet zinciri ekonominin somut gerçeklikleri karşısında kırıldı” dedi. En ulaşılmaz şirketlerin zor durumlara düştüğüne dikkat çeken Su, bugünün büyüklüğünün yarının garantisi olamayacağını söyledi. Su sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektöre bakarsak uzun yıllar reel büyüme kaydeden sektörümüz 2008’de reel küçülme yaşadı. 2009’un ilk çeyrek rakamları açıklanmadı henüz, ancak kötümser senaryolar nominal küçülme yaşanacağı yönünde. İthal krizin ülkemize yansıması kaçınılmazdı, bizi teğet geçmedi. Kaynağı bizden olmasa da dünya çapında yaşanılan olayların ülkemizi etkilememesi düşünülemezdi. Giderek sıkışan ekonomi, daralan ihracat-ithalat rakamları ve kredi hacmi ülkemizi ve sigorta sektörünü etkiledi. 2008 yılında reasürans piyasasında da bu etkiler yaşandı. Reasürans açısından her yıl fiyatların düşeceği konuşuluyor, bunun 2010 yenilemelerinde geçerli olmayacağını değerlendiriyoruz. Krizde uluslar arası anlamda risk denetiminin yapılması gerekliliği ortaya çıktı. Reel sektör üzerindeki baskılar ve ekonominin genel çarklarının yavaşlama eğilimi ile birlikte sektörümüz de krizi hissetmeye başladı. En başta lokomotif sektör dediğimiz otomotiv alanında yaşanan gelişmeler ile sektörün krizi daha derinden yaşaması sonucunu gösterdi. Ülkemizde sigorta sektörünün krizi nasıl karşıladığı, bundan sonra nasıl davranacağı konusunda önemli bir gösterge, son yıllarda ülkemizde sermaye ve piyasa payları artan çok uluslu şirketlerin kriz karşısında ne yapacakları büyük ölçüde belirleyici olacak. Bugüne kadar yaşandığı gibi fiyat rekabetine devam ederlerse, sektörün uzun zamandır kendi içinde yaşadığı fiyat rekabeti krizinin daha da ağırlaşmasına sebep olurlar. Yeni yatırım ve yeni ticari faaliyet azaldıkça yeni iş bulmak zorlaşacak ve birbirimizin mevcut işlerine agresif teklifler verme huyumuz devam edecek, kendi krizimizi de beslemeye devam edeceğiz.” ‘BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ’ Ülkemizde emlak piyasasında gayrimenkul fiyatlarında yaşanan gerileme ve konut kredilerindeki daralmanın sonuçlarının acentelerle olan işbirliğini bile etkilediğini ifade eden Mustafa Su, acentelerin tahsilat sıkıntısını aşabilmek için gayrimenkullerini paraya çevirme seçeneğinde değerlerinin çok altında bir satış gerçekleşeceği için çekingen davrandıklarını ve bunda da haklı olduklarını belirtti. Bankasürans enstrümanlarında yaşanan daralmanın sektörü olumsuz etkilediğine değinen Su, otomotiv ve konut kredilerindeki azalma ile orantılı olarak banka ile işbirliği olan sigorta şirketlerinin kasko, konut ve hayat sigortalarında gerilemelerin ortaya çıktığını söyledi. Kriz ortamlarında her zaman olduğu gibi tüketicilerin sigorta harcamalarında bir azalma tespit edildiğini belirten Su, “Bireyler ve kurumlar bir likidite darlığında zaten başına bir şey gelmedikçe boşa giden para olarak gördükleri sigorta primlerinden harcamalarından tasarruf etmek en önde gelen çare olarak görülüyor” dedi. Su, konu hakkında sektöre şu mesajı verdi: “Özellikle bu tür dönemlerde sigorta şirketlerine düşen, aynı pasta etrafında dönerek kendi ayaklarımıza kurşun sıkmaktan ziyade sigortasız kesimlere yeni açılımlarla, yeni ürünlerle ve yeni bir anlayışla gitmek. Bir yandan pazar daralıyor diyoruz, ne kadar devam edeceği belli değil diyoruz. Şirketler ortak kararlar alarak belli kurallar çerçevesinde hizmet verir ve acente ağını yapılandırırsa bu ortamda bir de kendi kendimize zarar vermemiş oluruz. Aynı fiyatı uygulamak tabii ki mümkün değil, ama bir genel anlayış oturtulabilir, birleşmemiz gereken konular var. Faizlerin gerilemesi sonucunda şirketlerin mali karlarında da eskiye kıyaslandığında çok da iyi bir periyoda girmediğimizi gözlemliyoruz. Önümüzdeki dönemde sigortacılıktan para kazanma hususu her zamankinden daha fazla önem kazanıyor. Şirketlerin mali yapısı güçlenmeli. Şirketlere serbest karşılık ayırabilme olanağının sağlanması gerekiyor.” ‘TRAFİKTE MADDİ TEMİNATLAR BU YIL ARTIRILMASIN’ Dubai Group Sigorta Genel Müdürü Çetin Alanya, “Çok iddialı bir panel başlığı” değerlendirmesini yaptığı konuşmasında, krizin etkin ve yetkin makamlarca hissedilmediğini söyledi. Dernek toplantısında paylaşılan fikirlerin kimi zaman uygulandığını, kimi zamansa uygulanmadığını hatırlatan Alanya, bu konuda TSRŞB önderliğinde topluca bir görüş ve önlemler paketi ile hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Krizin etkileri sonucunda GSMH’nın 2009 sonunda küçüleceğini belirtti ve şöyle devam etti: “Burada cevabını aradığımız soru ‘GSMH küçülürken sigorta sektörü büyüyecek mi, veya sigorta sektörünün GSMH içerisindeki payı büyüyecek mi, bu nasıl olacak?’ Bütün işaretler GSMH küçülürken sektörün de 2009’da reel olarak küçüleceğini bize anlatıyor. Kasko branşından örnek vermek gerekirse Eylül 2008’de 120 bin yeni poliçe artışı vardı, ancak o tarihe kadar satılan araçların sayısı daha fazlaydı. Burada ilginç olan yılın son üç ayında sektör mevcut sigortalısının en az yüzde 20’sini kaybetmiş. Bu doğrudan krizin etkisidir, çünkü fiyatlarımız o dönemde kasko fiyatlarımız düştü. Krizin etkisi ile insanlar sigorta yaptırmaktan vazgeçtiler. Trafik konusunda çok daha ilginç bir durum söz konusu, zarar ettiğimiz için Hazine’nin tarifeyi serbest bırakmasını istedik ancak biz gereken fiyat artışlarını serbest tarifede yapamadık ve zarar ettik. Bu iki ana branşta krizde nasıl çözümler olabilir bunu tartışmalıyız. Trafikte ilk önlem Hazine Müsteşarlığı’nın maddi teminat limitlerini yükseltmemeli. Maddi teminat limitlerinin 10.000 TL olduğu günümüzde bu teminatların AB normlarına yaklaşmak için en azından bu yıl için yükseltilmemesi gerekiyor. Bedeni ve tedavi giderlerinde biraz yükseltme yapılabilir. Belirlenen 10.000 TL maddi zarar teminatı bugün ortalama bir araç bedelinin yarısına yaklaşmış durumda. Neredeyse perte giden bir durumla karşı karşıyayız. Yine Hazine bazı iller için trafik tarifesinde eşit değerler tespit ediyor. Eşit değerler yeterince istatistiksel sonuçlara göre tespit edilmiyor. Nisanda yapılan artırım yeterli değildi. Bu artırım kaza tespit tutanaklarının tam yıla ekstrapolasyonunu ele almıyor, enflasyonun ve devalüasyon etkisini hesaba almıyor, Birlik olarak en azından eşik saptanan iller için bu oranların önemli ölçüde düzeltilmesi gerekiyor. Trafikte 600 milyon TL olduğu söylenen geçmiş yıllara ait hiçbir karşılığı ayrılmamış Sağlık Bakanlığı döner sermayesinin talebi olacak. Bu yıl içinde ödenen hasara girecek 600 milyon TL toplam branş diliminin yüzde 30’una eşit, bunun altından kalkmak mümkün değil. Kaza tespit tutanaklarında da açıkça sahtekarlıkla karşı karşıyayız. Tutanakların yüzde 20’sinin park halindeki araçlardan olması çok büyük bir kısmının haksız talep olarak değerlendirilmesi gerekir. Burada trafik sigortalarında genel şartlar değişikliğine gidilerek park halindeki hasarlarda kusurlu tarafın belli bir oranda hasara katılacağı şartı getirilsin.” ‘ACENTE VE MÜŞTERİ SADAKATİ AZALIYOR’ Krizin etkilerinin ve sonuçlarının nereye kadar gideceği sorusuna yanıt arayan Aviva Sigorta Genel Müdürü Ertan Fırat, mortgage kaynaklı krizin tüm finans sektörünü tetiklemesi ile çıkan bir kriz olduğunu ve ABD’de sonuçlarının hangi noktalara varacağı konusunda ciddi şüpheler olduğunu belirtti. Türkiye’de kredi faiz seviyelerinin hala yüzde 20’li seviyelerde olduğunu söyleyen Fırat, bankaların kredi açmak konusundaki isteksizliklerinin devam ettiğine dikkat çekti. Gelişmiş ülkelere bakıldığında emeklilik fonlarındaki erimesinin insanları otomatik olarak harcama eğiliminden geri çektiğini ifade eden Ertan Fırat şöyle devam etti. “Mal varlığı olduğunu ve emeklilikte rahat edeceğini düşünen insanlar ellerindeki değerlerin bu süreç içinde eridiğini görüyor ve tasarruf refleksi içine giriyorlar. Dünyada harcamalar ciddi anlamda daraldı, ciddi anlamda talep daralması söz konusu. Ekonomilerin ne zaman canlanacağı ve hareket kazanacağı gittikçe büyük bir soru işareti oluyor. Ülkemizde de daralan ekonomi karşısında 2009’da rekabet daha da artacak. Kar marjlarında ciddi düşüşler söz konusu. Ülkemize özgü cari açığı fonlama sorunumuz ve vadesi gelen özel sektör ve kamunun borç geri ödemesi söz konusu, eğer buralarda kaynak sıkıntısı çekersek ekonomi daha da zor bir viraja girecektir. Ocakta sanayideki üretimin yüzde 22 azalması çok önemli bir negatif sinyal. Gelecekte daha fazla sorunla karşılaşmamak için bankacılık sektörünün sağlığının bozulmaması çok önemli. Genel göstergeler, kredi kartlarının batık oranındaki artışlar, problemli kredilerin artışına yönelik sinyaller bu alanda da bazı riskler olabileceğine işaret ediyor. Ekonomiyi canlandıracak vergi indirimi gibi politikalar geliştirilmesi gerekiyor. Sektörümüzde tüm branşlarda fiyat rekabeti arttı. Bu rekabetin yanında aracı komisyonunda da artış yaşanıyor, biz sektör olarak kendimizi iki taraftan sıkıştırıyoruz. Sektör hasar süreçlerinin maliyeti açısından daha yüksek maliyetler taşıyor. Süreç maliyetlerinde dış piyasalara kıyasla yüksek kalıyoruz. Süreç yönetimleri çok önemli, kriz ortamı diyete zorunlu koşuyor. Bu süreçte müşteri ve acente sadakatinde azalma olacaktır, bunun sinyallerini alıyoruz. Müşteriler daha fazla fiyat odaklı oluyorlar, sadakatin çok fazla yeri yok. Acenteler yetersiz kalmamak için tek şirkete bağlı acentelerin yerini daha fazla şirketle çalışan acente profilleri almaya başladı. Müşterilere her zamankinden daha yakın olunması gerektiğini düşünüyorum. Müşteriyi anlamak, gerçekten anladığını hissettirmek ve ona yakın durmak bu dönemde en önemli işlerden biri. Çapraz satış imkanlarına bakmalı ve maliyetlere odaklanmamalıyız, maliyeti sadece maddi olarak değil süreçlerle ilgili de değerlendirmeliyiz. Segmentasyon çok önemli riski ölçmek ve ölçülen riski doğru yönetmek çok önemli. Ciro yerine karlılığa odaklanmamız sektör açısından daha hayırlı olacaktır.” ‘BES DÜNYADA KÜÇÜLDÜ TÜRKİYE’DE BÜYÜDܒ Aralık sonunda hayat sigortalarının prim üretimlerinin yüzde 18 oranında arttığını söyleyen Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü Giray Velioğlu, buradaki itici gücün ilk yedi ayda gerçekleşen banka kredilerinden kaynaklanan kredi hayat sigortası olduğunu belirtti. Bu sonucun oldukça tatminkar bir artış olduğunu ifade eden Velioğlu, BES’in 2004-2008 arası gelişimlerinin çok etkileyici olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Fon tutarı 5,5 milyar dolar ve 1,7 milyon katılımcıya ulaşıldı. 2009 sonunda sektörün yüzde 15’lik artışla 2 milyon katılımcıya ve yüzde 39’luk artışla 9 milyar TL fon tutarına ulaşacağını öngörüyoruz. Krizde dünya emeklilik fonları eridi, dünya genelinde yüzde 20’lik bir küçülme ve 5 trilyon dolarlık bir kayıp var. Türkiye’de durum böyle olmadı, yatırımcımızın tutucu yaklaşımı burada işe yaradı. Emeklilik fonları dünyada küçülürken Türkiye’de büyüdü ancak bunun böyle devam etmesi için işsizlik oranının artmaması ve en büyük hedef kitle olan 25-44 yaş arası katılımcıların işsiz kalmamaları veya ücretlerinin azalmaması gerekiyor. Şirketlerin tasarrufa yönelmeleri sigorta harcamalarına ayrılan payı düşürür ve bu da sektördeki rekabeti sertleştirir. Son dönemde BES’ten ayrılan katılımcılarla yapılan görüşmeler neticesinde ayrılma sebepleri arasında nakit ihtiyacı, kredi kartı borcu, SSK veya Bağ-Kur ödemelerinin ön plana çıkması yer alıyor. Yaşanan bu daralmayı aşabilmek için yatırımdan ve harcamadan kaçınıldığı bu dönemde BES’in alternatif yatırım aracı olduğu katılımcılara anlatılmalı. Kıdem tazminatları BES çatısı altında toplanmalı. BES’te uygulanan vergi avantajı ve vergi uygulaması tekrar gündeme getirilmeli.” SİGORTACI GAZETESİ
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)