BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 49,54 -3,43 257.608.000.000,00
ALBRK 6,50 2,52 16.250.000.000,00
GARAN 102,80 -1,81 431.760.000.000,00
HALKB 19,68 -1,30 141.396.431.866,56
ICBCT 12,39 -0,48 10.655.400.000,00
ISCTR 10,66 -3,62 266.499.680.200,00
SKBNK 5,07 -1,93 12.675.000.000,00
TSKB 10,49 -1,78 29.372.000.000,00
VAKBN 20,40 -2,11 202.284.799.069,20
YKBNK 22,16 -3,57 187.186.656.453,44

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaSigorta - BES ve HayatSigorta yaptıranlar hak ediş endişesi taşıyor----

Sigorta yaptıranlar hak ediş endişesi taşıyor

Sigorta yaptıranlar hak ediş endişesi taşıyor
06 Ağustos 2009 - 08:16 www.finansingundemi.com

Zaten sigorta ya da reasürans dendi mi hemen herkesin bir hikayesi, bir de kulaktan duyduğu efsanesi vardır. Bende de bunlardan epey mevcut. Birliğin bulunduğu kata girdiğimde o çok ciddi işler yapan kurumlara özgü bir otoritenin varlığını hemen hissediyorum.

Sigorta yaptıranlar 'acaba hak edişimi alabilir miyim?' endişesi taşıyor HULUSİ TAŞPINAR - TÜRKİYE SİGORTA VE REASÜRANS ŞİRKETLER BİRLİĞİ BAŞKANI Kolay değil yaklaşık 10 milyar dolarlık bir sektörün temsil edildiği Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'nin başkanı ile görüşmeye gidiyorum. Zaten sigorta ya da reasürans dendi mi hemen herkesin bir hikayesi, bir de kulaktan duyduğu efsanesi vardır. Bende de bunlardan epey mevcut. Birliğin bulunduğu kata girdiğimde o çok ciddi işler yapan kurumlara özgü bir otoritenin varlığını hemen hissediyorum. Uzun bir koridor ve söyleşiyi yapacağım toplantı odasının duvarlarını bir boydan diğer boya kapsayan önceki başkanların ciddi ifadelerle poz verdikleri siyah-beyaz portre fotoğrafları. Bu ağır havanın altında Başkan Hulusi Taşkıran'ı bekliyorum. Birliğin başkanı Hulusi Taşkıran, duvardaki ağır fotoğrafların aksine neşeli ve içten. Kökten diyebileceğim kadar eski bir sigortacı. Onun sigortacı olmasının sebebi biraz meraktan. 1930'lu yılların sonunda dedesinin ayakkabı fabrikası sigortalıdır. Kaza sonucu fabrika yanar. Ailenin tüm mal varlığını kaybetmesine sebep olan yangın sonrası, sigorta şirketi, Taşkıran ailesine göre hak ettikleri bedeli ödemez. Hulusi Taşkıran, annesinin ocak batıran sigorta şirketi hikayesiyle büyür. Boğaziçi Üniversitesi İş Yönetimi bölümünden mezun olan Taşkıran, mezuniyet sonrası hemen yurtdışına gider. Döndüğü yıllarda sigortacılık bir meslek olarak bilinmemekte ancak güçlü bir referansla sigorta şirketlerine girilebilinmektedir. Bir tesadüf sonucu Şark Sigorta'ya başvurur. Şirketin Marina Sigortaları departmanında göreve başlar. 1988 yılının sonuna kadar Şark Sigorta'da çalışan Taşkıran, Genel Sigorta'dan aldığı genel müdürlük teklifiyle şirketini değiştirir. Aynı şirketin yönetim kurulu üyesi olarak da 1993 yılına kadar görev yapar. Kariyerine Genel Yaşam'ın kurucu genel müdürü olarak devam eden Taşkıran, 2003 yılından bu yana da yönetim kurulu üyesi olarak da yer alıyor. 1999'da sigorta sektörünün çatı örgütü olan Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği yönetim kuruluna giren Taşpınar, 2005'te yapılan seçimle birliğin başkanlığına getirilmiş. Tarım Sigortaları Merkezi Tarsim'in de yönetim kurulu başkanı olan Taşkıran, "35'imde genel müdür, 50'mde emekli olacağım." demiş. Şimdilerde birliğin başkanlığı dışında oğluna daha çok zaman ayıran ve atlarıyla da ilgilenen başkan, emekliliğin tadını çıkarıyor. OCAK SÖNDÜREN SİGORTA ŞİRKETİ EFSANESİ NE KADAR DOĞRU? Taşkıranlar Trabzon kökenli bir Karadeniz ailesidir. Ayakkabı üreten aile bölgenin köklü sanayicilerindendir. Hatta Atatürk'e potin yapan sanayici olarak da tanınırlar. Ancak bu başarılı girişim bir yangın felaketiyle son bulur. Aile daha o günlerde sigorta yaptırmıştır ancak başa gelen felaketi kapsayan bir içerik oluşturulmamıştır. Bu sebeple zarar ziyanı tahsil edemezler. İşte o günden sonra Hulusi Taşkıran'ın hayatına 'para ödemeyen sigortacılar' tanımı girer. O da içten içe sigortacılara kızar. Ta ki, kendisi de sigortacı olup, yıllar önce sigorta şirketinin neden zararı ödemediğini çözene kadar!... REKABET HAYLİ YOĞUNKEN NEDEN BİR ÇATI ÖRGÜT KURULDU? 'Aslında pazarda sıkı rekabet eden sigorta şirketleri ve onların alt hizmetlerini sunan şirketler neden Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'ni kurmuşlardır? O kocaman masanın etrafına oturduklarında neler konuşurlar? Vizyonları nedir?' gibi sorular dolanıyor aklımda. Birliğin pek çok işlevi ve birlikteliklerinin çok kapsamlı bir amacı olsa da ben bana anlatılanları kısaca toparlayayım: Ülkemizde sigortacılık faaliyetleri epey eski, 1870 yılında başlamış. Dile kolay, 1870'ten söz ediyoruz. Biz millet olarak neler yapıyorduk birden hatırlayamıyorum, tarih kitaplarına bakmam gerek. Ama görüyorum ki kendi ülkelerinde sosyal güvence süreçlerini yoluna koyan yabancılar ülkemizde sigortacılık faaliyetlerine de başlamışlar. Bu tarihten 23 yıl sonra 1893 yılında ilk yerli sigorta şirketi Osmanlı Umum Sigorta faaliyetine başlamış. Süreç, sigorta şirketlerinin birlikte hareket etmesi gerekliliğini dayatınca önce Türkiye Sigortacılar Şirketi adıyla ilk meslek kuruluşu oluşturulmuş. Aynı oluşum 1916'da tamamı yabancı olan 81 üyeyle Türkiye'de Çalışan Sigorta Şirketleri Cemiyeti'ne dönüşmüş. Cumhuriyet'in ilanı sonrasında bu cemiyet kapatılıp Sigortacılar Kulübü kurulurken, 1927'de yerini tüm sigortacıların üye olma zorunluluğu olan Sigortacılar Cemiyeti Daire-i Merkeziyesi'ne bırakmış. 1975 yılında bugünkü tanım ve statüsüne gelen Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, faaliyetlerine sektörünün çatı örgütü olarak devam etmekte. Birliğin görev ve faaliyetleri 5684 sayılı yasa ile tarif edilmiş ve "Sigortacılık mesleğinin geliştirilmesi, şirketler arasında dayanışma sağlanması ve haksız rekabetin önlenmesi amacıyla kurulan, tüzel kişiliği haiz kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur." denmiş. Ayrıca, "sigortacılık hizmetlerinin gelişmesi, yaygınlaşması, tüm dünyadaki sigortacılıkla ilgili meslek kuruluşlarıyla ilişkiler kurması ve dahası mesleğe ait gelişmelerin izlenmesiyle bu konuda araştırmaların yapılması" birliğin amaçları arasına alınmış. Birliğin sektörel sorumluluklarının yanı sıra topluma karşı görevleri de var. Sigortacılığı ilgilendiren konularda bilgi birikiminin topluma aktarılması, üyeler arasında haksız rekabetin ortadan kaldırılması ve mesleğin geliştirilmesi için eğitim faaliyetlerinde bulunulması öncelikleri arasında. Bu, bildiğimiz 'bir araya gelelim, güçlü görünelim' duruşundan farklı bir birlik. 59'u sigorta, ikisi reasürans şirketi olmak üzere 61 üyesi olan birlikte alınan kararlara uyma zorunluluğu var. Aksi takdirde de duruma göre değişen yüklü cezalar veriliyor. Birliğin üyelikleri kurumsal, yani şirket bir biçimiyle kapandığında üyelikleri de düşüyor. Ayrıca birliğin devlete karşı da sorumluluk ve yükümlülükleri var. Birlik, Devlet Bakanlığı Hazine Müsteşarlığı'na bağlı bir tüzel kişiliği haiz kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu. "Sigorta ne ürün, ne de hizmet." diyor Başkan Taşkıran ve şöyle konuşuyor: "Gelecekte başa gelecek bir sıkıntılı hal ve durum için bugünden alınan bir tedbir niteliğinde. Durum hasıl olunca ödemeyi tam anlamıyla yapsanız bile müşterinizin yüzünün gülmesi mümkün değil. Ayrıca ürünün satışını yaparken bile sıkıntı yaşanıyor. Düşünsenize sattığınız poliçe ya yangındaki hasarı karşılayacak ya da kanser olduğunuzda tedavi parasını." Mesleğe başladığı günden bugüne sigortacılık adına çok fazla değişimin olduğunu söyleyen başkan, "Geçmişte sigortacılık meslek değildi. Okulu yoktu. Bugün ise sigortacılık hem meslek oldu hem de itibarı arttı. İlk başladığım yıllarda aynı okuldan mezun olan arkadaşımın maaşıyla benim maaşım arasında misliyle fark vardı." ifadelerini kullanıyor. Başkan, eskiden acente sayısının azlığından ve bunları kullanan çoğunlukla levantenlerin varlığından da söz ediyor. Bu sayısal azlık sebebiyle herkesin birbirini tanıdığından, bu nedenle de şirketler arasında transferin olmadığından ve tarifelerle belirlenen ürünleri satmak için çok fazla çaba sarf edilmediğinden bahsediyor. "Ürün yoksa rekabet de yok." diyen Hulusi Taşkıran, sigorta şirketlerinin yeni ürünlerle diğerlerinden farklılaştığını, bunun da sektördeki rekabeti oluşturduğunu söylüyor. TİKLİ BİR SEKTÖRDE ETİK OLMA ZORUNLULUĞU "Sigortacılık çok 'tikli' bir sektördür. Matematiği ve etiği vardır. Bunlara uymak zorundasınız. Bizdeki sigortacılık gelişmiş ülkelerin sigorta ürünlerinden hiç de geride değil. Ben girdiğimde 150 milyon dolarlık bir büyüklüğü olan sigorta sektörü bugün 10 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı. Sigorta sektörü toplumu çeken değil toplum tarafından çekilen bir sektör. Zihniyet eğitimle değişmediği takdirde sigorta sektörünün tek başına toplumsal dönüşümü sağlaması mümkün değil. Sigortacılığın gelişmesi için toplumun gelir düzeyinin de gelişiyor olması gibi bir parametre daha var. Örneğin yurtdışında hemen herkesin can sigortası varken biz bu ürünü satmak için epey çaba sarf ediyoruz. Ancak buna rağmen bizde de uzun vadede bireysel sigortanın ciddi bir patlama yaşayacağını düşünüyoruz." diyor. DÜNYA NEREDE BİZ NEREDEYİZ? Sektörün 2007'de sunduğu tabloya baktığımızda dünyadaki toplam yaklaşık 4 trilyon dolarlık primin büyük kısmını AB ve ABD'nin öne çıktığı sanayileşmiş ülkeler üretiyor. Gelişmekte olan ülkeler, yılda yüzde 11,8'lik çıkış kaydederek 414,347 milyon dolara ulaşmış. Avrupa ise 1 trilyon 680 milyon dolar prim üretimiyle dünya ortalamasına göre yüksek bir rakam ortaya koyuyor. Türkiye'deki sigorta şirketlerinin sayısı 2008'de 59'a yükseldi ve bunlardan 23'ü hayat sigortası hizmeti veriyor. Buralarda 19 binden fazla kişi çalışıyor. Sürekli artan prim üretimleri geçtiğimiz yıl, 1 milyar 576 milyon lirası hayat; 10 milyar 204 milyon lirası hayat dışı olmak üzere toplam 11 milyar 780 milyon liraya ulaştı. 2004'ten bu yana hayat dışı sigorta şirketlerinin ödediği hasarlar artarak 2008'de 5 milyar 784 milyon lira oldu. Yine aynı yıl ödenen toplam hayat sigortası hasarı ise 1 milyar 245 milyon lira idi. YENİ KANUNî DÜZENLEMELER ÖNÜMÜZÜ AÇTI "Devlete teşekkürü bir borç biliriz." diyen Başkan Hulusi Taşkıran, son yıllardaki düzenlemelerle sigorta sektörünün büyümesine katkı verildiğini söylüyor. Kanun ve mevzuat konusunda Avrupa standartlarında olduğumuzu söyleyen Taşkıran, vatandaşın sigorta satın aldıktan sonra bile hala "Acaba hak edişimi doğru biçimde alabilir miyim?" sorusunu sorduğunu söylüyor. Bu yaklaşımın değişebilmesi için toplumsal bir eğitim sürecine ihtiyaç olduğunu söyleyerek de medyanın bu konuda destek olması gerektiğini düşünüyor. Başkan, sigorta taahhütlerinin uzun vadeli olduğunu, bu anlamda vatandaşa güvence verilmesi gerektiğini de sözlerine ekliyor. İhtilaflı hallerde 'hakemlik müessesesinin' önemine vurgu yapan Taşkıran, birlik çatısı altında kanun koyucunun yetkisinde bir hakemlik müessesesinin güven sorununu çözeceğini söylüyor. Hazine Genel Müdürlüğü ile yıllardan beri süregelen işbirliklerinin sonucu olarak meselelerin çözümünde hemen sonuç alınacak bir ilişkinin geliştiğini söyleyen başkana, sigorta sektörünün gelişiminde nereye takıldıklarını soruyorum, "Politikaya takılıyoruz." diyor ve "DASK deprem sigortasının uygulamaya konulmasıyla çok iyi bir iş başarıldı ama evlere ruhsat verirken yerel yönetimlerce DASK zorunluluğu aranmıyor. İşte bu tartışmaya açık bir konudur. İşlerin hızlı yürümemesinin bir gerekçesinin de bürokrasi olduğunu düşünüyorum. Ancak bürokratın imzalamadığı kararnamelere baktığımda bazen ben de bunu imzalamazdım dediğim de oluyor." değerlendirmesini yapıyor. Sağlık sigortası alanında daha hızlı bir gelişme beklendiğini söyleyen Taşkıran, hastanelerin daha ilk hasta kabulünde 'Sigortanız var mı?' sorusunu sormasının da doğru olmadığını, sigortanın bir kumbara misali olduğunu, eğer bu kumbaradan kural dışı kullanıma izin verilirse zararının herkese olduğunu söylüyor. Son dönemde uygulamaya konulan ve özellikle İstanbul trafiğini hafifletmeye yönelik bir çözüm olarak düşünülen Trafik Sigortası'nın amacından saptığını da sözlerine ekliyor. Birlik Başkanı, "Kendisine otoparkta çarpanın kartvizitini bıraktığını, karşıdan gelenin farlarının gözünü aldığını ve karşı tarafın kendisine ulaşılmak için epey çaba sarf ettiğini söyleyen ve nerede kaza yaptığı belli olmayan vakalar da önümüze geldikçe işin ne kadar sıra dışı hale geldiğini görüyoruz. Çözümü mü, toplumsal refah ve eğitim." diyor. ZAMAN Günseli Özen Ocakoğlu
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)