SİGORTA PAZARI KRİZE KARŞI GÜÇLÜ
Avrupa sigorta pazarının, küresel krize güçlü bir konumda girdiği belirtilirken, risk yönetiminin güçlendirilmesi ve riske dayalı sermaye yeterliliği rejimi olan Solvency II'ye geçişte de gecikme olmaması gerektiğine dikkat çekildi.
ABD'de sub-prime mortgage krizi olarak başlayan giderek bütün dünyayı sarsan global ekonomik krizin, sigorta sektörüne yansımaları sürüyor. Krizin özellikle "finansal ürünleri" sigorta eden sigorta şirketlerini derinden etkilediği dikkat çekerken, son aylarda hayat ve hayat dışı (elementer) branşta faaliyet gösteren diğer şirketlerde de prim üretiminde azalma yaşanmaya başladığı gözleniyor. "2009 ve ileriki yıllarda sigorta sektöründe ne gibi gelişmeler yaşanacak; kriz ABD'den sonra AB sigorta pazarını da etkileyecek mi?" sorularının yanıtları da merak ediliyor.
Avrupa Sigorta ve Reasürans Federasyonu (CEA) tarafından hazırlanan bir rapor, Avrupa sigorta pazarının, finansal krize güçlü bir konumda girdiği ve krizin finansal sistemde süren şoklarına karşı pazarın esnekliğini koruduğuna dikkat çekiyor. Ancak, risk yönetiminin geliştirilerek güçlendirlmesi ve riske dayalı yeni sermaye yeterliliği rejimi olan Solvency II'nin (Mali Yeterlilik II) uygulanmasında herhangi bir gecikmenin olmamasının büyük önem taşıdığı vurgulanıyor.
Özkaynaklarda düşüş
CEA tarafından hazırlanan "Finansal Krize İlişkin Sekiz Temel Mesaj" başlıklı rapor, finansal krizin Avrupa sigorta ve reasürans piyasasına etkilerini ve buna ilişkin değerlendirmeleri içeriyor. Raporda, sigorta şirketlerinin yapılandırılmış ürünlerdeki kredi riskine sınırlı düzeyde maruz kaldıkları vurgulanırken, sigorta şirketlerinde, krizin etkisiyle öz kaynak değerlerinde düşüş ve piyasa fiyatlarındaki dalgalanmalar nedeniyle mali varlıklarda kayıplar yaşandığı belirtiliyor. Raporda, Solvency II'nin, sigorta şirketleri ve denetçilerin finansal krizlere karşı koyabilmeleri için daha iyi araçlar sunacağı vurgulanıyor. Solvency II ile gelecek denetim sisteminin, sigorta şirketlerinin poliçe sahiplerine yönelik sorumluluklarını yerine getirme sürecinde denetçilerin şirketlere yönelik tehditleri erken bir aşamada tespit etmek için gereken mekanizmayı sağlayacağına dikkat çekiliyor.
1998'den beri sigorta sektöründe uygulanmakta olan Solvency I'de riskin ölçülmesinde standart bir yöntem uygulanırken, AB'de çalışmaları süren Solvency II'de ise sigorta şirketlerince alınan her riskin kontrolü ve incelenmesi zorunluluğu getiriliyor. Sigorta şirketi her yeni poliçenin riskinin kendisini nasıl etkileyeceği ve bunun sonucunda ne kadar bir sermayeye ihtiyaç duyulacağını dikkate almak zorunda. Riske dayalı sermaye yeterliliği rejimi Solvency II'ye geçiş, sigorta şirketlerinde risk yönetimlerinin artmasını ve mevcut krizde olduğu gibi şirketlerin krizlere karşı koyabilme yeteneklerinin güçlendirilmesini sağlayacak.
İhtisas Komitesi kuruluyor
Avrupa Birliği'ne (AB) uyum sürecinde Türk sigorta sektörünün de Solvency II düzenlemelerine uyum sağlamasının önemine dikkat çeken Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği (TSRŞB) Genel Sekreteri Erhan Tunçay, Solvency II'ye geçişte bir yol haritası oluşturulması amacıyla Hazine Müsteşarlığı'nın öncülüğünde de 'Solvency II İhtisas Komitesi' kurulması düşünüldüğünü söyledi. Tunçay, kısa sürede kurulması planlanan bu Komitede Müsteşarlık, Birlik ve sigorta şirketlerinden yetkililerin yer alacağını kaydetti.
Grass Savoye Türkiye Risk Danışmanlığı Bölge Direktörü Dr. Devrim Erişkon da Türkiye'de de yabancı sigorta şirketlerinin sektörde payının artmasıyla riske dayalı fiyatlandırmanın ağırlık kazanacağına dikkat çekiyor. Türkiye'de sigorta şirketlerinde bugüne kadar fiyatlandırmanın, riskin gerçek durumunu yansıtmadığını ileri süren Erişkon şunları söylüyor: "Ancak, geçmişe göre enflasyonist bir ortam olmadığı için hasarları geç ödeyip, primleri işleterek finansal kar sağlayıp, teknik karlılıktaki düşüşü dengeleme şansı azalıyor. Bu nedenle şirketler fiyatlandırmada riskin durumunu dikkate alacak. Ya da fiyatlandırma yapmayacak yani riski üstlenmeyecek. Ayrıca, oluşabilecek azami hasarın da doğru hesaplanması gerekiyor. Bu da reasürans maliyetlerini düşürme olanağını artıracak." Avrupa'da ise riske dayalı fiyatlandırmanın söz konusu olduğunu ifade eden Erişkon, "Sözgelimi, bir şirket yangın sigortası yaptıracaksa bir yangın güvenlik dergisine abone olması bile ödeyeceği primi düşürüyor" diyor. Erişkon, Avrupa'da da risk yöneticilerinin yetkilerinin artırılması gündeme gelebileceğini ya da bunların önerilerinin uygulanması konusunda üst yönetiminin daha fazla desteğini alması gibi konularda gelişmeler olabileceğini ifade ediyor.
CEA'nin 2007 yılı verilerine göre Avrupa sigorta pazarında, 2006'ya göre yüzde 1,2 artışla 2007'de 1 trilyon 122.1 milyar YTL prim üretimi gerçekleştirildi. Toplam prim üretimi içinde hayat branşı yüzde 62,3'lük paya sahip bulunuyor.
ALP SÜER/REFERANS