SİGORTA DA KONSOLİDASYON BEKLENTİSİ
Allianz SE Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Michael Diekmann, global krizin etkisiyle önümüzdeki 18 ay içinde dünya sigorta pazarında satın alma fırsatları doğacağını, Türk sigorta pazarında ise konsolidasyon olacağını söyledi.
Geçen hafta Allianz SE Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Michael Diekmann, Türkiye'ye geldi. Geliş nedeni de Koç Allianz'daki Koç Holding hisselerinin tamamını satan alan Allianz'ın, marka değişim toplantısıydı.
Toplantı sonrası Michael Diekmann ile özel sohbet etme imkanı buldum. Bu sohbet, Diekmann daha Türkiye'ye gelmeden çok önce organize edilmişti. Kendisine global krizin hem dünya hem de Türk sigorta pazarına etkisi üzerine sorular sordum. Merak ettiğim iki konu vardı. Bunlardan birincisi Allianz olarak Türk sigorta pazarından ne bekledikleri; ikincisi de önümüzdeki süreçte, hele ki bu kriz ortamında, yine Türkiye'de satın almalar ile yatırıma devam edip etmeyecekleriydi.
Michael Diekmann'ın sorularıma verdiği cevapları sizlerle de paylaşıyorum.
- Dünya sigorta pazarı krizden nasıl etkilendi?
İlk tepki hayat sigortaları ürünleri ile ilgili oldu. Çünkü bu ürünler sermaye piyasaları ile ilintili ürünlerdi. İkinci dalga, daha az yeni aracın piyasaya çıkması ile taşıt sigortalarında yaşandı. 2008'in dördüncü çeyreğinden itibaren de sanayi üretimi ile bağlantılı nakliyat gibi kurumsal sigortalar etkilendi.
- Peki, bu süreçte Allianz olarak ne yaptınız? Krize karşı nasıl bir pozisyon aldınız?
İlk aldığımız önlem, hayat sigortalarında oldu ve ürün portföyünü değiştirdik. Sermaye piyasalarının bittiğini fark ettiğimiz andan itibaren tamamen daha klasik tasarruf ürünlerine yöneldik. Varlık yönetimi tarafında da hisse ağırlıklı fonlardan çıkıp sabit getirili fonlara yöneldik.
- Önümüzdeki süreci nasıl görüyorsunuz? Allianz olarak öngörünüz nedir?
Orta bir büyüme... Yüzde 3'lük büyümeyi düşünüyoruz. Hayat sigortalarına daha fazla yatırım yapacağız. Çünkü, müşteriler o kadar büyük hayal kırıklıkları yaşayacaklar ki, sigorta tarafından daha güvenli yatırımlara yönelecekler. Aynı zamanda bankaların da faiz oranları düşecek. O yüzden para piyasalarında birikmiş olan paralar, sigorta pazarına aktarılacak.
Bakın, diğer sektörlerden farklı olarak sigorta sektörünün şöyle bir avantajı vardır: Şirketlerin güçlü nakit akışı bulunuyor. Bu yüzden yüksek temettüler ödeyebilirler. Öte yandan, yabancı borç ödemek zorunda olan endüstriler, o temettüleri ödemekte zorluk çekecekler. O yüzden bugün hisse senedi piyasasına yatırım yapmak isteyen yatırımcılar açısından sigorta şirketleri cazip görülüyor.
- Bu süreçte dünyada yeni yatırım planlıyor musunuz?
Şu anda likiditeyi sağlam tutmak çok önemli. Dışarıdan finansman almayacak bir durumda olmanız gerekiyor. Bu dönemde hisse senedi de çıkaramazsınız. Ben bu çerçevede önümüzdeki 18 ay içinde satın alma fırsatları olacağına da inanıyorum.
- Bu da yeni yatırım yapmak için avantaj değil mi?
Bakın, şu anda satın alma yaparsanız bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Satın alacağınız şirketin bilançosunda kayıtlı olmayan varlıklar da var. Çünkü şu anda gerçekleşmemiş, bilançoya yansımamış kayıtlar var. O yüzden çok düşük fiyattan şirket alsanız da o sermayeyi bilançoya eklemeniz lazım ki, o satın almayı destekleyebilesiniz. Fazladan sermayeniz yoksa elinizde, dışarıdan finansman ihtiyacı doğar ya da hissedarlarınızdan ek sermaye talep etmek zorunda kalırsınız. Dolayısıyla da bugün yatırımcı açısından ucuz görünen, aslında normal zamanda alacağınız fiyata gelir.
- Gelelim Türk sigorta pazarına.. Sizin pencerenizden bu pazar nasıl görünüyor?
Türk sigorta sektörü dünya sıralamasında 50. sırada yer alıyor. Yani, sigortalanma oranı çok düşük. Tüm işlerin yüzde 50'si de İstanbul'da yoğunlaşmış durumda. Ama buna karşılık genç bir nüfusunuz var. Bu açıdan bakınca sigorta pazarı uzun vadede yüksek bir potansiyele sahip.
- Uzun vade ile kastınız nedir?
Bir-iki nesil.
- Bu kadar uzun vadeyse, neden bu pazardasınız?
Bizim için çekici bir pazar. Çünkü büyüme oranlarınız İtalya ve Fransa'ya nazaran çok daha yüksek. Ama doymuş pazarlardaki sigortalılık oranına ne zaman ulaşırsınız diye bakarsak, 50 sene geçmesi gerekir derim. İşte çekicilik de burada zaten. Uzun vadede büyük fırsatlar taşıyor.
- Türk pazarından kar ediyor musunuz?
Ediyoruz. Bu da zaten büyük avantaj. Her şeyi yeni baştan kurmak zorunda değilsiniz. Son derece sağlam bir altyapı var. Sektör büyürken siz de büyüyorsunuz.
- Size göre son dönemde Türk sigorta pazarına giren yatırımcılar bu pazarda kalıcılar mı?
Bence kalan herkes kalacak. Çünkü portföy açısından artan nüfus, uzun vadede de büyüme ilgi çekici.
- Kriz nedeniyle sektörde bir konsolidasyon bekliyor musunuz?
Şu anda değil ama önümüzdeki 18 ay içinde bekliyorum. Şu anda pazar alıcı için de satıcı için de cazip değil. Ne satıcı istediği fiyatı alabilir ne de alıcı finanse edebilir. Ben bugün satıcı olsaydım 2008'de ödenen yüksek fiyatları hatırlardım ve işimi sürdürebileceğim noktaya kadar sürdürürdüm.
- Türkiye'de önümüzdeki dönemde yeni yatırımlar düşünüyor musunuz, şirket satın alma gibi?
Şimdilik organik büyümeyi hedefliyoruz. Daha sonra fırsatlar olduğunda bakarız.
Yabancılar için
teknik zararı telafi
etmek daha ucuz
- Türk sigorta pazarında şirketlerin şikayet ettiği konu, fiyat rekabeti. Siz bu konuya nasıl yaklaşıyorsunuz?
Yüksek faizin olduğu durumlarda şirketler teknik kar peşinde koşmazlar. Rekabeti tetikleyen de budur. Bu, kısa vadede farklı, uzun vadede farklı riskle karşınıza çıkar. Açıkça söylemek gerekirse ben, teknik kar etmeyen bir işi desteklemem. Çünkü o faiz oranları çok hızlı değişebilir.
Burada anlamamız gereken şudur: Bu pazara uluslararası oyuncular girdi. Çok paralar ödediler. Büyüme vaat ettiler; hem iç büyüme hem dış büyüme. Bu süreci de yönetmek zorundalar. Hesaplarını da şöyle yaptılar: Teknik zararı telafi etmek daha ucuz diye düşündüler ve bunu da böyle lanse ettiler. O yüzden yönetimin görevi, çeşitlendirilmiş bir ürün gamı yaratmak.
REFERANS GAZETESİ