Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
* Hakan Ateş kimdir, biraz kendinizden bahseder misiniz?
1 Mayıs 1959 Ankara doğumluyum, ilk ve orta öğrenimimi 1976 yılında TED Ankara Kolejinde tamamladıktan sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme Bölümünden 1980 yılında mezun oldum. İş Bankasının açtığı Teftiş Kurulu sınavı ile Stajyer Müfettiş Yardımcısı oldum. Beş yıl İş Bankasında müfettiş olarak çalıştıktan sonra 9 yıl süre ile Interbankta; muhtelif şube müdürlükleri ve Genel Müdür Yardımcısı konumunda çalıştım. 1994te Doğuş Grubuna geçtim. Doğuş Grubunun o tarihte yeni aldığı Bankekspresi Bank of Americanın danışmanlık servisi ile yeniden yapılandırma çalışması ekibinin içinde yer aldım. 1997 yılında Zorlu Holding tarafından satın alınan Denizbankı bir banka haline getirmek; düz bir beyaz kağıdı, bir bankaya dönüştürmek için kolları sıvadım. Tarih 1997 Nisan. 1 sicil numarasıyla işe başladım. 14 yıldır Denizbank Genel Müdürlüğünü yürütüyorum.
FOTOGALERİ İÇİN TIKLAYIN
* Hakan Bey sizi Bodrum aşığı ve deniz tutkunu olarak görüyorum. Neden Bodrum?
Babam İTÜyü İller Bankası bursu ile bitirdikten sonra orada bir süre çalışmış. Oradan edindiği arkadaşlarla Bodrumda, Yahşi ile Kargının birleştiği yerde Çapa Tatil Köyünü kurmuşlar. 1977den beri her yaz buraya gelir gideriz. Bodruma geldiğimiz yıllarda, sütümüzü ineklerin sağılmasını bekleyip alırdık. Bahçeden bütün meyve-sebze ihtiyacımızı karşılardık. Yazlık evin bahçesinde inekler, tavuklar gezerdi. Bodrumun öyle bir ortamdan gelişimine şahitlik ettik. Bu yarımada, Bodrum, gerçekten hiçbir şeye değişmeyeceğim bir yer. Bugün Tekfen Yalıkavak Evlerindeki yazlığımda birkaç yıldır oturuyorum ve çok memnunum. Bodrum eski yıllarda Cevat Şakir Kabaağaç, hani şu meşhur Halikarnas Balıkçısından da bilindiği üzere, insanların sürgüne gönderildiği bir yermiş. Zamanla yörenin güzelliğinin, çekiciliğinin, güzelliklerinin etkisi olarak, önemli bir gelişme gösterdi. Kış nüfusu 30 bin olan yarımada yazın 300-350 bine kadar çıkıyor. Kuzey ve güneye bakan koyları, denizin ısısı, rüzgarın yönü-seyri açısından çok farklı bir yer Bodrum ve sıkılmanıza imkan yok. Her bir koyda farklı bir tat alınabiliyor. Bu beni Bodrum aşığı yapıyor.
Tekne yarışları bankacılığımıza ciddi katkılarda bulunuyor
* Deniz tutkusu ne zaman başladı ve deniz sevgisi size neler yaptırıyor?
Çok küçük yaşta yüzmeye ve deniz sporlarıyla ilgilenmeye başladım. Yelkenli tekne almadan önce bankamızın sponsor olduğu Donanma Kupası Yat Yarışlarına katıldım, çetin geçen bir yarışmaydı. Orada da deniz ve doğa ile iç içe olmanın insan hayatına çok katkısı olduğunu yaşayarak öğrendim. Bunu hayatımın bir parçası haline getirmeye çalıştım ve gördüm ki bizim bankacılığın da, kimi zaman dalgalı kimi zaman durgun denizden farkı yok. Bu metaforlar benim için daima bir rehber oldu.
* Yarışmalara katıldığınızı biliyorum. Bu nasıl başladı? Ne tür yarışlar yapıyorsunuz? Hiç dereceye girdiniz mi?
Yarışmalara katıldığımız doğru. Bankamız TAYKın 5 yıldır sponsoru. Deniz sporlarının ülkemizde gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Yelken çok güzel bir spor, gençlerin hayata dair bir sürü konuyu çok daha erken yaşta çözmelerini, hayatla mutlu bir şekilde baş etmelerini ve takım disiplini almalarını sağlayacak bir spor olarak görüyorum. Her yıl 30 kişilik bir grupla bu yıl 6ncısını düzenlediğimiz Denizbank Üst Yönetici Grubunun Yelkenli Takım Çalışması adını verdiğimiz bir çalışma yapıyoruz. 5 tekne kiralıyoruz, bunlarla 3 gün süren bir yarışma düzenliyoruz. Her günün galibi var ve tabii ki teknede hiçbir şekilde rütbe yok. Birkaç yıldır mutad yarışmacılarımız olan banka genel müdür yardımcıları ve şirket genel müdürlerinin yanı sıra Dexiadan Yönetim Kurulu Başkanı da katılıyor ve hepimiz o tekne içindeki takımla sarmaş dolaş olup doğa ile mücadelemizi veriyoruz. Bu çok ciddi olarak bankacılığımıza katkıda bulunuyor. Kriz anlarında ki, bunlar genelde rüzgarın çok arttığı, tekneyi sağa sola yatırdığı durumlarda nasıl davranılacağı, nasıl bir iş bölümü yapılacağı ve en önemlisi takım arkadaşlarınıza ne kadar güvenmek zorunda olduğunuzu iyi tecrübe etmenizi sağlıyor. Yöneticilerimiz, yol dahil bu 4 günlük süreçte çok yorulmuş ama yeni bir şeyler öğrenmiş, denize daha fazla tutulmuş, Denizbankı ve çalıştığı yerin insanlarını birtakım ruhu içinde çok daha yakından tanımış olarak ayrılıyor.
Bu yıl en az 1000 kişiye iş imkanı sağlamayı düşünüyoruz
* Çok başarılı bir bankacısınız. Ahmet Nazif Zorlu ile Denizbankın sadece lisansını aldığınızda Denizbank diye bir Banka yoktu. Sadece ismi vardı. Bugün Denizbanka bakınca yabancıların satın aldığı ve ülkenin birçok yerinde şubesi olan bir banka olarak karşımıza çıkıyor. Bunu nasıl başardınız?
Aslında tabii bu kurumu temsil eden kişi olarak soruyu bana yöneltiyorsunuz ama esas itibariyle şu an 9 binin üzerindeki Denizcinin alın teri, göz nuru emeği var bu başarıda. Ben onların temsilcisi olarak böyle bir onuru taşımaktan son derece mutluyum. 14üncü yılında bankamız 81incilikten başladığı yarışı, özel bankalar arasında 5inci olarak sürdürme başarısını gösterdi. Swissotele yerleştiğimizde ben Rusyadan yeni dönmüştüm ve İstanbulda ikamet edeceğimiz hiçbir yer yoktu. Dolayısıyla Swissotelde apart kısmında 2 odaya yerleştik, birinde eski eşim ve o tarihte 8 yaşında olan oğlum Ali vardı. Karşı odada bankanın kuruluşu için ayarladığmız ofis şeklinde bir kurulum vardı. O tarihte oğlum Aliye o odaya pijama ile gitmemesini, oranın bir banka olduğunu hatırlattığımı gayet iyi hatırlıyorum. Tabii Ahmet Nazif Zorlunun görevlendirmesiyle sıfırdan bir bankayı, bembeyaz bir sayfa üzerine yapmak zor bir iş... Ancak Zorlu Grubu ile hissedar ve profesyonel yönetici arasındaki ilişkinin kanaatimce ülkemizdeki en iyi örneklerinden birini verdik. Kurumsal yönetimin temel ilkeleri şeffaflık, hesap verebilirlik, eşitlik konularında, risk yönetimi konularında, Ahmet Nazif Zorlu bana ve arkadaşlarıma, yani profesyonel yönetime güven duydu. Bankamız yönetiminde Ahmet Bey dahil holdingten hiç kimse yer almadı. Tam profesyonel bir anlayışla bankayı yönettik. Hissedarlarımızı her ortamda bilgilendirdik. Kriz dönemindeki satın almalarımız ve sonrasında 2004 Ekim ayında bankamızın yüzde 25 kısmının halka açılmasının ardından, bütün uluslararası bankacıların ilgisini çektik. Nihayet yapılan satış ile Zorlu Grubu banka üzerindeki yüzde 75lik hissesini 2006 yılının 30 Mayıs günü 3 milyar 250 milyon dolarlık bir bedelle Dexiaya devretti. Bu satış rakamı bugüne kadar sektörde kaydedilen en büyük çarpandır. Defter değerinin 4.6 katına satılan bir banka olarak Denizbank satışı tarihe geçti. Çok ilginçtir, Zorlu Grubunda olan anlayışın kurumsal yönetimin hemen hemen çok benzeri, çok paraleli... Aynı şekilde Dexia hissedarlığında da devam ediyor. Şu anda yüzde 99un üzerinde bankamıza hissedar konumdalar ve biz yeni şubeler açarak gençlerimize yeni iş imkanları sağlamayı sürdürüyoruz. Bu yıl yeni en az 50 şube açıp, en az 1000 kişiye daha iş imkanı sağlamayı planlıyoruz.
Bankacı olmasaydım özellikle tiyatro ile ilgili bir alanda çalışırdım
* Denizbankta tarımsal kredileri başlattınız ve bu konuda çok da başarılı oldunuz. Bu fikir nereden çıktı? Memnun musunuz?
2002 yılında TMSFden Tariş Bankı satın alarak Denizbanka kattığımız tarihe kadar bu kadar önemli bir alanın farkında değildik. Bankacılık da maalesef bu sektörün farkında değil. Ülkemizde nüfusumuzun yüzde 30undan fazlası, yani her 3 insandan biri tarımda yaşıyor. Tarımdaki istihdam, toplam istihdamın dörtte birini oluşturuyor. Kaldı ki tarımsal üretimi ekonomik olarak besleyip, çiftçinin şehre göç etmeden, kırsal kesimde mutlu bir hayat yaşamasını sağladığınızda, şehirdeki türlü alt yapı problemlerinden kurtulduğunuz gibi ülkenize de birçok alanda katkıda bulunuyorsunuz. Daha da önemlisi insanlarınızı daha da mutlu, toprağa doyarak, kendi ürettiğini tüketerek yaşatır konuma geliyorsunuz. Biz Tariş Bankı satın aldıktan sonra bu yolda önemli faaliyetlerde bulunduk. Üretici Kartı Türkiyede ilk defa gündeme getirdik ve bugün baktığımızda özel bankalar arasında birinci konumdayız. Çünkü çiftçimiz temel olarak yüksek karakterli bir yapıda. Kredi veren ve risk ölçen bir kurum olarak da bankaların en dikkat ettiği husus borç alanın borcunu ödeme niyetidir. Birtakım sıkıntılarla karşılaşıldığında, tabii ki biz de gerekli hoşgörüyü göstererek çiftçilerimiz ile omuz omuza bu işi sürdürüyoruz. Bu noktada bir çiftçimizin de sözünü burada aktarmak istiyorum: DenizBank bizi tefecinin elinden söktü aldı. Bunu duymak beni çok mutlu ediyor, o kadar ki; Bu sözü işitmek için 30 yıllık bankacılık kariyerim feda olsun diyorum.
* Bankacı olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
Bankacı olmasaydım, öyle zannediyorum yine güzel sanatlarla ilgili, özellikle tiyatro ile ilgili bir alanda çalışabilirdim.
Hakan Ateş"in başarı öyküsü
Foto galeri için tıklayın
11 yaşımdan itibaren aileme harçlık için başvurmadım
* Yanılmıyorsam orta öğretimden itibaren, hatta
İş Bankasında müfettişliğe başladığınız döneme kadar size önemli gelir getiren başka bir iş yapardınız. Neydi bu yaptığınız ve bu işi nasıl bıraktınız?
TRT Çocuk Saatine girişim benim aslında hayatımda en önemli kilometre taşlarından biridir. 4üncü sınıfta ilkokul öğretmenimiz Rezzan Günizin yazdığı operette sınıfın en haşarı çocuğu olmama rağmen bana başrol verildi. Öyle zannediyorum onu güzel icra ettim ve hal böyle olunca da Çocuk Saatinden talep geldi. Beni bir sınava aldılar ve ondan sonra Çocuk Saatindeki programlarda sanatçı olarak çalışmaya başladım. 11 yaşından itibaren de pek aileme harçlık için başvurmak zorunda kalmadım. Rahmetli Yalın Tolga, Ejder Akışık, Semih Sergen ve Ergin Orbey gibi çok kıymetli hocalarımız sayesinde önemli bir mikrofon tekniğine sahip oldum. Zuhal Olcay, Derya Baykal, Selçuk Yöntem, Çetin Tekindor, Cihan Ünal, Tülay Bursa, Köksal Engür, Rüştü Asyalı, Semih Sergen gibi çok kıymetli sanatçılarla çalıştık. Bunun arkasından TRTde de diziler ithal edilmeye başlandı ve seslendirme yapılması ihtiyacı doğdu. Birçok yayında seslendirme yaptım. Beyaz Gölgede Haywardı seslendirdim ve bunların yanı sıra İsviçreli Robinsonlar, Şeker Kız Candy ve ünlü dizi Dallas gibi birçok yapımın seslendirmesinde uzun süreli olarak yer aldım. İş Bankası Teftiş Kuruluna girdikten sonra 5 yıl süreyle her yıl 6 ay Anadolu turnesine çıktığım için bu işi yapmama olanak kalmamıştı. Zaten bankanın kuralları gereği yapamazdım da. İş Bankasında müfettiş yardımcısı olunca 25 bin lira maaş almaya başladım, oysa seslendirme işinden 40 bin lira alıyordum. Bir ara acaba müfettişlikten vazgeçip eski işimi mi yapayım diye de düşündüm.
Eşim 46 yaşında ilk bebeğine sahip oldu, kızımıza mucize gibi bakıyoruz
* Görüyorum ki çok tatlı bir bebeğiniz var. İsmi ne? Ona bir baba olarak yeterli vakit ayırabiliyor musunuz?
Bebeğimizin adı Alisa Damla, 2,5 yaşında, adını abisi Ali koydu. Abisi ile arasında 18 yaş var ama çok iyi anlaşıyorlar. Geçen gün abisini odasına girip Ali bu odanın hali ne böyle, bu ne dağınıklık diye sitem ettiğinde Alinin halini görmeliydiniz. Ali şimdi İngilterede felsefe tahsil ediyor ve son sınıfta. Tabii Damla bizim için hayatımızda çok yeni ve farklı bir mutluluk. Bir mucize bebek gibi bakıyoruz biz ona...
* Eşiniz Sibel Hanım da sizin gibi bir bankacı. Nasıl ve ne zaman tanıştınız. Yani sizi evliliğe götüren süreç nasıl başladı?
Sibel aslında İnterbankta 19 yıl çalışmış. Biz Sibel ile 20 yılı aşkın bir süredir tanışıyoruz. O da Ankara Koleji ve ODTÜ İşletme mezunu. İnterBankta çalıştığım süreç içerisinde kaderin cilvesine bakın ki devir teslim ettiğim şube müdürlükleri ve Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonlarının birçoğunda karşımda eşim Sibel vardı. Ben ilk eşimden ayrıldıktan sonra Sibelle Bodrumda karşılaştık. O dönem düşündüm taşındım ve Başka birini bu saatten sonra tanımak çok zor, gel bu işte arkadaşlığımızı evliliğe dönüştürelim dedim. Sibel başta arkadaşlığımız zarar görür mü diye endişelendi ama daha sonra evlendik ve 46 yaşında ilk bebeğine sahip oldu, Damlayı doğurdu. Şu anda emekli ve güzel sanatlarla, kızı ile ilgileniyor. Yıllar önce ona bir falcı, evleneceğinden kızı olacağından söz etmiş o da Hadi canım sen de demiş ama demek ki falcının bir bildiği varmış, söyledikleri gerçek oldu.
Türk bankaları göz dolduruyor
* Ekonomi ne durumda? Size göre kriz atlatıldı mı, yeni bir kriz olur mu?
2001 krizinden sonra alınan kararlar, Kemal Derviş, koalisyon hükümetleri sırasında ve daha sonra iktidara gelen AK Parti tarafından çok iyi izlendi, gerekleri yerine getirildi. Makro ekonomi olarak gerek faiz dışı fazlanın her yıl itibari ile yeterli düzeyde verilmesi, gerekse bütçenin konsolidasyonu sonrası disipline önem verilmesi ve harcamaların dikkatli yapılması iç borcu sorun olmaktan neredeyse çıkarttı. 2008-2009 yıllarında da herkes çok önemli krizlerle boğuşurken biz aradaki açığı kapatma fırsatı bulduk. Bankalarımız burada çok güzel bir sınav verdi. Bildiğiniz gibi devletten gelir yardımı almayan dünyada tek OECD ülkesiyiz. Tüm Türkiye burada çok başarıyla bir kriz atlatmış oldu. Kriz yönetiminde bana göre gerek hazine yönetiminin ve bütün hazine birimlerinin, gerekse Merkez Bankasının çok güzel bir yönetimi oldu. Umarım yakın bir tarihte derecelendirme şirketleri de bu gerçeği kabul eder ve yatırım derecesine yükseltir ülkemizi.
* Bankacılık sektörünü nasıl buluyorsunuz? Bir sıkıntı var mı?
Türk Bankacılık sektörü dünya çapında son derece başarılı. Ürün çeşitliliği, yetişmiş personeli ve teknolojik alt yapısı ile dünyanın en önde gelen sektörlerinden biri. Şu anda bizde bireysel bankacılıkta bulunan ürün çeşitliliği yurt dışında yok. Toplam bilançoya mali açıdan baktığımızda da 8.5 katı bir kaldıraç var ki, 8.5 kaldıraç dünyadaki en küçük kaldıraçlardan biri. Özvarlık güçlüdür. Sermaye yeterlilik rasyosu 17nin üzerindedir ve de bunun çok önemli bölümü 1inci kuşak sermayedir. Bankacılık sektörü şubeleşmeyi de artırarak çok geniş kitlelere hizmet verebilme konumuna geldi. Dolayısı ile ekonominin önünü çok açık görüyorum ve bankacılık sektörü de büyümenin dinamosu olacaktır.
Çok genç bir Cumhuriyetiz ve çok fazla yatırım yapılması gerekiyor. Her türlü alt yapı yatırımının enerji turizm başta olmak üzere eğitim, sağlık, gemicilik sektörlerine çok önemli yatırımlar gerekiyor. Dolayısıyla dış kaynağa ihtiyacımız var.
Ekonomi-siyaset cephesi
* Erdoğan Hükümeti sizce nasıl?
Ekonomi olarak Erdoğan Hükümeti ve tüm ekonomik birimlerin bağlı olduğu Ali Babacanı başarılı buluyorum. Reform sürecini asla aksatmamak gerekiyor, bu konuda da bir sıkıntı olduğunu sanmıyorum.
* Referandumda ne gibi bir sonuç bekliyorsunuz?
Çok zor bir soru tabii. Herhalde yakın çıkacak, yani sonuç evet de olsa, hayır da olsa yakın bir sonuçtan bahsediyor bazı istatistik büroları ve pazar araştırması yapan şirketler. Bekleyeceğiz ve göreceğiz ama Türkiye ve Türkiyenin seçmeni ilerisi için en doğru olanı seçecektir diye düşünüyorum.
* Bir daha dünyaya gelirseniz yine bankacı olur musunuz?
Böyle bir mesleği yeniden başlayarak yapmayı da gerçekten arzu ederdim, çünkü heyecanımı hiç kaybetmedim.
VATAN
Türkiyede iş fırsatı birçok ülkeye göre çok aslında önemli olan , paranın kokusunu iyi alabilmek. www.anket-expert.com / anket doldurarak para kazanma rehberi
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.