Sıcak para hızla çekilirse kötü etkiler

MIT İktisat Profesörü Daron Acemoğlu, BloombergHT'de Ali Çağatay'ın sorularını yanıtladı. Türk ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Acemoğlu, sıcak paranın Türkiye'den hızlı çekilmesinin kötü etkileri olacağı konusunda uyardı. Acemoğlu, Merkez Bankası'nın poltikalarına ve Fed'in çıkış stratejisine dair de değerlendirmeler yaptı. 
Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Fed'in teşvik programından bahsederek, oluşan likidite sonucunda paranın kendine yeni hedefler aramaya başladığını ve bu akışın gelişmekte olan ülkelere yöneldiğini söyledi. Fed'in uzun zamandır bu programı bitireceğini söylediğini ifade eden Acemoğlu, para politikasının sonlandırılmasıyla gelişmekte olan ülkelere giden sıcak paranın geri çekileceği konusunda uyarıda bulundu.
Merkez Bankası'nın Türkiye'deki reaksiyonun gereğinden fazla olmaması için çaba gösterdiğini ve yapması gerekeni yaptığını, son iki gündeki müdahaleleriyle de etkili olduğunu belirten Acemoğlu, "Merkez Bankası piyasalara istikrar getirmeye çalışıyor, bunda da başarılı oldu" ifadesini kullandı.
Acemoğlu, Türkiye'de uzun dönemli sermaye açığının olduğunu ve hiçbir yabancı sermayenin Türkiye'ye bağlı olmadığını belirterek, ülkedeki yargı düzeninin hâlâ çok kötü olduğunu, prosedürlerin ise gereğinden fazla olması nedeniyle yabancı yatırımcıların Türkiye'deki prosedürlerle uğraşmaktan kaçındığını sözlerine ekledi.
Daron Acemoğlu sıcak paranın geldiği gibi hızla geri gidebileceğini ifade ederken, Türkiye'den sıcak paranın hızla çekilmesinin kötü etkileri olacağını ancak Türkiye ekonomisinin sıcak paradan büyük bir getiri sağlamadığını belirtti. Rusya'daki belirsizliğin Türkiye'den çok daha fazla olduğuna dikkat çeken Acemoğlu, ayrıca ülkemizin yabancı fonlara daha çok ihtiyacı olduğunu, cari açık nedeniyle de kısa süreli sermayeye de ihtiyaç duyulduğunu söyledi. 
Türk Lirası’ndaki çalkalanmanın tüketimi etkileyeceğini ve para birimimizin daha fazla değer kaybetmesi halinde tüketimin de düşeceğini vurgulayan Daron Acemoğlu, son olarak siyasi belirsizliklerin çözümünün önemine dikkat çekerek, Türkiye'nin gelecek 10 yılda büyüme potansiyelinin çok yüksek olduğunu ifade etti.