Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gelecek dönemde yatırımların geleneksel yöntemlerle finansmanında çok rahat bir ortam olmayacağını belirterek, "Mutlaka yeni metotlara bakmak gerekiyor ve sermaye piyasalarında mutlaka daha aktif olarak devreye sokmak gerekiyor" dedi.
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ev sahipliğinde, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) işbirliğiyle düzenlenen "Yatırımcılar için Altyapı Finansman Araçlarının Geliştirilmesi Konferansı"nda Babacan, EBRD ile Türkiye arasında güzel bir işbirliği olduğunu ve Türkiye’nin EBRD’ nin ortakları arasında bulunduğunu söyledi.
Babacan, EBRD‘nin daha çok Doğu Avrupa ve Avrupa Birliği’ne yeni katılacak ülkelere destek vermek amacıyla kurulduğunu ancak bu ülkelerin pek çoğunun Avrupa Birliği’ne üye olmasıyla EBRD’nin kapatılması konusunun gündeme geldiğini hatırlatarak, EBRD’ nin ortaklarından biri olan Türkiye’nin kapatmaya karşı çıktığını kaydetti.
Türkiye’nin EBRD gibi bir kurumun yeni bir misyonla ve yeni hedef kitlesiyle çalışması gerektiğini belirttiğini anlatan Babacan, Türkiye gibi pek çok ülkenin de bu fikri savunmasıyla EBRD’nin çalışmalarına devam ettiğini ve çok başarılı bölgesel
finans kuruluşlarından biri haline geldiğini vurguladı.
Babacan, EBRD’nin şu an Ankara ve İstanbul’da ofisleri olduğuna işaret ederek, “EBRD şimdi bunu bir adım daha ileriye götürüyor ve Gaziantep’de de bir ofis açma kararı alındı. EBRD’nin İstanbul ofisinden sadece Türkiye’ye değil diğer ülkelere de hizmet veriliyor” dedi.
Altyapı yatırımlarının bir ülkenin gelişmesi için büyük önem taşıdığına, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin ciddi bir altyapıya ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Babacan, gelecek dönemde dünyanın altyapı ihtiyacının çok büyük olacağını ifade etti.
Türkiye’nin de ihtiyacının çok büyük olduğunu, bu nedenle son 3 yıldır G-20’de alt yapı çalışmalarını özel bir başlık olarak belirlediklerini ve OECD Görev Gücü'nün de 2013’te oluşturulduğunu anımsatan Ali Babacan, ayrıca G-20 alt yapı ve yatırım çalışma grubunun da oluşturulduğunu belirtti.
Babacan, finansman denince sadece standart
banka kredisinin algılanmasının çok uygun olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
“2008’den sonra dünyanın içinden geçmekte olduğu konjonktürü dikkate aldığımızda
banka kredileri çok kolay bir alan değil. Bazı projelerin standart
Banka kredisiyle finansmanı rahat olmayabiliyor. Kurumsal yatırımcıların alt yapı yatırımlarını finanse etmesi için neler gerekiyor? Alt yapı yatırımlarının finansmanında sermaye piyasalarının oynayacağı rol nedir? Bunların cevabını aramamız lazım. 2030 yılına kadar dünyanın ihtiyacı olan alt yapı yatırımı McKinsey’e göre, 57-67 trilyon dolar arasında. OECD’ye göre ise 71 trilyon dolar civarında. Bu küresel çapta yıllık yapılan yatırımların yaklaşık 2,7 trilyon dolar olacağını gösteriyor. Dünya Bankası’nın tahminlerine göre ise düşük gelirli ülkelerle gelişmekte olan ülkelerin alt yapı ihtiyacını karşılamak için 2020’ye kadar 1,3 trilyon dolarlık finansman ihtiyacı var. Bu alt yapı yatırımlarının yaklaşık yüzde 50 ila yüzde 75’i iç kaynaklardan sağlanacak. Özel sektörün katkısı sadece yüzde 20 dolayında olacak.”
"Uzun vadeli finansmanın temel unsuru güvendir"
Babacan, küresel krizin
finans piyasalarında pek çok hesabı değiştirdiğini belirterek, “Merkez bankalarının para politikalarının aktarım mekanizmalarında büyük sorunlar oluştu. Kısa vadeli çok yüksek miktarda likidite piyasaya sürülmek üzere hazır edilmesine rağmen pek çok ülkede aktarım mekanizmaları çalışmadığı için bu kaynakların
Finans sistemine, finans sisteminden de reel sektöre ve alt yapı yatırımlarına aktarılmasında büyük başarı henüz elde edilemedi. Merkez bankalarının sağladığı likidite çok kısa vadeli bir likidite oysa alt yapıda çok uzun vadeden bahsediyoruz. İşte bu uzun vadeli finansman ihtiyacıyla kısa vadeli likidite politikalarının buluşması çok kolay bir teknik ilişki değil” ifadesini kullandı.
Uzun vadeli finansmanın temel unsurunun güven olduğuna işaret eden Babacan, güven olmadıktan sonra uzun vadeli finansmana ulaşım ve erişimin zor olduğunu dile getirdi.
Ali Babacan, güven faktörüne küresel krizde şiddetle ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Pek çok ülkede güven oluşturulamadı. Dünya ekonomisinde yavaş yavaş bir toparlanma söz konusu. Avrupa’daki toparlanma kırılgan, zayıf ve ülkeden ülkeye çok farklılık gösteriyor. Bu durumda bankların yeni tabi olduğu düzenlemeler de alt yapı projelerinin bankalar tarafından finanse edilmesinde bir engel oluşturuyor. Önümüzdeki dönemde yatırımların geleneksel yöntemlerle finansmanında çok rahat bir ortam olmayacak. Mutlaka yeni metotlara bakmak gerekiyor ve sermaye piyasalarında mutlaka daha aktif olarak devreye sokmak gerekiyor. Özellikle altyapı ve uzun vadeli yatırımlarda bankacılığa alternatif arayışlarla kaynak aktarılması tüm dünyada tartışılan bir konu... “
Bankacılık sisteminin rolünün her zaman büyük olacağını anlatan Babacan, bankaların dahi kendi sağladığı kredilerin refinansmanı için araç arayışı içinde olacaklarını söyledi.