Serdar Turgut, Gülen'le kahvaltıda
Gazeteci Turgut, Nur Cemaati lideri Fethullah Gülen'le Amerika'da yaptıkları kahvaltıyı anlattı
DAHA önce de yazdım, 18 Eylül Cumartesi günü New Yorktan Pennsylvaniaya doğru sabah saatlerinde bir grup gazeteci (Ben, Cüneyt Özdemir, Ferhat Boratav, Bejan Matur) hareket ettik. Kitaplarından, konuşmalarından tanımaya çalıştığım, Fethullah Güleni nihayet görecektim, aylar süren çaba sonucunda binleri bulan gazeteci görüşme listesinin önüne geçebilmiştik sonunda. Tedirgindim de, çünkü her ilk tanışmaya gidişte duyulabilecek normal tedirginliğin üstüne bir de Acaba davranış normlarına alışık olmadığım bir ortamda yanlış bir hareketim olur mu, düzgün davranmayı becerebilecek miyim? tedirginliği de eklenmişti.
Bu duygularla başladı arabayla bir buçuk saat kadar sürecek yolculuk. Olağanüstü güzel bir tabiatın içinden geçerek gidiyorsunuz Pennsylvaniaya. Özellikle sonbaharda bir tabiat harikası oluyor oraları. Ağaçlar kızılın her tonunu sergiliyorlar, ortaya tablo gibi bir görüntü çıkıyor. Bu güzellik ve sakinlik tedirginliğimi biraz yatıştırdı.
Sonunda evin bulunduğu kasabaya ulaştık. Evin çevresi de tabiat açısından son derece güzeldi. Daha sonra öğrendim ki evdeki küçük odasında bir tür inziva hayatı yaşadığını söyleyen Fethullah Gülen çok nadiren dışarı çıkıp bu güzelliği görürmüş, hatta evdeki insanlar bana arazide bulunan küçük göletin yanına bile Gülenin 13 yılda sadece iki kez indiğini söylediler.
Fethullah Gülen bizleri karşılamak için kapının eşiğinde bekliyordu. Geleneksel nezaket sözlerinden ve el sıkışmalarından sonra ilk önce bizleri misafir odasına aldı, oturduk. Siyasi olarak algılanabilecek birçok konuya girmek istemiyordu, bu yüzden hepimizde soru sorma tedirginliği vardı.
Sonra bizi hazırlattığı kahvaltı masasına davet etti.
Panik içinde fark ettim ki bana masanın başköşesindeki iskemle kalmıştı. Ben hemen Başköşeye benim oturmam doğru olmaz dedim. Fethullah Gülen Biz de adet böyle, siz oturun oraya dedi. Utanarak da olsa oturdum. Sonra sohbetimiz başladı.
Karşılıklı kendimizi kasmamız yüzünden sorularımız ve cevaplar bir türlü arzu ettiğim gibi dinamikleşemiyordu. Mizahçı yönümü devreye sokarak ortamı biraz neşelendirinceye kadar bu böyle sürdü.
GÜLENİ GÜLDÜRDÜĞÜM AN
Fethullah Gülen askerlik anılarını anlatıyordu. Ben onun darbe girişimi yarım kalan Talat Aydemirin bölüğünde askerlik yaptığını duyunca kendimi tutamadım ve Siz de mi darbeciydiniz? diye sordum. Bu şakam Fethullah Güleni güldürdü ve yeni tanışan insanların ortamına özgü normal tedirginlikler bir anda silindi gitti.
Daha sonra Türkiyeyi özlediniz mi? sorusuna Türkiyeyi düşünmediğim an yok ki diye cevap verdi.
Birçok şehirde, bölgede yaşadığı için en çok nereyi özlediği sorusuna ise İzmiri çok özledim cevabını verdi.
Referandumda hayır ile özdeşleştirilen kıyı bölgelerinin lideri konumundaki İzmirin Fethullah Gülenin hayallerini süslemesi ve geri dönme vakti geldiğinde tekrar İzmirde yaşamayı tercih edeceği izlenimi vermesi, bana Bu iyi gazete başlığı olurdu heyecanını yaşattı.
Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz? sorumuza ise hak ettiği kadar güçlü olan ve dünyada hak ettiği düzeyde saygı gören bir Türkiye hayal ettiği yanıtını verdi.
Kendi adına hareket ettiğini söyleyen insanların yaptığı davranışlardan rahatsız olup olmadığı yolundaki sorumuza Bizde hiyerarşik bir yapı yoktur diyerek cevap vermeye başladı ve bu cümlesinde kendisinin bazı hareketleri kontrol etme imkanı olmadığı iması vardı. Sorumuza net bir cevap alamadık ama kendi adını kullanıp yanlışlar yapanları hoş görmeyeceği gibi bir izlenim edindim ben.
Gülen terör meselesine çok kafa yoruyor, bunun nasıl önleneceği üzerine düşünüyor bölgedeki okullar nedeniyle çalışmalar da yapan cemaate bağlı insanların tehlike altına düşmesi onu çok rahatsız ediyor.
Bu arada Gülen Amerika kongresinde Mavi Marmara filotillasını organize den İHH hakkında terörist örgüt tanımlaması getiren önergenin de kongreden geçiş sürecini yakından izliyor, hatta bana Arkadaşlarım bana önergenin çıkmış olduğunu söylediler dedi.
Oradan ayrılırken bu söyleşi keşke fotoğraflı bir mülakat haline dönüşebilseydi nasıl da mutlu olacağımı düşünerek çıktım yola, aynen Cüneyt Özdemir de bir kamera çekimi alamamanın üzüntüsünü yaşıyordu.
HABERTURK