Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Yapı Kredi Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı
Mert Güvenen, "2011 yılında sendikasyon kredilerinin maliyetleri
birinci yarıyılda büyük özel bankalar ve kamu bankaları için L + yüzde
1.1 iken ikinci yarıyılda Libor + yüzde 1 olarak gerçekleşti. Bu yıl
ise piyasa Libor + yüzde 1.45 seviyesinde" diyerek maliyetlrin 6 ayda
bir değiştiğine dikkat çekti.
Dünya Gazetesinin haberine göre, önümüzdeki dönemde yapılacak
sendikasyon kredilerinde maliyetlerin bir önceki döneme yakın seyredecek
gibi göründüğüne de işaret eden Güvenen, 2011 yılında sektörde Türk
bankaları tarafından yaklaşık 14 milyar dolar sendikasyon kredisi
alındığını belirterek, bu tutarın piyasa koşullarına bağlı olarak
yüzde 10 fazla veya eksik ile bu sene de yenilenmesini beklediklerini
söyledi. 2011 yılında piyasada yaklaşık 1.368 milyon dolar
seküritizasyon işlemi gerçekleştiğini ve bu işlemlerin devam etmesini
de bekleyen Güvenen, "Her ne kadar 2012 yılında az sayıda işlem
gerçekleşmiş olsa da, 2011 yılına göre maliyetlerin bir miktar
yükseldiğini görüyoruz" diye konuştu. Güvenen, şu ifadeleri kullandı:
"Bankalar gibi özel sektör için de 2011 yılı, borç çevrimi olarak
çok başarılı bir yıl oldu. Fakat 2012 yılı ekonomik büyüme rakamında
beklediğimiz düşüşün, şirketlerin krediye olan talebinde azalmaya yol
açacağını söyleyebiliriz. Bu nedenle şirketlerin yurt dışı
borçlanmasında da bir miktar düşüş olmasını bekliyoruz ve maliyetlerde
yukarı yönlü bir gidişat tahmin ediyoruz. Avrupa'daki ekonomik
konjonktür, sendikasyon kredilerinin maliyetlerine gözle görülür
seviyede etki etmiş olsa da Türk bankaları, mevcut kredilerini 2012'de
başarı ile yeniliyor ve maliyet de dramatik olarak artmış değil.
Türkiye'nin pozitif ekonomik trendi cari açık ile ilgili alınmakta
olan önlemler, ihracattaki yükseliş ve kredi derecelendirme
kuruluşlarının tüm bu gelişmelere verdikleri tepki, sendikasyon ve
seküritizasyon piyasalarının Türk bankaları için çekiciliğini
korumasını sağlıyor.
Yapı Kredi olarak, Nisan 2012'de UniCredit koordinatörlüğünde iki
ayrı döviz cinsinden 264 milyon dolar ve 864.5 milyon euroluk 1 yıl
vadeli sendikasyon kredisi ile bu yıl bir Türk bankası tarafından
yapılan en yüksek tutarlı sendikasyon kredisini sağlamış olduk. 2011
yılı nisan ayında sağladığımız krediyi, global ekonomideki
olumsuzluklara rağmen yüzde 104 seviyesinde yeniledik. Bu borçlanmanın
yıllık toplam maliyeti Euribor + yüzde 1.45 ve Libor + yüzde 1.45
olarak gerçekleşti. İhracatın finansmanı amacıyla kullandıracağımız
krediye 21 ülkeden 44 banka katıldı. İlk işlemi gerçekleştirdiğimiz
2003 yılından bu yana, Yapı Kredi olarak 17 seride toplam 2.8 milyar
dolar seküritizasyon kredisi sağladık. 500 milyon doları aşan bir
tutarla 2011 yılının en yüksek seküritizasyonuna imza atan Türk
bankası olduk. Bu yıl da piyasayı potansiyel işlemler için yakından
takip ediyoruz.
Özellikle sendikasyon kredilerinde katılımcı uluslararası
bankaları coğrafi olarak ele alırsak ciddi bir çeşitliliğin yıllardır
söz konusu olduğunu söylemek mümkün. Bu kredilerde maliyeti piyasa
koşulları belirliyor. Piyasa koşullarına paralel veya tersine
Türkiye'nin makro değerlerindeki iyileşmenin reel sektör ve bankacılık
sektörüne etkisi kapsamında 6 aylık dilimlerle maliyetler değişiyor
veya sabit kalıyor. Önümüzdeki dönemdeki sendikasyon kredilerinde
maliyetler bir önceki döneme yakın seyredecek gibi görünüyor.
Alternatif ülkelerden farklı bankaların katılıma teşvik edilmesi
sürekli üzerinde çalıştığımız bir konu. Özellikle, Uzak Doğu
bankalarının ilgisi her zaman daha sınırlı. Fakat yeni bölgelerden
yeni yatırımcıların eklenmesinin borçlanma tutarını yükseltmekle
beraber maliyete etki etmeyeceği görüşündeyiz.
Bugün itibarı ile gündem, 1 yıl vadeli sendikasyon kredilerinin
bankaların Türk bankalarının fonlamasında işgal ettiği oranın tahvil
ihraçları tarafında geride bırakılması için uygun değil. Zira
özellikle yabancı para cinsinden tahvil ihraçlarında yatırımcıların
kredi derecesi hassasiyetleri var. Türkiye'nin yatırım derecesine
sahip olmaması, söz konusu ihraçların maliyet ve vadesini olumsuz
etkiliyor. Sendikasyon tarafındaki kreditörler ise, Türk bankalarının
yıllardır ilişki içerisinde olduğu ve bu piyasayı çok iyi bilen ticari
bankalar. Türkiye'nin mevcut kredi derecesinin ne ifade ettiğini
dışarıdan bakan bir bono yatırımcısına kıyasla çok daha sağlıklı
değerlendirip bu piyasaya desteklerini
sürdürüyorlar."
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansgundem.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansgundem.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.