Sektörün haylaz kızı motor üzerinde
AvivaSA Genel Müdürü Meral Egemen, bitmek bilmez bir enerjiye sahip desek abartmış olmayız. Yoğun iş hayatına karşın oldukça hareketli bir hayatı var. Ralli, sörf, dalış, tırmanma, motosiklet Egemenin hayatındaki renklerden yalnızca birkaçı. Egemen kendisiyle yarıştığını...
Meral Egemen renkli, hareketli ve başarı odaklı bir yönetici. Daha ortaokul yıllarında ders vererek çalışmaya başlamış. Üniversite yıllarında da boş durmayıp Milliyette tercüman ve sayfa sekreteri, ardından bir turizm şirketinde tur operatörü ve rehber olarak çalışmış.
İş hayatına bankacılık sektöründe adım atan Egemen, başarılı kariyerini 2002den 2007ye kadar Aksigorta Genel Müdürü olarak sürdürdü. 2007de Aksigortanın yüzde 99,4üne sahip olduğu Ak Emeklilik ile İngiliz sigorta devi Aviva Plcnin Türkiyedeki şirketi Aviva Hayat Emeklilikin birleşmesinden doğan AvivaSA Hayat ve Emeklilik A.Ş.nin Genel Müdürü oldu. Egemen iş dünyasındaki hareketliliği ve başarısını özel hayatında da gösteriyor. Boş duramama gibi bir özelliği olduğunu söyleyen Egemenin kayak, dalış, amatör uçak kullanma, sörf, klasik otomobil rallisi, motosiklet kullanma, yoga, tha-chi gibi birçok hobisi var. Her fırsatta bu hobilerine zaman ayırıyor, yarışlara katılıyor.
1999 Yunanistan Klasik Acropolis Rallisinde 3.lük, 2003 ve 2005te Batı Anadolu Klasik Otomobil Rallisinde Bayanlar Kategorisi 1.lik kupaları bulunuyor. 50den fazla ülke, 200ün üzerinde şehrin fotoğraf ve video çekimlerini yapıp belgeselleştiren Egemen, seyahat yazıları yazıyor, şimdilerde kitap derliyor.
Vs.: Neden çok erken yaşlarda çalışmaya başladınız?
Kendine bir şeyleri ispat etme çabası beni tetikledi. Ablam çalışıyordu ve onun kendi kazandığını harcamasını ve rahatlığını görünce önce ona özendim. Aynı zamanda bir şeyleri yaratma ve üretkenliği hem kendine hem başkalarına faydalı olacak şekilde kullanma beni cezbettiği için erken yaşta çalışmaya başladım. Para kazanmanın ve kendi kazandığın parayı harcamanın keyfi bambaşkaydı.
Vs.: O yaşlarda size yön veren biri oldu mu?
Yok, hiç olmadı. İstanbul Erkek Lisesindeyken Almanca ve matematik dersleri verdim. Çevremde o kadar küçük yaşta ders veren okulda çok az kişi vardı. Aslında amatör bir şekilde başladı. Akrabaların ve komşuların çocuklarına yardım ederek başladı. Sonra o yardımların karşılığında hediyeler aldım. Ardından biri para teklif edince utandım, sıkıldım ama iyi bir şeyler verdiğiniz zaman insanlar da karşılığını vermek istiyor. O zaman bunu bir ticaret felsefesiyle düşünerek devam ettirebileceğimi düşündüm. Okul hayatım boyunca hep ders verdim. Kendim ders almam gerektiği zaman, verdiğim derlerin parasıyla kendi derslerimi ödedim.
Vs.: Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümünü tercih ettiniz. Ortaokulda çalışmaya başlayan biri için bilinçli bir tercihti sanırım.
Ailem ve dayım çok destek olurlardı. Annem tıp okumamı istiyordu. Ancak benim ekonominin gelişmesine paralel olarak daha iyi bir bölüm seçmem gerekiyordu. İşletmeyi meslek edinmek için değil, geniş bir vizyon ve perspektiften iş dünyasına bakabilmenin başlangıcı olarak tercih ettim. Bütün bilim dallarından biraz finans, biraz pazarlama, biraz yönetim bilimleri, biraz hukuk okuyabileceğim iyi bir tercihti. Şimdi geriye dönüp baktığımda en doğru seçimi yaptığımı düşünüyorum. İşletme hala çok popüler bir bölüm.
Vs.: Üniversitedeyken de çalışmışsınız...
Evet, boş duramamak gibi bir özelliğim olduğu için hep bir şeylerle meşgul oldum. Zamanı iyi değerlendirme, kitap okuma, televizyon seyretme bana yetmiyordu. Yaz dönemleri çalışmaya başladım. Turizm faaliyet göstermek istediğim iş alanlarından biriydi. Onun için üniversite sırasında da İngilizce, Almanca, Fransızca dillerini rahat ve keyifle kullanabileceğim alan olarak aklıma turizm geldi. Boğaziçi Üniversitesinde duvara asılı bir iş ilanına başvurdum. Boğaziçi Üniversitesinden mezun bir büyüğümüzün kurduğu şirkette tur operatörü ve rehber olarak çok keyifle çalıştım. Sonra Milliyette yabancı dillerimi kullanmak üzere yabancı yayınlar servisinde hem tercüman hem sayfa sekreteri olarak çalıştım. O da çok hareketli, zamana karşı yarışılan, hep yeni şeyler üretmeniz gereken bir işti. Orada da çok keyifle çalıştım.
Vs.: Asla bankacılık yapmam derken bankacı olmuşsunuz. Neden?
Ablam döneminin çılgın gençlerindendi; rock dinler, resim yapar, şiir yazar, seyahat ederdi. Bankacılığa girip kara kolluklarla işine gidip gelen birine dönüşünce bankacılığı asla yapmam diyordum. Gerçi ablam böyle dediğime çok kızıyor. Bankacılık bilinçli bir tercih değildi. Çünkü bu kadar renkli, hareketli işlerin arkasından daha insan ilişkileri olan pazarlama ve satış nosyonunun daha hızlı geliştirilebileceği bir alan olarak özellikle hızlı tüketim şirketlerini düşünüyordum. Ancak 1980li yıllarda Türkiyedeki bankacılık dünyanın gerisinde kalmıştı. Çok hoş bir tesadüf ki benim tercihimi bankacılıkta yapmamla birlikte, bankacılık satış pazarlama uygulamalarının da geliştiği, çalışanlara sunulan imkanların da çok renkli ve farklı olduğu bir alan haline geldi. Hem de finansı pazarlama ve satışla birleştirebildiğimiz ender uygulama alanlarından biri oldu. Okulda da finans ve pazarlama yapmıştım. Her ikisini birden uygulayabileceğim bir alan seçmiş oldum. Geçmişe baktığımda şans mı yardım etti, bilinçli bir tercih miydi diye sorguluyorum. Edindiğim deneyimlerle bilinçli bir tercih yaptığımı düşünüyorum. Şansın da ne kadar araştırma yaparsanız o kadar yardım ettiğini söyleyebilirim.
Vs.: Kariyerinizin önemli bölümü pazarlama pozisyonlarında geçmiş. Sigortacılık pazarlama yoğun bir sektör olduğu için mi bu alanda devam ettiniz?
Bu da aslında çok proaktif bir seçim değil. Krizlerden sonra bankacılıkta imkanlar daralıyordu. Ben de kendime bir çıkış ararken sigortacılık sektöründen tesadüfen bir teklif aldım. O sırada headhunterların böyle bir alternatifi önüme getirmesiyle araştırmama neden oldu. Türkiyede henüz gelişmemiş, gideceği çok yol olan bir sektör olduğunu gördüm. 1980li yılların ortasındaki bankacılığın gelişimine benzettim. Orada öğrendiklerimi sigortacılığa taşıyabileceğimi düşündüm. Bunun da doğru olduğunu gördüm.
Vs.: Çok farklı bir yöneticisiniz. Size sektörün haylaz kızı diyorlar. Neden?
Aslında hem kendi kurallarım dahilinde hem de çevresel faktörlerle oluşturulan kurallara çok uyarak, sıradan bir kişilik ortaya koyduğum söylenemez. Biraz kurallara aykırı olmayı, şansımı zorlamayı, sorgulamayı seviyorum. Bu sektörde yaşadıklarım belki cahil cesareti. Yıllarca aynı sektörde, aynı kurallarla çalışmak kolay olabilir. Ancak başka bir sektörden gelip çok farklı bir bakış açısı getirebildiğiniz zaman sektördeki kalıpların dışına çıkabiliyorsunuz. Farklı yollar neden denenmiyor demeyi, cahil cesareti olarak görüyorum. Ancak öğrenilmiş çaresizliği yaşamamış olmak avantaj. Ben sektöre geldiğimde, Onlar çok denendi, olmadı. Bu ürünlerle kimse ilgilenmedi gibi cümlelerle çok karşılaştım. Bunlara pek kulak vermedim. Bir kere de ben denemek isteyip kararlarımın arkasından gittim. Bugün bireysel emeklilik çok tanınıyor. Bu kadar kısa geçmişine karşın hayat sigortacılığından daha çok tanınıyor. Bunda bizim önemli payımız var. Hayat sigortacılığında kimse çıkıp konuşmamış. Biz bunları yıkarak ilerledik. Hem pozitif bakıyoruz hem de cesaretli girişimlerle önemli başarılar elde ettik.
Vs.: Bu kadar yoğunluğun içinde ralliden kayağa, sörften uçak kullanmaya pek çok hobiye zaman ayırıyorsunuz. Tüm bunlara enerjiyi nereden buluyorsunuz?
Bu kadar şey istemekle oluyor. Bazen o kadar yorgun oluyorum ki hareket edecek halim olmadığı halde hemen bir spor planım oluyor. Ben sporu insanın hayatının belli bir disipline oturması, belli disiplinleri kavramak, uygulamak ve onlardan fayda elde etmek için çok önemli bir yatırım olarak görüyorum. Her yaptığım sporun işimle ilgili felsefeme, çalışma disiplinime, hayata bakışıma katkıları olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle spor hayatımın olmazsa olmazı. Uyku dışında geçen zamanımın yaklaşık yüzde 20sini spor için ayırıyorum. Ya sabah 07.00-09.00 arası ya da akşamları 20.00den sonrası için plan yapmaya çalışıyorum. Mutlaka bir şeylerden taviz vermek zorundasınız. Bazen yemekten bazen uykudan ödün veriyorum, ama benim dinlenmem böyle oluyor. Yatarak dinlenemiyorum. Ayaklarımı uzatarak dinlendiğimde, Şimdi neler kaçırıyorum acaba diyorum ve hemen etrafımdakileri harekete geçiriyorum. İşimde de özel hayatımda da hobilerimde de elimden geldiğinin en iyisini yapmaya çalışıyorum. İçi boş bir iddia ve hırs içinde değilim. Bu sporları profesyonellerle yaptığım bir yarış olarak görmüyorum. Bu yarış kendimle yaptığım bir yarış. Şartlarım dahilinde en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bu kadar çok sporla ilgilendiğim için hiçbirinde çok iyi olamıyorum. Hepsinin keyfini çıkarıyorum. Hayatta yapacak o kadar güzel şeyler var ki yalnızca birini yaptığınızda kaçırdığınız şeyleri düşünmek bana üzüntü veriyor.
Vs.: Yeni bir hobiniz var mı?
Motosiklet kullanmaya başladım. Birkaç ay önce Vietnam, Kamboçyaya gittik. Tatilden dönerken uçakta turdaki arkadaşlarla sohbet ederken birisi motosiklet kullanarak iş stresi attığını söyledi. Tehlikeli bir spor olduğu için önce ilginç geldi. Diğer yaptığım sporlar da biraz tehlikeli ama motosiklet kullanmak da çok cazip geldi. Bu sporun en uç noktasının ne olduğunu sordum. Paristeki Dakar Rallisine katılabileceğimi öğrendim. Ders alıp ehliyetimi aldım. Honda 150 cclik CDF aldım. Site içinde kullanıyorum. Kısa süre önce de 800 cclik F650 JS BMW aldım. Çok keyifli bir spor. Bu yaşıma kadar bunu neden kaçırdım diye hırs yaparak kaybettiğim günlerin acısını çıkarıyorum. Boş olan zamanımı bu spora ayırıyorum. Yaşıma göre hızlı ilerlediğimi söylüyorlar. İki ayda İstanbul yokuşlarında turlayacak kadar ilerledim.
Vs.: Bu hobilerin size katkıları ne yönde oluyor? Özellikle iş yaşamınızı nasıl etkiliyor?
Sporla stres atıyorum. İşte birçok yükle yükleniyorsunuz, bunu boşaltmak için spor en iyi yol. Çok ağır yükler yüklendiğimi düşünüyorum. Bu yükleri fazla sıradan olmayan yollarla ancak atabiliyorum ve çok keyif alıyorum. Bir de uğraştığım sporların birçoğu grupla yapılıyor. Her sporu farklı arkadaşlarımla yapıyorum. Yolculuğa arkadaşlarla çıkıyoruz, hem spor yapıyor hem de hoş zaman geçiriyoruz. Yeni arkadaşlıklar kuruyorum. Bunlar hayatımın güzel geçen anları. Çocuğum yok ama birilerine anlatacak pek çok hikayem var. Kendi kendime böyle bir iz bırakmaya çalışıyorum.
Vs.: Eşiniz de size katılıyor mu?
Eşimle bu konuda çok iyi anlaşıyoruz. O da sörf, kayak, ralli yapıyor. Ben motora başlayınca o da başladı. Birbirimize destek oluyoruz. O bana göre daha rahat zaman ayırıyor. Çünkü kendi reklam şirketi var. İşlerini, toplantılarını kendine göre ayarlayabiliyor. Benim o kadar imkanım olmuyor.
Vs.: Emekli olsam da yalnızca hobilerimle ilgilensem dediğiniz oluyor mu?
Yok olmuyor. İkisi birbirini tamamlıyor. Yalnızca hobiyle yaşamak çok heyecan verici olmayabilir. İşte mutlaka streslenmek gerekiyor. Stresle beslenen biriyim. Stresin yanında işte bir şeyleri yaratma, başarmanın keyfini çıkarma. Onunla beslenmezseniz, bu yaştan sonra herhangi bir spor dalında profesyonel olarak başarıyı yakalamak çok kolay değil. O nedenle bildiğim bir işte başarmak önemli. Onu kaybetmemek gerek, ama profesyonel olarak çalışmanın sonu geldiğinde bayrağı birilerine devretmek gerekecek. O zaman da sosyal sorumluluk projelerinde, kar amacı gütmeyen organizasyonlarda çalışmayı istiyorum. Şu an zaten çeşitli kulüplerde çalışıyorum. İleride acaba politikada faydalı olabilir miyim diye düşünüyorum. İnşallah fiziksel olarak bunları yapabilecek gücüm olur. Bunun için sağlığı ön planda tutmak gerek. Sporu ihmal etmiyorum, bilinçli besleniyorum. Zihinsel sağlık için yoga, tha-chi gibi uğraşlarım oluyor.
Vs.: Tatil yapmaya fırsatınız oluyor mu? Nereleri tercih ediyorsunuz?
Yeni yerler görmeyi, yeni şeyler öğrenmeyi, yeni insanlar tanımayı, yeni lezzetler tatmayı çok seviyorum. Vietnam, Kamboçya, St. Petersburg, Kuala Lumpur gibi çok duyulmamış yerleri tercih etmeye çalışıyorum. Dinlenmekten çok gezme, tırmanma gibi aktiviteleri yapıyorum. Yeni kültürleri, dinleri, yaşam biçimlerini, müzikleri, mutfakları tanımaktan çok hoşlanıyorum. Güney Amerika, Amazon Ormanları, Brezilya, Arjantin, Uruguay ve Paraguay turu en iyi tatilimdi. Özellikle Amazon muhteşemdi. Kenya ve Tanzanyadaki safari turu da iyiydi. Buraları ölmeden önce görmek gerekir. En son Kuala Lumpura gittim. Ondan önce de Vietnam, Kamboçya ve Koreye gitmiştim. Bunu yalnızca tatil amacıyla planladım. Eşim ve birkaç arkadaşımla birlikte gittim. Çoğunlukla tur şirketleriyle gitmiyorum. Kendim organize etmeyi seviyorum. Şimdi de Peru, Bolivya, Namibya hedef yerlerim arasında. Oralara gitmeyi planlıyorum.
İşini, eşini ve evini aynı anda değiştirdi
Vs.: Hayatınızın dönüm noktası dediğiniz bir an var mı?
Sigortacılığa geçişim başlı başına bir dönüm noktası. Hem kariyerimde bir aşamaydı. Aynı dönemde eşimi ve evimi değiştirdim. Hayatımın en renkli, bir o kadar da zor dönemiydi. ABDlilerin yaptığı bir araştırmaya göre insan hayatının en kırılgan olduğu dönemler iş, eş ve ev değiştirmek. Ben üçünü de üç ay içinde yaşadım. Hepsini birden kaldırmak çok kolay olmadı ama üstesinden geldim. Her yaşadığınız güçlük size çok şey öğretiyor. O dengeyi kurmak çok zor. Bunu atlatmak hayata ne kadar sıkı sarıldığınıza, ne kadar mücadeleci olduğunuza bağlı.
NOT: Vestel Grubu'na ait VS dergesinde aylar önce yayınlanan röportajın bir benzeri bugün Referans gazetesine Emrah Gürkan imzasıyla yayınlandı. Kullanılan fotoğrafların bile aynı olması dikkatleri çekti.