Şekerbank, tarım arazilerinin miras yoluyla bölünerek küçülmesi nedeniyle geliri azalan ve tarlasını bırakıp kente göç eden çiftçiler toprağını bırakıp gitmesin diye ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’nı başlattı. ‘Sen bırakıp gitme diye’ sloganıyla başlatılan ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’nın toplantısı bugün Çırağan Sarayı’nda Şekerbank Genel Müdürü Halit Yıldız ve Şekerbank Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk’ün ev sahipliğinde gerçekleşti.
Halit Yıldız: “Kuruluş amacı tarımı desteklemek olan tek özel bankayız”
Şekerbank Genel Müdürü Halit Yıldız, bankanın 61 yıl önce, Anadolu’da sayıları yüz binleri bulan pancar çiftçilerinin küçük birikimleriyle tarımı ve şeker sanayini desteklemek için kurulduğunu anımsattı. “Şekerbank’ın kuruluşundaki asıl amaç, kırsal gelişime ve yerel üretime dayalı iktisadi kalkınmayı desteklemektir. O dönemde bu amaçla kurulan birçok bankadan bugün hala faaliyetlerini sürdüren ve kuruluş amacı tarımı desteklemek olan tek özel
banka Şekerbank’tır” diyen Yıldız, “Şekerbank, Anadolu çiftçisi emeğinin karşılığını kazanabilsin, tarımsal üretim artsın, çiftçiyle birlikte ailesi ve yöresi de gelişsin diye kuruldu. Bugün de aynı misyonla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Tarım, Şekerbank’ın kurum kimliğinde o kadar belirleyici bir unsurdur ki, Şekerbank’ın kurumsal rengi olan yeşil pancar yaprağının yeşili, beyaz ise pancarın beyazıdır” diye konuştu.
“Dünyada 805 milyon kişi yetersiz besleniyor”
Dünya genelinde gıda tüketiminin nüfustan daha hızlı arttığına dikkat çeken Halit Yıldız, tarımın önemine ilişkin bazı veriler paylaştı: “2006-2011 yılları arasında dünyada nüfus artışı yüzde 6 olarak gerçekleşmiş iken, 2012-2025 yılları arasında bu oranın yüzde 16 olması öngörülüyor. Buna karşın, aynı dönemde dünya gıda tüketimi artışının yüzde 11’den yüzde 21’e çıkması bekleniyor. Bugün dünyada 805 milyon kişi yetersiz besleniyor.”
Uluslararası kuruluşların, hükümetlerin ve sivil toplum kuruluşlarının bu sorunlara çözüm bulmaya çalıştığını ancak dünyada çiftçi sayısının giderek azaldığını belirten Yıldız, “Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde kırsaldan kente göç son elli yıldır kademeli olarak artıyor” diyerek yerel üretimin ve tarımda sürdürülebilirliğin önemine vurgu yaptı.
Kırsal nüfus azalmaya devam ediyor…
Türkiye’nin tarımsal üretim açısından dünyanın 7’nci, Avrupa’nın ise 1’inci büyük ekonomisine sahip olduğunu ve iklim avantajı, göreceli olarak yeterli toprak ve su kaynağı ile tarımsal üretim için halen kullanılabilecek çok büyük bir potansiyelin bulunduğunu öne süren Yıldız, tüm bu olumlu tabloya rağmen Türkiye’de de dünyanın diğer gelişmekte olan ekonomileri gibi kırsal nüfusun ve tarımsal iş gücünün giderek azaldığını belirtti. Yıldız sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemizde 1950 yılında köylerin nüfusu toplam nüfusun yüzde 75’ini oluştururken, 2012 yılında köy nüfusunun toplam nüfus içindeki payı yüzde 22.7’ye geriledi. Tarımla geçimini sağlayan nüfusta da benzer eğilimi görüyoruz. 2002 yılında ülkemizdeki tarımsal istihdam yüzde 33 iken, 2012 yılında yüzde 25 olarak gerçekleşti.”
“Türkiye’de tarımsal arazilerin 40 milyon sahibi var”
Ülkemizde tarımsal nüfusun giderek azalmasının ve çiftçinin toprağını bırakmasının temel sebebini parçalanmış arazi yapısının neden olduğu gelir düşüklüğünün oluşturduğunun altını çizen Yıldız, sözlerine şöyle devam etti: “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre, ülkemizdeki toplam 23,8 milyon hektar tarım arazisi 30 milyon parselden oluşuyor ve bu 30 milyon parselin, miras hukukundan kaynaklı bölünmeler sebebi ile 40 milyon sahibi bulunuyor. Parçalanmış arazilerin her biri için ayrı tarımsal ekipman ve sabit giderler oluştuğundan çiftçimizin ürün maliyeti artıyor; dolayısıyla geliri düşüyor.”
Köyden kente göçe dünyanın bulduğu çözüm: ‘Aile Çiftçiliği’
2014 yılının, Dünya Gıda ve Tarım Örgütü’nün(FAO) önerisiyle Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı olarak ilan edildiğine vurgu yapan Yıldız; şunları söyledi:
“Sadece ülkemizde değil dünyada da tarımsal üretimde verimliliğin artması ve sürdürülebilirliğin sağlanması için çözüm ‘Aile Çiftçiliği’ olarak belirlenmiş. Çünkü, dünya hane halkının yüzde 40’ı aile çiftçisidir. Özellikle, gelişmekte olan ülkelerdeki 3 milyar kırsal nüfusun 2,5 milyarı aile çiftçisidir ki, dünyadaki gıda üretiminin yüzde 70’i bu aile çiftçileri tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye’deki tarımsal işletmelerin ise yüzde 95’i aile çiftçilerinden oluşmakta olup ülkemiz tarım üretiminde Aile Çiftçiliği ihmal edilmemesi gereken bir gerçektir. Anadolu bankacılığı misyonumuzla, üretimin sürdürülebilirliği için, çiftçilerimiz toprağını, köyünü bırakıp gitmesin diye ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’nı başlatıyoruz. Amacımız, küçük arazilerin birleştirilmesini sağlamak, tarımsal üretimde verimliliği artırmak, kolektif tarımı özendirmek ve yerel kültürün yok olmasını önlemek.”
Parçalı tarım arazileri 5 yıl vadeyle birleşiyor
Son yıllarda özellikle tarım arazilerinin miras yoluyla bölünerek küçülmesi ile yeteri kadar gelir kazanamayan çiftçilerin büyük şehirlere göç ettiğine dikkat çeken Halit Yıldız, çiftçi ailelerinin göçünün en temel sebebinin çok parçalı arazi yapısından kaynaklanan verimsiz tarım olduğunu ifade etti.
Tarımda öne çıkan ülkelerde ortalama arazi büyüklüklerinin ABD’de 1800, İngiltere’de 540, Fransa’da 520, Almanya’da 460 ve İspanya’da 240 dekar olduğunu söyleyen Yıldız, Türkiye’de ise ortalama tarımsal arazi büyüklüğünün 60 dekarlarda olduğunu ve bu tarımsal arazilerin de ortalama 7 ayrı parselden oluştuğunu belirtti.
Yıldız, 15 Mayıs 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda değişiklik yapan Kanun ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ülkemiz tarımında yeni bir dönemi başlatan çok önemli bir adım attığını söyleyerek, söz konusu yasayla miras hukukundan kaynaklı arazi bölünmelerinin tamamen önüne geçildiğini vurguladı.
“‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ kapsamında bu soruna çözüm olarak, 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda yapılan değişiklikler doğrultusunda Tarla Büyütme Kredisi ürününü geliştirdik” diyen Genel Müdür Yıldız, şunları söyledi:
“Söz konusu Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde, hissedarların veya mirasçıların aralarında anlaşıp, aile ortaklığı ya da şirket kurarak topraklarını bölmeden tarımsal üretimi sürdürüp gelirlerini hisseleri oranında paylaşabilmeleri mümkün kılındı. İlgili düzenleme, yeterli finansal gücü olmadığı hallerde araziyi alan çiftçiye kredi desteği imkânı da sağlıyor. Bu doğrultuda, 5 yıl vade, hasatta ödeme imkanı ve sabit
faiz oranı ile tarım arazisinin ekspertiz değerinin yüzde 75’ini finanse edeceğiz. Umuyoruz, bu ürünümüzle dağınık ve parçalı araziler birleşerek belli bir ekonomik büyüklüğe ulaşır ve üreticilerimiz tarımsal işletmelerini terk etmeyip üretimlerini sürdürürler.”
Gökhan Ertürk: “200 tarım bankacılığı uzmanından bir ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ ekibi kurduk”
Şekerbank tarım bankacılığı ekibi olarak uzun süredir ‘Aile Çiftçiliği’ projesi için çalıştıklarını kaydeden Şekerbank Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk, dünyada bir ilk olan ve sektöre örnek oluşturacak bu projeyi hayata geçirmekten büyük mutluluk duyduklarını söyledi. ‘Aile Çiftçiliği’nin sadece Türkiye’de değil, dünyada da büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan Ertürk: “Tarım bankacılığında 61 yıllık tecrübesi bulunan bir
banka olarak üstlendiğimiz sosyal misyon doğrultusunda, çiftçilerimiz toprağını bırakıp gitmesin diye ‘Aile Çiftçiliği’ni sahiplendik. Yerel bankacılıktaki uzmanlığımızla Türkiye genelindeki 11 bölge müdürlüğümüzde, çiftçilerimizin ihtiyaçlarını tespit etmeye yönelik sürekli sahada bulunacak uzman tarım bankacılığı ekipleri oluşturduk. Organizasyon yapımızı bu proje için yeniledik ve şu an Türkiye genelinde toplam 200’e yakın tarım bankacılığı uzmanından oluşan bir Şekerbank Aile Çiftçiliği Bankacılığı ekibi bulunuyor. ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ ekibinde yer alan arkadaşlarımızın çoğu ya ziraat mühendisi ya da yöresini iyi tanıyan, bölgedeki tarımsal ürünlere hakim müşteri temsilcilerinden oluşuyor” dedi.
“4 yılda 750.000 çiftçimize ulaşacağız”
‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ kapsamında sundukları ürünleri ve projeleri anlatan Ertürk, söz konusu projeyle Türkiye genelinde ne kadar çiftçiye ulaşacaklarına ilişkin hedeflerini de paylaştı. Ertürk, ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ ile Şekerbank’ın 65. yılının kutlanacağı 2018 yılının sonuna kadar toplam 750.000 çiftçiye ulaşmayı hedeflediklerini ifade ederek, “2018 sonunda Türkiye’deki 4 aile çiftçisinden 1’ini Şekerbanklı yapmayı amaçladık” diye konuştu.
“750 bin traktör 25 yaşını doldurmuş durumda”
Çiftçi ailelerin kırsaldan kente göçüne neden olan gelir düşüklüğünün bir sebebini de modern tarım tekniklerinin uygulanmamasına bağlayan Ertürk, şu bilgileri verdi: “Ülkemizdeki yaklaşık 750.000 traktör, ekonomik ömür olarak kabul edilen 25 yaşını doldurmuş bulunuyor. Gelişmiş tarım ülkelerine kıyasla oldukça geri seviyede bulunan tarımsal makine ve ömür dışı ekipman kullanımının neden olduğu verim düşüklüğü, ülke ekonomisine her yıl yaklaşık 8,5 milyar TL zarar getiriyor. Şekerbank Aile Çiftçiliği Bankacılığı ile bu soruna yine 5 yıl vadeli, hasatta ödeme imkanı sağlayan ve sabit
faiz oranlı Tarım Ekipmanları Kredisi çözümünü sunuyoruz. Çiftçimiz dilerse alacağı tarımsal makine ya da ekipmanın fatura ya da kasko değerinin yüzde 75’ini bu uzun vadeli kredi seçeneğiyle finanse edebilecek.”
“Şekerbank modern sulama projelerinin %100’ünü finanse ediyor”
‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ kapsamında çiftçi ailelerin enerji verimliliği yatırımlarını artırarak tasarruf etmelerine de katkıda bulunmayı amaçladıklarını öne süren Ertürk, çiftçi ailelerin modern sulama projelerinin yüzde 100’ünü finanse edeceklerini belirterek konuya ilişkin şunları söyledi:
“Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesinde enerji verimliliğinin önemine inanan bir
Banka olarak, ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarıyla enerji maliyetlerinin düşürülmesine ve tasarruf sağlanmasına yönelik Tarımsal EKOkredi ürününü geliştirdik. Çiftçilerimiz, seraların yalıtımı, özellikle jeotermal kaynaklarla ısıtılan sera yapımı, sulama kuyuları için güneş panellerinin kurulması ve su tasarrufu için modern sulama sistemleri gibi yatırımlarını yine 5 yıl vade, hasatta ödeme imkânı ve sabit
Faiz oranı ile gerçekleştirebilecekler. Üstelik sera ve güneş enerjisi için projenin toplam bedelinin yüzde 75’ini kredilendirirken, sulama ekipmanları kredilerinde projenin tamamını finanse edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, klasik yöntem yerine yağmurlama ve damla sulama yöntemlerinin kullanılması durumunda toprağın randımanı yüzde 60’tan yüzde 90’a çıkıyor.”
“Kırsal kalkınma projeleri için 10 yıl vadeli kredi”
Çiftçinin ailesiyle birlikte kente göç etmesinde işini büyütememesinin önemli bir neden olduğuna dikkat çeken Ertürk, yeni yatırımlar yapamamasının en önemli sebebinin de sermaye eksikliği olduğunu belirtti. Kırsal alanda yeni yatırımlar için önemli bir finansman açığı bulunduğunun altını çizen Ertürk, bu alanda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın önemli adımlar attığını söyleyerek ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ kapsamında hibe dışı projelere de finansman sağlayacaklarını söyledi. Ertürk, konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Besicilikten süt hayvancılığına, et tavukçuluğundan meyveciliğe uzanan tüm kırsal yatırım projelerini 10 yıl vadeli ve sabit faiz oranlı Kırsal Kalkınmaya Destek Kredisi ile finanse ediyoruz.”
“Şekerbank tedarikçilerle çiftçinin yerine pazarlık ediyor”
Türkiye’de tarımın en önemli sorunlarından birini de kolektif hareket edilememesinden kaynaklanan yüksek girdi maliyetlerinin oluşturduğuna dikkat çeken Ertürk, banka olarak belli başlı tedarikçilerle çiftçiler adına pazarlık yapacaklarını da duyurdu. Ertürk, “Küçük aile çiftçileri tek başlarına ürünün fiyatını belirleyemiyor ve pazara erişemiyorlar. Bu açığı biz Şekerbank olarak, mazottan gübreye tüm tedarik ağı ile çiftçi müşterilerimiz yerine pazarlık ederek kapatıyoruz” diyen Ertürk, şöyle konuştu: “Çiftçimiz tüm tarımsal ihtiyaçlarını Şekerbank’ın daha önce çiftçiler için anlaştığı tedarikçilerden karşılayıp, ödemesini hasat zamanı yapabiliyor. Ayrıca çiftçi müşterilerimiz limitleri dahilinde, dilerlerse 7/24 tüm ATM’lerden nakit çekim yapabiliyor.”
Oğlunu evlendiren, kızını üniversiteye gönderen çiftçiye de destek
“‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ şemsiyesi altında sadece tarımsal yatırım yapan üreticilerimizi değil, oğlunu evlendiren, kızını üniversiteye gönderen, konut ya da taşıt almak isteyen çiftçi ailelerimizi de düşündük” diyen Ertürk, Çiftçi Ailesi Kredileri ile hasat zamanı ödemeli ihtiyaç kredisi de sunduklarını söyledi. Ertürk, ayrıca çiftçi ailelerin fatura ödemelerine özel yine hasat vadeli bir kredili mevduat hesabı ürünü de geliştirdiklerini vurguladı.
Şekerbank’ın ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ kapsamında sadece TARSİM Tarım Sigortası değil aynı zamanda hayat ve ferdi kaza sigortası da sunacaklarını kaydeden Gökhan Ertürk, “Çiftçi ailelerimizde tasarruf ve sigorta bilincinin oluşması için sahadaki ekiplerimiz bilinçlendirme toplantıları düzenleyecek.
Faiz oranı avantajlı Aile Mevduatı ve çiftçiye özel Bireysel Emeklilik hizmeti de ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ kapsamında sunacağımız ürünler arasında yer alıyor” diye konuştu.
“Yerel kültürü yaşatmak için çalışacağız”
‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ ile sadece kredi vererek değil sosyal alanda da çiftçi ailelere destek olacaklarına değinen Ertürk, “Anadolu Bankacılığı misyonumuzla kırsal kalkınmaya dayanan bir ekonomik gelişimi amaçlarken yerel kültürü de korumaya çalışacağız” dedi.
Ertürk, konuyla ilgili sözlerini şöyle sürdürdü: “Kırsal kültürün yok olmasını önlemek ve yöresel unsurları yaşatmak için yerel festivallerde aktif olarak yer alacağız ve üniversite işbirlikleri ile eğitim ve seminerler düzenleyeceğiz. Çiftçi ailelerinin tarımla uğraşmayan üyelerine yönelik tarım dışı alternatif gelir kaynakları geliştirmek üzere yerel yönetimlerle işbirliği yapacağız. Günümüzde giderek daha çok ilgi gören kırsal turizmi çiftçi ailelerimiz için bir gelir unsuru haline getirmek için Kırsal Turizme Destek toplantıları düzenleyeceğiz. Kısacası, üreticilerimiz toprağını, köyünü bırakıp gitmesin diye çiftçi ailelerimizin yol arkadaşı olacağız.”