Seçimleri bilen adamdan çarpıcı analiz
Tarhan Erdem, partilerin oy oranlarını, seçim sürecindeki tavırlarını, 17 Aralık operasyonunun oylara etki oranını değerlendirdi
KONDA'nın sahibi Radikal yazarı Tarhan Erdem yaklaşan seçimlerle ilgili A'dan Z'ye her şeyi Taraf gazetesine değerlendirdi. Erdem, seçmenin AKP'ye oy vermesinin sebebini seçenek yokluğuna dayandırırken, CHP'nin seçim politikasını hüsran, MHP ve BDP'nin oy oranlarını değerlendirdi.
İşte Tarhan Erdem'in yerel seçim analizi:
Seçmen AK Parti'den neden vazgeçmiyor?
Muhafazakarlık ve seçenek yokluğu!
Kendi değerlerini savunan bir iktidar, bu seçmen kitlesi için çok önemli, öyle mi?
O kadar doğru bir şey söyledin ki! İktidarın karşısındaki adam, bu seçmene hakkını vereceği konusunda tüm hayatı boyunca tek bir kelime söylememiş ve hâlâ tek kelime söylememekte ısrar ediyor. Demek ki Erdoğan’dan vazgeçtiği zaman dünya o seçmene zehir olacak.
Muhalefet ne söylemeli seçmene?
Çık, de ki “Ey arkadaşlar, ben laik bir adamım, ama laiklik demokrasi içinde olur. Ben demokrasi istiyorum. Demokrasiyi elde ettikten sonra her tartışmayı yaparız” Ama sen bu güvenceyi vermemişsin. Onun için onu bırakamıyor. Seçmenin Erdoğan’ı bırakmamasının sebebini muhalefet kendinde arasın. Bir tek gün laf olsun diye de olsa, benim değerlerime saygı gösterdiğin hakkında bana güvence verdin mi! Şimdi “Yolsuzluk sebebiyle bana gel” diyorsun. Sen yolsuzluğa batmışsın zaten. Söyletme beni!
Ankara Büyükşehir adayı Mansur Yavaş mesela... CHP’nin oylarını artırmaz mı?
CHP’yle MHP’li Mansur Bey’in birleşmesi, CHP’nin oylarıyla MHP oylarının birleşmesi demek değildir. Bir adam bir partiden öbür partiye gidip aday olursa geçen seçimde aldığı oyu alamaz. Eskiden oy verenin bir kısmı Mansur Bey’e oy verir, ama önemli kısmı da MHP’nin koyduğu yeni adaya verir.
İşte oy oranını en fazla arttıran parti!
Neticede CHP’nin oyu artmaz mı?
Diyelim ki geçen seçimde yüzde 26 almıştın, şimdi 35 aldın. Ben demeyecek miyim “Kardeşim o oyun başlangıcı aslında yüzde 26. 4 sen artırdın 5 de Mansur Bey artırdı.” Ama kaybedeceksin yine.
Belediye başkanlığını alamayacak mı CHP?
Onu bilemiyorum. İnşallah alır. Ama neticede halk niye ona versin. Şu karşıdaki bakkalın ona oy vermek için bir sebebinin olması lazım.
Mansur Yavaş, Mustafa Sarıgül, CHP’nin eskisi gibi laiklik vurgusu yapmaması... Eski çizgisinin dışına çıkan, daha kucaklayıcı bir CHP artırmaz mı oylarını?
Halkın oyunu bilerek verdiğine inanmayanlar bunları düşünebilir. Oysa halk bilerek oy verir. Buna inandıramıyorum ben siyaset adamlarını.
“Mış gibi yapıp halkı kandıramazsın” diyorsunuz, öyle mi?
Kandıramazsın.
Özetle CHP’nin seçim politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hüsran!
Seçmen, yerel seçim için verdiği oy kararını bu vakitten sonra değiştirmez mi?
Şimdiye kadar yapılan 16 genel seçimde bir tecrübe kazandı Türkiye. Bu tecrübenin sonucuna göre bir karar veriyor. Benim sizin hakkınızda söylediklerime, sizin benim hakkımda söylediklerinize göre karar vermiyor. Çok az bir kısmıdır seçim dönemindeki sözlere bakarak oyunu değiştiren ya da oyuna karar veren. Tabii çok büyük hadiseler olmazsa...
Yolsuzlukla ilgili kanaatindeki değişimler nasıl etkiler oy kararını?
Seçmen şu anda hangi partiye oy vereceğini biliyor. Bu değişebilir. Fakat ben böyle bir şey görmüyorum. İktidarı değiştirecek ölçüde bir değişiklik görmüyorum. Ama iktidara vereceği oy azalabilir, o azalmanın bir mesajı olabilir.
Ekonomi ne derece önemli seçmenin tercihinde?
Çok önemli. Ekonomik verilere göre önümüzdeki seçimlerde iktidar partisinin alacağı oyu hesaplayan iktisatçılar var. Ekonomik verilerle seçim sonucunu bulan ekonomistler vardır. Bu bana da çok makul gelir. Ekonomi bütün seçim sonucunu belli hale getiren faktör olmayabilir; ama çok etkili olduğu çok açık.
İktidar partilerinin yarattığı bir “geleneksel tıkanıklıktan” bahsediyorsunuz. Nedir bu tıkanıklık?
Atatürk vefatıyla ayrıldı, İnönü kendini düşürecek mekanizmayı kurarak gitti. Ama bunun dışında 1908’den 2002’ye kadar bütün iktidarlar bir tıkanıklıkla ayrılmışlardır iktidardan.
Ne tür tıkanıklar?
1908 meşrutiyetiyle gelenler memleketi harbe soktu, bir kargaşaya sürükledi. Menderes 1954’ten itibaren basın kanununda, cemiyetler kanununda, seçim kanununda değişiklikler yapıp toplumu sıkıştırdı. Askerlerin ihtilal yapmaması daha doğruydu, ama 1960 ihtilali o sıkışıklık sonunda patlak verdi. 1980’e gelindiğinde, üniversite olayları, ekonomik durum vs...Herkes bir ihtilalin geleceğini biliyordu. Şimdi geldik AK Parti’ye...
AK Parti döneminde ne oldu?
“Tıkanıklık” lafını 2012’de yazdım. Bazı yazar arkadaşlar “eski CHP’li olduğu için ihtilalden yana” dediler. Keşke doğru olsa! O gün belliydi tıkanıklık olacağı. Şu anda Türkiye bir kaosta, ne olacağını kimse bilmiyor.
Erdoğan ne yaparak yarattı tıkanıklığı?
Bakın ne oldu, halk bunu anlamaz değil. 2007’de yapılan anayasa değişikliğinin ardından Cumhurbaşkanı seçimi 2012’de olmalıydı. Ama AK Parti’nin amacı seçimi 2014’e atmaktı. Bu politik bir hileydi. Anlaşıldı ki, Hazret siyasi etik kurallarına uymadan kendi meselesiyle meşgul.
Nedir o mesele?
İktidarını muhafaza etmek. Hem 3 dönem kuralını muhafaza edecek, hem de Cumhurbaşkanı olacak! Halkı rahatsız eden, tıkanıklık yaratan, muhalif grupları ittifaka sürükleyen mesele bu. 2002’den beri AK Parti’ye karşı olan grupla, o grubun tamamen karşısındaki cemaat bugün ittifak haline geldi. Başka ittifaklar da var. Bu ittifakın sebebi Erdoğan’ın kendi meselesi için bir takım değişiklikler yapması. Gayet tabii bunu destekleyen bir konuşma tarzı, basına müdahalesi vs. var. Bu ittifak netice itibariyle bir kriz yarattı. Demokratik gelişmeyi sağlayamazsan olacağı budur. Halk, hukuk dışı çare bulacaktır.
Ne gibi çareler?
Hızla demokrasiye geçilmezse, herşey olabilir. “17 Aralık olmasa böyle olmazdı” diyorlar. Hayır! Gezi olayı da aynı şeydir. Mesele tıkanıklık. Memleketin hukuki müesseselerinin iş yapamaz hale gelmesi. Erdoğan memleketin kurumlarını çalışamaz hale getirdi.
BAŞBAKAN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLACAK MI?
Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olursa kazanır mı?
İki sene evvel, “Olmayacak” diye yazıldı. Ben hâlâ o kanaatteyim.
Neden?
Çünkü çok muhalefet var karşısında. Sanıyorum ki muhalefetin aklı başına gelir ve oluşan ittifakı değerlendirmek için doğru dürüst bir aday koyar. Ama bu seçimdeki mantıkla davranırlarsa, bu “Sen buyur, ben de bandonu çalayım” demektir. Gösterilecek adayın, MHP’nin de cemaatin de laikçilerin de, “Bu iyi oldu tamam, biz de bunu savunabiliriz” diyeceği birisi olması lazım.
Erdoğan’ın cebinden çıkan anket
Geçtiğimiz hafta Başbakan Erdoğan bir basın toplantısı sırasında cebinden çıkarıp Konda anket sonuçlarını okudu. Buna göre AK Parti’nin oy oranı yüzde 47,7, CHP’nin yüzde 28,5, MHP’nin yüzde 14,4 ve BDP’nin ise 5,9’du.
Daha sonra anketlerle ilgili önemli bir ayrıntı daha kamuoyuna sızdı. “17 Aralık’ta üç bakanın oğlunun ve bir bakanın rüşvet aldığı iddiasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz” sorusuna katılımcıların yüzde 77’ssi “Bence iddia edilenler doğrudur, rüşvet almışlardır” diye yanıtlamıştı.
Ayrıca, Kasım ayındaki anket sonuçlarıyla karşılaştığında AK Parti oylarında 4,3 puanlık düşüş, CHP’ninkilerde ise 5,9 puanlık yükseliş görülüyordu. Kasım ayında AK Parti’nin oy oranı 52,0, CHP’nin yüzde 22,6, MHP’nin yüzde 13,8 ve BDP’nin ise 7,5’ti. Bir önemli not daha; bunlar genel seçim için yapılmış anketlerdi.