Seçim sonrası piyasa ne olur?
Seçim sonrasında genel olarak belirsizliğin ortadan kalkmasıyla sermaye piyasalarına ilginin artması ve TL'de de hafif bir güçlenme bekleniyor ama...
Hafta sonunda yapılacak yerel seçimlerin sonuçları Türkiye'de bundan sonraki dönemin siyasi resmine ilişkin ipucu vermek açısından kritik öneme sahip olurken, analistlere göre, AKP'nin bir önceki yerel seçimdeki gibi yüzde 40 ya da bir miktar üzerinde oy alması piyasada bir rahatlama yaratır ancak Ağustos ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bu, kısa süreli olabilir.
Geçen yıl Mayıs sonunda başlayan Gezi Parkı olayları, 17 Aralık'ta rüşvet ve yolsuzluk iddiasıyla başlayan operasyonlar ile hükümet üyeleri, Başbakan Tayyip Erdoğan ve ailesine ait olduğu iddia edilen ses kayıtları ve son olarak Twitter'a erişimin engellenmesi siyasi gerilimin tırmanmasına neden oldu.
Bütün bu gelişmelerle artan siyasi tansiyon TL'nin diğer gelişmekte olan ülke para
birimlerinden negatif ayrışmasına neden olurken, 2012 yılında dolar karşısında yüzde 6.3 değer kazanan TL, 2013 yılında yüzde 17'nin üzerinde değer kaybetti. Yılbaşından bu yana değer kaybı ise yüzde 3.2 civarında.
Tahvil piyasasında ise geçen yıl 17 Mayıs'ta Moody's'in Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye yükseltmesi ardından tarihi düşük seviye olan yüzde 4.61'e kadar gerileyen iki yıllık gösterge tahvil yılı çift hanede tamamlarken, bu yıl en yüksek yüzde 11.75 seviyesini gördü. Böylece gösterge tahvil yılbaşından bu yana yaklaşık 170 baz puan yükseldi.
TL'deki rahatlama kısa dönemli
Şeker Yatırım Başekonomisti Gülay Elif Girgin, "Seçim sonrasında genel olarak belirsizliğin ortadan kalkmasıyla sermaye piyasalarına ilginin artmasını ve TL'de de hafif bir güçlenme eğilimi görebiliriz. Fakat bu durum kısa dönemli bir rahatlama olarak görülmelidir. Bu pozitif havanın uzun süre devam etmesinin önünde birkaç ay sonra başlayacak olan cumhurbaşkanı seçimleri tartışmalarının bir engel oluşturacağını düşünüyoruz" dedi.
Yerel seçimler; Erdoğan açısından bir güven oylaması, dolayısıyla da Ağustos'ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve 2015 ortasında yapılacak genel seçimler açısından gösterge niteliği taşıyor.
Yerel seçim sonuçları, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağı, buna paralel AKP'nin yönetim kadrosunun nasıl şekilleneceği açısından da önem arz ediyor.
AKP'nin oylarının yüzde 40-45 olması en piyasa dostu sonuç
JPMorgan Ekonomisti Yarkın Cebeci'ye göre AKP'nin yüzde 40-45 civarında oy alması en yüksek olasılık ve bu en piyasa dostu sonuç. Cebeci, bu sonucun Erdoğan'ı cesaretlendirerek gücünü artırmak ve başkanlık yolunu açmak üzere cumhurbaşkanlığı seçimlerine girmesi ve kazanması, Abdullah Gül'ün parti başkanlığına geçerek başka bir olası seçim zaferine öncülük etmesi, Ali Babacan'ın yeni hükümette konumunu koruması ve politik tansiyonun Mayıs ortasına kadar durulması şeklinde sonuçlanabileceği görüşünde.
Ancak Cebeci, yüzde 45-50 gibi daha güçlü bir destek halinde Erdoğan'ın her şeye gücünün yetebileceğini düşünerek cumhurbaşkanlığına adaylığını koyup, parti başkanlığını ise Gül'den ziyade daha rahat etkileyebileceği birine bırakabileceğini belirtiyor. Cebeci'ye göre her ne kadar bu sonuca piyasa tepkisi pozitif olsa da bu senaryo kuvvetler ayrılığı ve denetim yokluğu endişelerine neden olabilir ve politik tansiyonu artırabilir.
Güçlü AKP daha otoriterleşebilir
Erste Başekonomisti Nilüfer Sezgin de 30 Mart'tan sonra piyasada bir rahatlama söz konusu olabileceğini ancak cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler öncesinde bu durumun kısa ömürlü olacağını belirtiyor.
Ana senaryolarının AKP'nin tek parti pozisyonunu koruması söyleyen Sezgin, "Ancak bu durumun politik istikrarı sağlamaya yeterli olup olmadığını göreceğiz. Zayıf AKP koalisyon hükümeti endişelerini ateşleyebilir, diğer yandan güçlü bir AKP, rejimin daha otoriterleşmesi yönünde soru işaretlerini artırabilir. Yerel seçimlerden sonra ana sorular Tayyip Erdoğan'ın ağustosta başkanlık yarışına girip girmeyeceği ve genel seçimlerin 2015 ortasından önceye çekilip çekilmeyeceği olacak" dedi.
Seçim öncesinde yapılan anket sonuçları farklılık göstererek partilerin oy dağılımının nasıl şekilleneceğine dair net bir resim ortaya koyamıyor.
JPMorgan'dan Cebeci oyların yüzde 35-40 aralığında kalmasının cumhurbaşkanlığı yolunda Erdoğan için yeterince cesaret verici olmayacağını söyleyen Cebeci, "Erdoğan dördüncü dönem için parti tüzüğünü değiştirir. Daha fazla destek kaybı riskine karşı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin beraberinde erken seçim ilan eder. Desteği artırmak için kamu harcamalarını hızlandırır. Seçimlere kadar piyasalar gergin kalır. TCMB üzerindeki politik baskı ve mali gevşeme riski nedeniyle hükümet politikalarının kredibilitesi tehlikeye girer" dedi.
AKP 2009'da yapılan yerel seçimlerde yüzde 39, 2011'deki genel seçimlerde ise yüzde 50 oy almıştı.
AKP İstanbul'u kaybederse dolar 2.30 seviyesini kırar
Spiro Sovereign Strategy Direktörü Nicholas Spiro, seçimler öncesinde TL'nin baskı altında kalmaya devam etmesini ve -Ukrayna'ya dair jeopolitik riskler daha kötü bir hal almazsa- 2.20-2.30 bandında kalmasını beklediklerini söyleyerek, "AKP'nin İstanbul'u kaybetmesi ve belirgin oy kaybı görülmesi halinde TL'nin 2.30 seviyesini kırma riski bulunuyor" dedi.
Spiro yolsuzluk soruşturmasının TCMB'yi faizleri agresif bir şekilde artırmaya zorlayarak büyüme beklentilerine zarar verdiğini söyleyerek, "Piyasa endişelerinin merkezinde artık daha büyük bir sorun var; büyüme. İki haneli faizler cari açığı daraltmaya yardımcı olacak ancak büyüme pahasına. Türkiye bu yıl yüzde 2 büyüme kaydederse şanslı" dedi.
Reuters anketine göre gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) 2014 yılı tamamında yüzde 2.45 büyümesi bekleniyor. Üç ay önceki ankette 2014 büyüme tahmini yüzde 3.7 seviyesindeydi.
Orta Vadeli Program'a (OVP) göre GSYH'nın 2014 yılında yüzde 4 büyümesi bekleniyor.