<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemSeçim sonrası kur ne olur?----

Seçim sonrası kur ne olur?

Seçim sonrası kur ne olur?
11 Mayıs 2015 - 06:55 www.finansingundemi.com

MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı dışında yeni açılımlar yapması gerektiğini kaydetti

MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, 7 Haziran seçiminden sonra kurun yeniden dalgalanacağını belirterek, “Kur politikasında, para politikasından kaynaklanan, onun da ötesinde Merkez Bankası’nın duruşundan kaynaklanan bir yanlışlar zinciri kuru zıplattı. Bundan sonra da böyle gidecek” dedi. Dünya örneklerinde olduğu gibi Merkez Bankası’nın artık fiyat istikrarını sağlamanın ötesinde yeni açılımlar ve yeni hedeflemeler içinde olması gerektiğini belirten Tanrukulu, bunun için yasal bir düzenlemeye gidilebileceğini kaydetti.

MHP İzmir Milletvekili Tanrıkulu, partisinin seçim beyannamesi, 7 Haziran seçimleri ve ekonomideki son gelişmelere ilişkin olarak Dünya’nın sorularını yanıtladı.

►Partilerin seçim beyannamelerine baktığımızda asgari ücret, emekli maaşlarının iyileştirilmesi, mazot fiyatları gibi ortak noktalarda buluştuğunu görüyoruz bu neden kaynaklanıyor?

Bu aslında son 12 yıldır uygulana gelen ekonomi politikasının doğal bir sonucu. Toplumda ekonomik ve sosyal kesimler arasında uçurumlar oluşmaya başladı. Credit Suisse’in yaptığı çalışmaya göre; Türkiye’de bir yandan kaynağı belli olmayan servet, haksız bir şekilde artıp dolar milyarderleri çıkarken bir taraftan da çok kötü bir şekilde geliri hızla bozulan ya da mevcut olan servetini geçinebilmek için elden çıkaran bir kesim var. Dolayısıyla hem gelir dağılımında hem servet dağılımında bir adaletsizlik var. Bu tabii ki sonuç itibariyle bir politika açıklığına neden oluyor, herkes bunun üzerine gidiyor bu doğal bir sonuç. Ancak bazı farklılıklar da oluştu.

►MHP seçim beyannamesini farklı kılan nedir?

Çözüm önerilerinde çok afaki, çok uçuk, arkası olmayan belli bir ekonometrik ya da matematiksel model çalışma yapılmadan asgari ücrete “5 bin lira vereceğim” ya da “ben 100 lira daha fazla vereceğim” diyen siyasal akımlar da oldu. Ben bunları çok ciddi bulmuyorum. MHP’nin seçim beyannamesine gelince; biz 12 yılda oluşan bu tahribatı gidermek için zaten bir onarımdan bahsediyoruz. Toplumun ekonomik ve sosyal anlamda yeniden restore edilmesi gerekiyor. Bu restorasyonu sağlayacak ihtiyaçları tespit ettik, ekonomik anlamda problemler nelerdir tespit ettik. Bu sorunları gidermek için diğer siyasi partilerin söz söyleyebileceği alanlar, bizim de karşımıza çıktı. Burada asgari ücretin temel veri olması gerekiyor çünkü bir çok diğer göstergeniz veya standardınız da baz teşkil ediyor. Mesela emeklilikle ilgili daha sonra yapacağınız çalışmada asgari ücrete yaptığınız zam veya belirlediğiniz ücret önem kazanıyor. Üreten ekonomi dediğimiz temel programımızın iki temel ayağı var bir tanesi rahatlatıcı politikalar. Bu yoksul kesime yönelik sıkıntıları ortadan kaldıracak belli bir takvimle işleyecek programlar bir de bununla eş zamanlı giden kalkınma politikası.

►Siyasi partilerin seçim beyannamelerini açıklamasının ardından başlayan kaynak tartışmaları konusunda ne düşünüyorsunuz?

Bir kere kaynak var. AKP’nin 2016- 2019 yılları arasını kapsayan Orta Vadeli Programı’na baktım ‘143 milyar lira para bulacağım’ diyor o zaman aynı soru onlar için de geçerli. Sen nereden bulacaksan parayı ben de o parayı bulurum. MHP’nin taahhütlerinin toplam karşılığı 79.1 milyar lira. Ayrıca bu kadar kaynak tartışmasıyla endişe yaratıyorsanız, bir tezinizi de kendiniz çürütmüş oluyorsunuz. Türkiye’yi ilk 20 ekonomi ülke arasına soktunuz, bazen 16. bazen 17. oluyor. ‘Türkiye ekonomisi belli bir yere geldi, güçlü bir ekonomi diyorsunuz' ama 79 milyar lira kaynak bulmasından bu kadar endişe ediyorsanız o zaman sizin kurduğunuzu söylediğiniz dengeler o kadar da güçlü değil. O zaman Türkiye ekonomisi hala kırılgan bir ekonomi. Muhalefet popülist davranıyorsa AKP niye emekliye 100 lira zam yaptı.

►Döviz kurundaki yükseliş ve Merkez Bankası politikalarını değerlendirir misiniz?

Merkez Bankası bir ayağına kurşun sıktı. Neden faiz silahını kullanamıyor? Kurunuz artarken Merkez Bankası olarak elinizdeki silahın bir tanesi rezerv. Kullanabilirsin ama sınırdasın zaten o kadar rezervin yok geriye kalıyor faiz. Faizde de sen elini kolunu bağladın piyasalar da faiz silahını kullanmayacağını biliyor. O silahını da çekemeyince dayak yiyen boksör konumuna geldi. Bir eli devamlı arkasında tek kolu ile savunma yapmaya çalışıyor, götüremiyor iş bir kere buradan başladı. Son bir iki yılda petrolün dışarıdan kaynaklanan nedenlerle düşmesi, enerji girdilerinin azalması, dünyadaki birtakım parasal gelişmelerden faydalandılar kendi kerametleri sanıp hızla Faiz indirdiler daha sonra da siyasi nedenlerle faiz indi. Artık bir blokaj da kondu ‘Ey Merkez Bankası’ laflarıyla şimdi hiç çıkamıyor, sonuçta kur bu noktaya geldi. Şimdi seçim yaklaştığı için biraz baskılanmış durumda. Daha da enteresanı parite çok ilginç bir duruma geldi, birin altında beklenirken euro aldı başını gitti. Bu ihracatçı için iyi gibi görünüyor ama parite kaynaklı rekabetle nereye kadar gidebiliriz. Zaten ihracat son 3 aydır sürekli inişte. 7 Haziran sonrasında kurda yeniden bir dalgalanma olacak. Ama bu dışarı kaynaklı mı içeri kaynaklı mı tartışmasına dönersek bence 7 Haziran’a kadar olan şeylerin yüzde 50’den fazlası dışarı kaynaklıydı ama 7 Haziran’dan sonrasını hiçbir şekilde FED’in şunun bunun kararına bağlayamayız. FED zaten olayı eylül ayına kadar erteledi. Bence bu kurbağanın sıcak suda haşlanmasını beklemek gibi bir şey. Birden düşseydi belki zıplayacaktı ama şimdi yavaş yavaş haşlıyorlar. Kur politikasında, para politikasından kaynaklanan onun da ötesinde Merkez Bankası’nın duruşundan kaynaklanan bir yanlışlar zinciri var ve kuru bu kadar zıplattı. Bundan sonrada böyle gidecek. Merkez Bankası’nın kanunu mu değiştirilecek, başkan mı gidecek başkan gidince sorun çözülür mü çözülmez mi o ayrı bir şey ama en azından hükümetle Merkez Bankası arasındaki kopukluğun giderilmesi lazım. Dünyada merkez bankaları artık fiyat istikrarının sağlamanın ötesinde yeni açılımlar ve yeni hedeflemeler peşindeler bizim Merkez Bankası bu anlamda çok muhafazakar. Merkez Bankası’nı biz özerk hale getirdik. Doğru da yaptık ama böyle de olsun demedik. Gelenden gidenden tokat yer hale geldi. Merkez Bankası para otoritesi dünyada her zaman krebilitesi en çok korunması gereken yerdir. Ben kredibilitesini kaybetmesini kurumsala bağlamıyorum, kişisel yanlışlara bir de hükümetin bakışına bağlıyorum.

Merkez Bankası'nın bağımsızlığını sağlamalıyız

►Merkez Bankası yasasında nasıl bir değişiklik yapılmalı?

Merkez Bankası'nın araç bağımsızlığı bizim için çok önemli. Merkez Bankası’nı bağımsız yapan bir hükümetin içinde yer aldık tutup da Merkez Bankası’nı bir yere bağlayalım, işine burnumuzu sokalım, para bassın demiyorum. Benim kanun değişikliğinden kastettiğim şu; Merkez Bankası şu anda ben sadece fi yat istikrarına sağlarım dediği için bu sıkıntı var. Birazda başka şeylere baksın, büyümeye de baksın diyorsak bunu dışarıdan burnumuzu sokarak değil yasal bir hale getirelim yasal bir şekilde yapsın diyorum.
 
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)