Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Forbes Türkiye yazarı Burak Saltoğlu, ‘erken seçime giderken ekonomi’yi, beklentileri kaleme aldı. İşte o yazı...
Kasım 2019’da yapılması beklenen seçimlerin 19 ay öne alınıp 24 Haziran 2018’de yapılacak olması piyasalar açısından olumlu karşılandı. Bu olumlu algının arkasında seçime kadar KGF benzeri teşviklerin bütçe disiplini üzerinde yaratacağı tahribatın ciddi anlamda düşmesi yer almakta. Seçime kadar geçen süre boyunca mevcut enflasyon riskine karşı güçlü bir önlem alınamayacağı kaygısı da erken seçim kararıyla ortadan kalktı. Bundan sonra seçime giden yolda kısa ve uzun vadede ekonomi üzerinde ne tür riskler var tartışılabilir. En kısa vadede TCMB para politikası ve seçim sonrası ülkeyi bekleyen zorlu ekonomik sorunların nasıl çözüleceğine ilişkin senaryolar bizi bekliyor.
TCMB’NİN HAMLESİ ETKİLİ Mİ?
Seçim tarihinin 24 Haziran’a alınmadan önceki döneme oranla piyasaların TCMB’den beklentileri bir nebze azalmış ve faiz artırım beklentileri kanımca sınırlı bir düşüş göstermişti. Merkez Bankası PPK sonucunda faiz aracı olarak kullandığı “geç likidite penceresi” (GLP) faizini 75 baz puan artırarak yüzde 13,5 seviyesine çıkardı. Bu şekilde piyasanın beklentisi olan 50 baz puana oranla daha muhafazakar bir hamle yaptı. Sonrasında beklendiğinin aksine kurlarda fazla bir hareket gözlenmedi. Bunun nedeni o sıralarda ABD dolarının yurtdışı piyasalarda değer kazanmasıydı.
Zaman içinde eğer ek bir şok olmazsa TL’de belirli bir dengelenme beklenebilir. Bu kritik karardan sonra piyasalar öncelikle seçime kadar geçen süre içinde iç politikayı ve anketleri izleyecek. Sonrasında ise farklı risk ve getiri senaryoları konuşulmaya başlanacak.
2019'A SARKAN RİSKLER
Jeopolitik riskler ve iç politikaya yönelik belirsizlikler, ekonomi yönetiminin mevcut yapısal sorunların çözümüne ilişkin önlemleri hayata geçirmesine engel olmaya devam ediyor. Yakın dönemde de yatırım teşvikleri hariç yapısal önlemlere ilişkin alman bir karar olmaması piyasalarca kabul görüyor. Halbuki 450 milyar dolara yaklaşan brüt, 220 milyar dolar düzeyindeki net özel sektör borcu ekonomide belirli bir risk yaratıyor. Ayrıca yüzde 120’ler seviyesindeki kredi mevduat oranı özellikle özel bankaların kredi verme kapasitesini ciddi anlamda sınırlıyor. Mevcut durumdaysa yüzde 10’lardaki enflasyon oranı, kredi faizlerini yükselterek yatırım ortamını iyice zorluyor. Son dönemde
yaşanan dalgalar sonucu kurun ciddi anlamda değer kaybının bile azaltamadığı cari açık ise diğer bir risk unsurumuz olarak beliriyor. Dünyada paranın daha kıtlaşıp faizlerin artma eğiliminde olduğu bir dönem için sahip olduğumuz bu tür risklerin azaltılması önemli bir zorunluluk. Erken seçim kararıyla birlikte büyümenin sürdürülebilirliği konusundaki sorunların çözümünün seçim sonrasına kaldığını görülüyor. Yeni hükümetin ve ekonomi yönetiminin bu sorunlarla başa çıkması gerekiyor.
SEÇİM SONRASI FİYATLANACAK RİSKLER
Bahsettiğim risklere karşı önlem alınması konusunda hemen her uzman hemfikir. Piyasaların seçim sonrasında bakacağı en önemli konulardan biri, bu sorunları çözecek ekonomi yönetimine piyasa tarafından güven duyulup duyulmayacağı olacak. Üretim kanallarının tekrar açılması, ithal girdilerin ülke kaynakları ile üretilmesi, bunlar için gerekli teknoloji ve insan kaynağının sağlanması oldukça iyi dizayn edilmiş politikaları zorunlu kılıyor. Bizi bekleyen bu kritik dönemde mali piyasalar ve para politikasıyla uyumlu bir üretim hamlesini eşgüdüm içinde gerçekleştirmek oldukça zorlu bir süreç olacak. Bu noktada ülkeye yerli ve yabancı yatırım çekebilmek için yatırımcıları ikna etmek son derece önemli. Özetle kalan bir iki ayda seçim tartışmalarında pek de yer alamayacak olan ekonomi programları 25 Haziran’dan itibaren yatırımcıların ilk gündem maddesi olacak. İktidara gelecek partiler ilk bir kaç yılın mevcut ekonomik sorunları çözmek için harcamak zorunda. TL varlıkları ise ekonomi yönetiminin bu sorunları çözebilme konusunda göstereceği sinyallere göre fiyatlanacak. Seçim sonrası ekonominin yapısal sorunlarının en önemli gündem maddesi olacağı bir dönem olarak karşımıza çıkacak.
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.