"Savcı Öz beni 9 ay dinlemiş"
Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat çarpıcı açıklamalarda bulundu
Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat Habertürk'ten Meltem Ersoy'a verdiği röportajda Galatasaray'dan gündeme, iş hayatından yatırımlara kadar önemli açıklamalarda bulundu. İşte o röportaj:
Adnan Polat, yenilenebilir enerjinin Türkiye’deki öncü isimlerinden. Son dönemde dev holdingler enerji yatırımlarında kârsızlıktan yaka silkerken, Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat, “Evet, para kazanmıyoruz. Ama havlu da atmadık” diyor. 10 yıldan önce geri dönüşü olmadığı halde ‘kalbi’ nedenlerle yatırımlara devam edeceğini söyleyen Polat’ın son dönem mesaisinin azımsanmayacak bir kısmını da kentsel dönüşüm işgal ediyor. Yaklaşık 2 hafta önce Türkiye’nin en büyük kentsel dönüşüm projelerinden Piyalepaşa İstanbul’un lansmanını yapan Polat ile buluştuk, yatırımlarını ve tabii ki Galatasaray’ı konuştuk:
-Enerji yatırımlarında kârsızlık şikâyetleri artıyor, sizin enerjiden hevesiniz kaçtı mı?
Yok, kaçmadı. Biz yenilenebilir enerjiye inanıyoruz. Bu işin kanunu bile yoktu, biz uğraşıyorduk. 10 yıl çalıştık, görüşmediğim Başbakan kalmadı. Erbakan’dan Ecevit’e herkesle görüştüm. Herkes olumlu buldu, ama uygulama adımı atılamadı. Tayyip Bey’e de anlatmıştım, dinledi, 10’uncu dakikasında “Kanun taslağını bize getirin” dedi. Biz de verdik. 1 senede çıktı kanun. Türkiye mutlaka yerli kaynaklarını hayata geçirmek zorunda. Kâr sorunu var tabii. Mesela rüzgâr enerjisine yatırım yaptığınız vakit 10 seneden önce geri dönüş olmuyor. Ama yine de yapacağız. Bu işe gerçek anlamda kendimizi vakfettik. Tabii bu rakamlarla iş biraz kalbi kısmı ağır basan bir iş oldu. Bizim yönetim kurulumuzda oğlum ve kızım da var. Kızım diyor ki: “Baba, sen bu işlerden bir şey umma, bunlar bize çalışacak yatırımlar.”
-Bu durum yeni yatırım yapmaktan elinizi kesiyor mu?
Yok. Şu anda 5 ilde enerji yatırımımız var. Bizim niyetimiz 2020’ye kadar Polat Enerji olarak 2 milyar dolarlık yatırım yapmak. Başka büyük projeler var kafamızda. Yine güneş ve rüzgârla ilgili. Bunlar yapılabilirse bu rakamın da üzerine çıkarız.
-Türbin yatırımı mı mesela? Türbinin kendisini üretmemiz lazım, Almanları ikna ettik. Ama şimdi işin içinde Fransızlar ve Türk hükümeti de var. Tasarı halinde şu an. Bu konuda fabrika yatırımı büyük. Dolayısıyla yabancı “En azından 10 yıllık yatırım planlaması görelim” diyor. Türkiye’de ise lisanslar alındı ama yatırım yok. Çünkü yanlış sistem yüzünden çantacılar türedi. Lisanslar yarışmayla veriliyor, bu yarışmalar bitmeli. Devletin hesabı para değil, ülkeye tasarruf ettirme hesabı olmalı. Ön yeterliliği yükseğe koyup bu lisansları bu kurumlara vermeleri lazım. Bugün 6 bin megavatlık lisans var, yapılamıyor. Çünkü çok yüksek fiyatlara verdiler, fizibıl değil, piyasada çantacılar lisansını satmak istiyor. Sonuçta ben yenilenebilir enerjinin peşini bırakmak istemiyorum. İş artık para kazanmaktan öte bir ideal haline geldi.
"HACIHÜSREV'E BENİM ÖMRÜM YETMEZ"
-Hacıhüsrev Mahallesi için de kentsel dönüşüm planı var, siz ilgilenir misiniz?
Gelip bize teklif eden oldu. O bölgede 6 bin hane var. Kimi kaçak kimi kaçaktan hak sahibine dönmüş. Bu 6 bin hanenin kim bilir kaç hak sahibi var, bunun sayısını çıkarmak 1 yıl sürer. Benim ömrüm yetmez yani o projeye. Ben yeni proje aramıyorum, ama çok gelen oluyor. Hak sahipleriyle anlaşma meselesi bitmeyen senfoni gibi bir hikâye. Vatandaşın büyük bölümü aslında çok iyi niyetli. İstiyor yapılmasını. Ama arada art niyetliler var. 5 bin hane tamam diyor, 500 kişi gelip işi tıkıyor. Anayasal hak diyorlar, ama kalan 5 bin kişinin anayasal hakkı ne olacak?
"10 GÜNDE PROJENİN YARISINI SATTIK"
-Piyalepaşa projesi satışları ne durumda?
Kentsel dönüşümün amiral gemisi bu proje. Lansmandan önce 70 civarı daire satmıştık. Lansmanın 10’uncu gününde yüzde 50’ye yakın satış yaptık. Düşündüğümüzden çok önce satışlar bitecek gibi. n Hak sahipleriyle anlaşmazlıklar size ne kadar ek maliyet çıkardı? Parasal olarak da zamansal olarak da yük getiriyor. Tüm anlaşmaların bitmesi 2016 sonunu bulur, o yüzden ek maliyete dair şu an ne desem doğru olmaz. Piyalepaşa, 12 yıldır üzerinde uğraştığımız bir proje. Benim bütün arzum burayı bitirdiğimizde burada yaşayanlar, sonradan daire alanlar, hak sahibi olanların hayır duasını alıp gidelim. Tabii ki çok büyük bir kitleye hitap edince anlaşmazlık olabiliyor. Verasetle bölünmüş arsalar var. Aile bireylerinin çoğu birbiriyle kavgalı. Sadece o değil, kaçak yapılarda gaz, elektrik parası vs ödenmemiş.
Polat, GS’nin demokratik bir devrim geçirmesi gerektiğini söylerken, “Şu an kulüp 500 kişilik bir azınlığın elinde. Bunların maddi manevi ekmek teknesi olmuş kulüp. Bunun değişmesi lazım, ama çok zor” diyor. (Fotoğraflar: Sinan BİLGENOĞLU)
"SAVCI ÖZ, 9 AY BENI VE YÖNETİCİLERİMİ DİNLEMİŞ"
-Galatarasaray (GS) kulübünün kötü mali tablosunun faturasını size kesenlere ne diyorsunuz?
Kulübün durumu çok üzücü. Maddi, manevi her açıdan üzücü. Ben artık spor izlemiyorum da, Türk Telekom Arena’yı yapana kadar 5 yıl koşturdum, ama başkanlıktan sonra hiç gitmedim, orada maç izlemedim. 2006’da biz geldik, GS’nin geliri 60 milyon dolardı. 100’e yakın haciz vardı, UEFA’da en fazla dosyası olan kulüptü. Bankalar hesap açmıyordu. Uçakla yolculuklar yöneticilerin kredi kartından birleşip ödeniyordu. Kulüp ekonomik olarak acze düşmüştü. Biz ayrılırken 200 milyon dolar geliri olan, yeni bir stadı olan bir kulüptü. UEFA’da dosya kalmadı. Ben ayrılırken tüm kulüpler şike tartışmalarının içindeydi, ama doğru ama yanlış. Bir bulaşmayan GS idi, ki beni ve yönetimimi 9 ay dinlemişler, bunu bana Zekeriya Öz sonradan anlattı. Bakın Mayıs 2011’e kadar GS toplam 800 milyon dolar harcamış. Sadece Ünal Aysal 1 milyar dolar harcamış. Çok müsrifçe. GS 10 yılda ancak ekonomisini düzeltebilir. Raydan çıkarmak kolay, raya sokmak zordur.
-TT Arena açılışındaki protesto ve sonrası için ‘Yanlış yönettim’ diyor musunuz?
Hayır. Stada davet ettiğimiz kişi Başbakan, bize bu stadı yapan Başbakan, artı şeref konuğumuz. Gerçi orada TOKİ Başkanı’nın yaptığı konuşma yangına benzin döktü ama yine de Anadolu’da “Misafir namustur” derler. Tayyip Bey bizim misafirimizdi, çok üzüldü. Ben de çıktım özür diledim. Hiç pişman değilim. Dünya kadar borç çıkıyor.