'Rüzgar sonsuza kadar esmeyecek'
Yabancıların Türk şirketlerine ilgisi satışa dönmezse yatırımcılar kaçabilir....
Yabancı yatırımcıların Türk şirketlerine olan ilgisi devam ederken, süreci başından sonuna takip eden danışmanlık şirketleri bu rüzgarın sonsuza dek esmeyeceği uyarısında bulunuyor.
Son 5 yılda 45 şirket satışı, alımı ve ortaklık işlemi ile 4 milyar dolarlık işlemi gerçekleştiren Pragma Kurumsal Finansman’nın yönetici direktörlerinden Kerim Kotan, "Eğer Türkiye’de bugün bu ortam 'satıcı piyasası' olarak tanımlanmazsa hangi ortam tanımlanır kestirmek zor. Ancak bu rüzgar sonsuza kadar esmeyecek" dedi.
Gelişmekte olan piyasalardaki büyüme oranları yavaşlarken Türkiye'nin parmakla gösterilen bir ülke olduğunu söyleyen Kotan, 50'ye yakın özel sermaye fonunun şu anda takip ettiğini ve kendileriyle sürekli irtibat halinde olduğunu belirtti.
Kotan, "Eğer Türkiye’de bugün bu piyasa 'satıcıların piyasası' olarak tanımlanmazsa hangi piyasa tanımlanır kestirmek zor. Ortak aramak veya satmak için anlaşıp yola çıktığımız neredeyse her şirketle ilgili daha süreç başlamadan kapımızda bekleyen yatırımcıları buluyoruz. Bugün Turkiye'ye bakan yabancı sermaye acısından gerçekten olağanüstü bir dönemin içindeyiz ancak artik herkes bu rüzgarın sonsuza kadar esmeyeceğinin de farkında.' dedi.
SİZ İSTEDİĞİNİZDE ALICI KALMAYABİLİR
Kotan, bir patronun şirketini satmaya veya şirkete ortak almaya niyeti varsa bunu daha da iyi zamanları beklemek yerine pencerenin açık olduğu en doğru dönemde yapmasının önemine de dikkat çekti.
Patronların 2008 krizinden sonra bu dersi çıkardığını ifade eden Kotan, "Tipik bir satın alma ve birleşme işinin bir sene sürdüğünü düşünecek olursak, hızlı davranmak önemli. Eğer 'Benim şirketimin karı her sene yüzde 20-30 büyüyor, bugün para ihtiyacım da yok, iki sene sonra sattığımda bugün alacağımdan çok daha fazla para geçer elime, niye bugün satayım ki?' diye düşünüp bekliyorsanız yandınız. Bir sonraki global çözülme, kriz veya belki de çöküş 3, 5 veya 10 sene sonra geldiğinde bu sefer çok uzun bir dönem bu piyasasında yaprak kımıldamayabilir. Yani siz şirketi istediğiniz kadar büyütüp artık satmaya hazır olduğunuzda etrafta alıcı kalmayabilir – en azından size makul gelen fiyat seviyelerinden." dedi.
PATRONLARIN BAKIŞI ÇOK DEĞİŞTİ
Yabancı sermayeye ve şirket satışına bakışta son 10 senede önemli bir zihniyet değişikliği gerçekleştiğini de ifade eden Kotan, '1990’ların sonunda şirket satmak, ortak aramak utanılacak bir davranış olarak algılanırken bugün durum bambaşka' dedi.
Kotan şöyle konuştu: "Son 10 senede köklü holdinglerin vizyon ve stratejileri doğrultusunda rahatça portföylerini yeniden yapılandırdıklarına, bazı işlerden çıkıp, yeni işlere girdiklerine, aile şirketlerinin ortak arayış süreçlerini büyük bir rahatlık ve özgüvenle çalışanlarıyla, tedarikçileriyle ve kamu oyuyla paylaşmalarına ve basarili satışlara ortaklıklara imza attıklarına tanık olduk."
Diğer bir kırılmanın da yavaş yavaş fonlara kontrol hisse satılmasıyla ilgili bugün yaşandığına işaret eden Kotan, "Patronların çoğu zaman şöyle bir korkusu olabiliyor 'Ben çoğunluk satarsam bu fon gelip şirketin yönetimini ele geçirecek, diktatoryal bir biçimde bana patronluk taslayacak, benim vizyon ve stratejilerimi değiştirmeye çalışacak, girişim ruhumu ve şevkimi öldürecek.' Hayır, böyle bir şey yok. Birincisi fonların işi günbegün şirket yönetmek değil. Fonların işi doğru işlere ve insanlara yatırım yapmak ve bu yatırımlarını büyük bir portföyün parçası olarak yönetmek. İkincisi çoğunluk hisse alan fonlar dahi sizinle aynı kayıktalar, yani patronlara muhtaçlar, sizi üzemezler, üzmek istemezler. Üçüncüsü fonların çoğunluk hisse konusunda zaman zaman ısrar etmesinin arkasında bambaşka teknik nedenler yatıyor." dedi.
40 FON PENTİ İÇİN SIRAYA GİRDİ
Türkiye’nin önde gelen çorap markası Penti'nin, Amerikalı The Carlyle Group ile ortaklık anlaşmasına aracılık sürecini de anlatan Kotan, bu satışla 40'a yakın fonun ilgilendiğini söyledi.
Kotan bu süreci şöyle özetledi: "Penti Giyim'in ortaklık surecinde daha biz satış süreci için Penti'nin patronlarından, yetkilendirilmemizi almadan onlarla tanışıp konuşmak için sırada bekleyen 10'un üzerinde özel sermaye fonu ve bir o kadar da yetkilendirme isteyen danışman kurum vardı. Yetkilendirme sonrası kapıyı çalan fonların sayısı 40'a ulaştı. Biz konvansiyonel satış süreçlerinin aksine burada farklı bir yaklaşım izleyerek herkesle konuşmadık, bilgi paylaşmadık. Fonları patronlarla beraber ciddi bir elemeden geçirdik. Cebinde parası olan ve “ben çok ilgiliyim, müsaade edin şirketin bilgilerini inceleyeyim...” diyen fonların çoğunun dışarıda kaldığı bir süreç oldu. Sonuçta, 6 tane oldukça ciddi fonun kıyasıya rekabet ettiği ve 6 ay gibi kısa dönemde tamamlanan bir süreç oldu."
GÖZLER BU SEKTÖRLERDE
Kotan, özelleştirmeler bir kenara bırakıldığında, 2013 yılında sağlık, perakende, gıda ve içecek, restorancılık, eğlence ve finansal hizmetler sektörlerinin artarak yatırım çekeceğini söyledi. Kotan, "Türkiye’deki genç nüfus oranı çok yüksek. Orta kesimin zenginleşmesi ve daha çok dışarıda gezmesi, eğlenmesi, yemesi, alışveriş yapması ve bunun gibi faktörler söz konusu. Bu 'trend'den etkilenecek sektörleri görmek zor değil." dedi.