Rusya ile kriz ve çılgın senaryolar
"...Yok gazmış, yok turistmiş, yok meyve sebzeymiş ekonomik yaptırımların alternatifi bulunur. Zararına katlanılır yaraları kapanır.
Ama..."
Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesiyle Türkiye ile Rusya arasında başlayan gerilim, iki ülkenin ekonomik ilişkilerini gündeme getirdi. Olası bir Rusya ambargosunun sonuçları tartışılırken Sefer Levent, Hürriyet'teki köşesinde ilginç bir analize yer verdi.
İşte Levent'in o yazısı:
Rusya ile Türkiye arasında yaşanan uçak düşürme krizi ve ardından gelen gerilim, gözleri iki ülkenin ekonomik silahlarına çevirdi.
Herkes ekonomiyle kim kimi vurur hesabını yapıyor. Aslında konuşulan senaryoların çılgınlığı gözönüne alınırsa ekonomik tahminler birden anlamsız kalıyor. Nedenini aşağıda anlatacağım ama gelin yine de önce ekonomi cephesinde kim kazanır, kim kaybeder analiz etmeye çalışalım.
Gaz, ham petrol, atık kimya, hurda vs. Yılda 25 milyar dolar para ödüyoruz Rusya’ya. Bunun 16 milyar doları petrol ve doğalgaza. Ruslar’ın ihracatında Türkiye’nin yüzde 5 yeri var.
Tarım, tekstil, ev, otomobil, makine teçhizat giyim eşyası plastik... Rusya da bizden 5.9 milyar dolarlık mal alıyor. Bizim için Rusya yüzde 2.5’lik bir ihracat pazarı.
Yani iki tarafın alışverişinden yılda 20 milyar dolar kalıyor Rusya’nın cebine. Rusların en çok mal sattığı 5. büyük pazarız. Bunun dışında büyük projelerde var. Sadece nükleer santral için Rusya’ya ödeyeceğimiz bedel 20 milyar dolar.
Rusya’nın kendisine ambargo uygulayan Avrupa ile arası bozuk. Ukrayna ile bozuk, ABD ile zaten soğuk.
Bakmayın gözdağı vermeye çalıştığına, kantara koyduğunuzda, ekonomiyi hesaba kattığınızda, Rusya da bu işten ciddi zarar görür. İç kamuoyu baskısı, siyaset kaygısı nedeniyle verilen sert mesajlar geçicidir, yumuşar. Ekonomik çıkarlar gözönüne alındığında bir noktada Rusya da fren yapacaktır.
Türkiye zarar görmez mi? Elbette görür...
Gazımız kesilecekmiş. Kesilsin. Üşürüz kesin. Gaz satan başka ülkelerle masaya otururuz. LNG ithal ederiz. En kötü ihtimal havamız bozulur ama kömüre geri döneriz. Ölmeyiz...
Rus turist gelmeyecekmiş. Her yıl 4 milyona yakın turist geliyor. Rusların bize bıraktığı paranın bedeli ise yaklaşık 3.5 milyar dolar. Oldukça yüksek ve önemli bir bedel. Turist kaçırma konusunda deneyimli bir milletiz. Çok büyük zararlar görürüz Rus turistler gelmezse. İşsizlik sorunumuz büyür. Yıllar alır ama telafi ederiz bir şekilde... Neticede ölmeyiz...
Rusya’da yatırımlarımız varmış, kovulurmuşuz. İşadamımız İran’da, Libya’da olduğu gibi zararına katlanır, bağrına taş basar, vurur kilidi gelir. Olan kime olur? Yatırım yapan işadamına, şirkete, orada çalışan bir avuç Türkle Rusa. Kim kaybetmiş olur? İki ülke, hepimiz. Yine de ölmeyiz...
Meyve-sebze, et-tavuk vs. ihracatımız kesilirmiş. Bu konuda zaten tecrübeliyiz. Az mı döndü TIR’larımız Rus gümrüğünden? Tavuk satışımız dün durdurulmuş. Sanki Ruslar bizden tavuk almak için kuyruktaydı. Rusya dünyadan yılda 1 milyar dolarlık tavuk alıyor. Türklere düşen pay ise yalnızca 16 milyon dolar. Tavukçumuz desen zaten bitkisel hayatta yaşamaya alışık. 16 milyon dolarımız gider... Ölmeyiz...
Demem o ki... Yok gazmış, yok turistmiş, yok meyve sebzeymiş ekonomik yaptırımların alternatifi bulunur. Zararına katlanılır yaraları kapanır.
Ama...
Savaş diyorsanız işte orada durun.
Savaş dediğiniz şeyin telafisi olmaz, yarası kapanmaz. Bakın etrafımıza, her taraf yangın yeri.
Savaştaki ülkeye ne yatırım gelir ne turist. Savaş ortamında sıkıntı sadece Rusya ile değil ticaret yaptığımız tüm ülkelerle olur. Savaş demek ölüm demek...
Savaşın ne tahmini olur, ne de analizi...