Ruhban Okulu için yasal engel yok
Arınç komisyonda soruları yanıtladı:Ruhban Okulu dini ihtiyaçsa karşılamak görevimizdir. Ermeni soykırımı iddialarına karşı ciddi çalışmalarımız var
BaşbakanYardımcısı Bülent Arınç, Ermeni soykırımı iddialarına karşı bütün dünya ülkelerini kamu diplomasisi açısından etkileyebilecek çok özel çalışmalar yaptıklarını, Başbakanlıkta bir kurumun yalnızca bu işle ilgilendiğini söyledi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun 2014 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2012 Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı kabul edildi.
Tasarı üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Arınç, kendisine yöneltilen sözlü ve yazılı soru önergelerinin yanıtlarını verdiğini, bu konuda bir şikayet olmaması gerektiğini söyledi.
Ancak son zamanlarda milletvekilleri arasındaki saygı ilişkilerinde büyük bir yozlanma gördüğünü ifade eden Arınç, "Kürsüye çıkan arkadaşlarımızın 'sayın' ifadesini kullanarak söze başlaması ne kadar doğru ve saygı ifade ediyorsa yazılı ve sözlü sorularda da Bakana hitaben 'sayın' kelimesinin kullanılması gerekir. Ben, kullanıldığı inancıyla cevaplarımda 'sayın' ifadesini kullanıyorum. Ama bir de baktık ki 'Bülent Arınç.' Kusura bakmasınlar, ben de cevaplarımda 'sayın' kelimesini kaldırdım" diye konuştu.
TDK'ya yönelik eleştirileri yanıtlayan Arınç, "(Biz Türk dilini bütün yabancı etkilerden arındıralım) dersek, hepimizin isminin Arapça ya da Farsça olduğunu söyleyebiliriz. Biz öyle bir medeniyetiz ki her dilden almışız, özümsemişiz güzel bir dil olarak kelime haznemizi zenginleştirmişiz" dedi.
Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili tartışmalara değinen Arınç, okulun 1840 yılında açıldığını, 1971 yılına kadar faaliyetini sürdürdüğünü, Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatıldığını anımsattı.
Anayasa Mahkemesi kararırının, okulun üç yıllık teoloji eğitimi veren kısmı ile ilgili olduğunu belirten Arınç, ancak lise kısmını da kendilerinin, 'bu durumda eğitim yapamayız' düşüncesiyle kapatmak zorunda kaldıklarını hatırlattı.
Okulun yeniden eğitime açılması konusunda yasal engel olmadığını anlatan Arınç, "Bu bir siyasi iradedir. Açılması gerekiyorsa açılır, açılmaması gerekiyorsa, bazı engeller varsa açılmaz. Din mensupları, kendi din adamlarını yetiştirmek için böyle bir ihtiyaç duyuyorlarsa bunu karşılamak her hükümetin görevidir. Anayasa Mahkemesi'nin kararını yeniden önümüze koyarak, pozitif düşünmek suretiyle bu okulun eğitime açılması bence mümkündür" diye konuştu.
-"Çok özel çalışmalar yapıyoruz"
Tutuklu gazeteciler konusuna değinen Arınç, Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi'nin raporunda ismi geçen kişilerin ilişkilendirildiği örgütleri sıraladı. Arınç, 33 kişinin PKK-KCK, 8 kişinin Ergenekon, 4 kişinin Marksist-Leninist Komünist Parti, 3 kişinin TİKKO, 7 kişin DHKP-C, bir kişinin de İBDA-C terör örgütleriyle ilişkilendirildiğini belirtti. Arınç, bu kişilerin, gazetecilik mesleğini ifa etmek gibi bir yönünün olmadığını dile getirdi.
Arınç, Kıbrıs'taki vakıf taşınmazlarına ilişkin soruyu yanıtlarken, "Güney Kıbrıs Rum kesiminde kalan yüzlerce vakıf olduğunu biliyoruz. Kıbrıs'ın bütünü dikkate alarak kayıtlar da çıkarıldı. Gerçekten ciddi anlamda vakıf zenginliği var. Ben, güneyde kalan vakıf varlıklarımızın AİHM'de dava konusu edilmesini söyledim ama bugüne kadar dava açılmadı. Dilerim ki açarlar ve kazanma ihtimalleri de çok yüksek" dedi.
Bülent Arınç, Ermeni soykırımı iddialarına karşı ciddi çalışmalarının olduğunu ifade etti. Arınç, bütün dünya ülkelerini kamu diplomasisi açısından etkileyebilecek çok özel çalışmalar yaptıklarını, Başbakanlıkta bir kurumun yalnızca bu işle ilgilendiğini ifade etti.
Arınç, CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur'un "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın iki yıl önce bahsettiği cinsel tacizci gazetecinin kim olduğu" sorusuna, "İnanın ben bilmiyorum. Ama cinsel taciz iddiasıyla hakkında fezleke tanzim edilen milletvekilinin kim olduğunu biliyorum" yanıtını verdi.
Arınç, başka bir soruyu yanıtlarken, Türk Tarih Kurumu Başkanı'nın bir gazetede iki sayfa olarak yayımlanan demecini okuduğunu ve bunu tasvip etmediğini belirterek, "Kendisi iyi bir bilim adamı ama siyasi konularda, özellikle Türkiye'nin de ilişkide bulunduğu ülkeleri de rahatsız edecek bazı şeyler söylemesi uygun değil. Yazı yayımlandıktan sonra, acaba bazı ülkeler bu yazı dolayısıyla Türkiye'ye karşı herhangi bir protestoda bulunabilir mi diye korktum" diye konuştu.
Bülent Arınç, Halk TV ve Ulusal TV kanallarına uygulanan cezaların Gezi Parkı eylemleriyle ilgili olmadığını, yayın kuruluşlarına Gezi Parkı eylemlerini yayınladıkları gerekçesiyle herhangi bir müeyyide uygulanmadığını belirtti.
Arınç, söz konusu kanallara, kişilere yönelik ağır hakaret içeren ifadeler kullanılması nedeniyle ceza uygulandığını söyledi.
-"Bu düşüncemi halen muhafaza ediyorum"
Arınç, 2006 yılında yaptığı bir konuşmada, "Gerçek laik bir ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı olmaz, gerekirse kaldırılmalı" ifadesinin anımsatılması üzerine, "Bu benim tamamen şahsi düşüncemdir. Bu düşüncemi halen muhafaza ediyorum. Ama anayasada ifadesini bulan Diyanet İşleri Başkanlığı, bütün partiler tarafından, hiçbir zaman değiştirilmesi gündeme getirilmeyen bir maddedir. Hükümetimiz de bu maddenin bugüne kadar kalmasını doğru bulmuştur. Benim şahsi düşüncelerimin bu konuda çok fazla geçerliliği yoktur" dedi.
Bülent Arınç, "Tosun Paşa" filminin sansürlendiğine ilişkin soruya verdiği yanıtta, "TRT orada 4 dakikalı bir kesinti yapmış. Böylesine Oscar'a aday bir filmden kesinti yapmak büyük bir suç ama ne yapalım ki yapmışlar. Demek ki hamam sahnelerinin doğru olmadığını düşünmüşler. Bugün eldeki kadehe, ağızdaki sigaraya buzlama yaptığımıza göre... Bu filmi bu kadar sevdiğinizi hiç tahmin etmiyordum" diye konuştu.