Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
VOLKAN KARSAN – FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER
Yapay zeka ve robotlar gün geçtikçe hayatımızda daha çok yer alıyor. Teknolojinin bu denli günlük yaşamın içinde olması bir tehdit mi yoksa sonsuz kolaylık imkanı mı?
Konuyu Türkiye’nin ilk bomba imha robotu üreticisi Ali Tan Şerbetçi ile konuştuk, merak ettiklerimizi sorduk…
“ARI ADINI VERDİĞİMİZ, GÜNDE 20 BİN METREKARE TEMİZLİK YAPABİLEN, ASANSÖR ÇAĞIRIP KAT DEĞİŞTİREBİLEN MODÜLER BİR ROBOT YARATTIK”
- Sayın Şerbetçi, sanayici bir aileden geliyorsunuz, hem geçmişteki ailece iş hayatınızı, eğitim hayatınızı ve bugüne gelişi özetleyebilir misiniz?
-Aile işimiz Pepsi Cola’ydı. Ankara ve İç Anadolu bölgesinde meşrubat dağıtımı yapan bir ailenin mensubuyum. Üniversiteden mezun olduktan sonra hemen meşrubat fabrikasının bünyesinde çalışmaya başladım ama açıkçası o kadar mühendislik okuduktan sonra o iş beni pek açmadı.
ODTÜ Makine’den sonra rahmetli babam “Burada koskoca meşrubat fabrikası var. Yönetimde bize lazımsın” dedi ama buradaki işler hiçbir zaman mühendisi tatmin edecek gibi değildi. Bu durum 1991-92 yıllarında tıbbi malzeme işine girinceye değin sürdü. Ankara'da, tek kullanımlık cerrahi örtü önlük üretimine başladığımızda ülkemizde hiç olmayan, dünyada da çok yeni olan bir sektördü.
Çok iyi üretim yaptık, fabrikalaştık ve Avrupa'nın üçüncü büyük tesisi haline geldik. Çok da ciddi ihracat yapmaya başladık.
Bu işler devam ederken Türkiye'nin ilk F-16 pilotu olan kuzenim malulen emekli oldu. Beraber iş yapmaya ve uzaktan kumandalı bomba imha robotu üretmeye karar verdik.
Önce İrobot’un kapısını çaldık. Bize kapıyı bile açmadılar.
Kendimiz yapmak için çalışmalar başladık. Tıbbi malzeme işi devam ederken fabrikanın bir bölgesini bu çalışmaya ayırdık.
Uzaktan kumanda ve bomba imha teknolojisi hakkında fazla bir şey bilmiyoruz. Araştırıyoruz ama o dönem internet sınırlı. Elçiliklerin kütüphanelerine gidiyoruz, onlardan bilgi istiyoruz. Üniversitedeki hocaların bilgileri sınırlı. Neyse bir yerden başladık ve 2002 yılında ilk tamamen yerli uzaktan kumandalı bomba imha robotunu çıkarttık. Robot dediğimize bakmayın, uzaktan kumanda ediyoruz ama insan kontrollü ve görüntü transferi var. Üzerinde altı akslı kolu var. Gidiyor, bombayı bulduğunuz zaman su püskürterek bombayı imha ediyor.
Silahlı Kuvvetler’e ve jandarmaya ciddi bir miktar sattık, güzel de bir kapital elde ettik.
Tabii o sırada dünyadaki diğer robot pazarlarıyla da bir ilgimiz olmaya başladı. Bu arada askeri robot yapan iRobot firmasının ev robotları çıkardığını gördük. Distribütörlüğünü almak için girişimde bulunduk. Zorlu görüşmeler sonunda 2005-2006 senelerinde ev temizlik robotları distribütörlüğünü aldık. Bu markanın dünyadaki beşinci distribütörüyüz. Türkiye'de o zaman insanları çalı süpürgesinden robota geçirmek kolay değildi, epey uğraştık.
2013'te onların rakip firması Neato geldi ve “Bizim teknolojimiz daha iyi” dedi, onların da distribütörü olduk.
2017'ye geldiğimizde perakendeden çıkıp servis ve yedek parça üretiminde kalmaya karar verdik. Zaten o dönemde de robotlara batarya üretmeye başlamıştık.
Bir noktadan sonra dedik ki çok fazla bilgimiz ve hazır ekibimiz varken daha endüstriyel kısma da yöneldik, konjonktürün de etkisiyle camileri temizleyecek robot yapma kararı aldık.
Prototipler yaptık, pazara girdik. Pazar güzel ancak yaptığımız robot o işe biraz fazla geldi. Buradan yola çıkarak ticari temizlik işine yöneldik.
ARI adını verdiğimiz AVM'lerde, hastanelerde, geniş ticari zeminlerde günde 20 bin metrekare temizlik yapabilen, asansör çağırıp kat değiştirebilen modüler bir robot yarattık.
Artık piyasadayız, robotumuz beklediğimizden de yoğun bir talep gördü. Bizim robot işinin gelişmesi biraz tesadüf, biraz da bilgiden kaynaklı bildiğimizi satalım dediğimiz şekilde gelişti.
“2019'A KADAR BİZİM ROBOTLARIN EMNİYET TEŞKİLATINDA KULLANILDIĞINI GÖRDÜM, YAKLAŞIK 15 YIL BİZİM ROBOTLAR KULLANILDI”
- Bomba imha robotları ne oldu? Bıraktınız mı? Yeni gelişmeler var mı?
- Biz o işe girdiğimizde Türkiye'deki tek üreticiydik. Bizden sonra Metaksan bu işe girdi. Ancak daha sonra İsrail'de bir bomba imha firmasıyla anlaşma yapıldı, ürünler İsrail'den alınacak ya da yabancı menşeli olacaktır diye bir karar çıkarıldı mevcut hükümet tarafından. Dolayısı ile yerli üretim sona erdi. 2005-2006 yılında sattığımız 250 tane robotla kaldık. Ama 2019'a kadar bizim robotların emniyet teşkilatında kullanıldığını gördüm. Yaklaşık 15 yıl bizim robotlar kullanıldı.
“GELDİĞİMİZ NOKTADA YAPAY ZEKA ŞU: BİR MAKİNE ARTIK BİZİM YERİMİZE KARAR VEREBİLECEK HÜKME VE GÜCE ERİŞMİŞ DURUMDA”
- Robotları konuştuğumuzda yapay zeka da öne çıkıyor. Dünya geneli için de çok önemli olan bu konuyu biraz açmanız mümkün mü?
- Geniş kapsamlı bir giriş yapmak isterim. Mühendislik aslında doğayı taklit etmek olarak da ifade ediliyor. Kısacası mühendisliğin her dalında biz temel olarak doğayı taklit etmeye çalışıyoruz. Robotik mühendisi dediğimiz zaman da mesela 500 senedir biz koşan bir hayvanı taklit etmeye çalışıyoruz. Yeni yeni güzel örnekler çıkmaya başladı son beş senedir.
Bin senedir belki uçan bir hayvanı taklit etmeye çalışıyoruz.
Uçaklarımız var ama mesela tamamen sessiz uçan kuşlar var, tamamen sessiz uçan uçak yapamadık hala ya da bir drone yapamadık. Dolayısıyla doğayı taklit etmekle ilgili bizi iten içimizdeki güç, teknolojiyi geliştiriyor. Doğayı taklit etmenin mekanik kısmında geldiğimiz yerler fena değil. Artık koşan, yürüyen, uçan bir şeyler var evimizde ve bunlar da gayet iyiye doğru gidiyor.
Ama doğanın zekasını, doğanın çalışma şeklinde karar vermenin mekanizmasını taklit etmek çok zaman aldı. Bu da son üç senedir yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.
Aslında 1950'lerden itibaren ‘düşünülebilen makineler’ kavramı var. Bu kavramı Türk profesör rahmetli Cahit Arf tarafından 1952’de ortaya atılmış.
Bu kavram o zaman için çok saçma, çok absürt gibi görünse de aslında rahmetli çok güzel sistemi koymuş şu aşamalardan geçildiği zaman makineler şu sonuçlarla oluşabilir şeklinde. Bu tabii gelişmiş, biraz üstü örtülü ilerlemiş, biraz askeri kısımda yürümüş ama 2020'li yıllarda ve pandemide de yapay zeka aşırı bir gelişme gösterdi. Özellikle salgına çözümle ilgili ilaç yaratılması konusunda.
Son yıllarda artık saklanamaz bir hale geldi ve yapay zeka genel kullanıma sunulmak zorunda kaldı.
Askeri alanda zaten çok fazla yapay zeka kullanımı vardı ve artık gizlenemez duruma gelmişti.
Geldiğimiz noktada yapay zeka şu: Bir makine artık bizim yerimize karar verebilecek hükme ve güce erişmiş durumda. Bizden daha iyi karar verebileceği birçok nokta var çünkü insanın tutkuları ve içerisindeki bağımlılıklar makinede yok. Makine tamamen eğilim olarak meseleyi şöyle çözüyor:
Bir kavşağa geldim, sağdan gelen arabanın hızı x km saniye, soldan gelen arabanın hızı y km saniye. Benim hızlanmam şu kadar. Ya ben o iki arabayı da beklemeden geçerim ya da geçemem diyebilecek durumda. Bunları ölçebilecek sensör yapımız da var.
Dolayısıyla yapay zeka çok da uzun olmayan bir gelecekte, gücü olan ülkelerde 10 yıldan çok daha kısa bir sürede insanoğlunun elinden çok fazla işi ve çok fazla yeteneği alacak gibi duruyor. Şu anda geldiğimiz nokta bu.
“TÜRK İNSANININ, MÜHENDİSİNİN YETENEKLERİ YENİ YENİ KEŞFEDİLİYOR, DOLAYISIYLA BUNUN EN İYİ, EN ÇABUK PARLAYABİLECEĞİ YER DE SAVUNMA SANAYİ”
- Gün geçtikçe ülkemizde savunma sanayi daha fazla ilgi çekici hatta üzerinde çok tartışmalar yaratıcı bir hal aldı. Yapay zekanın da son geldiği durumla savunma sanayimiz de çok gelişiyor değil mi? Bizi neler bekliyor, ne yenilikler olabilir?
- Savunma sanayinde uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış bir takım konular var. Örneğin drone kullanımında yüz tanımayla uzaktan birini vurmak yasak. Ama biz biliyoruz ki Türkiye'de iki tane firma bunun üzerinde çalışıyor ve çok başarılı.
Yine bir başka örnek toplu olarak bir yere bomba atamazsınız. Savunma sanayinde kullanılan yapay zeka şu anda iyiyle kötüyü ayırabilecek yetenekte. Ama bu bir takım kıstaslara bağlı.
Bugünlerde yapay zekanın özellikleri ve sensor yapısı kullanılarak çok daha uzak menzilli, çok daha uzun süre havada kalabilen, çok daha uzun süre karada gidebilen, çok daha etkili ve noktasal olarak hedeflere ulaşılabilen sistemler yapılıyor.
Bunda çok ileriyiz. İleri olmamızın sebebi de şu, kişi ya da kurumlara bağlı olmaksızın bu ülkede çok uzun süre bastırılmış, daha doğrusu gelişimine çok fazla izin verilmemiş, bir teknolojik altyapı var.
Türkiye'de bir ürün yapmaya kalkarsanız yatırım alma imkanı hemen hemen yok. Devletin desteklediği bir şey yok, özellikle onlardan değilseniz. Yurt dışından bir yatırım bulma şansınız da devletin yönetim konjonktüründen kaynaklanan problemlerden dolayı ya çok az ya da hiç yok.
Dolayısıyla üniversiteden bir takım girişimler veya bireysel girişimler bile neredeyse bir daire parasına bir robot ya da bir yapay zeka sistemi geliştirmek zorunda kaldılar.
Biz şu an bir anlamda teknolojinin 20 sene önceki Hindistan'ı gibiyiz. Türk insanının, mühendisinin yetenekleri yeni yeni keşfediliyor. Dolayısıyla bunun en iyi, en çabuk parlayabileceği yer de savunma sanayi.
Savunma sanayii ile ilgili bir şey üretmeye kalktığınız zaman artık devlet diyor ki “Bak gel benim buna ihtiyacım var.” Geçtiğimiz günlerde mesela Türkiye konvansiyonel silahlandırma anlaşmasından geri çekildi.
Bir ay önce Rusya geri çekilmişti. Türkiye de hemen ardından çekildi.
Demek ki artık bizim konvansiyonel silah geliştirmekte sınırımız yok. Biz istediğimiz top, tüfek, savaş savar dahil istediğimiz silahı çok rahatlıkla geliştirebilecek ve ordumuzun hizmetine katabilecek durumdayız.
Yapay zeka burada ne işe yarıyor? Çok basit bir tüfekte dahi yapay zeka ile insanın hatalarını sıfır indirmek mümkün.
Nişanlama sisteminde olsun ya da bir uçaksavarı tamamen robotize edip dikey ve yatay açılımlarını yapay zekaya hesaplattırıp havadan uçan bir nesneyi ya da sınırlarımıza yaklaşan bir nesneyi vurmamız mümkün.
Bu teknoloji artık bizde var ve çok daha hızlı bir şekilde gelişecek.
“ALINAN KARARLARA UYACAK ÜLKELER VAR, UYMAYACAK ÜLKELER VAR, ÜLKELERİN İÇİNDE UYACAK FİRMALAR, KİŞİLER VAR, UYMAYACAKLAR DA VAR”
- Sayın Şerbetçi kötü amaçlı yapay zeka kullanımını düzenlemek ya da sınırlamak mümkün mü?
- Bu konuda Avrupa Birliği ocak ayında bütün üye devletlerin uyması gereken bir karar yayınladı. Ama pratikte imkansız. Sonuçta buna uyacak ülkeler var, uymayacak ülkeler var. Ülkelerin içinde uyacak firmalar, kişiler var, uymayacaklar da var.
Bir zamanlar bebek klonlanmasıyla ilgili İtalya'da bir profesör vardı ve sahip olduğu adada tamamen yasa dışı yollarla embriyo klonlaması yapıyordu. Aynı şey yapay zekanın silah geliştirmesinde de olacak, değişik bir şey.
Umudumuz iyi tarafının daha hızlı gitmesi. Ama kanımca Çin, Rusya ya da Kuzey Kore gibi ülkeler herhangi bir uluslararası anlaşmaya sözde imza atabilirler ama özde mutlaka aşağıda bir yerde çalışmaya devam ederler.
“TÜRKİYE'DE YAKLAŞIK 17 MİLYON KONUT VAR, BU AİLELERİN YARISINDA ROBOT VAR. BU ÇOK ÖNEMLİ”
- Temizlik robotlarına dönersek, Türkiye’de ev kullanımı ne düzeyde?
- Aslında Türkiye’de pandemi ve sonrasında sektör çok hız kazandı. 2020'nin başına kadar ülkemizde yaklaşık 100-110 bin civarında ev temizlik robotu varken şu anda bu rakam 8,5 milyon.
Türkiye'de yaklaşık 17 milyon konut var, bu ailelerin yarısında robot var. Bu çok önemli...
“BEN RAHMETLİ KENDİ ANNEME BİLE BAŞLANGIÇTA ROBOT KULLANDIRTAMADIM, GÖTÜRDÜM BİR TANE HEDİYE ETTİM VE CEVAP ŞU OLDU: BU BENİM GİBİ TEMİZLİK YAPMAZ”
- Bu konuda ev hanımlarının hayatını kolaylaştıran ya da gündelik temizlikçilere rakip olan bu robotlar konusunda tercihler ne olmalı? Tüketiciye öneri olarak neler söyleyebilirsiniz?
- Türkiye'de bu sektörü kuran aileyiz, Hepsirobot bizim aile şirketimiz. İlk başlarda ev robotlarını anlatmak çok zordu. Kimse 33 cm çapında yerden bitme bir aletin evi temizleyebileceğine inanmıyordu.
Ben rahmetli kendi anneme bile başlangıçta robot kullandırtamadım. Götürdüm bir tane hediye ettim ve cevap şu oldu: “Bu benim gibi temizlik yapmaz.”
Ama ben bu cümleyi bulaşık makinesi eve ilk girdiğinde de duymuştum: “Benim gibi bulaşıkları yıkamaz.”
Sonuçta böyle bir şeyin yani otomasyondan kaçmanın artık bir anlamı olmadığını biliyorum.
Robotu akıllı ve tasarlandığı amaca uygun olarak kullanmak lazım. Bir ev robotunu kullanacaksanız, her gün ve sürekli kullanacaksınız, düzenli kullanacaksınız ve bu evde toz birikimini engelleyecek.
Tabii ki bizim bahar temizliği veya dip köşe temizlik dediğimizi bir robottan beklemenin anlamı yok. Halıları kaldırsın, püsküllerin altını temizlesin, öyle bir yeteneği yok. Ama günlük düzenli temizlikte -bu ticari temizlik için de geçerli- robotlarla ilgili bir temizlik kaygısı yok.
Performans artık çok yüksek. Her gün temizlendiği zaman, her gün kullanıldığı zaman ya da haftada üç gün kullanıldığı zaman, evde toz kalkmıyor, masaların üzerinde, yatay yüzeylerin hiçbirinde tozu olmuyor.
Artık teknoloji o konuda çok gelişti. Fiyatlar da gayet makul seviyelerde. Eskiden de 1,5-2 asgari ücrete çok iyi bir robot alınabiliyordu, şimdi de alınabiliyor.
Hatta ekonomide yaygın olan bir hamburger indeksi var. Bunu ev robotu indeksine çevirmek de mümkün çünkü fiyat değişmiyor artık.
“BİN METREKARELİK BİR ALANI HERHANGİ BİR İNSAN KONTROLLÜ MAKİNE 200 LİTRE SUYLA TAMAMLARKEN ROBOTLA 30 LİTREYLE TAMAMLANIYOR”
- Bir de enerji konusu var, robotlar arttıkça enerji tüketimi de artıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Her şekilde robotlar insana göre çok daha verimli. Bunu birkaç açıdan anlatabilirim.
İşçilik açısından, günde sekiz saatlik bir personelin çevrimini düşünün. Bunun içerisinde yemek yiyecek, tuvalete gidecek, telefon çalacak, karısı ‘akşam evine gelirken ekmekle süt al’ diyecek, sigara molasına çıkacak. Ortalama bir buçuk saati eksilecek. Bu net olarak Avrupa çapında yapılmış bir araştırmanın sonuçları, hem de McKinsey tarafından yapılmış bir araştırma.
Hiçbir sekiz saatlik çevrimde personelin sekiz saat net çalışmasını bekleyemezsiniz ki zaten bu insanın doğasına aykırı…
Sekiz saat boyunca dikkatini veremez. Ofislerde, plazalarda, AVM'lerde, hastanelerde ya da metrolarda ticari temizlik yapan kişilerle çok konuşuyorum.
“Kaç saat bu aleti itebilirsiniz ya da üzerine binip dolaşabilirsiniz” diye soruyorum.
Şu cevabı alıyorum: “Yarım saat, 45 dakikadan sonra dikkatimiz dağılıyor, sağa sola çarpmaya başlıyoruz.”
Personel verimliği olarak düşündüğümüz zaman burada robot sonsuz yetenekli… Sekiz saat değil, şarjını alıp da suyunu doldurduktan sonra 24 saat boyunca kesintisiz, aynı yeri bir daha temizlemeden aynı noktadan bir daha geçmeden temizlik yapma yeteneği sahip.
Enerji açısından ise, daha verimli ve daha düzenli temizlik yaptığınız zaman geçtiğiniz yerden bir daha geçmiyorsunuz ya da en azından bir planlama dahilinde temizlik yapabiliyorsunuz. Ortalıkta insanlar az olduğu zaman temizlik yapabiliyorsunuz. Bütün bunları robot yapay zeka ile yapabiliyor çünkü yapay zeka kameralarımız var artık. Kamera bize trafik bilgisi veriyor. Diyor ki “benim iyi çalışabilmem için ortada şu anda çok fazla insan var, bu çalışmayı 15 dakika sonraya alayım. Ortalık biraz sakinlesin ya da daha az personel, insan olan trafikli bir alanda çalışayım” ve rutunu kendi belirliyor.
Bütün bunları yapabiliyoruz, dolayısıyla bu noktadan yola çıktığımızda robotların enerji kullanımı çok çok daha düşük.
Su kullanımı da çok çok daha az. Normalde bin metrekarelik bir alanı herhangi bir insan kontrollü makine 200 litre suyla tamamlarken piyasadaki robotlardan herhangi biri 30 litreyle tamamlanıyor. Çok ciddi bir rakam farkı var.
“SIKICI, PİS, TEHLİKELİ BÜTÜN İŞLERİ ÖNÜMÜZDEKİ 10 SENE İÇERİSİNDE ROBOTLAR DEVRALACAK”
- O zaman robotların çevreci olduğunu söyleyebilir miyiz?
- Kesinlikle söyleyebiliriz. Evi temizleyecekseniz en kötü ihtimalle bir tane elektrik süpürgesi alacaksınız. Elektrik süpürgesi alırken üretimde kullanılan kaynaklarla, robot üretiminde kullanılan kaynaklar üç aşağı beş yukarı aynı.
Endüstriyel temizlikte de aynı şey. İtmeli ya da üzerinde binmeli makinelerin üretiminde kullanılan kaynaklarla, bir robot endüstriyel temizlik makinesinin üretiminde kullanılan kaynaklar da hemen hemen aynı.
Buradaki tek fark, insan faktörünü sistem dışına çıkardığımızda içeriye verimin girmesi çünkü insan yapısal olarak verimsiz bir yaratık, öyleyiz ve bu ayıp bir şey değil. Genlerimiz bir şekilde böyle. Daha hızlı düşünüyor ama daha kaçamak yolları düşünüyor.
Robotun öyle bir derdi yok. Robot düzenli iş yapacak. Sıkıcı, pis, tehlikeli bütün işleri önümüzdeki 10 sene içerisinde robotlar devralacak.
ENDÜSTRİYEL BİR TEMİZLİK ROBOTUNUN AVRUPA'DA FİYATI ORTALAMA 30 BİN EURO CİVARINDA VE BİR SENEDE AMORTİ EDİYOR KENDİNİ, TÜRKİYE'DE BİLE BİZİM ROBOTLARIMIZ BİR SENENİN ALTINDA FİYATINI AMORTİ EDİYOR”
- Ne kadarlık bir ekonomik büyüklükten söz ediyoruz temizlik robotları dediğimiz zaman?
- Ev temizlik robotları dünyada şu anda yıllık 25-26 milyar dolar büyüklük seviyesinde. Endüstriyel temizlik robotları için dünya rakamı vermek çok gerçekçi değil çünkü Güneydoğu Asya ülkelerinin doğru rakamlarını bilemiyoruz.
International Federation of Robotics'in (IFR) yayınladığı rakamlarda 2023’te Amerika ile Avrupa'nın toplamı 11-12 milyar dolar civarında. Her sene bu rakam yüzde 23 civarında artıyor. Piyasaya giren birçok firma var. Firmalar girdikçe fiyatlar düşüyor. Endüstriyel bir temizlik robotunun Avrupa'da fiyatı ortalama 30 bin Euro civarında ve bir senede amorti ediyor kendini.
Türkiye'de bile bizim robotlarımız bir senenin altında fiyatını amorti ediyor, tabii bizim rakamlarımız daha makul..
“BÜTÜN BUNLARI YARATAN İNSAN OLDUĞU İÇİN İNSANIN KÖTÜ ÖZELLİKLERİNİN DE ROBOTLARA DUYGUSAL YAPAY ZEKA İLE TAŞINMASI MÜMKÜN, EN BÜYÜK SORUN BU”
- Robotların günün birinde kaza yapmaları, birbirlerine girmeleri söz konusu mu?
- Yapay zeka işin içine girerse evet. Biz şu anda bilgisayar yapay zekayı, karar verme yeteneği olan bir yapay zeka kullanıyoruz. Şimdi duygusal yapay zeka başlıyor.
Duygusal yapay zekada karar aşaması insanlara daha çok benzemeye başlayacak. Bunun sonucunda nasıl bir yönetim biçimi ortaya çıkacak bilmiyorum.
Ama duygusal yapay zeka içerisine girdiğinde kavga olabilir. Çok ilginç bir şey söyleyeyim.
Internet of Things (IoT) denilen bir kavram var. Bu aynı ortamda çalışan farklı robotların birbiriyle iletişimi ve bu iletişim sonunda karar vermelerini gerektiriyor. Mesela bir depolama robotu, bir depolama alanında temizlik robotuyla palet yerleştirme robotları bir arada çalışıyorsa, temizlik robotunun her koşulda paletleme robotuna yol vermesi lazım karşılaştıklarında.
Öncelik insanda. İnsan varsa bütün robotlar duruyor. İnsan yoksa öncelikle paletleme robotu çalışıyor. Ondan sonra temizlik robotu geçiyor oradan.
Buradaki mantık da şu: Temizlik robotu paletleme robotunun arkasından yerleri temizlemeli ki paletleme robotu kaymasın.
Çünkü en büyük problem tozlu ortamlarda kaymaları. Bu günün birinde nasıl olur, ortamda iki tane temizlik robotu bir tane paletleme robotuna karşı olduğu zaman bir kavga çıkar mı bilmiyoruz. Ama bir sorun var, bütün bunları yaratan insan olduğu için insanın kötü özelliklerinin de robotlara duygusal yapay zeka ile taşınması mümkün. En büyük sorun bu.
“YENİ ROBOTUMUZ ARI’NIN AVRUPA LANSMANINI YAPTIK, HEM PATENTLİ MODÜLER SİSTEMİ, HEM DE ZEMİN KUSURLARINI TESPİT EDİP HARİTALAYAN ÖZELLİKLERİ İLE ÇOK BEĞENİLDİ”
- Sayın Şerbetçi Mayıs ayı ortalarında, Amsterdam’daki Interclean fuarına katıldınız, nasıl geçti?
- Interclean sektörün en büyük buluşma alanı. Tüm firmalar yeni ürünlerini ve inovasyonlarını sergilediler. Ara Robotik olarak biz de yeni robotumuz ARI’nın Avrupa lansmanını yaptık. Hem patentli modüler sistemi, hem de zemin kusurlarını tespit edip haritalayan özellikleri ile çok beğenildi. Tabii en önemli özelliklerimizden birisi de Çin malı olmayan tek robot olmamızdı. Bu, özellikle tüm Çin malı robotların casusluk ile suçlandığı bir sektörde bizim için çok önemli bir konuydu. Bir çok sipariş aldık, şimdi bunlarla uğraşıyoruz.
Cemal Akşan: Dönere asıl tehdit Tai Food ile geliyor
Hasan Zontur anlatıyor: İşte çelik tel üretimi işte BMS Tel'in hedefleri
Dekan Engin’den YÖK’ün yurt dışı eğitim kararına yorum: Yönetmelik olarak doğru ama tarih olarak...
AWS Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın, teknolojinin sihirli gücü ‘Bulut’u anlattı
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.