Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Türkiye ekonomisinde yavaşlama ve buna bağlı olarak göstergelerde kötüleşmenin giderek arttığı, dış politikada ekonomi için de risk yaratacak gerilimlerin devam ettiği mevcut konjonktürde, bankacılık sektörü ise yapılan değerlendirmede yapısal açıdan oldukça "sağlam" çıktı. Uygulanan duyarlılık ve senaryo analizleri kapsamında en olumsuz olası şoklarda bile sektörün sermaye yeterliliğinin güçlü kalacağı tahmin ediliyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) Finansal Piyasalar Raporu'nda sektörün finansal sağlamlık durumuna ilişkin bir değerlendirme yer aldı. Buna göre sektörün finansal sağlamlık göstergelerinden bankacılık faaliyetlerine ilişkin rasyoların gelişimine bakıldığında, yüksek likiditeye sahip varlık yapısı göze çarpıyor. Bu durum, sektörün riskliliğini azaltan önemli bir unsuru oluşturuyor. Likit ve likide yakın aktiflerin yabancı kaynaklara oranının yüzde 193,9 ile oldukça yüksek düzeyde olması, likidite riski açısından olumlu değerlendiriliyor. Aktiflerin 1,4 katı büyüklüğe ulaşan bilanço dışı işlemler içinde türev işlemlerin payının artış eğilimi göstermesi ve son dönemlerde bu işlemlerden zarar kaydediliyor olması ise sektörün riskliliğini artırıyor.
Sermaye yeterliliğine ilişkin rasyolar da sektörün yüksek kaliteli sermaye yapısına
işaret ediyor. Sermaye yeterlilik rasyosu ve ana sermaye rasyosu, uluslararası standartların oldukça üzerinde bulunuyor. Sektörün aktif kalitesine bakıldığında, takibe dönüşüm oranın 2009'dan itibaren azalma eğilimine girdiği görülüyor. Ancak, kredi hacminde yüksek artışların gözlendiği bu dönemde, kredilendirme sürecinde yapılacak iyileştirmelerle bu oranın daha da aşağı çekilebileceği düşünülüyor. Konut kredilerinin toplam içindeki payının azalma eğilimi, bu kredilerin, varlık fiyatları ile pozitif ilişkisi ve uzun vadeli yapısı göz önünde bulundurulduğunda olumlu değerlendiriliyor.
Sektörün gelir-gider ve kârlılık rasyoları, kârlılığın, faaliyetlerin sürdürülmesi için yeterli düzeyde olduğunu gösteriyor. 2008'den itibaren azalma eğilimi gösteren gelir yaratma oranları ve kârlılık oranlarında, 2012'nin ilk çeyreğinden itibaren iyileşme yaşanıyor.
Kredi büyüme hızı azaldı
Kredilerin çeyrek dönemler itibariyle büyümesi incelendiğinde, Merkez Bankası ve BDDK tarafından alınan önlemlerin de etkisiyle 2011'in ikinci çeyreğinden sonraki üç çeyreklik dönemde kredi büyüme hızının azaldığı görüldü. 2012'nin ikinci çeyreğinde ise kredi büyüme hızı bir önceki döneme göre arttı. Yılın ikinci çeyreği itibariyle yıllık bazda kredilerdeki reel büyüme yüzde 9,1 oldu. Bu da kriz yılı 2009 hariç son 10 yılın en düşük üyüme oranını oluşturdu. Haziran 2012 itibariyle kredilerdeki yıllık nominal artış yüzde 18,8, kur etkisinden arındırılmış dolar bazlı yıllık artış ise yüzde 6,7 oldu. Kredi türlerinin hepsi, kredi genişlemesini ifade eden eşik değerlerin altında kaldı. Bu gelişmeler dolayısıyla, "Kredilerdeki artışın yavaşlatılması amacına ulaşıldığı; küresel gelişmeler, büyüme hedefleri ve kredi kalitesindeki iyileşme göz önünde bulundurularak kredilere yönelik sıkılaştırıcı politika tedbirlerinin esnetilebileceği" değerlendiriliyor.
BES'e katılım arttı
Yeni teşvik uygulamalarıyla Bireysel Emeklilik Sistemi'ne (BES) katılım sayısı yüzde 5,8 artış gösterdi. Finansal araç kullanımı konusunda farkındalık sağlanmasına yönelik faaliyetlerin arttırılmasıyla, başta bütçe dengesi fikrini destekleyen banka kartlarının kullanımı olmak üzere sigorta sektörüne olan ilginin daha da artacağı bekleniyor. Yatırımcıların yatırım davranışlarının izlenmesinde önemli bir veri olduğu düşünülen kaldıraçlı işlemlerin sayısı yüzde 23,9 azalış gösterirken işlem hacmi yüzde 80,7 oranında arttı. Hisse senedi portföyünde tüzel kimliğe sahip yatırımcı sayısının yüzde 15,5 artması, kurumsal yatırımcıların hisse senedi piyasasına yöneldiğini gösteriyor. Yılın ikinci çeyreğinde, hem yerli hem yabancı yatırımcılardan talep görmeye devam eden özel sektör tahvil ve bono hacmi 24,3 milyar TL'ye ulaştı. Toplam yatırımların nominal olarak yüzde 2 artması, yurt içi ve yurt dışı yerleşik yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güveninin sürdüğünü gösteriyor.
Aktif büyümesi ağırlıkla kredilerden
Bankacılık sektöründe bu yılın ilk yarısı sonunda toplam aktiflerinde meydana gelen 127,8 milyar TL'lik büyümenin yüzde 93'ü kredilerdeki artıştan kaynaklandı. Krediler toplam aktifler içindeki payı artmaya devam etti. Aktif büyümesi yaratan diğer kalemler menkul kıymetler portföyü ve zorunlu karşılıklar oldu. Kaynak yapısının kompozisyonunda bankaların mevduata alternatif kaynak yaratma politikalarını devam ettirdikleri görüldü. Kaynak artışı yaratan kalemler içinde bankalardan alınan krediler ve özkaynaklar geçen üç aya göre payını yükseltti. Toplam aktifler 2012 yılının ilk yarısında 1,3 trilyon TL oldu. Son üç aylık dönemde sektörün nakit değerler toplamında nakit değerler ve Merkez Bankası'ndan alacaklar kalemleri kaynaklı dikkat çekici bir düşüş yaşanırken, menkul değerler portföyü yatay seyrini sürdürdü, krediler artmaya devam etti. Kaynaklar içinde mevduatta geçen çeyreğe göre belirgin bir artış yaşanırken, bankalara borçlar kalemi artışını sürdürdü. Mevduata olan talebi ve mevduat çeşitlemesini artırıcı teşvik mekanizmalarının oluşturulmasının; yaratacağı sektörel fayda dışında genel finansal istikrar için de katkı sağlayacağı belirtiliyor. Sektörün uzun vadeli kaynak imkanlarının artırılması bilanço yapısının güçlenmesinde önem taşıyor. Toplam bilanço dışı işlemler 2012 yılının ikinci çeyreğinde ılımlı bir büyümeyle 1,8 trilyon TL düzeyine ulaştı. Söz konusu artışta türev işlemler kaynaklı taahhütlerdeki artış belirleyici oldu.
Risk yönetimi
Son altı aylık dönemde bilanço dışı işlemler ile bilanço arasındaki makasın görece yatay seyri sektörün risk yönetimi açısından olumlu bulunuyor. Sektörün dönem kârı geçen yılın Haziran ayına göre yüzde 11,5 artarak 11,6 milyar TL oldu. Bankaların nakit ve nakde eşdeğer varlıklarında Haziran ayında 4,7 milyar TL'lik azalma yaşandı. Halka arz yoluyla özkaynaklarını güçlendirme yoluna giden bankaların artmasının sektörün kaynak yapısının yanı sıra hisse senedi piyasalarının gelişmesine de olumlu yansımalarda bulunacağı belirtiliyor.
Sektörün maruz kaldığı kredi riski, 2012'nin ilk yarısında ılımlı azalış eğilimini sürdürdü. Kredi riskine ilişkin en önemli gösterge olan ve Mart 2012 itibariyle yüzde 2,74 olarak gerçekleşen takibe dönüşüm oranı, Haziran 2012 itibariyle yüzde 2,66'ya geriledi. İkinci çeyrekte kredilerdeki artışın tahsili gecikmiş alacaklardaki artıştan daha hızlı olması, takibe düşme oranının azalmasını sağladı. Bu dönemde KOBİ kredileri ve ticari kredilere ilişkin takipteki alacaklar azalırken, bireysel kredilere ilişkin takipteki alacaklar arttı. Takipteki alacakların, hizmetler sektöründe diğerlerine göre daha arttığı görüldü.
Bankacılık sektörünün likidite yeterlilik oranları, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre ılımlı artış sergiledi. Sektörün en büyük fon kaynağı olan mevduatın ortalama vadesinin yaklaşık 2 ay olduğu dikkati çekiyor. Yurt dışından sağlanan finansmanın ana unsurlarından sendikasyon seküritizasyon kredilerinin yenilenmesi konusunda sorun yaşanmamakla birlikte, Avrupa ülkelerindeki olumsuzluklar nedeniyle 2012'de maliyetler bir miktar arttı.
Sermaye yeterliliği yüksek
Sektörün sermaye yeterlilik rasyosu, 2009 sonundan itibaren büyüme ve risk tercihlerindeki artışa paralel ılımlı bir azalma eğilimi göstermekle birlikte, hedef rasyonun oldukça üzerinde seyrediyor. 2012'nin ikinci çeyreğinde 0.1 puanlık bir azalma gösteren söz konusu oran yüzde 16,5 düzeyinde gerçekleşti. Sektörün sermaye yükümlülüğünün yüzde 86,7'si kredi riskinden, yüzde 9,8'i operasyonel riskten, yüzde 3,6'sı ise piyasa riskinden kaynaklanıyor. Bu dönemde ana sermayenin özkaynak içindeki yüksek payı, güçlü sermaye yapısına işaret ediyor. Haziran 2012 itibariyle sektörün vergi sonrası özkaynak kârlılığı yüzde 14,3, aktif kârlılığı ise yüzde 1,7 düzeyinde gerçekleşti. Raporda, sektörün yapısına ilişkin şu tespit yer aldı: "Stres testi çalışması kapsamında uygulanan duyarlılık ve senaryo analizleri sonuçları çerçevesinde risk faktörlerine uygulanan en olumsuz olası şoklarda bile sektörün sermaye yeterliliğinin güçlü kalacağı ve hedef rasyo üzerinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Bu durum, sektörün beklenmeyen risklere karşı yeterli düzeyde sermaye bulundurmayı sürdürdüğünü ve alınan pozisyonlara ilişkin risklerin etkin biçimde yönetildiğini göstermektedir."
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansgundem.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansgundem.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.