Rezidans-AVM yapmak suç mu?
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın AVM ve rezidans yapan sanayicilere söylediği sözler yanlış mı yorumlandı?
Başbakan Yardımcısı Babacan’ın inşaat sektöründeki sıkıntılara dikkat çekerek sanayinin ekonomideki payının arttırılması yönündeki açıklamalarına destek geldi. Sanayiciler, açıklamadan heyecan duyduklarını söylerken, inşaatçılar da “Biz sanayiden ayrı değiliz, söylenenler olumlu” dedi.
Bu desteklerin dışında bazı kesimde saniyicilere eleştirilerde bulundu. AVM ve rezidans yapan sanayiciler suçlu muydu? Vatan yazarı Ercan İnan bugünkü köşesinde olaya farklı bir bakış açısı ile yaklaştı. İşte İnan'ın o yazısı;
Olayı hep yanlış tarafından almaya, yorumlamaya, insanları da inandırmaya bayılıyoruz.
Köprüde intihar etmek üzere olan kişi ile selfie çeken polis memurunun bile kendini ‘Amirime rapor verecektim. O karede benim de yer almamı istedi’ şeklinde savunabildiği bir ülkede kimse ‘Bir eşeklik ettim’ demeyi beceremiyor ancak sapla saman da çok fazlaca birbirine karışıyor.
Şimdi Ali Babacan sanayici iken fabrikalarını rezidansa AVM’ye dönüştürenlere yüklendi ya yine sapla samanı birbirine karıştırdık.
Şehrin değeri artmışsa, bir zamanlar şehrin kıyısında köşesinde kabul edilen fabrika arazileri zaman içinde değerlenmişse, o fabrikaların taşınmasından daha doğal ne olabilir ki.
Eczacıbaşı’nın Büyükdere Caddesi’nde şimdi Kanyon’un yükseldiği arazisinde ilaç mı üretmesi gerekiyordu?
Ya da Akkök Grubu, Akmerkez’in bulunduğu yerde kimyasal üretimi için mi yatırım yapmalıydı?
Bakın Kale Kilit Güngören’de üretim yapıyordu. Güngören 10 yıl önce şehrin öte tarafıydı.
O arazi değerlendi. Güngören halkının alım gücü yükseldi, Kale Grubu fabrikanın bulunduğu yeri AVM’ye dönüştürdü.
Ancak kilit üretiminden vaz mı geçti?
Tesisi taşıdılar. Şimdi de Çerkezköy’de sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın en modern entegre tesisini kurmak üzere 1 Eylül’de temel attılar.
Tesislerini büyütüp taşıdılar
Bugün AVM’ci diye suçlananan ya da hedef gösterilenlerin neredeyse tamamı aslında iyi de birer sanayici. Burada ‘iyi’lik kavramını hatırı sayılır istihdam yaratmalarını ölçü kabul ederek yazıyorum.
Eğer bu adamlar fabrikalarına kilit vurup sadece işi AVM’ye rezidansa dönüştürselerdi serzenişi anlayabilirdim.
Ancak çoğu şehrin değerli yerindeki arazilerini başka amaçla değerlendirirken, fabrikalarını da Trakya’ya, Anadolu’ya taşıdılar.
Dolayısıyla şehrin merkezindeki arazilerine AVM rezidans yapanları suçlamak kadar saçma bir şey olamaz.
Sorun çok sayıda AVM yapılması mı, yoksa sanayinin milli gelir üretiminde aldığı payın azalması mı?
Her ikisinde de aslında ana suçlu belediyeler ve Hükümet’in izlediği politikalardır.
Belediyeler mantar gibi biten ve koordinasyonsuz biçimde dip dibe yapılan AVM’lere izin vermeleri ile suçludur.
Hükümet ise aslında küresel rekabette bizi bir arpa boyu bile ileriye taşımayacak inşaat sektörünü bu ülkenin gözbebeği ana işkolu haline getirdiği için suçludur.
Kâr marjları daralmışsa, kur rejimi yüzünden ithalat cazip hale gelmişse, rakipleri ile mücadele edemeyen sanayicinin zarar edeceğini bile bile sanayiciliğe devam etmesini kim bekleyebilir ki?
Yani aslında fabrikasını taşımayan, kilit vurup sanayicilikten inşaatçılığa geçen ve artık üretmeyenler bile suçlu değildir, hedef gösterilemez.
Mesele sanayiciliği, üretimi, ihracatı göz bebeği yapan politikalar üretebilmektir.