AK Parti İzmir Milletvekili Adayı ve Borsa İstanbul Eski Başkanı Dr. İbrahim Turhan katıldığı canlı yayında soruları yanıtladı.
İşte Turhan’ın konuşmalarından önemli notlar;
-İlk olarak öncelikli gördüğünüz ekonomideki en önemli sorun ne sizce? Seçim sonrası öncelik kazanan sorun nedir?
Turhan: Küresel olarak büyüme sorunuyla karşı karşıyayız. Bu sadece gelişmiş ülkelere özgü de değil. 1930 ve 1970’li yılların ortalarında yaşanan durum söz konusu. Bir müzmin durağanlık söz konusu. 1930’larda büyük buhranlarda da böyle durumlar yaşandı. Bunu aşabilmek için yüksek kaliteli yüksek katma değerli sürdürülebilir bir büyümeye geçmek gerekir.
- Düşük büyümeyi hızlandırmak için ne yapacaksınız?
Turhan: Türkiye’nin şöyle bir avantajı var. Aslında bizim hem maliye politikasında kullanabileceğimiz bir alandan söz edilebilir. Hem de para politikasında kullanabileceğimiz inovatif bir takım araçlarımız hala var. Ama burada birinci öncelik mutlaka makro ekonomik istikrarı korumamız lazım. Bunu çok zor elde ettik. Bunu heba etmememiz lazım. Dolayısıyla bir kaynak kullanılacaksa bu kaynağın nerede ve nasıl kullanılacağı çok önemli. Kaynağı iki şekilde kullanabilirsiniz. Birincisi talebi canlandıracak, kışkırtacak şeyler yapabilirsiniz. Bunun da en kolay yolu o parayı dağıtmaktır. Siyasi partilerin çoğunun programında ben bunu görüyorum. Bence rasyonel olan elimizdeki bu kaynağı üretimi artırmaya hem de üretimin kalitesini artırmaya yöneltmemiz lazım. 30’lardaki gibi 70’lerdeki gibi bir teknolojik sıçrama olacaktır dünyada. Buna hazır olmak zorundayız. O sıçramayı yakalayabilirsek onunla beraber biz de yükseliriz.
- İşsizliği nasıl aşağı çekeriz böyle bir yapıda?
Turhan: Onunla ilgili AKP’nin çözümü şu. Bir taraftan ekonomik büyümeyi yüksek katma değerli sanayi sektörüyle ar-ge ve inovasyonla sağlarken diğer taraftan hizmetler sektöründe özellikle istihdam kapasitesi yüksek olan sektörleri desteklemek suretiyle istihdamın daha nitelikli işlere yönelmesini sağlamak, bunu da eğitimle beraber eğitim seviyesini artırmayla desteklemek. İzmir’de çalışma yaptık. İzmir’i sağlık turizminin merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz. Türkiye sağlık turizmi konusunda kalitesini kanıtlamış durumda. 2023 hedeflerine ulaşmak için mademki mevcut Türkiye’ye 1,5 Türkiye daha ekleyeceğiz, mademki ihracatımızı 3 kat artıracağız, bunu yapabilmek için bir tane İstanbul yetmez. Türkiye’nin en az 5 tane daha İstanbul’a ihtiyacı var. İkinci İstanbul da İzmir olacak.
-Sizin söylediklerinizden anladığım kadarıyla 2023 hedeflerini hala geçerli gibi görüyorsunuz?
Turhan: Evet tabii ki…
- Ben öyle görmüyorum mesela. İstanbul aslında kentleşme anlamında iyi bir kent örneği değil… 5 tane İstanbul deyince çevre sorunları geliyor aklıma. 2023 hala geçerli midir? 5 İstanbul doğru bir olay mı?
Turhan: 5 İstanbul derken ben ekonomik katma değerden bahsettim. İzmir’in durumu şu an İstanbul ile karşılaştırılamayacak kadar maalesef kötü. Kentleşme noktasında. İzmir’de altyapı problemleri var, ulaştırma problemleri var… 2023’e gelince vizyon önemli bir şey. Biz Cumhuriyetimizin 100. Yılını çok önemsiyoruz. Hedef zaten ulaşmak içindir. Tahminler değişebilir ama hedefimizi korumamız çok önemli.
- S&P raporu açıklandı. TL üzerinden notu düşürdü. MB’nin bağımsızlığının zedelenmiş olmasıyla ilgili görüş bildirdi. Bizim tavrımız olarak son 1 yıldır MB’ye konulan tavır, bağımsızlığı zedeleyen bir tavır mı?
Turhan: Bu konuda konuşacak en son kişinin rating kuruluşları olduğunu düşünüyorum. Bu anlayışı objektiflikle bağdaştıramıyorum. MB bağımsızlığıyla ilgili şunu söyleyebilirim, MB bağımsızlığı çok önemlidir. Çünkü karşılıksız para basılmasının ve ekonomilerinin bir enflasyon sarmalına girilmesini önleyecek şey MB bağımsızlığıdır. Bu sebeple seçim bildirgemizde de açıkça belirtiliyor ki, MB’nin araç bağımsızlığının korunacağı ve fiyat istikrarının öncelikli bir görev olarak MB’nin üzerinde kalmaya devam edeceği ifade ediliyor. Son krizle dünyada MB’lerin sorumlulukları tartışılmaya başlandı. MB’nin fiyat istikrarı önceliğini kaybetmemesi lazım. MB’nin bağımsızlığının ana amacının karşılıksız para basılmasının ve kamunun harcamalarının finanse edilmesinin önlenmesi olduğunu unutmamamız lazım. Bunu tespit edersek bunun dışındaki hususlarda bence çok daha rahat bir analiz yapabiliriz.
- Buradan enflasyona geçelim. Enflasyonla mücadele nasıl olmalı?
Turhan: Para politikasının etkili olduğu kalemlere arasında baktığımızda enflasyon son 4 yılın en düşük seviyesine gelmiş durumda. Tarım ve enerjiyi halledebilirsek geriye kalan konu, enflasyonun ana gövdesiyle ilgili konunun sorun olacağını düşünmüyorum. MB’nin elinde çok geniş bir araç seti var. Dolayısıyla MB eskiden yapmıştı, eskiden olduğu gibi araç setleriyle yapacağı çok şey var.
- Vergi konusuna geçmek istiyorum. Türkiye’de vergi yükü fazla mı, az mı?
Turhan: Temel problemin vergiden ziyade süreçlerin kendisiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de vergi oranları Türkiye’nin rekabetçiliğine zarar verecek, iş ve yatırım ortamını bozacak seviyelerde değil. Ama maalesef süreçlerimiz iyileştirilmeye muhtaç. Mevcut anayasal çerçevenin oluşturduğu yapıyla bir yere kadar iyileştirme yapabiliyorsunuz.
- Dolaylı dolaysız vergiler arasındaki oran meselesi bizi rahatsız ediyor. Bu yapıyı değiştirecek bir plan var mı?
Turhan: Vergi konusu çok hassas bir konu. Ben seçim döneminde yapılan vaatleri de yadırgadığımı da söylemeliyim. 90 model siyaset anlayışını tecrübe etmedik gibi konuşmalar yapılıyor. Seçim bildirgemize bu konuyla ilgili hususlar koyduk. Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokmak istiyorsak, Türkiye’yi dünya rekabetçilik endeksinde ilk 20’ye sokmadan özel sektörün üzerindeki yükleri olabildiğince azaltmadan bunu yapmak mümkün değil. Fransa teşebbüs etti, sosyal imkanları artırayım diye vergileri artırdı, sonuç ortada. Bu konuda çok hassas davranmak gerekir diye düşünüyorum.