Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Moskova'daki Rus-Türk liderleri zirvesinde Putin'in telaffuz ettiği "Adana Mutabakatı" Türkiye'de büyük yankı yarattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ertesi gün yaptığı açıklamada "Adana mutabakatının ısrarla üzerinde durulması gerekiyor" demişti. Bir dizi siyasetçi ve araştırmacı, bu protokolün önemine ve Suriye krizinde yapıcı işlev taşıyabileceğine işaret etti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, daha önce CHP'nin " Adana mutabakatının önemini" ifade ettiğini belirtti ve AKP hükümetini, "bu mutabakatın gereklerini yerine getirmek için derhal Suriye ile doğrudan temas kurmaya" çağırdı. Putin, Erdoğan görüşmesinde Adana mutabakatı gündem gelmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ertesi gün yaptığı açıklamada "Adana mutabakatının ısrarla üzerinde durulması gerekiyor" dedi.
Çeviköz'ün Adana mutabakatına ilişkin basın açıklamasında şöyle dendi:
"23 Ocak 2019 tarihli Moskova görüşmeleri sonrasında Sayın Erdoğan Türkiye ile Suriye arasında 20 Ekim 1998 tarihinde imzalanan “Adana Mutabakatı”nı Suriye krizi bağlamında gündeme almak zorunda kalmıştır. Adana Mutabakatı, Türkiye ile Suriye arasında, terörle mücadelede iş birliğini önceleyerek iyi ilişkiler tesis etmeyi amaçlayan tarihi bir belgedir. Nitekim, bu mutabakat imzalandıktan sonra Türkiye – Suriye ilişkilerindeki iyileşme olumlu ivme kazanmıştı.
Sayın Erdoğan'ın bu mutabakata işaret ederek Suriye’nin ülkemizin ulusal çıkarları ve sınır güvenliği için ne kadar önemli olduğunu yeni fark etmiş olması her şeye rağmen olumlu; en çok Türkiye’nin sahip çıkması gereken bu tarihi belgenin üçüncü bir ülke tarafından Türkiye'ye hatırlatılması ise ülkemiz adına üzüntü vericidir.
Yıllardır, Adana Mutabakatının Türkiye – Suriye ilişkileri için büyük önem taşıdığının altını çizen ve söz konusu mutabakatın özüne uygun olarak sınır komşumuz Suriye ile iyi ilişkiler içinde olmamız gerektiğini savunan Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 7 Eylül 2018 tarihinde gerçekleşen Tahran Zirvesi’nden hemen sonra sunduğumuz 6 maddelik çözüm önerisinde Adana Mutabakatı’nın önemini bir kez daha şu ifadelerle vurgulamıştık:
“Suriye Yönetimi ile de temasa geçilmesinin ve 1998 Adana Mutabakatı ruhunun iki komşu ülke arasında yeniden canlandırılması için çalışılmasının zamanı gelmiştir.”
CHP olarak, Adana Mutabakatını yeni keşfeden AKP iktidarını, bu mutabakatın gereklerini yerine getirmek için derhal Suriye ile doğrudan temas kurmaya çağırıyor, mutabakatta işaret edildiği üzere terörle mücadele konusunda ‘karşılıklılık ilkesi çerçevesinde’ Suriye ile işbirliği yapması gerektiğini hatırlatıyoruz."
"Ankara’nın Şam yönetimine elini uzatmasının zamanı geldi"
Türkiye ile Suriye arasında terörle mücadele konusunda 1998 yılında imzalanan anlaşma, üzerinden geçen 21 yılın ardından yeniden gündeme gelmiş oldu. İki ülkenin terörle mücadele çerçevesinin çizildiği anlaşmada, "Suriye kendi topraklarından Türkiye'nin güvenlik ve istikrarını tehlikeye atacak eylemlere izin vermeyecek. Suriye, PKK'nın silah, lojistik ve mali destek sağlamasına ve propaganda faaliyetlerine izin vermeyecek" gibi taahhütler yer alıyor.
TBMM'de 2010 yılında imzalanan bir başka anlaşmayla da Adana mutabakatınının geliştirilmesi imza altına alınmıştı. "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması"nda, terörle ve terör örgütlerine karşı mücadele ve bu konuda somut sonuçlar elde etmek üzere, samimi ve kararlı bir güvenlik iş birliği amaçlanıyor.
Sputnik bu konuda çeşitli diplomatlardan görüş aldı. Emekli Büyükelçi Onur Öymen' göre, Adana Mutabakatı'nın özü "Türkiye ve Suriye arasında terörle mücadele konusunda kapsamlı bir iş birliği" ve Adana Mutabakatı'nın ve sonrasında imzalanan anlaşmanın bir anlam ifade edebilmesi için de Türkiye ve Suriye arasında bir mekanizmanın çalıştırılması gerekiyor.
Putin'in mutabakatı hatırlatırken, Türkiye'nin Suriye ile temaslarda bulunarak iş birliği yapmasına yönelik bir mesaj verdiğini belirten Öymen, şunları dedi:
"Türkiye ile Suriye arasında mutlaka terörle mücadele konusunda bir iş birliği yapmasının çalıştırılması lazım. Çünkü bir ülkenin topraklarını teröristlerin bertaraf edilmesi öncelikle o ülkenin hükümetinin görevidir. Suriye'de terör faaliyeti varsa IŞİD, PYD, PKK, Nusra kim olursa olsun, bunlarla mücadele etmek birincil olarak Suriye'nin görevidir. Suriye gerekirse başka ülkelerden de bunun için destek isteyebilir.
BM yasasının ikinci maddesinin en önemli hükmü; devletlerin egemenliğinin, bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün korunması ve buna saygı gösterilmesi. ‘Efendim, Suriye'de yanlış işler yapılmıştır, o zaman topraklarının bir kısmına el koyarız', bu BM yasasına uygun bir yaklaşım değil.
"TÜRKİYE İLE SURİYE ARASINDAKİ MEKANİZMALAR FAALİYETE GEÇMELİ"
"Şu anda Suriye topraklarının yüzde 33'ü PYD ve onun yönetimindeki gruplar tarafından işgal edilmiş vaziyette. Bu uluslararası hukuka açıkça aykırı, bunu hiç kimse savunamaz. Başka bölümleri başkalarının kontrolü altında, İdlib gibi… Bu bakımdan öncelikle üzerinde durulması gereken bu ilkelerdir. Bu çerçevede yapılmış bir mutabakat var. Bu anlaşmayı yürürlüğe koyacaksınız, bu anlaşmanın yürütülmesi için de Türkiye ile Suriye arasındaki mekanizmaları faaliyete geçireceksiniz."
Öymen, mutabakatın nasıl faaliyete geçebileceği sorusuna da yanıt verirken, "Bir, doğrudan doğruya temas etme yolu var, bu sağlanamıyorsa bugünkü ortamda, bir ülkenin aracılığıyla bu temasları sağlama yöntemi var. Üçüncü bir ülkede temas imkanı var, Bir uluslararası kuruluşta, diyelim ki BM'deki Türk-Suriye temsilcileri arasında görüşme yöntemi var. Uluslararası alanda buna benzer yöntemlerin hepsi uygulanmıştır" diye konuştu.
"HİÇBİR ASKERİ GÜÇ KULLANMADAN TERÖRLE MÜCADELEDE SONUÇ ALINABİLİR"
Hangi yöntemle olursa olsun temasın sağlanması durumunda ise Öymen, "Terörle mücadele Türkiye'nin lehine olduğuna göre ve terörle mücadelede Suriye'ye çok önemli bir görev düştüğüne göre, böyle bir temas mekanizması ayrıca siyasi çözüm bulunması konusunda da katkıda bulunur ve terörle mücadelede de daha etkili sonuç alınır" dedi.
Öymen, "Terörle mücadelenin hep askeri boyutu düşünülüyor, diplomatik boyutu hiç düşünülmüyor hemen hemen. Oysa Adana Mutabakatı gösterdi ki; Öcalan'ın Suriye'den çıkarılması, kampların kapatılması, hiçbir askeri güç kullanmadan dahi diplomasiyi etkili bir şekilde kullanarak sonuç alınabilir" diye konuştu.
FARUK LOĞOĞLU: PUTİN TÜRKİYE'YE PENCERE AÇTI, ŞAM'LA TEMAS EDİLMELİ
Sputnik'e konuşan Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu da, Putin'in Adana Mutabakatı hatırlatmasının Suriye konusunda Türkiye'ye açılan bir pencere olduğunu ifade etti. Loğoğlu, "Gereğinin yerine getirilebilmesi için, Putin'in açtığı pencerenin Türkiye'ye yarar sağlayabilmesi için Ankara'nın Şam yönetimine elini uzatması lazımdır. Türkiye Şam yönetimiyle temas edip terörle mücadele bağlamında bu anlaşmaların gereği doğrultusunda, yeni bir ortak anlayış oluşturabilirse bu hem Türkiye'nin yararına hem Suriye'nin istikrara kavuşması bakımından yerinde olur" diye konuştu.
"SURİYE TÜRKİYE'Yİ RAHATLATACAK ADIMLAR ATABİLİR"
BM hukuku ve ikili anlaşmalara göre kendi topraklarındaki terörle mücadelede birincil sorumluluğun Suriye'de olduğu görüşünü yineleyen Loğoğlu, mutabakatın uygulanmasıyla Suriye yönetiminin ülke topraklarında terörle mücadelede daha aktif olarak, Türkiye'yi rahatlacak adımlar atabileceğini de kaydetti.
TÜRKİYE TEMASA HAZIR MI?
Loğoğlu, Türkiye'nin temasa hazır olup olmadığı konusunda ise "sanmıyorum" dedi ancak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun "Rejimle dolaylı temaslarımız var" sözlerini de hatırlattı. Bunun en azından istihbarat örgütlerinin temas halinde olduğunu gösterdiğini ifade eden Loğoğlu, "Adana Mutabakatı'nın eğer bir meyvesi olacak ise bunun yüksek siyasi seviyeli Ankara ve Şam arasında temasla olması lazım. Ankara buna hazır görünmüyor ama Putin'in bu hatırlatmasını da herhalde yabana atmadılar. Bu biraz da Ankara'nın şimdiye kadar izlediği politikalarına ilişkin yeni bir sayfa açmasını gerektiren bir gelişme" dedi.
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.