Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
DHA'nın sorularını yanıtlayan Demir, "Dengelenme demek için henüz erken; öncellikle yeniden enflasyonun yüzde 10 civarına geldiğini görmemiz lazım, en azından küçülme sürecini atlatmamız ve büyümeye başlamamız lazım. Aynı şekilde de ekonominin diğer göstergelerinde de, bir miktar o insanların o iyileşmeyi hissetmiş olması lazım. Bu ‘his’ ne zaman olabilirin yanıtı şu; eğer her şey yolunda giderse, eğer bir kez daha kurda sıçrama yaşamazsak, yılın sonuna doğru ancak bir dengelenmeden bahsetmemiz söz konusu olabilir. Bu gün yaşadığımız şeyi dengelenme olarak tanımak için henüz çok erken" dedi.
Ekonomide aşağı yönlü gelişmelerin Türkiye’ye özel olmadığını ve dünyanın değişik bir dönemden geçtiğini söyleyen Demir, "Özellikle Amerika ve Çin arasındaki ticaret savaşları, Amerikan ekonomisindeki yeniden faiz indirim süreci, Avrupa ekonomisinin büyüyememesi, bütün bunlar bizi küresel bir durgunluğa doğru götürüyor. Burada şansımız olan şey sadece şu, bizim gibi gelişmekte olan ülkelere eğer gelişmiş ülkelerde bu durgunluk derinleşirse sermaye akımı başlayabilir. Özellikle reel faizin, ödediğimiz faizin de yüksek olduğunu düşünürsek başka ülkelere göre bu sermaye akışını biz yeniden büyümeye döndürebiliriz. Yeniden büyümenin finansmanında kullanabiliriz, bu da yaşadığımız Ağustos 2018 itibariyle derinleşen ekonomik şokun bir miktar hafiflemesinde yardımcı olabilir. Orta vadeye ve Uzun vadeye baktığımızda, Türkiye ekonomisine, eğer sorunlarımızı çözebilirsek çok güzel günler var diyebiliriz. Bu orta ve uzun vadede, bunun için kısa vadede ki sorunlarımızı çözmemiz lazım. Şu anda o sorunlar çözülmekten ziyade bir miktar derinleşiyor gibi" dedi.
Demir, uluslararası kredi derecelendirme şirketlerinin değerlendirmeleri ve not vermeye ilişkin yaklaşımları konusunda da şunları söyledi:
"Şimdi bu tip kurumlar iki tür değerlendirme yapar. Nihai sonucu ortaya çıkartırken iki şeye bakarlar. Birincisi, ekonomik koşullar ve ikincisi o ekonomik koşulları etkileyen diğer koşullar. Ekonomik koşullar bağlamında yaptıkları analizlere baktığımızda biz de aynı şeyleri söylüyoruz.
"Bugün Hazine ve Maliye bakanlığı da aynı şeyi söylüyor, Kabine de aynı şeyleri söylüyor, Merkez Bankası da aynı şeyleri söylüyor.
"Ekonomik şartlarda ki değerlendirme zaten ortak. Bire iki diyemezsiniz, bir birse herkes bir der ona. Ama siyasi veya sosyal meselerle ilgili değerlendirmeler o biraz daha subjektif oluyor.
"Bu noktada Fitch’in, Moody’sin, Standard & Poors’un bi miktar yanlı davrandığını düşünebiliriz. Bu değerlendirmenin yargısının nereden yapıldığıyla ilgilidir.
"Siz Amerika veya Avrupa’da yetişmişseniz Türkiye’de olan siyasi gelişmeler size çok anormal gelebilir ama biz onları içselleştirdik artık.
"Gündelik hayatımızın bir parçası haline geldi. Her gün yeni bir sosyal veya siyasi bir meseleye uyanıyoruz artık; davalar sürüyor, hukukla ilgili sorunlarımız var.
"Bütün bunlar, bizim açımızdan bakıldığı zaman normalleşmiş ve çözülmesi gereken sorunlar olarak gözükürken onlar için Türkiye ekonomisinin olumsuz bir görünüm sergilenmesini kolaylaştıran faktörler gibi görünüyor ve o yüzden not kırıyorlar.
"Yani ‘kasıt var, her şey çok sıkıntılı’ demek yerine bir miktar kulak vermek, ne söylediklerini anlamaya çalışmak ve bizim yargılarımızla beraber.
"Bizim ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlarımızla beraber aynı potada eritip bu sorunlarımızı çözüp ilerlememiz lazım."
Türkiye’nin kredi notunun yükselmesinin önündeki engellere işaret eden Demir, “Bu süreç sadece ekonomik değil. Ekonomide belki yıl sonuna doğru söylediğim herşey denk gelirse Türkiye ekonomisi sorunlarını çözmeye başlarsa; başladığına dair çözümler elde etmeye başlarsa, sene sonuna doğru ekonomik koşullar iyileşebilir" dedi ve ekledi:
"Ama siyasi ve sosyal meseleler, özellikle yargı reformu, yapısal reformlar, bunlarda somut adımlar görmediği sürece bizim yeniden yatırım yapılabilir bir ülke olarak bu kuruluşlar tarafından tanımlanmamız biraz zaman alacak gibi.
"Sonuçta bugün Dünya finansallaşmış bir durumda, dünyanın ana trendlerini belirleyen finansal akımlardır. Bir ülkenin büyümesinin finansmanı, özellikle gelişmekte olan ülkelerde tasarruflar düşük olduğu için dışardan gelecek sermayeye çok bağlı.
"Dolayısıyla bu tip kuruluşlar da para sahibi, yatırım yapmak isteyen büyük fonların karar verme süreçlerini etkiliyorlar.
"Dolayısıyla bu tip karar verme süreçlerinde etkili olmaları aslında küresel ekonomik düzeninde bi anlamda şekillenmesine neden oluyor.
"Bugün Moody’s, S&P yada Fitch gibi kuruluşlar ‘Türkiye çok iyi olacak, süper bir ülkeye dönüşecek buralara yatırım yapalım ve yatırımlarımızın geri dönüşünü alacağız’ derlerse o zaman orada biriken ve orada ki yatırımcının kaynağı Türkiye’ye gelir, Türkiye'nin büyümesini finanse eder ve daha istikrarlı bir konuma gelebilir.
"Bunu söyleyebilmesi için az önce de söylediğim gibi, hem ekonomik hem de sosyopolitik şartların bu kuruluşlar tarafından uygun görülüyor olması lazım. Dolayısıyla çok etkili kuruluşlardan bahsediyoruz."
Yerel derecelendirme şirketlerinin yalnızca bir fikir olarak ortaya koyulabilecek bir şey olduğunu ve daha ileri gitmeyeceğini savunan Demir, "Yatırımcı para verirken, bütün Dünya’yı gören, bütün Dünya’ya bakan ve değerlendiren kurumdan mı bilgi alır yoksa lokal analiz yapandan mı? Bu sadece şunu sağlayabilir: Küresel değerlendirmeyi yapan kuruluşlara yerelden içerik sağlamış olabilir. Ama nihai karar yine bu şekilde bu kurumlar tarafından etkilenecek, o raporlar ve analizlerle etkilenecek. Dolayısıyla evet, bu kurumların arasına bir kurum sokabilmek için yerel çalışmalar yapılabilir, çaba sarf edinilebilir ama o ayara gelebilmek uzun yıllar alınacak bir şey. Şu aşamada ancak yerel içerik sağlayıcı haline dönüşebilir yerel kredi derecelendirme kuruluşları" diye ekledi.
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.