ABD'den gelen verilerin etkisi yanında siyasilerle Merkez Bankası arasındaki
faiz gerilimi nedeniyle hareketli bir hafta geçiren piyasalarda yeni haftada neler yaşanacak?
Erdal Sağlam, Hürriyet'teki köşesinde, önümüzdeki dönemde iç siyasi gelişmelerinin piyasaları nasıl etkileyeceğiyle ilgili öngörülerini yazdı. İşte o yazı:
GEÇEN haftalarda küresel sistem kaynaklı haberler, içeride Merkez Bankası tartışmaları ile birleşince piyasalar bir hayli yoruldu.
Ukrayna'da sağlanan ateşkes, ABD'den gelen sert
faiz artışını törpüleyen haberler, Yunanistan'da restler çekildikten sonra gelen yumuşama havası piyasaları biraz rahatlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir hafta yurtdışında Merkez Bankası'na çatmayınca, iç piyasalar da rahatladı.
Buna rağmen kurlardaki yumuşama nispeten az oldu. Geçen hafta içinde 2.5 TL'yi aşan dolar kuru ancak 2.48 TL'ye geriledi. Bu da aslında hem dış, hem iç gelişmeler için tedirginliğin devam ettiğini gösteriyor.
Piyasalarda gözlerin yavaş yavaş iç siyasi gelişmelere çevrilmeye başladığını söyleyebiliriz. Bu hafta için Kürt sorununda beklenen adımlar, iç piyasalara da olumlu katkı yapacaktır. HDP ile AKP'nin birlikte yapacağı ortak çağrının ardından, İmralı'dan silahların bırakılmasını da içerecek açıklama bekleniyor. Eğer bu açıklama gelirse bir süre olumlu etkilenecek piyasalar, ardından bu konuda atılacak somut adımlara bakacak ve bu gelişmelerden etkilenecek.
Ancak bu noktada bir tedirginlik de hala mevcut. Cumhurbaşkanı Erdoğan yurtdışından gelirken yaptığı açıklamada geçtiğimiz cuma günü bu açıklamayı beklediğini söylemiş. Birkaç günlük gecikme ile bu açıklama gelirse iyi ama eğer bu beklenti yaratıldıktan sonra bir açıklama gelmezse, hem iç siyasette hava yeniden gerginleşir, hem de bu durum piyasalara olumsuz yansır.
Bununla birlikte bu hafta içinde TBMM Genel Kurulu'na gelmesi beklenen iç güvenlikle ilgili paket de siyaseti ve ekonomiyi germe potansiyeli taşıyor. Bunca eleştiriye, muhalefetin birlikte davranacağını açıklamasına rağmen, Başbakanın açıklamaları paketin mevcut şekliyle TBMM'ye geleceğini gösteriyor. Bunun HDP ile AKP'nin yapacağı ortak açıklamayı baltalama ihtimali bulunuyor. Ancak bu kadarla da sınırlı kalmaz; TBMM'de yoğun kavgalara neden olması, toplumsal olarak protestoların artma ihtimali de büyük.
İKTİDAR PARTİSİNDE OLACAKLAR
Bu arada HDP'nin AKP ile uzlaşmaya varması halinde, parti halinde seçime girip kazanma ihtimalinin azalacağı, AKP'nin de buna oynadığı çok sık konuşulmaya başladı. Yani HDP'nin yeniden bağımsız adaylarla seçime girmesi halinde, tüm piyasa oyuncularının üzerinde çalıştıkları, seçim sonrası muhtemel TBMM oluşumu ve hükümet senaryoları da yeniden gözden geçirilecek.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Cumhurbaşkanına rağmen milletvekili adayı olması, ardından Merkez Bankası konusundaki tartışmalar, siyasi olarak gözlerin AKP'nin içine çevrilmesine neden oldu. "Böyle çatışma işaretleri olsa da AKP içinde bir ayrılık olmaz" görüşü hala hakim ama bu kez olanlar biraz farklı gibi gözüküyor. AKP'de parti yönetiminin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tam bağlı olması, Başbakanın özellikle seçimlere dönük farklı işlemlere niyetlense de, yapamayacağı ama kendi damgasını vurmayı deneyeceği söylentileri artıyor. Örneğin Davutoğlu'nun 3 dönem şartını seçimlere giderken kaldırıp, eskilerin desteğini alacağı daha sık konuşulmaya başladı. Bununla birlikte milletvekili listelerinin hazırlanmasında, yani önümüzdeki ay AKP içinde ciddi çatışma ihtimalinin olduğu da, AKP kulislerinde bile artık konuşuluyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Merkez Bankası'nın yanında açıkça yer almayı, Başbakanından izin alarak son günlerde artırmaları, AKP içinde siyasi gelişmelerin kızıştığı anlamında da irdeleniyor.
Özetle; iktisatçı ve analistlerin, seçim nedeniyle yine siyasi analiz dönemi geldi..