Piyasalar tek parti hükümetini istiyor
İş Yatırım Menkul Değerler Genel Müdürü Aral, piyasaların oy oranlarını kestiremediğini ama hâlâ tek parti hükümetini fiyatladığını belirtti
İş Yatırım Menkul Değerler Genel Müdürü Erdal Aral, piyasaların partilerin oy oranlarını tam olarak kestiremeseler dahi seçim sonrasında tek parti hükümeti oluşacağını satın aldığını, bu senaryo dışındaki olasılıkları henüz fiyatlamaya başlamadığını belirterek, seçim sonrasında Türkiye'yi diğer gelişmekte olan piyasalardan pozitif yönde ayrıştıracak yegane unsurun reformların hızlanması olacağını söyledi.
Aral, Reuters ile yaptığı söyleşide, kamuoyu araştırma şirketlerinin ve kendilerinin yaptığı çalışmalarda seçmen davranışlarının ekonomideki değişkenlere paralel şekillendiğinin ortaya konulduğunu belirterek, "Son bir yılın enflasyonu, büyümesi seçmen davranışını ciddi anlamda etkiliyor. Seçmen asıl olarak işsiz kaldığı gün davranışını değiştiriyor. Dolayısıyla ekonomik veriler ile oy oranları arasında yüksek bir korelasyon var" dedi.
Mali piyasalar hâlâ tek partiyi satın alıyor
İş Yatırım bünyesinde enflasyon artı işsizlik eksi büyüme olarak özetlenebilecek bir mutsuzluk endeksi oluşturduklarını ve bu endeks ile 2002 yılından bu yana yapılan seçim sonuçları arasında yüksek bir korelasyon gördüklerini söyleyen Aral, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu endekse baktığımızda 2010'dan sonra mutsuzluk yükselmeye başlıyor. Dünyada ise pek böyle değil, bizde olumsuz etkileyen en önemli faktör işsizlikteki artış, ikincisi büyümedeki dalgalanma ve tabii enflasyonun bir türlü düşmemesi, kemikleşmesi. Bu çalışmaya göre AKP'nin oyu yüzde 43.5 olarak çıkıyor ki bu veri kamuoyu araştırma şirketlerinin sonuçları ile de paralel."
Aral, oluşturdukları seçim senaryoları kapsamında yüzde 60 olasılıkla AKP'nin salt çoğunluğu aldığı ancak muhalefetin güçlendiği bir tablonun öngörüldüğünü; AKP'nin içinde yer aldığı bir koalisyon hükümetinin olasılığının yüzde 20 olarak belirdiğini söyledi. "Mali piyasalar hâlâ tek partiyi satın alıyor, oy oranını kestiremiyor ama tek partiyi satın alıyor" diyen Aral, Türkiye'deki para ve sermaye piyasalarının bu yıl başından bu yana gelişmekte olan ülke piyasalarından negatif ayrışmasında siyasi faktörlerden daha fazla ekonomik gelişmelerin etkili olduğunu söyledi.
Şu an dış konjonktürden etkileniyoruz
Aral, "Şu an itibariyle en kötü piyasalar Brezilya ve Türkiye; bazı alanlarda bu ikiliye Meksika dahil oluyor. Bizim modelimize göre, burada en önemli etki petrol fiyatları oldu. Petrol fiyatları artık lehimize çalışmıyor. Bu da bize risk priminin, dış borç stoku ile ilişkilendirildiğinde, zaten genişlemesi gerektiğini söylüyor. Şu anda daha çok dış konjonktürden etkileniyoruz ve buradaki gelişmeler mevcut hareketlerin çoğunu açıklıyor. Dolayısıyla siyaset çok fazla fiyatlanmış değil" dedi.
Yatırımcıların istikrar, sürdürülebilir siyasi ve ekonomik bir model ile birlikte reform görmek istediğini belirten Aral, koalisyon hükümeti kurulması durumunda reform inisiyatifinin azalacağını ancak piyasaların çok "cezalandırıcı" olmasını beklemediğini, en olumsuz senaryonun fiyatlamaları 50 baz puan civarında artıracağını söyledi.
Kötü senaryoda 77 bin dip seviye olur
"Beş yıllık CDS primleri mevcut noktadan ne kadar uç noktaya kadar gidebilir diye baktığımızda gördüğümüz bant 260-270 baz puan arası, bugün 225 baz puandayız. Bunun bir örneğini Türkiye'deki siyasi belirsizliğin fiyatlandığı Aralık 2013'te gördük. Böyle bir durumda bugünkü euro/dolar paritesiyle, dolar/TL 2.87'ye kadar yükselebilir, borsadaki dip seviye 77,000 olur. Bu kötü ve riskin en uçlarda fiyatladığı senaryoda, TL faizinin de yüzde 11.25'e kadar gideceğini düşünüyoruz."
İyi senaryoda 93 bin – 95 bin aralığını görebiliriz
Tek parti hükümetinin oluştuğu ve reform programının belirlendiği bir senaryo altında ise borsa endeksinin yıl sonunda 93,000-95,000 aralığında oluşabileceğini söyleyen Aral, iki yıllık gösterge tahvil getirilerinin de yüzde 9 seviyesine gerileyebileceğini söyledi.
Reformlar en hızlı şekilde sonuçlandırılmalı
"Gelişmekte olan ülkeler içinde yeni bir yer edinmek ve farklılaşmak için de yine reform yapmamız gerekiyor" diyen Aral, "Dünyada bunu yapan Hindistan ve Endonezya, taahhüt bazında olsa bile ve bunu takvime koyduğunda piyasa ikna olup bunu satın alıyor, dolayısıyla açık ara pozitif ayrışan iki ülke Hindistan ve Endonezya. Türkiye'nin de Hindistan ve Endonezya'nın yanına katılmasında fayda var. O nedenle reformlar en hızlı şekilde sonuçlandırılmalı" diye konuştu.
Doğrudan yabancı yatırımların hızlanması için de kurumsallaşmanın artması ve regülasyonlar yoluyla müdahalelerin azalması gerektiğini söyleyen Aral, "Yatırımcı radikalleşme istemiyor, oturmuş bir hukuk, eğitim sisteminin yanı sıra bağımsız kurullar ile rasyonel kararların alınmasını istiyor" dedi.