Döviz kurundaki yükseliş açık pozisyonu olan şirketlerin borç yüklerini arttırdı. Geçen hafta gündeme gelen ABD’nin Suriye’ye müdahalesi gerçekleşir ve bir de savaşa dönüşürse bu faturanın iyice kabarması bekleniyor.
Finansal piyasalarda mayıs ayından beri süren dalgalanma önceki hafta yeniden alevlenmişti. Geçen hafta yaşanan gelişmeler adeta bu alevlerin üzerine benzin döktü. Suriye’deki iç savaşta kimyasal silah kullanılması üzerine ABD’nin bu ülkeye müdahalesinin gündeme gelmesi, kurları ve faizleri uçururken borsa endeksini de iyice aşağı çekti. Önceki hafta 1.99 TL olan dolar kuru bir ara 2.07 TL’ye kadar çıktıktan sonra haftayı 2.03 TL’den kapattı. Önceki hafta yüzde 9.8 düzeyinde olan gösterge tahvil faizi çift haneye yükseldikten sonra bu seviyesine geri döndü. Önceki haftanın son işlem gününde 67.932 düzeyinde bulunan borsa endeksi ise seans içinde bir ara 64.000’in altına kadar indikten sonra geçen haftayı 66.394 seviyesinde bitirdi.
FATURA ÇIKIYOR
Ekonomist dergisi finansal dalgalanmanın faturasını araştırdı. Buna göre dolar kurunun yükselmesi, ithalat yapan ve açık pozisyonu olan şirketlerin borçlarının TL cinsinden değerini yükseltti. Faizlerin yükselmesi, tahvil yoluyla borçlanmayı planlayan şirketlerin katlanması gerken
faiz yükünü neredeyse ikiye katladı. Halka arza niyetlenen şirketler de şimdi bundan daha az kaynak elde etme durumuyla karşı karşıya. Bu gelişmeler halka arzların da tahvil ihraçlarının da ertelenmesini gündeme getirdi. Bir bankanın risk komitesi başkanı, dövizde ve faizde yaşanan yükselişin şirketlere yansımasını şöyle özetliyor: “İthalatçının ödeyeceği TL tutarı yüzde 10 arttı. Kredi faizleri, üç ay öncesine göre de 3 ile 5 puan arttı. Bankalar,
faiz artışını konut, bireysel kredilere yansıtamazlar ama cari kredilere kısa sürede yansıtabilirler. Ancak, şunu unutmayalım, bankalar bu dönemde likit kalmak isteyecektir, bu nedenle kredi kullandırma konusunda çok iştahlı olmayacaklardır.”
YATIRIMLAR ERTELENİYOR
Finansal dalgalanma yüzünden yavaş yavaş reel sektöre de bir fatura çıkıyor. Özellikle emlak ve otomotiv sektörleri bu gelişmelerden olumsuz etkileniyor. Faizlerin yükselmesi yüzünden, zaten cılız olan yatırımlarda bir erteleme süreci daha başlamış bulunuyor. Suriye’ye olası müdahalenin sınırlı kalmayıp da bir savaşa dönmesi halinde reel sektöre çıkan faturanın daha da büyümesinden korkuluyor. Böyle bir durumda ekonomideki yavaşlamanın bir resesyona dönüşebileceğinden endişe ediliyor. Aşağıda finansal piyasalardaki dalgalanmanın faturası ile Suriye’ye olası müdahalenin savaşa dönüşmesi halinde daha neler olabileceğine ilişkin ayrıntlı bilgiler bulacaksınız.
Satınalma ve birleşmeler hız kesti
Türkiye’de 2012 yılında 350 civarında Satınalma&Birleşme (S&B) işlemi gerçekleşti. Bu işlemlerde toplam büyüklük 30 milyar doları buldu. Bu büyüklükte Özelleştirme İdaresi’nin işlemleri en büyük payı aldı. Ekonomist dergisi olarak bu işlemleri yılın başında kapak haberimize taşımış, 2013 yılı beklentilerine yer verirken yine 30 milyar dolarlık bir işlem hacminin yakalanabileceğini kaydetmiştik. Yılın ilk yarısı için gerçekleşmelere bakıldığında Fed ve Gezi eylemlerinin etkisiyle birlikte toplam büyüklük 10 milyar dolar civarında kaldı.
Büyük halka arzların ertelenmesi gündemde
22 Mayıs’ta FED Başkanı Ben Bernanke’nin parasal genişlemede sona gelindiği sinyalini vermesinin ardından halka arzlarda bir yavaşlamadan hatta duraklamadan söz etmek mümkün. Bu yıl içinde yedi halka arz gerçekleşti ve arz büyüklüğü 1 milyar 217 milyon TL oldu. 5-6-7 Haziran tarihlerinde yapılması planlanan Emlak GYO’nun ikincil halka arzı ise yurtdışı dalgalanmaların ve Gezi parkı eylemlerinin etkisiyle iptal edildi. Bugün gelinen noktada borsada halka arz için başvurusu bulunan yedi şirketin olduğu görülüyor.