<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro EkonomiPandemi teşviklerinin en büyük tehlikesi----

Pandemi teşviklerinin en büyük tehlikesi

Pandemi teşviklerinin en büyük tehlikesi
11 Kasım 2021 - 16:48 www.finansingundemi.com

Dünya ekonomilerinin pandemi krizini atlatmak için parasal ve mali teşviklere sarıldı. Bu uygulamaların rutin hale getirmesi küresel ekonomiyi çıkmaza sürükleme riskini de beraberinde getiriyor olabilir

FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Küresel ekonomiler pandemi sürecini parasal ve mali teşvik politikalar yoluyla atlatmayı hedefledi. Özellikle varlıklı ekonomilerde uygulanan trilyonlarca dolarlık teşvik paketleri uzun vadede ekonomileri daha büyük bir çıkmaza maruz bırakabilir. Araştırma şirketi The Overshoot’un Baş Yazarı Matthew C. Klein, Financial Times’taki yazısında pandemi sonrası ekonomi stratejilerini incelerken ünlü ekonomist Janos Kornai’nin Sovyetler tecrübelerine dikkat çekiyor. İşte finansgundem.com’un derlediği Klein’ın o yazısı:

“Pandemi bize bir şey öğrettiyse, o da piyasalardaki düşüşlerin esasen isteğe bağlı olduğudur. Zengin dünyadaki hükümetler, hanehalkı ve şirket bilançolarını ikinci dünya savaşından bu yana görülen en şiddetli çöküşten sadece para basarak koruyabildiler.

Bu yeni bilgiyi nasıl kullanmalıyız? "Tam Keynesçilik" olarak adlandırılabilecek bu politika karışımının potansiyel riskleri ve ödülleri üzerinde yoğun bir şekilde kafa yoran herkes, geçen ay vefat eden ekonomist Janos Kornai'nin fikirlerini göz önünde bulundurmalıdır.

Kornai Macaristan'da büyüdü ve hayatının çoğunu Sovyetlerin bir uydusunda geçirdi. Bu da ona "tam istihdamın" norm olduğu ve iş döngüsünün yasaklandığı bir toplum hakkında ilk elden deneyim kazandırdı. Elde edilen sonuçsa, işçiler veya başka biri için bir cennet değil, bunun yerine Kornai'nin "kıtlık ekonomisi" olarak adlandırdığı savurgan üreticilerin ve taleplerini yoksun kalan tüketicilerin olduğu bir durumdu.

Kornai için "kapitalist" ekonomilerin en temel özelliği, işletmelerin "sert bütçe kısıtlamaları" ile karşı karşıya kalmasıdır. Operasyonlarından yeterince para kazanmıyorlarsa, bankalardan veya sermaye piyasalarından para toplamaları gerekir. Ve eğer para toplayamıyorlarsa, iflas ederler.

Bu kısıtlama, üreticileri tüketicilerin isteklerine uymaya zorlar. Şirketler, insanların talep ettikleri mal ve hizmetleri karşılayabilecekleri fiyatlarla sağlayamadığı sürece ayakta kalamazlar. Aynı zamanda, işletmelerin kendi masraflarını karşılayabilmeleri için verimlilik ve maliyet kontrolüne odaklanmaları gerekir. Kornai, bu zorunlulukların inovasyona, verimlilik kazanımlarına ve yaşam standartlarında sürdürülebilir artışlara yol açan rekabeti artırdığına inanıyordu.

Buna karşın Macaristan ve diğer "sosyalist" ekonomiler Kornai'nin "yumuşak bütçe kısıtlamaları" olarak adlandırdığı şeyle karakterize edildi. İşletmeler kâr elde etmekten çok fazla endişelenmek zorunda kalmadılar. Bunun yerine, hükümetten sınırsız mali destek aldıklarını biliyorlardı. İşçi çalıştırmayı, fiziksel sermayeye yatırım yapmayı ve hammadde biriktirmeyi her zaman "göze alabilirlerdi". Bu faaliyetlerin herhangi birinin gerçekten değerli olup olmadığı da önemli değildi.

Bu durum, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak ve maliyetleri düşürmek için inovasyon yapma teşvikini ortadan kaldırdı. Tüketiciler üreticilerin kaprislerine uyum sağlamak zorunda kaldı. Bununla birlikte şirket yöneticileri, değer oluşturma gibi diğer ölçümlere göre değil, işletmelerinin bildirilen büyüklüğüne göre kişisel olarak ödüllendirildiklerinden dolayı işçileri, arazileri ve malzeme girdilerini istifleyerek mümkün olduğunca büyük olmak için yüksek motivasyona sahip olmuşlardı. Kornai'nin sözlerini kullanmak gerekirse, işletmelerin talebi "doyumsuzdu”, hatta yararlı mal ve hizmet üretimleri sisteme gömülü zayıf teşviklerle sınırlıydı.

Tüm bunların sonucu ise kronik kıtlık oldu. Geleneksel olarak artan tüketici fiyatları anlamında enflasyon yoktu. Zira bu fiyatlar devlet tarafından açıkça veya örtülü olarak belirlendi. Ama sıradan insanlar kıtlığı çeşitli şekillerde hissettiler.

İster iyi bir daire, ister yeni bir cihaz, hatta sadece yiyecek olsun, istedikleri şeyleri alabilmek için beklerken aşırı miktarda zaman harcamak zorunda kaldılar. Sıra kendilerine gelse bile, birçok tüketim malı ve hizmeti mevcut olmazdı. İşçilerin iş değiştirme veya daha yüksek ücret isteme yetenekleri ciddi şekilde kısıtlandı. Ve devlet, bu tür düşmanca gördüğü sendikaları ve grevler gibi diğer işçi aktivizm biçimlerini şiddetle bastırdı.

2020'lerin varlıklı ülkelerin demokrasileri, Kornai'nin çalışmalarına ilham veren 1970'lerin Doğu bloğundan ayrı bir dünyadır. Aslına bakılırsa Kornai, son 18 ay içinde hanehalkı ve işyerleri gelirlerini korumak için alınan ücret sübvansiyonları, affedilebilir krediler, haciz moratoryumları ve tahliye yasakları da dahil olmak üzere olağanüstü önlemleri muhtemelen onaylayacaktı. Ancak Kornai'nin belirttiği üzere, korona virüs sonrasında istemeden "yumuşak bütçe kısıtlama sendromuna" nasıl yakalanabileceğimizi hayal etmek mümkün.

Kornai için tehlike, tek seferlik acil durum önlemlerinin rutin hale gelmesidir. Tüketiciler ve işletmeler, ekonomi her geriye düştüğünde hükümetlerin benzeri bir güçle karşılık vereceğine inansalardı dünya nasıl görünürdü?

Şüphesiz ki kötü zamanlar için daha az bireysel sigortaya ihtiyaç duyduğumuz, daha sağlam ve güvenilir bir kamu güvenliği ağında muhtemelen hepimiz daha iyi durumda olurduk. Ancak, pandeminin ortaya çıkardığı olasılıkları keşfettikçe, beklentiler ve davranışlar buna göre ayarlandıkça potansiyel olarak yeni sosyal sorunlar ortaya çıkabileceğini görmemiz de kolaydır. İşçileri ve işletmeleri üretken kılan teşvikleri baltalamak sonuçta herkesi daha da kötü hale getirecektir.”

AB'den şirketlere vergileri açıklama zorunluluğu

 

Ons altında kritik seviyeler: Yükseliş sürecek mi?

 

Yenilenebilir enerji 'çevreci' değil mi?

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)