Doğuş Holding Sosyal Projeler Bölüm Başkanı ve Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu üyesi Özlem Denizmen, ülkemizi ilk kez finansal okuryazarlık kavramı ile tanıştıran Para Durumu girişimini başlattı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İSMEK, Doğuş Grubu ve Para Durumu işbirliğiyle başlattıkları ‘İSMEK Hedef 20 Bin Kadın Projesi’yle, 2012-2015 yıllarında İSMEK’li 20 bin kadın kursiyerin finansal okuryazar olması amacıyla seminerler verdi.
Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği FODER'in Kurucu Başkanı, finansal bilinçlilik girişiminin öncülerinden olan Özlem Denizmen ile ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan tasarruf açığını ve bu açığın kapatılması için kamu ve özel sektör tarafından izlenmesi gereken politikaları ele aldığımız bir söyleşi gerçekleştirdik. Bankacılık hizmetlerine erişimin arttırılması için yapılması gerekenler de değindiğimiz hususlar arasında yer aldı. Ayrıca Özlem Denizmen, 20-22 Nisan’da Berlin’de gerçekleşen Küresel Kadın Liderler Zirvesi’ndeki değerlendirmelerini ve kadınların ekonomik yaşamda daha çok söz sahibi olmasına yönelik önerilerini de
Finans Gündem okurlarıyla paylaştı.
Kadınlar Çin ve Hindistan’dan sonra en büyük 3’üncü “Pazar”
Finansgundem.com: Geçtiğimiz hafta Berlin’de gerçekleşen Global Kadın Liderler Zirvesi’nde (Global Female Leaders Summit 2015) yaptığınız konuşmada “Kadınlar ve sistem” konusundaki değerlendirmelerinizi özetle aktarabilir misiniz?
Özlem Denizmen: Bu konuyu iki taraftan ele alabiliriz. Sistem kadınları çekmek adına bir çaba sarf etmiyor. Sistem tarafı çok kapsamlı. Kadınları hedef kitle olarak algılamayan bankaları da “sistem” tarafından sayabiliriz. Kadınların toplumdaki ve ekonomideki yerine ön yargı ile yaklaşan farklı kültürleri de… Sisteme dâhil olan kadınlara yönelik uygulamalar ise ya çok eksik ya da yok.
Halbuki kadınlar Çin ve Hindistan’dan sonra en büyük 3’üncü “Pazar”. Hangi sistem bu segmenti göz ardı edebilir? Kadın tarafını değerlendirecek olursak, kadınlar genel olarak bakıldığında para ve
finans konularında daha az ilgili, daha az bilgili ve daha az rol modele sahipler.
-IMF tarafından açıklanan verilere göre 1990’larda %23,5 olan tasarruf oranı 2000-2008 döneminde %17’ye, 2014 yılında ise %14’ün altına gerilemiştir. Ulusal tasarruf oranımızda dikkat çekici bir düşüş eğilimi gözlenmektedir. Bu düşme eğilimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özlem Denizmen: Bir ülkedeki tasarruf oranları yurtiçi harcamalar oldukça ve kişi başına gelir seviyesi yükseldikçe, genelde düşüyor. Ancak bu durum, sürekli cari açık verilmesine ve ülkenin borçlarının artmasına neden olduğundan sürdürülebilir değil.
Böyle bir yapıda, devletin iç tüketim yerine yatırım ve ihracatla ekonomik büyümeyi teşvik edici politikalar izlemesi önem kazanıyor. Ancak bu sadece yatırım teşvikleriyle, rekabetçi kurla çözülecek bir sorun da değil. Şirketlerin yatırımlarına ek olarak, bireylerin de harcama vb. birikim alışkanlıklarına çok önem verilerek ele alınması gerekiyor.
Anneannelerimiz, babaannelerimiz bizden iyi becerebiliyorlardı ama tabi şunu da unutmamak gerek interneten alışveriş, kredi kartı gibi tüketimi kolaylaştıran unsurlar yoktu. Büyüklerimizden öğreneceğimiz çok şeyimiz var. Sonuçta tasarruf bizim genlerimizde var. Bununla ilgili bir çok deyimimiz var.
Ülkede finansal bilinçliliğin artması çok önemli
-IMF, Türkiye'nin tasarruf oranlarındaki düşüklüğünün, yatırımları ve ihracatı kısıtlayıcı bir rol oynayabileceğini belirtiyor. Tasarruf oranlarındaki artışın ise cari açığın azaltılmasında rol oynayabileceğini de ifade ediyor. Tasarruf oranlarının artırılması için, sizce izlenmesi gereken en temel yöntemler nelerdir?
Özlem Denizmen: İç tüketim yerine, yatırım ve ihracatla büyüme modelini öne çıkarırken, yatırımların hangi kaynakla finanse edileceği konusu da öne çıkıyor. Bir ülkede harcama ve birikimi yapan üç grup var: Devlet, özel sektör ve bireyler.
Devlet ve özel sektör yatırımlar yaparken, bireylerin tasarrufları bunun finansmanını sağlıyor. Eğer bu tasarruflar yeterli değilse, ülke dışarıdan borçlanmak zorunda kalıyor. Bu da daha önce de belirttiğim gibi ülkeyi özellikle likiditenin kıtlaştığı ortamlarda finansal zorluklarla hatta krizlerle yüzyüze getiriyor. Özetle sürdürülebilir değil.
Peki, ne yapılması gerekiyor? Bireylerin tasarruflarının artması ve yatırımları finanse etmesinin sağlanması şarttır. Bu noktada ‘finansal okuryazarlık’ ve ülkede finansal bilinçliliğin artması çok önem kazanıyor. Bu da hem devletin hem de başkanlığını yaptığım FODER “Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği” gibi STK’ların konuyla ilgili yüksek derecede çaba sarf etmesini gerekli kılıyor.
Haziran 2014’te Başbakanlık bu konuyla ilgili bir Finansal Erişim, Finansal Eğitim, Finansal Tüketicinin Korunması Stratejisi ve Eylem Planları genelgesini yayınladı. Genelge ile Finansal Eğitim alanında 36, Finansal Tüketicinin Korunması tarafında ise 19 eylem planı ortaya kondu. Çeşitli devlet kurumları, FODER’in de içinde olduğu STK’lar ve şirketlerin bir arada çalışmaları istendi. Hedef; koordineli bir şekilde planlı programlar geliştirmek ve hem medya hem fiziksel kanallarla aile ve bireyler ile
finans sektöründe çalışanların finansal bilincinin artırılmasıydı.
Finansal sorun yaşayan evlere gidip çözüm üretiyorum!
-‘İstanbul Finans Merkezi Yolunda Hedef 20.000 Kadın Projesi" kapsamında kadınlarımıza finansal okuryazarlık seminerleri verdiniz. Daha çok kadının finansal okuryazar olması ve hem aile hem ülke ekonomisine katkıda bulunmasını hedefleyen bu proje düşük tasarruf oranlarının arttırılması için bir başlangıç noktası olarak değerlendirilebilir mi?
Özlem Denizmen: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İSMEK, Doğuş Grubu ve Para Durumu işbirliğiyle başlattığımız ‘İSMEK Hedef 20 Bin Kadın Projesi’yle, 2012-2015 yıllarında İSMEK’li 20 bin kadın kursiyerin finansal okuryazar olması amacıyla seminerler verdim. Proje sayesinde 20 binin üzerinde kadınımız finansal okuryazar oldu. 2012 yılında kurulan ve Kurucu Başkanı olduğum Türkiye’nin ilk ve tek finansal okuryazarlık derneği FODER (Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği) ülkemizde finansal okuryazarlık, finansal erişim, finansal eğitim faaliyetlerinin etkinleştirip geliştirilmesini sağlıyor, bu konuda çalışmalar yapan kişi ve kuruluşlara destek veriyor.
Bunun dışında Posta gazetesinde haftada bir yazdığım yazılarla halkı bilinçlendirmeye çalışıyorum, Elele’de de ayda bir konuyla ilgili yazılarım var.
Şu an TRT Haber’de her Cumartesi 18:20’de yayınlanan ‘Özlem Denizmen’le Para Durumu’ ismli programımda, ailelerin yaşadıkları finansal sorunları gündeme getiriyor, evlerine gidip çözüm üretiyorum. İnsanlarımıza bu konuda ilgi, bilgi ve bilinç kazandırmaya, hatta bunun ötesine geçip davranış değişikliği yaratmayı hedefliyoruz.
Tasarruf hadi şimdi tasarruf yapalım deyince olabilecek bir şey değil. Buna uygun bir sistemin oluyor olması gerek. Bireylerin bunu hissetmesi, tasarruf yapmak için bir nedenleri sebepleri hedefleri oluyor, olması lazım. Gerek ülkenin, gerek şirketlerin ve ailelerin neden tasarruf etmeleri gerektiğinin basit anlaşılabilir bir şekilde bilgilendirmelerinin yapılması şart.
Kadın istihdamını artırmalı, kadınları ekonominin içine çekmeliyiz
-Son yıllarda açıklanan ‘orta vadeli programlarda’ da yurtiçi tasarrufların artırılması temel politika hedeflerinden biri olarak belirlenmiştir. Söz konusu politika hedefine ulaşmak için finansal erişimin artırılması kritik bir rol üstleniyor. Türkiye'de finansal erişimin artırılması için sizce neler yapılması gerekiyor?
Özlem Denizmen: Finansal okuryazarlık yemek pişirmeyi öğrenmek ise finansal erişimde fırını ocağı temsil eder. İstediğiniz kadar yemek yapmayı iyi bilin, eğer ocağınız yoksa o yemek pişmez. Dolayısıyla ülkenin hem finansal okuryazarlığın artmasına bilgi ve beceriye ihtiyacı var, hem de finansal kapsayıcılığın ve finansal erişimin artmasına yani insanların daha fazla finansal sistemin içinde olmasına ihtiyaç var.
-Tasarrufun, milli gelir oranının gerilemesinin yanısıra Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’de nüfusun yüzde 56’sı bankacılık hizmetlerine erişemiyor. Bankacılık hizmetlerinin daha geniş bir kesime ulaşması için, bankalar tarafından izlenmesi gereken temel strateji sizce ne olmalıdır?
Özlem Denizmen: Erişimin artması için finansal okuryazarlığın, güvenin, sistem hakkındaki bilginin artması gerekiyor. Erişimin düşük olmasının sebebi, özellikle kadınlarda
banka hesap sahipliği oranının az olması. Dünya Bankası Findex verilerine göre,
banka hesap sahipliği oranı erkeklerde %80’lerin üzerinde iken, kadınlarda yüzde 30’larda. Oysa Avrupa’da bu oran %50’nin üzerinde.
Baktığımız zaman Türkiye’de çalışan kadınların oranı % 30, kadınların bankadaki oranı da %30 bunlar paralel birbirine. Dolayısıyla kadın istihdamını artırabiliriz. Kadınları ekonomi içine çekebiliriz iş gücü olarak ve aynı zamanda kadınların ve çocukların bankalarla tanışmasını sağlayıcı ve bankalarla arasındaki duvarları kaldırıcı projelerin gelişmesi lazım.
Türkiye'nin milyonlara ulaşabilen ilk ve tek finansal okuryazarlık girişimi Para Durumu, öncelikle kadınların ekonomik sistemde söz sahibi olmasını sağlamak amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk programları üreten bir platformdur. Bunun dışında çocuklar ve her sosyo- ekonomik gruba yönelik de finansal okuryazarlık ve tasarruf eğitimleri vermektedir.
Bankacılık sektörünün finansal okuryazarlık konusunda yapabilecekleri var
-Özellikle kadın ve çocuklara yönelik tasarruf bilincini geliştirmeyi hedefleyen eğitim verilmesinin sebebi nedir?
Özlem Denizmen: Bunun sebebi;
- Kadınların iş hayatına katılımlarının da düşük olması sebebiyle gelirinin az olması ve birikim yapamamaları.
- Biriktirenlerin de bu birikimleri yastık altına koyma adetleri.
- Sisteme olan güvensizlikleri.
- Kendilerine olan güvensizlikleri.
Kadınlarımızda "Zaten param az,
Banka benim azıcık paramla dalga geçer" düşüncesi hakim. Biz finansal okuryazarlık eğitimlerimizde öncelikle kadınlarımızın kendilerine duydukları güveni ve cesareti artırmaya çalışıyoruz. Tüm engellerin en büyüğünü, yani kişinin kendi kafasının içindeki engelleri ortadan kaldırmaları yönünde, onları cesaretlendiriyoruz.
Tüm özel sektörün ama özellikle bankacılık sektörünün finansal okuryazarlık ve kadın girişimciliği konularında yapabilecekleri var. Sosyal sorumluluk projeleriyle kadının finansal eğitimini desteklemelerini ve özellikle bankacılık sektörünün özel birikim ve kredi ürünleri geliştirmek suretiyle, kadınların finansal sisteme girmelerini teşvik etmelerini önemli görüyorum.
Kadınlara para ve Finans konusunda 10 tavsiye
- “Kadınlar ve para” konusunda sistemin, kültürlerin ön yargılarını değiştirmek daha zor olduğundan kadınlar kendileri için neler yapabilirler, hangi adımları atmalılar bize özetleyebilir misiniz?
Özlem Denizmen: Kadınlara para ve finans konularında kendilerine güvenmeleri ve para ile daha sağlıklı bir ilişki kurmaları için 10 tavsiyede bulunabilirim.
1. Kendinizi önemseyin, bu bencillik değildir.
2. Seksen yaşınızı planlayın .
3. Büyük düşünün.
4. Yatırım yapın.
5. Parayı çekinmeden konuşun (eşiniz, çocuklarınız, arkadaşlarınız ve iş yerinde).
6. İsteyin. (kredi, terfi, zam…)
7. ‘Hayır’ diyebilin, başarıya giden yolda bu şart.
8. Kendinize size ilham verecek bir rol model seçin.
9. Özgüveniniz tam değilse de tammış gibi davranın.
10. Kendinizi suçlamayın!