Özince planlı atandı

Geçmiş yıllarda bazı bildiklerim olmuştu.
Krizdi, borsaydı, batan ya da kalan bankaydı, çıkan kağıt, düşen kağıt gibi..
Geçen gün bir arkadaş grubuyla yeni dönemi tartıştık.
Ekonomi, bankalar, borsa, dünya..
Büyük kısmı zaten bildiğiniz konular.
Bir sürü rakam ve çeşitli tahminler.
Yıllarca aynı fikri savundum.
Türkiye, eğer kurallara uygun yönetilirse büyür, güçlenir, dev olur.
Geçmişte olabilirdi. 90’larda..
Toplasanız üç dört hata hepsi hepsi ama yapıldı artık.
2000’lerin başında şu sıralardaki en güçlü donem ortaya çıktı.
Gazeteport’ta yazdım bir ara.
2002’de hükümetten yoksun Türkiye 6.2 büyüdü.
Bir sürü karşı fikir geliştirebilirsiniz ama doğru..
Bugünkü konum bunlar değil..
İş Bankası..
99’un sonunda savunduğum fikirler arasında Türkiye’nin ilk deniz aşırı bankasının Garanti ya da Yapı Kredi olacağı vardı.
Akbank’a ve İş Bankası’na şans vermemiştim.
Olmadı, kriz süreci de etkiledi tabi..
Artık olamazlar değil.
Ancak tahminimi değiştirme hakkımı kullanmak istiyorum.
Kullandım aslında.
Bence artık Türkiye’nin ilk deniz aşırı bankası olma ihtimali olan kurum İş Bankası.
Deniz aşırıdan kastım dünya bankası, büyük banka, dev banka..
Konuya şöyle gireyim..
Geçen haftalarda İş Bankası eski Genel Müdürü Ersin Özince, istifa etti, hesapta..
İstifasından bir iki gün öncesinde de Erbil’de uzun bir açıklama içinde üç beş cümle kullandı.
Devlet Bakanı Ali Babacan’ın, ‘polisiye tedbirler’ yaklaşımını eleştirdi.
Bunun üzerine, hükümet üyelerince ‘politika yapmakla’ suçlandı.
Ertesi gün gelen istifa da Özince’nin, hükümet baskısı ile istifa ettirildiği izlenimini oluşturdu.
Yanlış.
Epey bir süredir eski bir dosta söz verdiğim için bu kurumla ilgili hiçbir bilgiyi yazamadım.
Oldukça şiştim yani..
Bakınız, İş Bankası, sermaye yapısı itibariyle kolektiftir.
Banka kendisinin patronudur.
Dünyada tek örnek kalmış olma ihtimali var.
Bugüne kadar hiç yönetici transfer etmedi.
Dahası, şu andaki başarılı banka genel müdürlerinin bir kısmı İş Bankası’nda yetişmiş adamlardır.
Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan, TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu.. TSKB zaten İş Bankası iştiraki diğer taraftan.
Tabi bu bankacıların kendi bankalarında elde ettikleri başarılar ayrı konu, kişisel yetenekleri yine başka mesele.
Ama İş Bankası kökenliler.
Söylememin nedeni, İş Bankası’nın sadece kendi yöneticilerini değil, sistem yöneticilerini de sektöre dahil eden kurum niteliği..
Siz şimdi bu yapıdaki kurumun genel müdür ve yönetim kurulu başkanı değişikliğinin bir iki günde gerçekleşeceğini düşünecek kadar saflardan mısınız?
Mümkün mü?
Değil.
Bu yapı değişikliğinin hazırlığı birkaç yıl öncesinden başlar böyle kurumlarda.
Kurallar bellidir.
Belli kurallara göre de kimin nereye gideceği belirlenir.
Adnan Bali’nin yeni genel müdür olacağı bir hayli uzun süredir kesindi.
Tabi Ersin Özince’nin de yönetim kurulu başkanı olacağı.
Eski Yönetim Kurulu Başkanı Caner Çimenbiçer’in yeni görevi, banka üst düzey yönetiminde yapılacak diğer değişiklikler de öyle.. Alt kadrolardaki değişiklikler yine öyleydi, belliydi..
Adnan Bali bu değişikliğe epeydir hazırlanıyordu.
Koltuğa uzun hazırlıklar sonrası oturdu.
Ersin Özince, kendisini genel müdürlüğe adım adım hazırlayan Ünal Korukçu gibi, Adnan Bali’yi yeni koltuğuna hazırladı.
Tabi bütün bunlar bankanın patronu, sandığın onayıyla oldu.
Bir günde değil. Aylar öncesinden.
Gelelim bankanın neden diğerlerinden daha hızlı büyüyeceği fikrine..
Ersin Özince ilginç bankacılardan.
Mesela İş Bankası’nı saldırgan bir kredi kartı bankası haline getirmedi.
Hatta, kredilerde bile saldırgan tutuma girmedi.
Mantığı, “Her isteyen değil, ödeyebilecek olan, ihtiyacı kadar alsın” oldu.
Kolay kazanca sırt dönmesine rağmen ve eleştiriler yapılsa da Özince döneminde İş Bankası çok iyi büyüme kaydetti. Bence çok iyi yatırımlar da yaptı. Kriz döneminde milyar dolarlık yabancı sermaye girişini sağlamanın neresi yanlış?.
Şimdi Adnan Bali döneminde farklı bir genel müdür ve farklı bir bankacılık yapılacak İş Bankası’nda.
Bali, metodik bir adam.
Bankacılığın kurallarından dışarı çıkmaz.
Yine saldırgan bir kurum haline getireceğini sanmıyorum İş Bankası’nı..
Ama büyük ihtimalle, kadrosu tarafından çok sevilen bir genel müdür olacak.
Bankada içe dönük düzenlemeler yapacağından kuşkum yok.
Bunun bankanın dış yüzüne, sesine, kulağına yani şubeye, oradan da müşteriye yansıması sonucunda farklı bir büyüme modelinin oluşturulacağı ileri sürülebilir.
Bu son derece sağlam ve rekabetçi bir model haline gelebilir.
Özince’nin hiç taviz vermediği doğru bakışı ile Bali’nin sistematik ve kadroya dayalı büyüme stratejisinin, İş Bankası’nı önümüzdeki 10 yılda Türkiye’nin ilk ‘dev bankası’ haline getireceğini tahmin ediyorum. İş Bankası’nda bu dinamizm var zaten. Türkiye ekonomisinde de bir, belki iki, bir ihtimal üç bankasını birden devleştirecek güç var.
Umarım olur, çünkü sağlam iddiaya girdim.
10 yıl sonra bakacağız duruma..
Kim öle kim kala değil mi?
Geçen sefer de öyle demiştik.. 
Hürrem Şatıroğlu/Gazeteport