Dövizdeki yükseliş vatandaşı korkutuyor. Artık sadece finansçıların değil taksi şoföründen esnafına, ev hanımından emeklisine, öğrencisinden simitçisine kadar herkesin gözü dolarda. Piyasalarda en fazla merak edilen konuların başında ise ABD Merkez Bankası’nın (FED) ne zaman
faiz artıracağı sorusu yer alıyor.
Ancak Türkiye’nin önde gelen bankacısı, vatandaşın ne FED’e ne faize bakmadığını enflasyona odaklandığını ifade etti. Bu konuya dikkat çeken isim Türkiye’nin en büyük bankalarından İş Bankası’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince idi.
Sözcü Gazetesi'nden Mehtap Özcan Ertürk'e konuşan Özince, “Beni en fazla enflasyon kaygılandırıyor. Türkiye’de ‘faiz lobisi’ deniyor ama bir ‘enflasyon lobisi’nden bahsedilebilir” diye konuştu.
FAİZ DOMATES KADAR ARTMAZ
- Yükselen döviz kuru vatandaşı korkutuyor, finansçıların en fazla yorumda bulunduğu konu ise FED’in faiz artırım sürecine ne zaman başlayacağı. Sizin öngörüleriniz nelerdir?
- FED’in ne zaman
Faiz artıracağı hiç umurumda değil! Millet ağzına bir FED dolamış. İş Bankası’nın Yönetim Kurulu Başkanı ve yıllarca hazine yönetimi ile uğraşmış biri olarak yatıp kalkıp FED ile uğraşmadığımı söyleyebilirim. Ağzına FED’i dolayıp iki tane yabancı terimle finansal yorum olmaz. Efendim bizim sorunlarımız o kadar önemli ve farklı bir yerdeki FED’den bana ne… FED kararları tabiiki de önemli ama yarın İstanbul’da hava durumunun ne olacağına aldıran var mı ki.. Bizim ülkemizde hâlâ yağmur yağıyor, sel oluyor insan boğuluyor sokakta, FED’den bana ne… Zaten bilmeyen kalmadı geçmiş 10 yılın bolluğu olmayacak. Türkiye adam gibi davranırsa bu endişenin konusu olan dış kaynağı her zaman bulur ama üçe bulur ama beşe bulur. Domatesin fiyatının artışı kadar faiz artmayacak hiç kimse korkmasın. Herkes domates niye beş lira oldu diye korksun.
BAHARAT BİZDE NEDEN PAHALI?
- Batıda enflasyon tarihe karıştı, Türkiye’de ise enflasyon hedefleri şaşıyor. Beklentiniz nedir?
-(Gazi Erçel’i kast ederek) Bir zamanlar Merkez Bankası başkanlarından bir tanesi enflasyon ile sivribiber ilişkisi kurmuştu. Gülmüştük, alay edenler bile oldu. Çok doğru söylemiş aslında, bizi meyve sebze fiyatları, elektrik su zamları ilgilendirmiyor mu? Türkiye’de o kadar reel sorunlarımız var ki. Enflasyon beklentilerimiz çok kötü. Ücretli çalışan olarak, gelişmiş ülkede yaşayan bir muadilim hangi hayat standartlarından yararlanıyorsa ben neden yararlanmayayım diye düşünüyorum. Benim ülkemde neden domates Almanya’dan, baharat neden Amerika’dan pahalı satılsın… Gıda enflasyonunun yıllık yüzde 14’lere vardığı söyleniyor. ‘Faiz lobisi’ deniyor ama ‘enflasyon lobisi’nden bahsedilebilir belki…Halkımızın en çok bakacağı şey FED faizi değil enflasyon, pazar filesi enflasyonu olmalı. Halkımız et yiyemezdi şimdi etin yanı sıra patates yiyemez olduk. Lahananın fiyatı yüzde 100 arttı.
Yılın ilk 4 ayındaki gelişmeler halkı geçim açısından çok ciddi tehdit altında tutuyor. Enflasyonu ‘10 sene önce şu kadardı da buraya indirdik’ demek de artık genç nesle hiçbir şey ifade etmiyor. Bir ülkede istikrara inancın ve ekonomi yönetimi performansının en önemli göstergesi fiyat istikrarıdır. Fiyatlar öngörülemeyen bir gelişme gösteriyorsa istikrarsızlık ve kaygı artar.
Şoföre müdahale etmemek gerekiyor
- Merkez Bankası’nın hamlelerini yeterli görüyor musunuz?
- Merkez Bankası faiz silahını gerekirse kullanır diye düşünüyorum. ‘Faiz silahını kullanamıyor’ algısı da güvensizlik yaratıyor. Ümit ederim bu ortadan kalkar. Şoföre müdahale etmemek gerekir. Ben ülkemizde bilhassa yargının, eğitimin, ordunun ve Merkez Bankası’nın saygınlığına çok özen gösteren bir kişi oldum. Çok farklı düşüncelerim olsa dahi… Bu istikrarın en önemli unsurlarında birisidir.
Hedefimiz yılı yara almadan geçirmek
- 2015 yılı bankanızın belirlediği hedeflere ulaşması anlamında nasıl geçiyor?
- Yönetim kurulu katına geçtikten sonra hedefler ve gerçekleşmelerle ilgili izleyen taraftayım. İş Bankası’nın 2015 yılı hedeflerinin özellikle bilanço ve özkaynak açısında gerçekleşmesi bizim için çok önemli. Bizim en önemli hedefimiz bu yılı yara almadan geçirmek. Ve ilk yarıda bunun başarılacağına inanıyorum. İş Bankası ilk 2 aylık durum dikkate alındığında finansal riskleri iyi idare etmiş görünüyor. Döviz kurunun artışı bankamızı veyahut en azından müşterilerini incitmeye başlamış olsa gerek. Bankamızda hem kredi kalitesi açısından bir bozulma yok hem de tedbirli bir büyüme açısında sıkıntı yok. Ama bu yıl geçen yılın sonundan itibaren gelen sıkıntıların artarak sürdüğü bir üç ayla başladı. Ve seçimlere doğru başta TL’nin değeri olmak üzere faizle ilgili çok ciddi belirsizlikler var. Böyle bir ortamda hedeften ziyade kaliteye önem vermek zorundayız.
Müşterinin yükü ve bankaların riski artıyor
- Bankacılık ve reel sektör döviz kurundaki dalgalanmadan nasıl etkileniyor?
- Zaman zaman özellikle döviz kuru riskinin, bir kısım reel sektör firmalarını etkilediğine dair iş çevrelerinden sıkıntılı ifadeler alıyoruz. Türk Lirası’nda elimizdeki tek alet olan vadeli mevduatın da vadesi ortalama 2 ayı geçmiyor. Bankacılık sektörü de iki ayı geçmeyen vadeli mevduatla doğru düzgün kredilendirme yapamadığı için yurtdışı kaynaklara çokça başvuruyor. Reel sektör firmaları dolara endeksli borçları daha fazla buluyor. Sadece TL’nin kaybından değil dolar/Euro parite oynamasından da darbe almaya başladık. Dolayısıyla döviz borcu olanların bilançoları etkileniyor. Yükü artan müşterileri nedeniyle bankaların riski artıyor.
Dengelemek zaman alır
- Son dönemde sıkça istikrar ve ülkeye olan güven konusuna özellikle vurgu yapılıyor. Neler söylersiniz?
- Büyüyen, gelişen bir toplumda bir ulusal
banka olarak işimizi doğru düzgün yapmak için en büyük ihtiyacımız kamuoyunun ve iş çevrelerinin özgüveni. Bu konuda biraz sıkıntılar var. İstikrar güvenle ilintili bir şey ve işin kötüsü yurtdışında da bu konuda kaygıların arttığını görüyoruz. Bu kaygıların ortadan kalkması, ‘yarın seçim olacak mevcut hükümetimiz şöyle yaparsa hallolur’ demek de o kadar kolay değil. Bir dengeyi bozmak çok kolay tekrar dengelemek biraz daha zaman alıcı ve ikna faaliyeti gerektirir.
Yerli sermaye yurtdışına gidiyor
- Yabancıların Türkiye’ye olan güveni azaldı mı?
- Borsada gördüğümüz düşüşler hem TL’nin değer kaybetmesi hem de istikrarla ilgili beklentilerin karşılanamıyor olmasından kaynaklı. ‘Bizi neden beğenmiyorlar, bizi yanlış anlıyorlar’ şeklinde yakınmalar oluyor. Bizi beğenmiyor değiller, bu yarışta bizden daha önde olanların olduğunu düşünüyorlar. Yerli yatırımcılarının önemli ölçüde yurtdışına yatırım yaptıkları görülüyor. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelere yağmur gibi yağan finansal imkanlar geçici bir bolluk getirdi. Biz de bundan çok iyi pay aldık.