ÇAĞLAR AVCI-AKSİYON
Vesile Eraksoy, gece geç saatlerde göğsündeki aşırı ağrı nedeniyle İstanbul Bahçelievler’deki özel bir hastaneye gitti. Nöbetçi genel cerrah muayene edip ilaç yazdı. Çıkışta muayene ücreti olarak 88 lira talep edildi.
Eraksoy, SGK’lı bir hasta için bu ücretin çok yüksek olduğunu söyledi. Sonra “Ayrıntılı fatura verin, ödemeyi yapacağım.” dedi. Veznedeki görevliler, kendisine, sadece kasa fişi verebileceklerini, isterse daha sonra muhasebeye başvurabileceğini ifade ettiler.
Vesile Eraksoy, 88 lirayı kredi kartıyla ödeyip hastaneden ayrıldı. Daha sonra SGK’nın internet sitesine girip ödemesi gereken gerçek meblağı öğrendi ve fazladan ödediği paranın tarafına iade edilmesi için hastaneye dilekçe verdi.
Bir görevli üç gün sonra arayıp iadeyi alabileceğini söyledi. Bunun üzerine Eraksoy hastaneye gitti. 88 liranın 73 lirasını geri aldı. Vesile Eraksoy, iadeyi almasına rağmen diğer hastaların daha fazla mağdur olmaması için belgeleriyle birlikte SGK’ya şikâyette bulundu. Kurumdan henüz bir cevap gelmedi.
Bu hikâye, özel hastanelerde alınan fazla fark ücretine karşı direnen bir vatandaşın mücadelesini anlatıyor. Fakat binlerce hasta ve hasta yakını, özel sağlık kuruluşlarında kendilerine kesilen yüksek faturaları sorgusuz sualsiz ödüyor, ödemeye devam ediyor. Kimi haklarını bilmiyor kimi de ‘Sürekli bu hastaneye geliyorum, beni tedavi etmezler’ diye korkuyor. Devlet, SGK aracılığıyla özel sağlık kuruluşlarına sigortalı hastaların 60 milyonun üzerinde poliklinik muayenesi ve ameliyatları için 6 milyar liraya yakın ücret ödüyor. Ancak vatandaşın cebinden çıkan para 15 milyar liraya ulaşıyor. SGK, mevcut durumda özel hastanelerin kendisinin ödediği ücretin en fazla yüzde 90’ının vatandaştan fark ücreti olarak alınmasına izin veriyor. Kurban Bayramı’ndan önce, Bakanlar Kurulu kararıyla, alınabilecek ilave ücret oranının yüzde 200’e çıkarılmasının önü açıldı. SGK da yaptığı duyuruyla vatandaştan bu farkın alınacağını açıkladı. Hastanelerin çok yakın bir zamanda bu farkı almaya başlayacağı belirtiliyor.
Peki, vatandaştan en fazla 5.5 milyar lira fark ücreti alınması gerekirken rakam nasıl 15 milyar liraya çıkıyor? Bu fazla para vatandaşın cebinden nasıl çıkıyor? Özel hastanelere gidince kayıt bölümünün duvarında büyük bir panoda şu yazı dikkat çekiyor: “Hastanemizde yüzde 90’a kadar fark ücreti alınmaktadır.” Aslında fazladan alınan paranın hikayesi, yeni dönemde ‘yüzde 200’ ifadesinin yer alacağı bu yazıda gizli. Çünkü SGK, “Özel sağlık kuruluşları belirlenen ilave ücret oranlarını gösteren tabelayı, vatandaşların görebileceği bir yere asmak ve kişileri ilave ücret konusunda bilgilendirmek zorundadır.” diyor. Fakat zorunlu olan bu yazının içeriği bilinmediği ve sorgulanmadığı için birçok hastane vatandaştan yüksek rakamlar talep ediyor. SGK, sigortalı hastaların muayene ve tedavileri için özel hastanelere belirli bir işlem ücreti ödüyor. Şu anda hastaneler ödenen bu ücretin en fazla yüzde 90’ına kadar vatandaştan fark alabiliyor. Mesela SGK, anlaşması yüzde 90 olan bir hastaneye her muayene için 30 lira ödüyor diyelim. Hastane, hastadan bu rakamın en fazla yüzde 90’ını, yani 27 lirasını talep edebilir. 27 liraya test ve tahliller de dâhil. Hastanın devletin aldığı 12 liralık muayene katılım payıyla birlikte en fazla 39 lira ödemesi gerekiyor. Normal düzenlemelere göre bunun üzerinde alınan hiçbir ilave ücret yasal değil. Ancak bazı hastaneler fazla muayene ücreti aldığı gibi idrar ve kan tahlili gibi kalemlerden de ekstra para talep ediyor.
Cezalar bütçede bile yer alıyor!
Alınan fazla fark ücretine karşı SGK’nın çeşitli yaptırımlar uygulama hakkı var. Fakat bunun için vatandaşın yazılı olarak SGK merkezlerine başvurması gerekiyor. SGK, incelemeler sonucunda hastaneyi kusurlu görürse ve vatandaşın mağdur edildiğine kanaat getirirse belli oranlarda cezai yaptırım uygulayabiliyor. Fakat bunun da bir sınırlaması var. Bu ceza en fazla, SGK’nın hastaneye yaptığı aylık ödemenin, yani cironun yüzde 20’sini geçemiyor. SGK’dan aylık bir milyon lira ödeme alan bir özel hastaneye fazla fark ücretinden dolayı kesilebilecek cezanın üst limiti en fazla 200 bin lira. Kaç tane şikâyet olursa olsun bu rakamın üzerine çıkılamıyor. Hâl böyle olunca birçok hastane bu cezayı baştan ödemeyi kabul ediyor. Hatta bütçelerine bile dâhil ediyorlar. Çünkü fazladan aldıkları ücretlerle bu cezaları kat be kat çıkartıyorlar.
Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı Orhan Demir, hastaların yasal olmayan fazla fark ücretleri konusunda şu anda korumasız olduğunu belirtiyor. Bilinçli hasta ve hasta yakınlarının hakkını aramak ve fazladan ödediği parayı geri alabilmek için hastanelerle âdeta kavga ettiğini anlatan Demir, “Hak arama bu kadar zor olunca, bunu göze alanlar da o nispette azalıyor. Birçok vatandaş maalesef istenilen paraları sorgusuz sualsiz ödüyor.” diyor.
Aslında Demir, fazla fark ücretine karşı hak arama sürecini bizzat denemiş. İstanbul’da eşiyle birlikte gittiği özel hastanede kendisinden 70 lira fazla fark ücreti alındığını tespit eden Orhan Demir, SGK’ya şikâyette bulunmuş. Hakkını aramak için 6 ay SGK’nın kapısını aşındıran Demir, sonunda ‘haksız yere fark ücreti’ alındığı gerekçesiyle hastaneye 30 bin lira ceza verilmesini sağlamış. Fakat bu sefer de kendisinden alınan fazla ücreti geri alamamış. Cezadan sonra hastaneden, kendisinden alınan fazla ücreti isteyen Demir, “Bana ‘Zaten ceza yedik. Size herhangi bir ücret vermeyiz.’ cevabı verdiler. Parayı alamadık.” diyor. Demir, üç ay kadar önce de bu parayı almak için Hakem Heyeti’ne başvurdu. Sonucu merakla bekliyor.
Normal vatandaşın kendisi kadar uzun ve yorucu olan bu süreci takip edemeyeceğinin altını çizen Demir, “Vatandaş bırakın dilekçeden dolayı defalarca aramayı, çoğu kez SGK’ya bile başvurmuyor. Kendisinden alınan fazla fark ücretine razı oluyor. Bu durum ‘Şikâyet olursa ve takip edilirse uygulanır, yoksa böyle devam eder’ mantığından kurtulmalı.” şeklinde bir öneride bulunuyor. Yani SGK, şikâyetlere göre hareket etmeyi bırakıp sık sık denetim yapmalı, vatandaşı mağdur eden hastanelere göz yummamalı. SGK merkezlerine başvurular da Demir’in bu tespitini doğruluyor. Özel hastanelere bir yılda 60 milyondan fazla poliklinik muayenesi hastası giderken şikâyet sayısı 50 bine bile yaklaşmıyor.
Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) ise son 6-7 yıldır devletin ödediği ücretlerin artmadığını ve özel hastanelerin ciddi sıkıntı yaşadığını anlatıyor. OHSAD Başkanı Reşat Bahat, sözleşmelerde artırılan cezalarla hastanelerin batma noktasına geldiğini iddia ediyor: “Sözleşmede cironun yüzde 20’sinin ceza olarak yazılabilmesi öngörülüyor. Bu ne demek? SGK’ya 1 milyon liralık fatura kesen hastane, 200 bin lira ceza alabilecek. 6-7 yıldır Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatları hiç artmadı. Birçok kalemde yüzde 20 azaldı. Bize yazık değil mi? Bizim çalışanlarımızın ücretlerinin hiç artmaması mı lazım?”
Aslında SUT fiyatları artırılmasa da Bakanlar Kurulu kararı ve SGK’nın uygulamasıyla vatandaşın ödediği fark ücretlerine 4 kez zam yapıldı. 2008’den itibaren önce yüzde 30 olan fark ücretleri yüzde 70’e, sonra yüzde 90’a ve en sonunda yüzde 200’e çıkarıldı. Bir de buna devletin kendi için aldığı 12 liralık muayene katılım payları eklenince hastaların ödediği miktar hep arttı. Bir anlamda özel hastanelere devletin yapmadığı zamlar vatandaş üzerinden yapıldı.
OHSAD Genel Sekreteri Cevat Şengül ise fark ücretlerinden ziyade konuşulması gereken temel konunun SGK tarafından artırılmayan ödeme fiyatları olduğunu söylüyor. Şu anda vatandaştan alınabilecek fark ücreti sınırının en yüksek yüzde 90 olduğunu ifade eden Şengül’e göre, yaklaşık 1 lira olarak belirlenen idrar tahlilinin farkı yüzde 200-300 olsa da hastaneler bundan zarar eder. Esas sorun, özel hastanelere devletin yaptığı işlemler ücretlerinde yıllar geçmesine rağmen artış yapılmaması: “SUT fiyatları belirlenmiş ama neye göre belirlendiği net değil. Maliyet bazlı yapılmadığı için sıkıntı var. Bir dahiliye muayenesi için 28 lira ücret belirlenmiş. Bu reel mi, değil mi belli değil.” Çözüm olarak Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) belirlediği asgari ücretlerin dikkate alınması gerektiğini anlatan Şengül, “O zaman herkesin kabul ettiği ücretlendirme ortaya çıkar. Diğer türlü fark ücreti ne kadar artırılırsa artırılsın hastaneler maliyeti karşılayamayacak.” diyor.
Cevat Şengül, “Tüm olumsuzluklara rağmen özel sağlık sektörünün sürekli büyümesini neyle açıklıyorsunuz?” sorusuna ise şöyle cevap veriyor: “Şu anda küçük çaplı hastaneler ciddi zararlar ediyor. Çünkü bu hastanelerin ciroları yüksek değil. Doğal olarak maliyetleri daha fazla. Büyüme dışında ayakta kalamaz. Büyürse daha çok ciro elde edeceği için sabit giderleri azalıyor. Bu da hastanenin kâra geçmesini sağlıyor. Sektörde hastane ne kadar büyürse kâr da o kadar artıyor. Maalesef büyüme bir mecburiyet.” Şengül, hayatta kalmak için büyük olmanın sınırını ise şöyle belirliyor: “20 bin metrekarenin ve 150 yatağın üstünde hastaneye sahip olma. Bunun altında kalanların yaşama şansları her geçen gün azalıyor.”
İsminin açıklanmasını istemeyen bir özel hastane sahibi de “Fazla fark ücretini almazsak batarız. Çalışanların maaşlarını bile ödeyemeyiz. Binlerce insan işsiz kalır. Şu an zaten zor ayakta duruyoruz.” diyor