Analistler, nehir ve baraj gibi su kaynaklarının Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) için önemli bir silah haline geldiğine dikkat çekiyor; ayrıca, Irak ve Suriye’deki çatışmaların sonucunun, bölgenin giderek azalan su kaynaklarını kimin kontrol edeceğine bağlı olabileceğini vurguluyor. Merve Erdil'in Hürriyet'teki haberinde, uluslararası enerji uzmanı Mehmet Öğütçü, IŞİD’in sadece Sünni bölgeleri işgal etmekle kalmayıp, aynı zamanda Fırat Nehri boyunca olan kentleri ele geçirdiğine işaret ederek, “Orada sadece enerji değil, aynı zamanda bir su mücadelesi var” yorumunu yapıyor.
MEZOPOTAMYA MÜCADELESİ
IŞİD’in Suriye’nin petrol kenti Rakka’dan başlayan hâkimiyeti, Fırat nehri boyunca devam ederek Irak’ın Ramadi kentine kadar sürüyor. Örgüt, Fırat ve Dicle nehirleri çevresinde etkinliğini giderek artırıyor. Analistlere göre, IŞİD’in hedefinde petrol olduğu kadar, su kaynakları da var. Londra merkezli Global Resources Corporation ve Bosphorus Energy Club Başkanı Mehmet Öğütçü’ye göre, IŞİD’in önceliği “enerji,
finans ve su” ve suyun kontrolünü tek elde toplamaya çalışıyor. Su konusundan pek bahsedilmediğini fakat önümüzdeki on yılların esas savaşının su kaynakları üzerinde yaşanacağını dile getiren Öğütçü, “Su kaynaklarının kontrolü stratejik açıdan önemli. Irak’taki gruplar arasında bu konuda rekabet yaşandığını görüyoruz. IŞİD suyun stratejik öneminin farkında olduğunu gösterecek şekilde, hâkimiyet alanı olarak Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki medeniyetlerin beşiği Mezopotamya’yı seçmiş görünüyor” diyor.
BİRBİRİMİZE GİRDİK
Türkiye’nin de enerji ve su perspektifini kaybetmemesi gerektiğini belirten Öğütçü, şöyle konuşuyor: “Su çok kritik burada. Geçmişte de Körfez Savaşı’ndan önce, Dicle ve Fırat suları nedeniyle Irak ve Suriye ile birbirimize girmiştik. Bu sorun er ya da geç tekrar ortaya çıkacak. Ancak Türkiye akıllı davranarak, bugünden enerji ve su konusunu gündemin en tepesinde tutup, kazan-kazan şeklinde bir sonuca bağlarsa, ileride başı ağrımaz. Türkiye, hakkaniyet prensibini öne çıkararak nispeten güçlü olduğu bu dönemde Erbil, Bağdat, Şam ve IŞİD’in yerini ileride alması olası Sünni yönetimi ile bugünden su konusunu gündemde tutmalı.”
SU TÜKETİMİ 4.5 KAT ARTTI
Son 50 yılda dünya nüfusunun 2.5 kat, su tüketiminin ise 4.5 kat arttığının altını çizen Öğütçü, “Hızla artan su ihtiyacının giderilmesinde bugün karşılaşılan güçlükler, 20-25 yıl içinde birçok bölgede su krizine ve muhtemelen su kaynak savaşlarına dönüşecek gibi görünüyor” diyor.
Enerjisi, suyu olan bir devlet
BÖLGENİN Sykes-Picot ile cetvelle çizilmiş sınırlarının, şimdi yeniden birleştirildiğini belirten Öğütçü, şunları söylüyor: “IŞİD’ın vahşi ama çok akıllı bir liderliği var. Nerede petrol altyapısı var, nerede boru hatları var, nerede rafineriler var, ilk olarak oralara saldırıyorlar ve ekonomik olarak güç kazanıyorlar. Şurası bir gerçek ki, orada enerjisi olan, suyu olan yaşayabilir bir devlet yaratılıyor.”
İnsanlar yoldaki birikintiden içti
THE Guardian gazetesinin John Vidal imzalı haberinde, güvenlik uzmanlarının, Irak ve Suriye’deki çatışmaların sonucunda su kaynaklarının kilit rol oynayacağı görüşüne yer veriliyor. Bağdat’ta görev yapan bir düşünce kuruluşu yöneticisi, nehir, baraj, kanalizasyon ve arıtma tesislerinin askeri hedef haline geldiği, bölgede sık sık su kıtlığı yaşandığını vurguluyor. Diğer bir uzman ise, “Halep’teki su pompalama istasyonu 10 Mayıs’ta çalışmayı durdurdu. Şehrin yarısının suyu kesildi. 3 milyon kişinin yaşadığı şehirde kaos yaşanmasına sebep oldu. Bazı insanlar yoldaki su birikintilerden su içmek zorunda kaldı” diye konuştu.