<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkOdeabank patronundan itiraf----

Odeabank patronundan itiraf

Odeabank patronundan itiraf
06 Ocak 2014 - 07:18 www.finansingundemi.com

Odeabank Genel Müdürü Hüseyin Özkaya, siyasi alandaki gelişmeler nedeniyle Türkiye’nin yurtdışı risk priminin ve TL'deki baskının arttığını söyledi

Odeabank Genel Müdürü Hüseyin Özkaya, Türk Lirası (TL) üzerinde artan  ülke  riski ve enflasyon baskısı nedeniyle baskı oluştuğunu belirterek bundan sonraki gelişmelerin tahmin edilmesinin çok zor olduğunu söyledi.
Milliyet'yin haberine göre,  TL üzerindeki baskıya ilişkin Hüseyin Özkaya şu yanıtları verdi:
“Keşke ne olacağını bilebilsem. Olayın iki tarafı hâlâ geçerli. Amerika’nın etkisi ve her ülkenin kendi içindeki spesifik gelişmeler... Türkiye’nin içinde de ekonomik etkiler ve ekonomi dışı etkiler var. Ekonomik etkilere baktığınız zaman Türkiye’nin son yıllardaki maliye politikası, makro ihtiyarı tedbirlerin alınması, bir çok alanda olumlu sonuçlara yol açtı. Bunların bir tanesi bütçe disiplini. Bütçenin gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 1’lere kadar geriledi. Bu çok önemli. Cari açık gelişmekte olan ülkelerin en büyük tehdidir. Türkiye’de cari açık yüzde 10’lardan yüzde 7.5’lara geldi. Buna rağmen ekonomi belli bir büyüme performansı gösterdi. 2013’te yüzde 4’lere yakın oldu.

‘Reel faiz % 10’un üstünde’

Bunu yaparken de faiz oranları genelde, son dört beş ay hariç, Merkez Bankası’nın (MB) çizdiği potikaların sonucunu doğrular seviyelerde oldu. Şimdi son gelişmelerden sonra Hazine faizleri yüzde 10’lara çıktı.
Türkiye Hazinesi çok borçlu olmadığı için bunun Hazine’ye etkisinin çok kötü olduğunu düşünmüyorum. Bunun artan risk pirimi nedeniyle oluştuğunu görebiliyoruz. Türkiye’de enflasyon şu anda yüzde 7.4. Bu nedenle şimdi yüzde 10’nun üstünde bir reel Faiz oluştu. Burada risk primi ve enflasyon etkisi var. Türkiye’nin yurtdışındaki risk pirimi arttı, CDS’lerin fiyatı 240’lara kadar çıktı.
Bundan sonraki gelişmeleri gerçekten tahmin etmek zor. Çünkü uluslararası boyutu var, Türkiye boyutu var. Uluslararası boyutunu bir tarafa bırakırsak, Türkiye’deki mali performansın şu an kötüye gitmesi için bir sebep görmüyorum. Kamu anlamında söylüyorum. Ama oluşmuş olan dengelerin, kur birimi, faiz oranları piyasadaki genel tedirginlikten dolayı reel ekonomiye, bankacılığa ve büyümeye olumsuz etki yapacağını söyleyebiliriz. 2014 için yapılan yorumlarda herkes genelde yüksek kurun ithalatı azaltacağını, büyümeyi azaltacağını düşünüyor. Büyüme azalacağı için istihdam da azalacak.”

‘Vergi artışı etkileyecek’
Siyasetle ekonomi ayrışmıyor...


Ekonomi dışındaki risk primleri oluşmazsa Türkiye’nin makro ekonomik yapısı, uyguladığı sıkı mali politikası ve iç tüketimi dengelemek için alınan tedbirler aslında Türkiye’de bu yıl için olumlu gelişmelerin olacağı yönünde olumlu işaretler veriyordu. Ama şu anda ekonomi dışında oluşan risk faktörlerine baktığınız zaman bırakın sene sonunu önümüzdeki üç dört aylık dönemi bile herkesin son derece görmekte zorlanacağı bir dönemdeyiz.
 Kur ve vergi artışı oldu. Sadece vergi artışı olsaydı daha az etki yapabilirdi. Ama kur artışı da olunca, maliyet enflasyonu oluşturduğu için, doğal olarak ekonomi dışındaki risk pirimi ekonomik performansı etkiliyor.

Bu krizden kimler etkilenecek?

Kurun enflasyona etkisinden dolayı bireyler de etkilenecek. Dövizin kurumlara ve ticari kuruluşlara etkisinden dolayı bireyler etkilenecek. Yatırımlar yavaşlarsa işsizliğe, istihdama olan olumsuz etkilerinden dolayı insanların gelirinde, gelir artışının olmasında sorunlarla karşılaşılacak.

İç piyasadaki krizin nedeni nedir?

 Aslında 2013’ün mayısından itibaren başlayan son altı yedi aylık süreçte hem dünyadaki bir takım gelişmeler gelişmekte olan ülkeleri, hem de diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin içindeki Türkiye’ye has bir takım gelişmeler Türkiye’nin içindeki dengelere etki yaptı. Bunu böyle görmek lazım. Hangisi ne kadar etki yaptı?
Açıkçası kimsenin bunu bildiğini düşünmüyorum. Çünkü her bir değişken, piyasa, yaşadığımız hayat, ekonomi ve uluslararası boyutta olanlar tek başına ayrıştırılıp teker teker incelenemez. Etkileri bilinemez.

‘Faiz artışı bekleniyor’
Merkez Bankası faiz artıracak mı?


Bunu çok kişi, yatırımcılar, yabancı yatırımcılar, değişik çevreler bekliyorlar. Bence şu anda ekonomik performans açısından faiz artışını gerektiren bir durum çok fazla yok. Ama hem uluslararası hem ekonomi dışındaki risk faktörlerini biraraya getirdiğimizde, dengeleri tekrar rayına oturtmak için faiz artışı da bir silah olarak kullanılabilir.

‘Büyüme hızımızı tekrar gözden geçirebiliriz’

 Odeabank 2014’te ne yapacak?

 2013 bizim tamamladığımız ilk yılımızdı. 16 milyarlık bir aktif büyüklük, 11 milyarın üzerinde bir kredi büyüklüğü, 12,5 milyar mevduat büyüklüğüyle kapattık yılı. Ulaştığımız bu sonuçlar bizim ilk yıl hedeflerimizin üzerinde oldu. 36 şubemiz var. 1000’nin üzerinde çalışanımız var. 2014’te bu büyümeyi aynen sürdürmek hedefindeyiz. Ancak tabii son gelişmeleri dikkate alarak her kurumda olduğu gibi bizim de büyüme hızımızı tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Eğer bu risklerin devam edeceğine inanırsak büyümemizi azaltmamız gerekecek. Ama ben hiç bir zaman Odeabank olarak krizden dolayı küçüleceğimizi düşünmüyorum. Büyümemizi konjoktüre bağlı olarak azaltabiliriz.

‘İç tüketimi durdurmada doza dikkat edilmeli’
 Tüketimi azaltan bankacılık tedbirleri doğru mu?


 Bireylerin kart üzedirden yaptığı iç tüketimi, sistematik riski azaltmaya yönelik alınan tedbirler, doğru. Ancak burada dozun ve zamanlamanın iyi planlanması gerekiyor. Çünkü aksi takdirde ekonominin tamamen durması ve bireylerin borç sarmalı içinde probleme düşmesi olasılığı var.
 Zamanlamayı tekrar gözden geçiriyorlardır. Normalde 24 ayda ödeyeceği harcamayı ‘6 ayda öde’ derseniz yeni bir gelir yaratamayacağına göre ödeme problem olur. Gayri resmi ekonomi artar. Bu konudaki zamanlama ve şiddetin biraz fazla olduğunu düşünüyorum.

‘Yatırımcılar bu ortamda sert hareket yapmamalı’
 Yatırımcılara öneriniz nedir?


 Son derece muhafazakar olmalarını öneririm. Bu gibi belirsiz ortamlarda pozisyonlarını çok hızlı bir şekilde değiştirmemeleri, herhangi bir keskin hareket yapmaktan kaçınmaları gerekiyor. Dövizdeyken birden TL’ye geçmek, TL’deyken birden dövize geçmek, hisse senedindeyken birden bire faize geçmek, bunlar bu dönemde yapılmamalı.
Spekülatif pozisyon her zaman zararlıdır. Sizin pozisyonunuz olmayan bir araçta pozisyon almanız, gelirinizi ve giderinizde bulunmayan bir alanda pozisyon almanızın mantığı yok. Döviz borcunuz yoksa döviz almanızın mantığı yok. TL geliriniz yoksa TL almanızın da mantığı yok. İşinizin doğal akışı neredeyse orada olmanız lazım. Ama maalesef bizim gibi ülkelerde hep daha fazla kazanmak için bunun tersi düşünülmüştür, doğal olmayan pozisyonlar alınmıştır. Biz bunların yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bu tür kararlar uzun dönemde yanlış olduğunu mutlaka gösteriyor. Çünkü bunlar bireysel olarak bizim kontrol edemeyeceğimiz çalkantılar.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)