Muhasebecilere ‘büyük yolculuk’ uyarısı
Mali piyasaların usta ismi Dursun Ali Yaz, İSMMM Odası Başkanı Yahya Arıkan’ın ‘sürdürülebilirlik’ vizyonunu kaleme aldı…
FINANSGUNDEM.COM
İlmin ve bilgisizliğin ihmalinde ‘kepenk indiren’ İmparatorluğun küllerinden ‘kurtuluş tarihi’ yazarak çıktık ama bugünlere ilmin ve bilginin ışığında ulaştık, yükseldik. Müthiş bir beynin kurduğu Cumhuriyet bugün milyonlarca beyinle ışıldıyor. Bu aydınlıkta görülüyor ki devlet, ulus olmanın en kritik şartı ekonomik bağımsızlık, ekonomik güç. Herşeyin kaba kuvvetle olmayacağı artık çok açık. Çünkü Türkiye’yi yerkürenin davetlisi değil efendisi yapacak olan şirketler, holdingler en büyük silahımız. Onları asla bir kenara koyamayız, unutamayız. Aksine, gözümüz gibi korumalayız. Nasıl mı? Elbette, başta, atılacak vizyoner adımlarla. Ama asıl, aklı başında, düşünen, zeki, yarınları gören beyinlerin ellerinden çıkacak hesapla. İşte tarihe kayıt düşmek adına önemli bir nokta. “Kim bunlar?” sorusunun yanıtına herkes “Patron, CEO, genel müdür” dese de, onlar muhasebeciler…
Hayatının son 10 yılını, Papermonlarda, Boğaz manzaralı restoranlarda, kafelerde, yalılarda sürdürmek varken maddi, manevi mesaisini, ‘Sürdürülebilir gelecek’e adayan Usta diyor ki, “Bir şirketin üretimi, ticareti ve hizmetleriyle ortaya çıkan olumlu veya olumsuz durumlara muhasebeciden daha fazla vakıf olabilen departman veya çalışan olabilir mi? İşletmelerin ve ortakların kılcal damarlarına kadar hakim olan başka bir meslek grubu var mı?”
Yanıtını da içinde barındıran sorunun sahibi sermaye piyasalarının ünlü, mali piyasaların ‘danışılan’ ismi, kitap sahibi, akademisyen Dursun Ali Yaz, “Sürdürülebilirlik Raporları”nın muhasebecilerin katkısı olmadan yazılamayacağını ve denetlenemeyeceğinin altını çiziyor. Yüzbinleri bulan, ama gücünün farkında olmayan muhasebecilere, ‘delikli tek kuruş’ dönemlerini hatırlatıp, şimdi gıcır gıcır banknotların müjdesini veren, meslektaşlarına yeni bir kazanç kadar büyük bir itibarın da kapısını açan Yaz’a en büyük destek ise İstanbul SMMM Odası’ndan, Başkan Yahya Arıkan’dan geliyor. Sürdürülebilirliğin savaşçısı Ali Yaz ile muhasebe ordusunun lideri Yahya Arıkan yan yana gelince ortaya büyük bir ‘sürdürülebilirlik fırtınası’nın çıkması kaçınılmaz, öyle de oluyor. Yaz vizyonu anlatıyor, Arıkan yanıtlarıyla farkındalık yaratıyor. Beyin jimnastiğinden, Türkiye adına, şirketler adına, muhasebeciler adına özlenen bir gelecek çıkıyor. Üstelik hiç kesintiye uğramayacak, hep sürecek olanından…
Usta’nın “Üstad” dediği Yahya Arıkan camiaya, ‘niş’ bir alan olan sürdürülebilirlik raporlaması ve denetimi üzerine eğilinmesi gerektiğinin altını çizerken, sürdürülebilirlik konusunun iş dünyamız için beka sorunu olduğunu ısrarla vurgulayan Dursun Ali Yaz’la aynı trende olduklarının mesajını veriyor. Buluşmadan ortaya çıkan sonuç şu, o treni kaçırmak bir yana son vagona binmek bile yasak…
Şimdi sözü, bu büyük yolculukta muhasebecilere düşen görevi kaleme alan Dursun Ali Yaz’a, her iş yerinde, her ofiste duvara asılması gereken yazıya bırakıyoruz….
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORLAMASI VE DENETİMİNDE
MUHASEBECİLERİN ROLÜ?
Bugünün ihtiyaçlarını geleceğin kaynaklarını tüketmeden karşılama yeteneği olan Sürdürülebilirlik kavramının son elli yılda bilimsel çerçevesi, raporlama ve denetim standartları oluşturularak ekonomik kalkınmanın yeni paradigması ve global şirketlerin iş modeli haline geldiğini belirtmiştik.
Özellikle halka açık şirketlerin performans analizinde, sanayi devriminden günümüze uzanan geleneksel finansal tabloların resmin bütününü yansıtamaması nedeniyle, sürdürülebilirlik raporlamalarının yeni bir ‘benchmark’ olduğuna da dikkat çekmiştik.
Sürdürülebilirlik kavramının ekonomik ve toplumsal etkilerine ileride değineceğiz. Dünyanın ortak sorunlarına çözüm üreten bu yepyeni paradigma değişikliğini, A’dan Z’ye dünya ve ülkemiz karşılaştırmalarıyla ele alarak çerçevesi, kökleri, yasal alt yapısı, standartları, işleyişi, amaçları, raporlama ve denetlenmesi gibi hususları tek tek işleyeceğiz.
Ama bugünkü yazımın öznesi, benim de üyesi olmakla övündüğüm muhasebeciler ve muhasebe mesleği özelinde olacaktır. Ülkemizdeki tüm mali tablolardan tutun vergi, hukuk ve sosyal güvenlik uygulamalarına kadar önemli bir fonksiyon icra eden meslektaşlarımı, yeni iş fırsatları ve uzmanlık alanlarından haberdar ederek, farkındalık yaratmak istiyorum.
Türkiye’de sürdürülebilirlik uygulamaları
Ülkemizde ilk sürdürülebilirlik raporunu yazan şirketimiz Aygaz olmuştur. Aradan geçen on yıl içinde bu öncü davranışı takip eden şirket sayısı 100’e yaklaştı. Standartlar kendisini 5’inci kez revize ederek GR4 seviyesine çıkarıldı. Hatta bir önceki makalemde değindiğim üzere, bir üst versiyon olarak entegre yani bütünleşik raporlama bile global şirketlerin gündemine girdi.
Başka bir ifadeyle, hatırı sayılır ölçekte ve sayıda şirketimiz finansal bilgilerinin yanında, ekonomik faaliyetlerinin çevresel ve toplumsal etkilerini raporlar hale geldi ve ivme gittikçe yükseliyor.
Peki, resmen muhasebeci belgesi almaya hak kazanmış 100 bin kişilik uzman kitle gelişmelerin neresinde?
Geçen hafta Ankara’da gerçekleştirilen 19.Muhasebe Kongresi’nde yaklaşan tsunamiden bahsedildi mi?
Meslektaşlarımız nezdinde duyarlılık gelişti mi?
10-13 Kasım’da Roma’da gerçekleşecek olan (WCOA2014) 19.Dünya Muhasebeciler Kongresi’nin anonsunda ne yazıyor?
Yoksa bu işin pastasını da big four mu kapacak?
İstesem bu sayfayı akla hayale gelmeyecek sorularla doldurabilirim. Müsadenizle bir iki cümle eşliğinde çalışmalarımdan bahsederek, kitabın sonundan cevap vereyim.
On yıla yakın bir zamandır ‘Sürdürülebilirlik’ üzerine maddi manevi mesai harcayan yüzlerce röportaja, makaleye ve TKBB ve dünyanın en büyük halka açık şirketi olan ExxonMobil hamiliğinde yayımlanan iki tane kitaba imza atan naçizane bir akademisyen olarak hiçbirimizin gelişmelerden haberi olmadığını ve sonumuzun Bağımsız Denetim işine benzeyeceğinden korkuyorum.
Benzer söylemleri 2005’li yıllarda UFRS ve Bağımsız Denetim alanı için de haykırırken dinleyecek kimseleri bulamamıştım. Ne oldu? Belge almaya hak kazanan binlerce meslektaşımızdan tek bir tanesi bile bu işten delikli tek kuruş kazanabildi mi?
Sürdürülebilirlik Raporları muhasebecilerin katkısı olmadan yazılamaz ve denetlenemez
Bence bu son soruyu İstanbul SMMM Odası’nın Başkanı Yahya Arıkan üstada yöneltmeliyiz. Zira, mesleğimizdeki her yeni gelişmenin, ilerlemenin, vizyoner adımın arkasında mutlaka İstanbul’u görüyoruz.
Ben de, dün akşam, endişelerimi ve gelişmeleri kendisine aktardım. Bağımsız Denetim belgesini alan hiçbir meslektaşının bu birikimlerini pratik hayata yansıtamadığı gibi para kazanamadıklarını da üzülerek ifade etti.
Bu görüşmeden çıkan sonuca yazının sonunda yer vereceğim.
Muhasebeciler olmadan neden olmaz?
Sürdürülebilirlik raporları bir şirketin tüm faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan;
(i) Finansal, (ii) Çevresel ve (iii) Toplumsal sonuçlara (olumlu-olumsuz) üç açıdan bakılmasını sağlayacak şekilde dizayn edilmiştir.
Başka bir deyişle, Finansal derken temel mali tabloları kastettiğimi tüm meslektaşlarım yakinen bilmekteler. İkinci ve üçüncüsüne gelince her ne kadar literatürde finansal olmayan bilgiler olarak tanımlansa bile (çevresel ve sosyal etkiler), aslında rakamsal verileri söze ve görsele dönüştürmekten başka bir şey değildir.
Bilindiği üzere her birimin faaliyet sonuçları mutlaka muhasebe departmanlarına aktarılır ve burada tasniflenerek ve raporlanır. Dolayısıyla bir şirketin üretimi, ticareti ve hizmetleriyle ortaya çıkan olumlu veya olumsuz durumlara muhasebeciden daha fazla vakıf olabilen departman veya çalışan olabilir mi?
Yine kapasite raporu, sanayi sicil belgesi, yatırım teşvik belgesi, işletme belgesi, ÇED raporu, istatistik çalışmaları, randıman hesapları, imalat ağaçları gibi bir dizi seti baştan sona hesap planına veya iç veya dış paydalara raporlayan, kurgulayan, açıklayan bizler değil miyiz?
İşletmelerin ve ortakların kılcal damarlarına kadar hakim olan başka bir meslek grubu var mı?
Genç meslektaşlarımıza müjde!
Az evvel dediğim gibi İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan üstadımıza konuyu aktardım. Söylediklerimin önemini derhal fark etti. İlgi, alakam ve bugüne kadar yaptığım çalışmalar için teşekkür ederek, bu konuda toplantı yapma iradesini gösterdi. Mesleğimize yeni katılan nitelikli, vizyon sahibi, yabancı dil bilen pırıl pırıl genç kardeşlerimiz için ‘niş’ bir alan olan sürdürülebilirlik raporlaması ve denetimi üzerine eğilmemiz gerektiğini ifade etti.
Çünkü sürdürülebilirlik konusu iş dünyamız için beka sorunudur. Bu anlayışın hayata geçmesi ve yaygınlaşması için yüzbinlerce meslektaşımıza konunun anlatılması ve sürece dahil edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla muhasebe camiası olarak, Sürdürülebilirlik trenine UFRS ve Bağımsız Denetim konusunda olduğu gibi son vagonda binmeye niyetimiz yok.
Kendileriyle bu konuyu etraflıca ele aldıktan sonra, meslektaşlarımızın itibar ve kazanç elde etmesinde yeni bir yol açmaya çalışacağımızdan hiç kuşkunuz olmasın. Çünkü bu sefer gereken zamanda, gereken yerde, doğru pozisyonu alacağız.
Dursun Ali YAZ