<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro Ekonomi"Milli gelirde düşüş kaçınılmaz, Tek çıkış..."----

"Milli gelirde düşüş kaçınılmaz, Tek çıkış..."

Milli gelirde düşüş kaçınılmaz, Tek çıkış...
15 Haziran 2015 - 06:21 www.finansingundemi.com

Dolardaki yükseliş ve enflasyonun milli geliri olumsuz etkileyecek. Tek çıkış yolu ise hatırı sayılır doğrudan bir yatırımı sağlayacak tedbiri almak

Dolar kurundaki ve enflasyondaki yükselme Türkiye'nin milli gelirini nasıl etkileyecek? Milli gelirdeki düşüşü engellemenin yolu ne? Yabancı yatırımı çekebilmek için neler gerekli? Uğur Gürses, Hürriyet'teki yazısında bu soruların yanıtlarını verdi. 

İşte Gürses'in o yazısı:

Yüksek enflasyon ve yükselen kurlarla, 2015 sonunda en iyi olasılıkla Türkiye’nin dolar bazındaki milli geliri 801 milyar dolardan 724 milyar dolara gerileyecek. Dolar bazındaki milli geliri 2010 öncesine dönen Türkiye, olasılıkla G20 içinde 20’nci sıraya düşecek. Bunun olmaması için ekonomide doğrudan yatırımları çekecek bir restorasyon gerekiyor.

2015 siyasette değişimin yılı olduğu kadar belki de ekonomide de sırların, ambalajların döküldüğü bir yıl olacak. Bugünkü görünümde, aynı durgun ekonomik tempo devam ederse görece yüksek enflasyon ve yükselen kurlarla, 2015 sonunda en iyi olasılıkla Türkiye’nin dolar bazındaki milli geliri yüzde 10’luk gerilemeyle 801 milyar dolardan 724 milyar dolara gerileyecek. Dolar bazındaki milli geliri 2010 öncesine dönen Türkiye, olasılıkla G20 içinde de son sıraya, 20. sıraya düşecek. Hiçbir şey yapmazsak, o çok konuştuğumuz ‘orta gelir tuzağında’ çakılıp kalmak bir tarafa, kişi başı milli gelirimiz de çok uzak değil bu yılsonunda 10 bin doların altına düşecek.
Sembolik gibi görünen tarafı küresel ligde yerimizin değişmesi olsa da, aslında dolar bazında satın alma gücümüzün azalması gibi sonuçları da var. Ama asıl önemlisi, geçmişte bir tarafta kabaca yüzde 10’luk fiyat artışları ile zaten şişen milli gelirin (cari fiyatlarla GSYH), birkaç yıl boyunca neredeyse artmayan ve durgun seyreden dolar kuruyla ölçülerek ifadesiyle, ‘ekonomiyi üç kat büyüttük’ hikâyelerinin ambalajının dökülmesi olacak. Tabii ki dökülen ambalajın altından çıkan; büyüyememe, yüksek tasarruf açığı (cari açık), enflasyon, borçlu reel ve hane halkı kesimi gibi çözüm bekleyen yapısal sorunlar olacak. Hangi parti iktidara gelirse gelsin ‘halı altına süpürülen’ sorunlar, onlar için altında kalabilecekleri bir potansiyel enkaz olacaktı.



TEK ÇIKIŞ YOLU

Bu sorunların ağrısız çözümü için en temel çıkış yolu, Türkiye’nin hatırı sayılır bir doğrudan yatırım alması, bunun için de içeride yatırım yapılabilir bir atmosferin, ortamın yaratılması olacak. Doğrudan yatırımları çekmesi için işleyen bir demokrasisi olduğunu 7 Haziran’da kanıtlayan Türkiye’nin, şimdi demokrasisinde denge ve fren mekanizmalarının olduğunu ve işlediğini göstermesi; güçler ayrılığını yeniden tesis etmeyi, hukukun üstünlüğünü, kapsayıcılığı, özgürlükleri ve açık toplum olmayı içeren onlarca demokrasi unsurunu ayağa kaldıran bir restorasyonu hayata geçirmesi ve kanıtlaması gerekiyor. Bunu da AB çapasını eylemde de daha da güçlendirerek ‘yeni bir hikâye’ ortaya koymak için payanda yapabilir. Madem ekonomik büyüme ve refahın artması için yabancıların tasarrufuna ihtiyaç var, mademki bunların da uzun vadeli ve kalıcı olarak gelmesini istiyoruz; o halde yurttaşlarının güvenmediği hukuka, tasarruflarını bu ülkeye getirecek yabancı yatırımcıların güvenmesini beklemek doğru olmaz. Restorasyon şart. Herkes seçim sonuçları ve olası hükümet formülleri üzerine kafa yorarken, ekonomideki durulmanın hala sorunlu olduğunun siyaset hesapları içinde büyük oranda dikkate alınması gerekiyor.

Yatırım yapılmıyor

GEÇEN hafta açıklanan 2015 birinci üç aylık büyüme verileri yılın kalanı için ışık vermiyor. Tersine, otomobil gibi dayanaklı tüketim mallarının satışlarına dayalı bir büyüme fotoğrafıydı ortaya çıkan. Milli geliri içinde yüzde 70 ağırlığı olan hane halkı tüketiminin sadece yüzde 18’lik kısmından gelen yüksek bir büyüme, ilk çeyrekte toplam GSYH’yı yüzde 2.3 büyütmüş oldu. İlk çeyrekteki yüzde 15’i bulan döviz kuru artışının, hem döviz tasarrufu olanlara yarattığı refah etkisi, hem de kur artışı sonrasında yeni stokların daha pahalı olacağı beklentisinin etkili olduğu açık. Türkiye’nin uzunca bir süredir ekonomi politikası yok, reform diye sunulan program da iyileştirme arayışı içeren temenni manzumelerinden oluşuyor. Bu da ekonomik performansa yansıyor; çerçevesiz bir ekonomik aktivite akışı. Genele yayılan bir büyüme eğilimi olmadığı gibi, yatırımların da çok düşük katkı verdiği bir fotoğraf devam ediyor. Özeti şu; çerçevesi ve ilkeleri olan, belli bir süre içinde restorasyon yol haritası ve yapılacaklar listesi olan azınlık hükümeti bile ekonomide potansiyel yatırımları harekete geçirecektir.
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)