MILLENNIUM BANK'I KİM ALIYOR?
Finans Gündem'in duyurduğu satış haberini bugün Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras, kaleme aldı...
Finans Gündem'in ilk kez duyurduğu satış haberini bugün Güngör Uras, kaleme aldı. Uras da Finans Gündem gibi bankanın Bank Pozitif'e satılacağını yazdı.
İşte Uras'ın bugünkü yazısı:
İsrailin en büyük bankası Bank Hapoalim 4 yıldır Türkiyede bir yatırım bankası işletiyordu. Yatırım bankaları kredi verebiliyor ama mevduat toplayamıyor. Bank Hapoalim, satışa çıkarılan, Portekizlilere ait Millenium Bankı satın almak üzere.
Bank Millenniumun ise mevduat toplama hakkı var. Böylece İsrailin en büyük bankası, Bank Pozitifin şube sayısını artırarak Türkiyede mevduat toplayacak.
Konuya yabancı olanlar için çok karışık bir iş. Ama basitleştirerek anlatayım.
İsrailin en büyük bankası Bank Hapoalim 1929 yılında World Zionist Organization (Dünya Siyonist Örgütü) tarafından kuruldu. ABD, Kanada, İsviçre, Lüksemburg, Güney Afrika ve de Cayman Adalarında şubeleri var. 1983 krizinde devletleştirildi. 1996 yılında, başında Ted Arisonun olduğu bir işadamları grubuna satıldı. Şimdilerde bankayı başında Shari Arisonun bulunduğu Arison Holding kontrol ediyor.
Bank Hapoalim 2005 yılında Türkiyede yatırım bankası statüsüne sahip (mevduat toplama yetkisi olmayan) C Kredi ve Kalkınma Bankasını satın aldı. Bankanın ismini Bank Pozitif olarak değiştirdi. Bu bankanın halen 15 şubesi, 333 çalışanı var.
Sahibi devamlı değişiyor
Bank Hapoalimin satın aldığı banka, 1999 yılında Toprak Yatırım Bankası olarak kurulmuştu. 2001 yılında Fona devredildi. TMSF bankayı, ihaleyle, 2002 yılında Demirbankın eski sahibi Halit Cıngıllıoğlunun kızına ait C Faktoring firmasına sattı. Bankanın adı C Kredi ve Kalkınma Bankası oldu. 2005 yılında banka Bank Hapoalime satılınca ismi bir daha değişti. Bank Pozitif diye faaliyetini sürdürmeye başladı.
Millennium Bank, 1985 yılında Portekizde Banco Comercial Portegues (BCP) adıyla kuruldu. Kısa sürede Portekizin en büyük bankası haline geldi. 2002 yılında ismi Millennium Bank BCP olarak değiştirildi. Halka açık sermaye yapısında büyük pay sahiplerinin en yüksek sermaye payları yüzde 7 dolayında. Portekizde 900 şubesi var. Portekiz dışında ABD, Çin, Angola, Yunanistan, Makao, Mozambik ve Türkiyede faaliyet gösteriyor.
Kazanamayan yaşayamıyor
Millennium BCP Türkiye pazarına 2003 yılında mevduat toplama hakkına sahip Sitebankı satın alarak girdi. Sitebankın geçmişi 1985 yılına uzanıyordu. Amerikan Chemical, Japon Mitsui bankalarının ve Enkanın iştirakiyle kurulan banka 1996 yılında Yalçın Sürmeliye satılmıştı.
Sürmeli, bankanın adını 1997 yılında Site Bank olarak değiştirdi. 16 şubeli bankaya krizde Fon el koydu. 2002 yılında TMSFnin satışa çıkardığı bankayı Yunan Novabank satın aldı. Banka daha sonra Novabanktan ortağı Millennium BCPye geçti. Satıştan sonra Sitebankın ismi Bank Europa oldu. Banka büyük şehirlerde 18 şube açtı. 2006 yılında da Bank Europa ismi, Millennium Bank A.Ş. olarak değiştirildi.
Yazının başında bu iki bankayla ilgili bilgilerin karışık olduğunu vurgularken ne demek istediğim umarım anlaşılmıştır.
Satışın krizle ilgisi yok
Gelelim bugüne. Portekizli Millennium BCP neden satıyor? İsrailli Bank Hapoalim neden alıyor?
n Millennium Bank A.Ş. (maalesef) başarılı olamadı. Türk pazarına girmek için büyük paralar harcadı ama, bankacılığın en canlı döneminde, diğer bankalar alıp başını giderken yerinden kıpırdayamadı. Portekizliler, 6 yıl başarılı olamayan bankanın bundan sonra da başarılı olamayacağını görerek (fiyatların dibe vurduğunu bile bile) bankayı satmak istiyorlar. Açık anlatımıyla, satışın krizle ilgisi yok.
Fırsat bu fırsat diyerek...
Bank Hapoalim, Türkiye pazarında büyümeye niyetli. Bunun için İsrailliler bu kriz döneminde, fırsat bu fırsattır diyerek Millennium Bank A.Ş.yi (uygun fiyata) satın alarak mevduat toplama hakkına sahip olmak istiyorlar.
Sonuç: (1) Günümüzde bankalar çok hızlı şekilde sahip değiştiriyor. Küreselleşme sonucu yerliler yabancılara satıyor. Yabancılar birbirine satıyor. (2) Günümüzde insanlar bankalara mevduat yatırır, bankalardan kredi alırken, sahibinin kim olduğuna bakmıyor. Bu sadece Türkiyeye özgü bir gelişme değil.