<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemMerkez'in sözlü uyarılarını piyasalar dikkate alıyor mu----

Merkez'in sözlü uyarılarını piyasalar dikkate alıyor mu

Merkez'in sözlü uyarılarını piyasalar dikkate alıyor mu
18 Mayıs 2018 - 06:45 www.finansingundemi.com

Hürriyet yazarı Uğur Gürses, Merkez Bankası'nın dolar kurunu düşürmek maksadıyla yaptığı açıklamaları eleştirdi. İşte Gürses'in o yazısı:

TL’nin sert değer kaybı zirve yaparken, “sözlü manevralarla” zaman kazandırıcı uzatmalar yapılıyor. Merkez Bankası Başkanının her ziyaret ve toplantı trafiğinden sonuç çıkarma, umut besleme öne çıkıyor.

Merkez Bankası kurumsal olarak ise “tweet atar gibi” şunu diyor; “Piyasalarda gözlenen sağlıksız fiyat oluşumları yakından takip edilmektedir. Gelişmelerin enflasyon görünümü üzerindeki etkileri de dikkate alınarak gerekli adımlar atılacaktır”. “Gelişmeler” denilen kısımda, aslında Merkez Bankası’nın geç kalışı da var. “Adım atamadığı için ortaya çıkan gelişmelere karşı adım atacağını” söylemeye çalışıyor banka. İzleyen 24 saatte hiçbir adım gelmiyor.

“Şapkadan çıkacak tavşanların” sadece zaman kazandıran avans sağladığını herkes biliyor; Türkiye ekonomisi giderek artan bir hasarla “Godot’yu bekliyor”.

Bundan 10 gün önceki koşullarda 250 baz puan faiz artışı ile bu girdaptan çıkabilecek olan Merkez Bankası, bugün 350 baz puanlık faiz artışıyla ancak çıkabilecek duruma geldi. Banka faizi artırmadı da iyi mi oldu? Sadece 10 günde, kur ilave olarak yaklaşık yüzde 5 daha yukarı gelirken, piyasa faizi de yıllık yüzde 17.25’i geçti.

YA ZAM YA AÇIK

Kur artışı olacak, para otoritesi adım atmayıp seyredecek; ama sonuçları olmayacak mıydı? En belirgin artış baskısı akaryakıt fiyatları kanalından geldi. Bu da “tutuldu”; otomatik fiyat ayarlaması gereğince yapılması gereken artışlar seçim kararından bu yana “halı altına süpürüldü”. Bunun da sürdürülmesi olanaklı değildi; dün Resmi Gazete’de yayımlanan bir Bakanlar Kurulu Kararı ile bundan sonra gereken fiyat artışlarının mevcut vergiden vazgeçilerek karşılanacağı karar altına alındı. Özetle akaryakıt fiyatlarında kur ve uluslararası fiyatlardaki gelişmelere bağlı olarak artış gerektiren miktar, ÖTV miktarı azaltılarak karşılanacak.

Mayıs başında, akaryakıtta ÖTV indirimine dair çıkan haberler üzerine Maliye Bakanı Naci Ağbal, ÖTV’nin bütçe gelirlerinde önemli bir kalem olduğunu vurgulayıp “Yaklaşık 130 milyar TL para topluyoruz, bunun yüzde 46’sı akaryakıttan geliyor. Akaryakıtta 0.50’lik bir indirim için 16 milyar TL vergiden vazgeçmemiz gerekiyor, bu da bütçeye önemli bir yük getirir” demişti.

Mayıs başında uluslararası piyasadaki Brent tipi ham petrolün bir litresinin TL karşılığı ile Ankara’daki bir litre benzin fiyatı arasında, yılbaşına göre fiyat artışına bakılarak kabaca yüzde 10’luk bir fark varken, 16 Mayıs itibariyle yüzde 27’ye gelmiş durumda. Fark giderek açılıyor. Kur ve uluslararası fiyatlardaki artış yansıtılmadı. Bunu kapamak için gereken kabaca yüzde 20’lik bir fiyat artışı (ki benzinde kabaca ilave 120 kuruş ediyor) ÖTV’den vazgeçilerek karşılanırsa bir yıllık dönemde potansiyel olarak normal zamanlarda toplanan yıllık ÖTV tahsilatının yarısından fazlasını götürür.

FATURASI ÖZELE

Bu yüzden ya seçim geçene kadar yani iki ay boyunca sürdürülüp ertesinde zam yapılacak, seçim sonrasında da ya kısmen ÖTV kaybı ve kısmen zamla devam edilecek. Tamamen ÖTV’yle karşılama tercihi sürdürülmeye devam edilirse bütçeye bu yıl öngörülen açığın yarısından fazla ilave bir açık daha eklenecek.

Şimdiye dek “halı altında biriktirilen” bu zamlar ya da düşürülen ÖTV, önünde sonunda geri alınacak; ya seçim sonrasında kallavi bir zam olarak ya da diğer alanlardan toplanacak vergilerle. Hiç olmadı bütçe açığı verilecek; bu açık borçlanma ile kapatılacak. Faizini de tüm toplum vergileriyle ödeyecek.

Geriye dönüp bakınca; kim “iyi ki faizleri artırmadık” diyebilecek?

Kamu kesimi kur artışından gelen maliyet artışlarını, önemli zamları bu biçimde “topladığı vergilerden vazgeçerek” öteleyebilirken, özel sektörde sanayi ve ticaret kesimi hiç maliyeti artmamış gibi öteleyebilecek mi? “Sermayeden yemeden” kur kanalından gelen maliyet artışları nihai ürün fiyatlarına yansıtılmadan uzun süre taşınabilecek mi? Yanıtım hayır.

Ekonomi yönetiminin kur artışına ve bunun taşıyacağı kartopu enflasyona karşı verdiği tepkinin “fiyat kontrolü” olması düşündürücü. Bütçe açığını şimdiden, birkaç vaat ve “ÖTV fedası” ile ikiye katlayan “kaş yapayım derken göz çıkaran” bir görünüm dolaylı olarak bizatihi Hazine’nin borçlanma maliyetlerine risk primi olarak binecek. Ayrıca, enflasyonu ölçme zorluğunun ve belirsizliğinin de ekonomik birimlerin önünde olduğunu anımsatmak gerekiyor.

ETİKETLER :
YORUMLAR (5)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • bu dünyadan biri18 Mayıs 2018 11:13

    Üretmeden tüketen toplumların hali budur. 2003-2013 yılları arasında para bolluğundan gelen paraları afiyetle yedik. Birilerinin banka hesapları kabardı ama yine bedelini halk ödeyecek, aman ha birbirimize ödetmeyelim de.

  • fafa18 Mayıs 2018 09:38

    Bu şartlar altında seçimden sonra iktidara gelecek hükumetin işi çok zor.AKP iktidara gelirse yapacağı hiçbir şey yok ,olsaydı görürdük;borcu borçla kapatıp israfa devam edecek.Öbürlerinin ne yapacağını da henüz duymadık.

  • fafa18 Mayıs 2018 09:30

    Yerli ,yabancı kim varsa MB'nı hadi faizi artır- Allah ne verdiyse- beri tarafta bankalar,0,98 faizle müteahhitlere para dağıtıyor.Bankalar bu işin içinden nasıl çıkacak,bu parayı nereden alacak,alsa bile fakirden zengine sermaye aktarmayacak mı?

  • keklik18 Mayıs 2018 09:27

    lafla peynir gemisi yürümüyor, dolar 4,60a dayandı. her hafta 10 kuruş gide gide seçime kadar 5 olacak

  • WERS18 Mayıs 2018 08:42

    merkez artık ne yapacaksa yapsın