Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, dün Enflasyon Raporu'nu açıkladı. Uğur Gürses, Hürriyet'teki köşesinde Erdem Başçı'nın açıklamalarını değerlendirdi.
İşte Gürses'in o yazısı:
Dün yılın ilk Enflasyon Raporu'nu açıklayan Merkez Bankası; sadece bu yılın değil, gelecek yılın sonunda bile enflasyon hedefine ulaşamayacağını ilan etti.
Bu ay ortasında yenilenen 2016-2018 dönemine ait Orta Vadeli Program’a hükümetçe konulduğu gibi; 2016 sonunda yüzde 7.5, 2017 sonunda yüzde 6, 2018 sonunda da yüzde 5 öngörüsü aynen ilan edildi. Oysa analist ve ekonomistlerin tahmini 2016 sonunda yüzde 8.0-8.5 seviyesinde.
Merkez Bankası’nın enflasyon tahmini ilan etmesi, bizlerin tahmin yapmasından şöyle farklı; Merkez Bankası çeşitli varsayımları yaptıktan sonra bunun üzerine kendisinin de nasıl bir para politikası izleyeceğini bilerek bu tahminlere ulaşıyor. Bu yüzden, Merkez Bankası’nın ilan ettiği tahminin böyle bir ağırlığı ve bundan çıkarılan sonuçları var.
İki yıl boyunca enflasyon hedefini tutturamayacağını bugünden ilan eden bir merkez bankası, enflasyon konusunda “saldım çayıra” demektedir.
Dün Erdem Başçı gelen soruları yanıtlarken; enflasyonda gelişen ülkelerin gelişmiş ülkelere göre daha fazla araçlarının olduğunu gülümseyerek anlatıyordu. Yani, ‘elimizde yeterince araç seti var, ama kullanma niyetimiz yok’ demek bu. Enflasyonu ciddiye alan ve kamu otoritelerinin hesap verdiği bir ülkede olsa ‘kamuoyu ile dalga geçiliyor’ sonucu çıkardı bundan.
Gelinen yerde, Türkiye’ye yatırım sınıfı not veren dereceleme kuruluşlarının analistlerinin bile artık açıkça “söyledikleri ile yaptıkları farklı” nitelemesi yaptığı Merkez Bankası’nın, Türkiye’nin ilerideki bir potansiyel kredi notu düşüşüne ‘tuğla koymaktan’ uzaklaşması gerekir.
Para politikasının sıkılığı, politikayı uygulayan merkez bankasının sıkı olduğunu söylemesiyle sıkı olmaz. Dışarıdaki ekonomik birimlerin tanımlamasıdır asıl olan. Dünkü toplantıda gelen sorular, Ocak 2014’de olduğu gibi Merkez Bankası’nın bir ara toplantı yaparak ilave sıkılaşmaya gitmek zorunda olacağının düşünüldüğünü gösteriyor.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı dün yine deyim yerindeyse ‘top çevirdi’. Merkez Bankası’nın enflasyonu indirme çabasının olmadığı çok açık görülüyor, bu yüzden de Türkiye’nin orta vadede kur ve enflasyonun köşe kapmaca oynayacağı bir süreçte olacağı çok açık. Bu şekilde ‘top çevirme’ çok da sürdürülebilir değil. Bu yüzden, ülkeye gelen ‘sıcak para’ bile umudu kesmiş durumda, çıkıyor. Yabancı yatırımcıların en iyimser olanı bile 2015 yılında büyük zarar ederek çıktığı için, lafa değil icraata bakılıyor artık.
Başçı dün, bu ay enflasyonun yüksek çıkacağına işaret ederek “yılın ilk üç ayında yıllık enflasyonun çift haneye çıkmaması için çalışacağız” diyordu. Oysa Merkez Bankası’nın aldığı politika kararları, ya da sıkılaşmanın fiyatlar üzerine yansıması en erken 6-9 ayda gösteriyor.
Çekirdek enflasyonda yüzde 11-12’lerde olan son üç aylık artış eğiliminin tek haneye düşeceğini tahmin ettiklerini, bunun da Ağustos ayında açıklanan önlemler sayesinde olacağını savunuyor. Başçı, bunun döviz kurunda dalgalanma olsa da yatay bir seviyede seyretmesi sayesinde olduğunu vurguluyor.
Hem bir taraftan, ABD’deki hisse senedi ve tahvil oynaklıklarını ölçen endekslere bakarak
faiz koridorunu belirleyeceğiz, buna göre iş yapacağız diyor; hem de ‘ağustosta yaptıklarımız yüzünden daha az dalgalanma var, bu da çekirdek enflasyonu düşüren bir fayda sağladı’ diyor.
13 yıldır Merkez Bankası’nda görev yapan ve hiçbir hedefi tutturamayan Başçı, 3 yıllık hedeflerle gitme konusunu “uzun mesafe koşu diyorum” diye açıklayarak, bu yüzden ‘ideal kombinasyonu bulmak gerektiğini’ anlatıyordu.
Enflasyon hedefi son 5 yıldır tutmuyor, 2 yıl daha tutmayacak; hedef de değişmiyor, hedefi tutturamayan da. Peki, bu enflasyon hedeflemesi neden sürdürülüyor? Çok açık olan sürdürülemeyecek tek şey şu; bol para dönemindeki gibi faize dokunmadan para politikasında ‘top çevirmenin’ bizatihi kendisi.