Merkez Bankası, bankaların mevduat üzerinden tutmak zorunda olduğu karşılıklara
faiz ödenmesinin yolunu açan yasal düzenlemeyi yaptı, karar Resmi Gazetede yaymlandı. Ancak faizlerin oranı ve ne zaman uygulanacağı belli değil. Bankacılar,
faiz oranlarının yüzde 5'i aşmayacağı görüşünde birleşirken, zaman konusunda ise seçim sonrasını işaret ediyor. Sektörde ise çok büyük bir rahatlama beklenmiyor.
'YÜZDE 8 ROK SİSTEMİNİ BOZAR'
Anadolubank Genel Müdür Yardımcısı Recep Atakan, son dönemde TL ve dolar faizleri arasında artan farktan dolayı bankacılık sisteminin çok kuvvetli maliyet altına girmeye başladığını hatırlatarak, bu kararla kendisine bir manevra alanı açtığını söyledi. Atakan, "Bankacılık sektörü TL munzamların yüzde 85’ini zaten zorunlu karşılık olarak tutuyordu. Vereceği
Faiz seviyesini yüzde 1-2'de tutarsa sadece kredi maliyetlerine sınırlı bir katkı sağlayacak ROK'ların (rezerv opsiyon katsayısı) çözülmesini sağlamayacak bir etki de yaratabilir. Yüzde 3-5 arasında olursa ROK mekanizmasında döviz çözülmeleri başlar. Aslında dolar/TL üzerinde TL'nin değer kazanması yönünde bir beklenti yaratıyor. Yüzde 3’ün üzerinde faiz gelirse ROK'tan çözülmeler gelecek ve dolar/TL'yi aşağı doğru çekecek bir mekanizma yaratır. ROK'ların çözülmesi Merkez Bankası'nın rezervlerini azaltır. Yüzde 8 faiz şu anda bütün ROK mekanizmasını bitiriyor. Bankalar munzamları dolar değil TL olarak tutmayı tercih edecek. Yüzde 5’i geçmez üst sınırı. Kesinlikle 2-3 milyar boyutlarında bir tasarruf getirmiyor, bu imkansız. Yüzde 5’in üzerinde olması imkansız. Yüzde 1-2-3 sisteme kâr transferi sağlamaz. Seviye çok kritik böyle bir hesaplamayı yapamam. Yüzde 3-4'lük faiz seviyesi Merkez Bankası'nın kademeli hareket etmek için tercih edeceği bir seviye gibi geliyor bana" dedi.
'ETKİ SINIRLI OLUR'
PPK toplantısının özetlerinin TCMB’nin daha zayıf bir ekonomik aktivite senaryosuna hazırlandığını gösterdiğini belirten Burganbank Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi, söz konusu adımların atılması durumunda hem bankacılık sektörünün kredi büyümesini hem de ekonomik aktiviteyi destekleyecek nitelikte bulduğunu söyledi. Bürümcekçi, "Ayrıca zorunlu karşılıklara kısmen de olsa faiz ödenmesi uygulamasına geri dönülmesi kredi-mevduat oranı farkının azalmasına da katkıda bulunacaktır. En son 2010’da gerçekleştirilen uygulamada bankalar zorunlu karşılıklara yüzde 5 faiz alabiliyordu. Öte yandan bankaların mevcut durumda TL ZK yükümlülüklerinin önemli bir kısmını, ROM uygulaması nedeniyle döviz ve altın olarak tutmaları, sistemde günlük TL ZK ortalamasını bugünlerde 12 milyar TL’ye kadar düşürdü. Dolayısı ile bu kısma faiz ödense bile etki sınırlı olacaktır. Ayrıca, TCMB faiz ödemesinin kısmi, ölçülü ve sınırlı tutulacağının da altını çizmiştir. Zira, tersi yöndeki bir uygulamanın TL ZK’nın döviz olarak tutulmasının cazibesini azaltarak TCMB’nin brüt döviz rezervi kaybına uğramasına yol açabileceğini düşünüyorum" diye konuştu.
'YÜZDE 5'İN ÜZERİNDE OLMAZ'
Abank Genel Müdürü Hamit Aydoğan ise "Bugünden bir şey söylemek çok zor.
Faiz oranı yüzde 5'in üzerinde olamaz. Bankacılık sektörünü biraz daha rahatlatır. Yüzde 5 olarak bakınca yaklaşık 2,5-3 milyar civarında olacak bir rahatlama. Büyük bankalarda önemli bir rakam olabilir çünkü mevduatları büyük, tutulan zorunlu karşılıklar daha yüksek. Böyle bir kararın Nisan ayı içerisinde olabileceğini düşünüyorum bankaların Mart bilançolarının açıklanmasından sonra böyle bir karar gelebilir" dedi.
'COŞKU YARATMAZ'
GCM Menkul Kıymetler Araştırma Direktörü Erdoğan Turan, kararı yüksek faizlerle birlikte kârlılığı azalan bankalar için iyi bir haber olarak nitelendirdi "Ancak kârlılığı aşırı derecede artıracak, büyük bir coşku yaratacak bir hamle değil ve hala bir olasılık" değerlendirmesinde bulundu. Turan, "Yani Merkez Bankası gerektiği zaman bunu kullanacağını söylüyor, bunu ne zaman gerekli görür onu da ayrıca konuşmak lazım. Bu çok büyük bir fark yaratmayacak ama bir önlem gerekirse alınabilme kabiliyetinin gösterilmesi açısından güzel bir haber. Veriler iyi gelmeye başlarsa ilkbaharda bu piyasalarda faiz artırımının yakın olduğu anlamına gelir. Bu da gelişmekte olan ülkeleri bir miktar zorlayacak. Bu durumda Merkez Bankası değişik aksiyonlar alabilir. Ben en erken Haziran diye tahmin ediyorum ama sonbahar yaklaşırsa bu olasılık daha da artacak çünkü Fed'in açıkladığı takvimde sonbaharda tahvil alımı sonlandırılacak" dedi.